Dergi Soruşturması: Rabia Gelincik

Sizin için dergi nedir?
Çağın; insan ruhunu, kalbini, aklını ve vicdanını harekete geçiren duyuşlarını bir koro hâlinde seslendiren ve bir mefkûresi olan kişilerin, bireysel cehdlerini kuşandıkları, özgün ve özgür olabildikleri bir kaledir.
Takip ettiğiniz dergiler hangileridir?
Birçok dergiye aşinalığım olmakla birlikte, yaptıkları dosya konusuna ve yoğunluğuma göre takip ettiğim dergiler zaman zaman değişmektedir. O sebeple beni heyecanlandıran dergilere işaret etmem kâfi: Yolcu Dergisi ve Söğüt Dergisi.
Hangi dergilerde yazdınız ve ilk eseriniz hangi dergide yayınlandı?
Buruciye Edebiyat, Aralık Edebiyat, Yol Düşleri, Dil ve Edebiyat, Aşkın e-Hâli, Mor Taka, Yolcu, Yazı Atölyesi, Dergâh ve benzeri dergilerde yazdım. Esâsen bir dergide yayımlanmış ilk eserim, bir yarışmada dereceye girmiş bir resimdi. Türkiye Çocuk Dergisi tarafından yayımlanmıştı. Şiir dalındaki ilk eserim ise bir teklif üzere Türkiye Gazetesi'nde ve edebî dergi bazında da "Buruciye Edebiyat" dergisinde yayımlandı.
Yazarlık sürecinde dergilerin yeri hakkında neler söylersiniz?
Dergiler, okur ile yazar arasında bir köprü işlevi görür. Okura; bir yeteneğin varlığını duyurmakla beraber yeni kalemlerin yetişmesine de vesile olur. Şair ve yazarlara, çağdaşlarını edebî kulvarda takip etme, okuma imkânı sunarken farklı bir bakış açısı edinmeleri hususunda da fikir verir. Dergiler, yazarlık sürecinin bütünü değil, ancak bir parçasıdır.
Türkiye'deki genel dergicilik hakkında neler söylersiniz?
Her kesimden insana hitap edebilecek kadar dergi çıktığını düşünüyorum. İyinin de kötünün de alıcısı var. Lâkin kültürel iktidar, seküler dünya, her kesimin yalnız kendi çaldığı saza kulak vermesi kavramları üzerinden Türkiye'deki dergiciliği sorguladığımızda, ortaya çıkan tablonun, elbette bir edebiyatçının vicdanını rahatsız edecek boyutta olduğu yadsınamaz. Dergilerin, maddî yetersizlik sebebiyle sayfalarını alâkasız reklâmlarla doldurması; en nihâyetinde de kapanarak bir daha hatırlanmayacak şekilde dergi mezarlığındaki yerlerini alması; edebiyatçıya, kaleminin varlık sebebini de sorgulatan acı bir gerçek. Bununla birlikte birçok dergide görünme kaygısı güden, oynattığı kalemden anladığımız kadarıyla hakiki manada bir derdi de olmayan, tek meziyeti, kurduğu ilişkiler sebebiyle dergiler arasında sörf yaparak varlık bulmaya çalışmak olanlar var. Yazdığı dergiyi ücret ödeyerek okuyabilen yahut hiç telif almadan yazan, böyle bir kaygı taşımayan kalemler var. Dergicilik konusu, neresinden tutulsa elimizde kalan girift bir mesele bu. Uzaktan çiçek-böcekten mürekkep görünen edebiyat dünyası. Yakına gelince, hani ne derler; "Kazın ayağı öyle değil!"
Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Teşekkür ederim.
Teşekkürler.
Rabia Gelincik
1983 Mayıs'ında İstanbul / Kadıköy'de doğdu. Muhsine Zeynep İlköğretim Okulu, Ahmet Rasim İlköğretim Okulu, Adapazarı Atatürk Ortaokulu, Trabzon/Sürmene Abidin Cevher Özden Sanat Ortaokulu (Parasız Yatılı) ve Trabzon Affan Kitapçıoğlu Lisesi (Kız Pansiyonu), adı şiir gibi olan isimleriyle öğrenim hayatına yön verdi. Kazakistan'ın Türkistan (Yesi) şehrinde yerleşik Hoca Ahmed Yesevî Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi'nin, Türkoloji-Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü kazanarak bir yıl süreyle Kazak Türkçesi ile Rusça eğitimi gördü. Birinci sınıfta okulu bırakıp Türkiye'ye döndü ve eğitimini, Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde sürdürdü. Ömer Seyfettin'in "Yüksek Ökçeler"ini giydiğini anladığında ve pencereden dışarı baktıkça Orhan Veli'ye hak verdiğinde memuriyetinden istifa etti. "Hafif Demir Kapılar" ilk şiir kitabıdır. Kronolojik bir anlatıma sığmayacak, hiç de sıradan olmayan hayatının görünürlüğü bundan ibaret denebilir.
Yazar: Kitaphaber - Yayın Tarihi: 19.08.2020 09:00 - Güncelleme Tarihi: 21.11.2021 21:07