Deccal Sahte İsa - F. Nietzsche

Ferit Genç, Kitaphaber için kaleme aldı...
Külliyat Yayınları, İnsan Yayınları'nın bir yan kolu olarak geniş kapsamlı olarak Dünya medeniyetinde Türkiye'nin öncülük ettiği hem coğrafi hem de fikrî dinamikler bakımından hareketle çok geniş bir tercümeyi başlatmış bulunmaktadır.
Kaplan, "İslam'ın önünde diz çökmeliydik" Diyen Nietzsche'yi bize maskesiz olarak sunma gayesindedir. Türkçede tercüme olarak gösterilen Nietzsche'nin gerek Nietzsche olmadığı, bunun sadece icat edilen bir düşünür olduğunu hatta tabiri caizse tersyüz edilmiş bir Nietzsche olduğunu söyler. Nietzsche, son zamanlarda aşırı bir şekilde yanlış anlaşılmış/aktarılmış ve millete hep İslam'a karşı sert, Batı-Perestlerce bir kalkan olarak kullanılmaya kalkışılacak kadar kötü kullanılan ve gerçekten kötürümleştirilen, iğfal ve iğdiş edilen bir 'Nietzsche portresi'nin olduğunu söyler. Ağır bir Hıristiyanlık eleştirisi olan Deccal'de, İslâm medeniyeti hakkındaki düşüncelerinde Nietzsche'nin aslında Tanrı'ya değil, Batı medeniyetinin iki ana kaynağına, akla, Hıristiyanlığa ve bunların kullanım biçimlerinin kaçınılmaz olarak götürdüğü nihilizme savaş açtığını söylüyor.
Frederic Nietzsche'nin Hıristiyanlıktan başlayarak bütün dinleri çok sert bir biçimde eleştirip sonunda "İslamiyet'in önünde diz çökmeliydik" diye haykırdığı bir eserdir. İnsanlığın başına gelen kötü olayların, insanlığın yanlış tanrı tasavvurundan kaynaklığını savunuyor. Hint'ten İran'a, Antik Yunandan İslâm medeniyetine kadar bütün bir insanlık tarihindeki Tanrı tasavvurlarının izini sürer. İnsanlığın başına gelen büyük felâketlerin, Tanrı tasavvurundaki sakatlanmadan kaynaklandığını çarpıcı bir dille gözler önüne serer.
İnsan ve insan aklını tanrılaştırmasının, insanlığı nihilizmin eşiğine sürüklenmesinin nedeni olarak gören Nietzsche söylenmesi gerekeni kendine özgü bir üslupla veciz bir şekilde ifade etmiştir. O batı düşüncesini anlamamızı sağlayan çekiçle felsefe yapan bir Thor'dur. Nietzsche, soru sorabilen, labirentlerde dolaşabilen, sabırlı, hakikat sevdalısı olan iştiyak, kudret ve vicdana sahip kişileri muhatap alır.
Nietzsche, insana/hastaya neşter vuran bir hekim gibidir. İnsanın portresini yaşadığı ve gelecek yüzyılını deşifre eder. Ona göre modern insan nereye gideceğini bilmeyen, "ben her şeyim" diyen, silkeleyici bir karamsarlığa sahip, karanlığa sürüklenmiş, gidecek yolu olmayan bir şaşkındır. Hıristiyanlığın, insanı evcilleştirdiğini, hastalıklı bir insan olarak niteler. İlerleme onun gözünde modern batıl bir fikirdir. Kınanan, lanetli, dışlanan Hıristiyan insanın nihilist, çöküş değerlerini ortaya çıkarmıştır. Parlak bir nihilizm ve acıma dini olan Hıristiyanlık acınası gücünü kendisinin kırdığını söyler. Acımayı, Hıristiyanlıkta bütün erdemlerin temeli olarak görür.
Hıristiyanların tanrı olarak niteledikleri ve saygı duydukları şeyin gerçek tanrı kavramıyla uzaktan yakından hiçbir alakasının bulunmadığını söyler. Hıristiyanların inandıkları Tanrı kavramının tanrıya benzer bir yanının olmadığını absürd bir şey olduğunu dile getirir.
Nietzsche, Hıristiyanlığın bizi (Avrupalıları) dünyanın kültüründen mahrum bıraktığını söyler. Bunun yanı sıra İslam kültürü gibi sonradan farkına vardığı bir dinin mahsullerinden dahi mahrum ettiğini söyler. Kendisiyle sürekli bir soru diyalogunda olan Nietzsche, bize Antik Yunan ve Roma kültürlerinden daha yakın olan insanı duygu, zevk ve seçimlerimizde daha doğrudan hitap eden İspanya'daki harikulade İslam Kültürünün bizlere bıraktığı eşsiz birikimleri ayaklar altına alınarak yok edildiğinden dem vurmaktadır. Sürekli bunun neden-sonuç ilişkisi üzerinde gel-gitler yaşarken İslam Kültürü ile geç tanışmasının nedeni olarak, İslam Kültürünün asil bir kültür olduğunu söyler. Ona göre İslam Kültürünün temelleri insanın fıtri özelliklerini muhafaza edebilmesine borçludur. Haçlıların, Müslümanlara karşı estirdiği toz bulutlarının ortasında aslında önünde diz çökmeleri gereken, diz çökmekle daha iyi bir iş yapmış olacakları bir şeye karşı, asil bir kültüre karşıdır. Bizim bugünkü 19. yüzyıl kültürümüzle mukayese edildiğinde, bizim çağdaş kültürümüzün, kendisini, İslâm kültürünün yanında son derece yoksul ve oldukça "geç kalmış" bir kültür olarak görebileceği böylesine asil ve yüksek bir kültüre karşı savaş açmışlardır.
"Haçlılar, ganimet peşinde koşuşturuyorlardı, hiç şüphesiz ki. Çünkü Doğu, İslâm dünyası, zengindi."
Deccal Sahte İsa
F. Nietzsche
Külliyat Yayınları
172 sayfa
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 25.04.2011 11:03 - Güncelleme Tarihi: 12.05.2022 00:42