Çocuk Edebiyatına İçeriden Bir Bakış: Yeşim Saygın, Söyleşi, A. Erkan AKAY

Çocuk Edebiyatına İçeriden Bir Bakış: Yeşim Saygın yazısını ve A. Erkan AKAY yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsin

Çocuk Edebiyatına İçeriden Bir Bakış: Yeşim Saygın

09.11.2022 09:00 - A. Erkan AKAY
Çocuk Edebiyatına İçeriden Bir Bakış: Yeşim Saygın

Sizi çocuklar için yazmaya yönelten nedir?

Edebiyat dünyasına girişim şiirle olduysa da çocuk kitapları okumak vazgeçilmezimdi. Bir süre sonra asıl durmam gereken yerin çocuk edebiyatı olduğunu anladım. Çünkü çocuk kitaplarındaki umudun ışıltısını, yapabilirlik gücümüzü göstermesini, iyileştirme gücünün sihrini, kendimizi keşfetmenin en duru yolu olduğunu apaçık bir şekilde görmüştüm. Onlar için yazdıkça bir okur olarak tepkilerinin içtenliğini, acımaz eleştirilerinin doğruluğunu, evrenleri yeniden kurgulayabilecek güçteki hayal güçlerini, metni sınırsızca çoğaltabilmelerini gördükçe iyi ki diyorum, iyi ki çocuk edebiyatının vadilerinde neşeyle geziyorum.

Çocuklar için yazmanın yetişkinler için yazmaktan daha zor olduğuna inanıyor musunuz?

Zor çok kısıtlayıcı bir sözcük, kokusu ve tadı da öyle. Sıkıntıyla, rahatsızlıkla yazılan bir metin nasıl çocuklar ve hatta yetişkinler için olabilir ki? Bu noktada çocuklar için yazmanın zor değil daha hassas bir bakış açısı gerektirdiğini düşünüyorum. Her şeyden önce çocuğa hak ettiği saygıyı göstererek, aklını ya da algısını küçümsemeyerek ama yaşının psikolojisine uygun olarak ve daima dil ile edebiyatın o bitimsiz hazzını hissettirerek yazmaya inanıyorum.

Çocuklara hitap eden metinlerinizde "olmazsa olmaz"ınız nedir? Sizce yazma sürecinizde bu ölçütünüz değişebilir mi?

Bir önceki soruda belirttiğim gibi çocuğa ve aklına, bakış açısına saygı, çocuk okuyor diye çok basit cümlelerle ifadeden koşarak kaçmak ve kahramanların kendilerine ait bir dünyası olması (farklı hobilerle) vazgeçilmezlerim. Bu ölçütlerim matematikteki pi sayısı kadar sabit.

Çocuk edebiyatının ülkemizde ve dünyadaki gelişimini takip ediyor musunuz? Diğer yazarları okur musunuz? Gidişat nasıl?

batakligin_kiyisindaki_ev Evet, takip ediyorum. Ülkemizde dokunulmaz konulara dokunan, çocuğun duygu ve düş dünyasını paylaşan, otoriterlikten uzak yazarlarımızın sayısı artıyor ki bu çok önemli. Ancak sansür bir ahtapot gibi çocuk edebiyatını yakalamış ve kollarının arasında onu sıkarak soluğunu kesmeye çalışıyor. Sanırım en büyük sıkıntımız bu.

Yazarken edebî kurgu ve dile mi yoksa öğreticiliğe mi ağırlık veriyorsunuz? Sanat mı eğitim mi?

Edebi kurgu ve dil ki, çocuklar da bunun ayırdına hemen varıyorlar. Eğitim ile edebiyat kitapları çok farklı kategoriler. Eğitim için eğitim kitapları görevlerini yerine getiriyorlar zaten. Bırakalım edebiyat da kendi dünyasını rahatça sunsun.

Çocuk edebiyatı hakkında genel kabul görmüş ama katılmadığınız klişeler var mı? Rahat olabilirsiniz biz bizeyiz.

Klişe hangi mecrada olursa olsun maruz kalanın canını sıkan, uzaklaştıran sevimsiz bir durum bence. Dolayısıyla klişelerin hiçbirine katılmıyorum.

Çocuk kitapları yayıncılığında sizce en büyük eksiğimiz nedir? Bilgisayarda açtığınız boş dosyadan kitabınız okurun eline ulaşana kadar hangi basamak sizi en çok zorlar?

