DENİZ TARAFINDAKİ ŞAİR!
Nadir Aşçı’nın “Deniz Tarafındaki Kale” adlı kitabı, bir şair gözüyle spor genelinde ilginç ve özgün bir kitap. Peşinen söylemekte beis görmüyorum: Nadir Aşçı; İslam Çupi, Ali Sami Alkış, Mehmet Demirkol gibi yazarlık vasfı önde olan spor yazarları zincirinin son halkasıdır. Bir yazarın her şeyden önce çağına ve insana karşı sorumluluğu var. Yazarlık ve özel olarak spor yazarlığının sınırları, sadece oynanan müsabakanın aksiyonlarından ibaret değil, nEtekim! (EVREN, 1980) Kitaba geçmeden önce; ‘yazarlık vasfı önde olan spor yazarları zinciri’ için örnek olabilecek üç alıntı yapmak istiyorum ki spor adamlığından önce yazarlık vasfına dair somut veri olsun.
“50 yıl öncesinde İstanbul sahalarında hiç de sağlam tel örgüleri olmamasına rağmen‚ seyirciler kalecilerin arkasında oturur ve hiç kimse oyun alanına girmeye teşebbüs etmezdi. Taç çizgilerinde seyirci ile sık sık diyaloga giren ünlü yan hakem kel Ziya´ya samimiyetine istinaden tribünlerden leblebi atılır‚ bu nohutlar kafaya isabet ettikçe Ziya tribündekilere döner ve insanlarla konuşurdu: “Leblebiyi yemek için mi aldınız‚ hakemin kafasına atmak için mi?” (Çupi, 2000)
“Maç başlar başlamaz, Macar Guyula bizimkine bir yumruk çıkardı. Şeref Çalışkan daha birinci saniyede yediği bu ilk ve son yumrukla yere çuval gibi yıkıldı. Böylece dünya boks tarihinin en erken nakavtı gerçekleşti. Ama bizimkiler seviniyordu... O sıklette başka boksör olmadığı için bizimki otomatik olarak gümüş madalya kazanmıştı. Yöneticiler 12 Eylül hareketinin başkumandanı, ülkenin tartışmasız tek hâkimi ve en büyük otoritesi Kenan Evren’in huzuruna çıkacaklardı. Onlar sevinmesin de kim sevinsin?” (Alkış, 2007)
“İETT'nin başına gelen albayın ilk emri, ‘Burada sakallı insan görmek istemiyorum!’ olmuştu. Sakalları vardı ve böyle bir dayatma karşısında sessiz kalamazdı. İstifasını verip ayrıldı. İETT'ye veda etmesiyle futbolculuk hayatı da tehlikeye girmişti. Çok geçmeden mahallesinin takımı ve futbola başladığı kulüp Erokspor'a döndü. Hem futbolcu hem de fahri başkan olarak Erokspor formasını terletiyor, bu sayede çok sevdiği futboldan uzaklaşmıyordu.” (https://www.hurriyet.com.tr/12-eylulde-kuluplere-arsa-verdim-evren-gece-kulubu-sandi-7272383, 2007). Bu alıntıda anlatılan kişi cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan.
“Deniz Tarafındaki Kale” şair Nadir Aşçı’nın dört kitabından şiir olmayanı. Ocak 2021’de Çıra Yayınları etiketiyle çıkmış. 18 yazıdan oluşan deneme türündeki kitap, esasen tür için de güzel bir örnek. Kapak tasarımı, ülkemiz futbol gerçekliğini betimleyen bir resimden oluşuyor. Boş bir arazide olumsuz hava şartlarında top oynayan gençler… Bu manzara, neredeyse bütün ünlü futbolcuların mülakatlarında geçen manzara. Arka kapakta kitabın ilk denemesinden uzunca bir alıntı yapılmış. Bir kısmını alacağım buraya: “Bizler güzel oyunun peşinde olan insanlarız. Bir avuç muyuz, yoksa sesi çıkmayan büyük bir yığın mıyız, sayım döküm cetveli tutmadığımız için bilmiyorum fakat çoğunlukta olmadığımız kesin. İstediğimiz şey her şeyden evvel iki takımın da saha içinde bizlere güzel bir oyun seyrettirebilmeleri. Skoru öncelemiyoruz. Vur, kır, parçala bu maçı kazan tezahüratıyla uzaktan yakından alâkamız yok. Sanırım şimdi kaç kişi olduğumuz tam manasıyla anlaşılmıştır. Bir elin parmaklarını geçemeyecek kadar kişiyiz.”
