Çocuk Edebiyatında Mültecilik ve Göç

Çocuk kitapları; duyguları, iyilik ve güzelliği, hayata dair her şeyi edebiyatın gücünden yararlanarak çocukların anlam dünyalarına sağlıklı bir şekilde yerleştirmelerini sağlamak için vardır. Çocukların bilişsel gelişimleri ve dünyaya dair ufuklarının genişlemesinde onlara yardımcı olur. Bunu sağlayacak konu yelpazesi geniş olmakla birlikte 21. Yüzyılın çocuğu için hayata dair önemli kavramlar arasına mültecilikte katılıyor. Çocuk edebiyatını toz pembe gözlüklerimizi takarak değerlendirmek, hitap ettiği çocuk kitlenin içinde yaşadığı toplumla empati kurması adına büyük bir engel teşkil eder. Bu yazıda değerlendireceğimiz Juju Beni Unutma kitabı, Suriye'deki savaştan kaçıp yeni bir ülkede yepyeni hayatına alışmaya çalışırken savaşın izlerini üzerinde; acısını yüreğinde taşıyan küçük Juju'nun hikâyesidir.
Juju, on iki yaşında Suriyeli bir kız çocuğu. Savaş sırasında; nenesini, en yakın arkadaşını, akrabalarını, komşularını yitirerek sıkıntılar içinde bir yolculukla Türkiye'ye gelip kamplarda yaşamaya başlar. Kendini ifade problemleri yaşayıp bir yandan da hislerini anlatabilecek bir kanal ihtiyacı duyarken kamplarda tanıştığı Cengiz abisi durumunu anlayıp; şarkı söyleyebilmesi, başından geçenleri rahatça anlatabilmesi ve sonra da dinleyebilmesi için ona bir ses kayıt cihazı hediye eder. Diksiyon veya özgüven problemlerinin aşılmasında kimi zaman yardımcı bir teknik olarak kullanılan; kişinin kendi sesini, şarkı söylerken veya sesli bir günlük tutarmış gibi konuşarak kaydedip sonradan dinlemesi burada Cengiz karakteri aracılığıyla yazarımızın anlamlı bir tercihi gibi görünüyor. İşte bu kitapta okuduklarımız Juju'nun kayıt cihazına anlattıklarıdır.
Juju'nun hikâyesi, isminin manası ve buna bağlı bir efsane ile başlıyor. Nenesinden öğrendiğini göre büyücüler bebeklerin sırtına ateşleri düşsün diye özel şekiller çizerlermiş ve bu şekillerin bazıları yaşam boyu silinmezmiş. Juju, sırtında yıldız şeklinde bir iz olduğundan bahsederken annesinin, "Vatandaşlığa kabul edilirsek adını "Yıldız" koyarız.'' teklifini duyduğunda çok ağladığını anlatıyor bizlere. Kitabın ilk başında kısaca da olsa bütünü ciddi manada etki edecek bir "kimlik" teması işlenmiş. Varlığını sürdürebilmek için yaşadığı yeni ülkeye uyum sağlamaya çalışırken içinde ülkesine dönebilme umudunu taşıyan Juju, ismiyle birlikte geçmişinde koparılma korkusuyla yüzleşiyor.
Ailede ve yakınlarda kayıplar yaşanmasına rağmen kitap boyunca anne baba tarafından bir arada olmalarının, yaşadıkları evin durumunun her bakımdan şans ve umut verici bir durum olduğunun söylenmesi okurken empati duygusunu daha olumlu bir seviyeye çıkarıp başarıyla çocuk okura uygun hale getirdiği söylenebilir. Bu noktada kendimi Juju'nun yerine koydum. "Evet şanslıyız ama…" lı cümleler kuracakken durdum. Bir beklenti içine girip Juju'nun hayatında anlamlı ve etkileyici bir şey olsun istedim. Onu tekrar hayata bağlayacak, içini kıpır kıpır edecek ve güçlendirecek bir şey. İşte o zaman yazarımız sanki bu isteğimizi duymuş gibi beklentilerimizi en güzel şekilde karşılayıp Juju için değerli biri olan ve uzun zamandır haber alamadığı Azer'i karşımıza çıkarıyor. Juju, haberlerde tesadüfen Azer'i görüp hayatta olduğuna çok sevinir, iletişime geçmek ister. Mektup yoluyla birbirlerine ulaşırlar. Kitabımız iki çocuk arasındaki işte bu duygu dolu mektuplaşmalar ile bitiyor. Onların birbirini bulmasına ve taze heyecanlarına tanık olup sevinçlerine ortak oluyoruz.
Juju Beni Unutma, çoğunlukla karakterimizin iç dünyasında gezdiğimiz bir kitap. Bu da olayların daha çok soyut dünyadaki yansımaları üzerinde durulduğunu ifade ediyor. Kitabın sayfa düzeni ve resim içermiyor oluşu, kapağında Juju'yu temsilen bir kız çocuğuna yer verilmeyip görsel bir metafor olarak okuyucuyu üzerinde düşünmeye sevk eden bir can simidine yer verilmiş olması, ele alınan konular da bakımından da 12 yaş'tan itibaren okurlara hitap ediyor.
Çocuk kitapları, çocuğun yaşamla bağlarını zayıflatacak iletiler vermemelidir. Her bakımdan umudu temsil eden Juju Beni Unutma, bütününde; karakterin iç dünyasındaki sorgulamalarını, kimi zaman çaresizliğini, kimi zaman da içinde yeşeren tohumları aktarırken çizdiği tabloda çözüm odaklı bir çırpınışa şahit tutuyor bizleri. Unutulmamalıdır ki bu kitaplar yalnızca bizim çocuklarımız tarafından değil savaşı bizzat yaşamışken aramıza katılan çocuklar tarafından da okunuyor. Bu açıdan bakıldığında yazarımız Çiğdem Sezer'in ilk çocuk romanı Juju Beni Unutma, her dönem yaşanmış ve maalesef yaşanmaya devam eden mülteciliği bir çocuğun ağzından anlatırken; ebeveynlerle ve eğitimcilerle de mülteciliği konuşmak, onlara anlatmak için yardımcı bir kitap. Gelecekte savaşların yaşanmaması, çocukların mülteci olmaması umuduyla…
Juju Beni Unutma
Çiğdem Sezer
Kapak: Murat Sayın
Bilgi Yayınevi
2020/ Üçüncü basım
71 sayfa
Yazar: Şevval BAŞTAN - Yayın Tarihi: 02.11.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 06.03.2024 09:04