Bu soruyu en iyi yayıncı dostlarımız yanıtlayabilir. Sorunuzun ikinci kısmına gelince, kitabın ismini dosya tamamlandığında koyuyorum. Hem kitabı yansıtması hem ilgi çekici olması hem benim ve yayınevimin içine sinmesi gerekiyor. En çok bu aşamada zorlanıyorum.

Yazdıklarınızla çocuklara erişebilmenin bir ön şartı var mıdır? Çocuk sevmek, çocuk sahibi olmak, çocuklarla iyi anlaşmak gibi.

baykus_yemini

Evet, ön şart çocukların da edebiyatın tüm inceliklerinin tadını alabildiklerini ve almak istediklerini unutmamak. Çocuk sahibi olan, çocuklarla ilgili bir işte çalışan bazı kişiler bu özelliklerin çocuklar için yazmalarına yeterli olduğunu düşünüyor ne yazık ki.

Çocuk kitaplarında ne görürseniz sizi rahatsız eder? Çocuk hayatının da gerçeklerinden olan olumsuzluklarla kitabınızın içeriği arasındaki dengeyi nasıl belirlersiniz?

Dikte etmek, çocuğun hayal gücü, zekâsı ve beklentilerini küçümsemek, duygu sömürüsü yapmak ve psikolojisine zarar verecek anlatımlar beni rahatsız eder. Olumsuzlukları umutla dengelemeyi seçiyorum.

Okuyan çocuğun daha iyi bir insan olacağına dair elimizdeki dayanak nedir?

Bunun için somut bir kanıt veremem ancak okumayan çocuğun ileride cahil bir bireye dönüşmesi ve cehaletin getirdiği empati yapamama, bencillik, kurnazlık ve sorunlarını kendini ifade ederek değil de şiddete başvurarak çözme eğilimi çok daha yüksektir.

Ebeveyn ve öğretmenlerin çocuk okumalarına katkısı gerekli veya yeterli mi? Çocuk bu konuda yönlendirilmeli mi, nasıl yönlendirilmeli, kitap nasıl seçilmeli ve okunmalı?

Ebeveyn ve öğretmenlerin çocuk okumalarına katkısı yadsınamaz ancak yeterli olup olmadığı gibi bir ölçüte yanıt vermek çok zor. Yönlendirme "oku oku" diyerek değil, özendirerek, örnek olunarak yapılmalı. Çocuğun okumak istediği çocuk kitabını seçmesine izin verilmeli. Okumak kişisel bir eylemdir, "nasıl"ı olamaz. Eğer çocuğa ebeveyn veya öğretmenler tarafından okunuyorsa da hikâyeyi mümkün olduğunca canlı kılacak şekilde seslendirilerek okunması keyifli olur diye düşünüyorum.

hayaletli_golun_cocuklari

Okurlarınızla buluşuyorsunuzdur. Hangi çocuk sizi heyecanlandırır? Çocuklardan beklentiniz nedir?

Olumlu ya da olumsuz tümüyle kendi düşüncesini belirten çocuklar, kitapta benim bile fark etmediğim bir nüans yakalayanlar, kahraman şöyle değil de böyle yapsaydı diyerek hayal güçleriyle kitabı çoğaltanlar sanırım en çok heyecan duyduklarım.

Modern pedagojiyle aranız nasıl? Geleneksel yöntemlerle modern pedagoji arasında nerede duruyorsunuz? Yazdıklarınızda hangisinin ağırlığı daha fazladır?

Yazarken o yaş grubunun psikolojisine uygun bir anlatımı gözetiyorum ancak bunun pedagojik bir formatla ilgisi olduğunu düşünmüyorum.

Bugünün yazarları kalıcı eserler bırakabilecek mi? Sizce çağdaşlarınızdan kim yüzyıl (yüz çok olduysa elli diyelim) sonra da okunur?

Elbette kalıcı eserler olacaktır. Yüzyıl sonra kimin okunacağını ise zamana bırakalım.

Yetişkin bir yazarın bugünkü çocuğun diline, düşüncesine sahip olması mümkün müdür, gerekli midir? Farklı kuşakların bağını koruyabilmek için dünyalararası bir köprüye mi yoksa tek dünyalaşmaya mı ihtiyaç var?

Çocuklar için yazan ve çocuklarca severek okunan bir yazar çocuk dünyasına yakın demektir ki bunun kuşaklar arası farkla değil yazarın iç dünyasıyla ilgili bir durum olduğunu düşünüyorum. Tek dünya iyi niyetli bile olsa verimsiz ve oldukça sıkıcı olacaktır o yüzden köprüler en güzel bağlantı bence.