İlk denemesinde yazar sporun güzelliği ve skoru ikileminde tarafını belli ediyor. Futbolun icadı üzerindeki sisi yok etmeye çalışıyor önce, Hun Türklerinden İngilizlere uzanan geniş bir perspektif sunuyor. Sanayi devriminden, 8-0’lık milli mağlubiyetlere, kapitalizmden endüstriyel futbola, reklam ve formadan sponsorlu liglere dek ilginç aktarımlar yapıyor. Yeni dünya düzeninin futbol üzerine düşen gölgesini yorumluyor ve bir çıkarımda bulunuyor: “…ben hala sekiz gol yediğimiz o yıllardan yanayım. O saf yenilgilerin güzelliğinden yana…” (Aşçı, 2021, s. 10-11)
“Futbol Futbol” adlı denemede, 86’da Maradona’nın ingiltereye elle attığı golü “Tanrının eli” tamlamasıyla ifadesi için, “82 Falkland savaşının intikamı” oluşu, Che’nin emperyalizme karşı futbolu silah olarak görmesi, sömürge ülkelerindeki çocukların futbol aşkının bir başkaldırı oluşu anlatılıyor. Ülkelerin standart futbol oynama stilleriyle, ülke siyasetleri arasında ilgi-bağ kuruyor yazar. Futbol ülkesi olmamasından ziyade emperyalizmin jandarması oluşu gerçeğine yaslanarak, bu ülke insanlarının büyük çoğunluğunun bilinçaltında besleyip büyüttüğü “Bana ne amerikadan” içerikli cümleyi söyleyiveriyor: “Çünkü biliyoruz ki amerika diye bir yer yok!”
“Futbolun Büyüsü” denemesinde, fal baktıran futbolcu profilinden saha içine gömülen kurbağa bacaklarına, kurşun döktürme seremonisine değinerek futbolun büyülü tarafına eğiliyor. Günümüz endüstriyel futbolunda estetik güzellik yerine güce ve dayanıklılığa bağlı ultra modern futbola sözü getiriyor. 10 numaralı formadan kulüplerdeki şirketleşmeye, futbolun içinde bulunduğu durumu teşrih ediyor.
Hemen hemen bütün denemelerde, futbol-siyaset, futbol-sosyal değişim, futbol-ekonomi, futbol-mizah (Metin Tekin anıları, S. 85-86), futbol davranış biçimleri üzerinden oylumlu gelgitler sunuyor okura Nadir Aşçı. Zamanında şiirle ordu birimleri arasında bağ kuran biri olarak, kitapta şiir ve futbolun mezc edildiği kısımları çok güzel buldum. “Oyunun sıkıştığı zamanlarda, derin pasları ve akıl dolu kurgularıyla yani ki sağlam imgeleriyle bunu hak ediyorlar.”(S.46) Ahmet Edip Başaran, Mehmet Tepe, Osman Konuk, Ahmet Erhan, Adem Turan, Ertuğrul Aydın gibi şairlerin futbol içerikli mısralarından da söz ediyor.
Kitapta futbola dair ilginç anılar ve özgün yaklaşımlar söz konusu. Kitabın dili geniş bir Türkçe örnekliyor okura. Ancak bazı eski tamlamalar bağlamına oturmuyor, dikkatli kullanıldığında hazine olan bu kelime grupları dikkatin kaçması anında ölümcül olabiliyor. (Süre zarfına tekabül ediyordu. S. 28, taaccübe uğradıklarına eminim S.65). Öte yandan yazım-noktalama hatalarının fazlaca olduğunu, son okumaların yeterli gelmediğini belirtmek zorundayım. Genel anlamda, kitabın tüm okur grupları için, iyi-güzel ve seviyeli olduğunu ifade ediyorum. Şiirle, yazıyla ve futbolla bir şekilde ünsiyeti olan herkese tavsiyemdir.
Kaynakça
Alkış, A. S. (2007). https://www.haber7.com/siyaset/haber/254416-evren8217e-yutturulan-gumus-madalya. https://www.haber7.com/. adresinden alınmıştır
Aşçı, N. (2021). Deniz Tarafındaki Kale. İstanbul: Çıra Yayınları.
Çupi, İ. (2000). http://islamcupi.org/2000/04/11/taksimde-iki-futbol-olusu/. http://islamcupi.org/: http://islamcupi.org/2000/04/11/taksimde-iki-futbol-olusu/ adresinden alınmıştır
EVREN, K. (1980).
https://www.hurriyet.com.tr/12-eylulde-kuluplere-arsa-verdim-evren-gece-kulubu-sandi-7272383. (2007, 9 12). https://www.hurriyet.com.tr/: https://www.hurriyet.com.tr/12-eylulde-kuluplere-arsa-verdim-evren-gece-kulubu-sandi-7272383 adresinden alınmıştır
Yazar: Ethem ERDOĞAN - Yayın Tarihi: 31.03.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 29.03.2021 11:02