Günün şartları ve çocuk edebiyatının ticarîleşmesi sizi korkutuyor mu? Okumak bir lüks, yazarlar marka, okurlar müşteri olmaya doğru mu gidiyor? Giderse ne olur?

Kitap aynı zamanda ticari bir nesne. Yayınevi, dağıtımcı ve kitapçı için ekonomik gücünü sağladığı bir iş. O nedenle bunun korkutucu olmasını tuhaf buluyorum. Kitap okumak lüks değil en temel ihtiyaç. Markalaşan yazarlar olacaktır ancak bunun diğer yazarlara ya da okurlara bir zararı olacağını düşünmüyorum. Marka olmuşsa merak eden ve okumak isteyenlerin sayısı artabilir ama günün sonunda her okuyucu kendi okumak istediği kitabı okumaya devam edecektir.

0000000176700-1

Sosyal medyada binlerce kitap değerlendirme hesabı var. Bunlar sizce okurları doğru yönlendiriyor mu, işe yarıyor mu? Kitap incelemeleri, değerlendirmeleri, eleştirileri noktasında neredeyiz? Takip ettiğiniz, çocuk kitaplarını değerlendiren bir mecra var mı?

Dediğiniz gibi binlerce hesap var, hepsini takip edemiyorum. Takip edebildiklerimde yapılan değerlendirmelerin iyi niyetli çabalar olduğunu düşünüyorum ancak farkında olunmadan telif haklarının ihlali söz konusu olabiliyor. Türkiye Yayıncılar Birliği'nin "Telif Haklarına İlişkin Bilgilendirme Yazısı"nda diyor ki; "Bir kitabın sadece tanıtım amacıyla çok kısa bir parçasının, kaynak belirtilmek şartıyla, sesli okuma ve gösterme yoluyla yapılan ses ya da video kaydının paylaşılmasında genel olarak sakınca yoktur. Ancak alıntı yapılan bölümün kitabın bütünüyle orantılı şekilde çok kısa olması, tanıtım maksadını aşmaması, kitaba ve onu üretenlere zarar vermeyecek şekilde sunulması zorunludur. Kitapların künyelerinde yer alan telif hakkı ile ilgili bilgi ve uyarıların da dikkate alınması gerekir."

Kitap eleştirisi yapan mecralardan severek takip ettiklerim var. Oldukça detaylı, titiz eleştiriler yer alıyor hepsinde. Ancak halen daha eleştiri alanında daha fazla ses duymaya ihtiyacımız var.


Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 09.11.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 16.09.2022 23:39
659

A. Erkan AKAY Hakkında

A. Erkan AKAY

1981 İstanbul doğumludur. İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünden mezun olmuştur. 2008 yılından bu yana Konya'da yaşamaktadır. İki evlat babası, iki evlat amcası, ikisinin de eniştesidir.

Spora, edebiyata ve küçükleri eğlemeye ilgisi çocukluğundan beri devam etmektedir. 2012-2020 yılları arasında Bilgin Atıcılık Spor Kulübü Kurucu Yönetim Kurulu Üyeliği, 2015-2020 yılları arasında Türkiye Atıcılık Federasyonu Teknik Kurul Başkanlığı, 2017-2020 yılları arasında Türkiye Olimpiyatlara Hazırlık Merkezleri Atıcılık Komisyonu Üyeliği ve İl Branş Sorumluluğu görevlerini yürüterek ulusal ve uluslararası düzeyde başarıya ulaşmış birçok sporcunun yetişmesine katkıda bulunmuştur. Destek AFAD gönüllüsüdür.

2017 yılında, kardeşinin bir hayali olan “Hayallerin Karın Doyursun” isimli kitaba katkılarından sonra, hep arzuladığı çocuk kitapları yazımının önü açılmıştır. Yayımlanmış sekiz çocuk kitabı bulunmaktadır. “Edebistan”, “Eğitim Her Yerde”, “Dilhane” gibi çeşitli sanal dergilerde deneme, makale ve şiirleri yayımlanmıştır.

Farkındadır ki her yazılan okunmaz ama okunanlar da ancak yazılanlardır. Yaşadıkça anlamını kaybeden sonsuz sözler arasından zarurî olanlara tutunuyor.

Dualarınızı bekler.

A. Erkan AKAY ismine kayıtlı 140 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 9 kitap bulunmaktadır.