Dergi Soruşturması: Süheyla Karaca Hanönü
Sizin için dergi nedir?
Öncelikle edebiyat dünyamız için böylesine önemli bir konuda fikrimi aldığınız için teşekkürler. Derleyen, toplayandır dergi. Dermek kelimesinden türetilmesi boşa değil. Kültürel hayatımıza projektör tutar dergiler. Yeni isimlerin okur karşısına görücüye çıktığı bir okul, bir laboratuvardır. Kültürel, sosyal hayata dair izleri bulabileceğimiz önemli miras kaynaklardır.
Takip ettiğiniz dergiler hangileridir?
Türk Edebiyatı, Hece, Ay Vakti, Ihlamur, Yedi İklim, Muhayyel, Diyanet Aile, Düşünen Şehir dergilerini takip ediyorum genellikle. İşin içinde olunca haliyle geniş yelpazede dergileri takip etmeye çalışıyorum. Tabi ki dergilerde yer alan her yazıyı okumak mümkün olmuyor bazen. Bu durumlarda da Mustafa Uçurum hocamız imdadımıza yetişiyor. Her ay onlarca dergiyi satır satır okuyup oradan bölümler alarak geniş içerikli dergi tanıtım yazıları kaleme alıyor. Büyük bir emek veriyor. Bu vesileyle buradan dergicilik adına da kendisine teşekkürlerimi sunmuş olayım.
Hangi dergilerde yazdınız ve ilk yazınız hangi dergide yayınlandı?
Türk Edebiyatı, Hece, Ay Vakti, Yedi İklim, Ihlamur, Diyanet Aile, Acemi, Kitabist dergilerinde yazılarım yer aldı. Kuşkusuz ilk yayınlanan yazı her zaman kıymetlidir. Yayınlanan ilk yazım da Ay Vakti'nde yer alan "Hz. Süleyman ve Hüdhüd" adlı yazımdı. Üstelik ilk yazımın kapak olmasının da beni ne kadar mutlu etmişti tahmin edebilirsiniz. Ay Vakti dergisinin ve bana inanan Şeref Akbaba'nın yeri hep ayrıdır bende o yüzden. İşin hüzünlü yanı ise yazımın yayınlandığı ay "Lambada titreyen alev üşüyor" dizeleriyle gönlümde taht kuran Abdurrahim Karakoç'un ebedi âleme göçmüş olmasıydı. O göçtü ama Mihriban türküsü hala dillerde. Mihribanlar unutmayacaktır kendisini.
Yazarlık sürecinde dergilerin yeri hakkında neler söylersiniz?
Yazarlık serüveninde dergiler adeta bir okul, bir ocaktır. Dergilerde yazmadan kitap çıkarmayı cin olmadan adam çarpmaya kalkmak olarak düşünüyorum artık. Kitap konusunda acele etmememin bir nedeni de bu. İşin mutfağında yetişmek önemli. Dergiyi elimize alıp sadece kendi yazımızı okuyup bir köşeye bırakırsak bu çok yanlış olur. Yazılanları okudukça çok yönlü bakış açısı geliştiririz. Örneğin Ihlamur dergisi Hasan Ali Toptaş özel sayısı hazırlamıştı. Dergide birbirinden güzel, arşiv niteliğinde yazılar vardı. Kuşlar Yasına Gider romanı dosyada da popülerliğini koruyordu ki bu roman hakkında yazan dört yazardan biriydim. Diğer yazıları okuduğumda aynı kitaba farklı bakış açılarını, üslup farklılıklarını gözlemledim. Her yazı böyle böyle biricik olur. "Gerçek şair, bin bir söz söylenmişse bin ikinciyi arayan olmalıdır." sözündeki gibi farklı tat peşinde koşmak istiyorsak diğer tatlara aşina olmak zorundayız.
Türkiyedeki genel dergicilik hakkında neler söylersiniz?
Türkiye'de dergicilik haliyle zor. Yel değirmenleriyle savaşmak gibi. Okur oranının az olduğu bir ülkede dergiciliğe gönül vermek gerçekten takdir edilesi bir cesaret. Aşk işi. Okurun, abonenin az oluşu en büyük darbe diyebilirim. Dosya konularını toplamak, gelen yüzlerce yazıyı incelemek, düzelti yapmak; dizgisi, kapak tasarımı, matbaa süreci, okura ulaştırma faslı zordur haliyle. Bu konuda mikrofonu Hakan Sarı'ya uzatsak kim bilir neler diyecek. Peş peşe yayın hayatına nokta koyan dergilere üzülerek tanıklık ediyoruz.
Bir de dergilerdeki lobileşmeyi yeren, dergilere sitemde bulunan yazar ve şairler var. Ben bu konuda bu denli tepkili düşünmüyorum. Dergilerin haliyle bir felsefesi, vizyonu, tavrı, tarzı olacaktır. Yazınız harika olsa bile her yazı her dergiye uymayabilir. Edebiyat tarihimizdeki dergilere baktığımızda kendi içlerinde ortak bir duruş olduğunu belirgin bir şekilde fark ederiz. Öyle ki sanat anlayışlarının, degilerinin ilkelerini duyuran topluluklar vardır. Fecr-i Aticiler, Hisarcılar gibi. Dergilere yazı yollarken hem o derginin ilkelerini aşmayacak hem de kendi üslubumdan taviz vermeyecek yazılar yollamaya özellikle dikkat ederim o yüzden.
Eklemek istediğiniz başka şeyler var mı?
Yerel dergileri, Anadolu'dan yükselen sesleri çok önemsiyorum. Kayseri'de çıkan Düşünen Şehir dergisine hayran kaldığımı söyleyebilirim. Öyle ki bir sayısında " Yarımşak Leblebi " adlı daha önce hiç duymadığım bir masal derlemesi okumuş, çok beğenmiş ve bu masalın üç boyutlu defterini çocuk gelişimi öğrencilerime proje ödevi olarak hazırlatmıştım. O defteri hala saklarım. Yine aynı dergide Mustafa Everdi hocamızın Kayserililerin ticari zekâsına yönelik kaleme aldığı makalesini keyifle okumuştum. Çekyatın icat edildiği yer olması, bir babaannenin torununun abaküsündeki boncukları tesbih olarak değerlendirmesindeki israfa karşı duruş etkilemişti beni.
Dergilerde keşfettiğim, kitapları hakkında yazdığım ve sonra dost olduğum pek çok kıymetli isim oldu. Bu yönden kendimi çok şanslı hissediyorum. Edebiyat ayrışmalarla değil dostluklarla anılmalı.
Dergiler eğer ki bir okulsa her sayıda en az bir yeni isme yer verme inceliğini göstermeli. Hatta incelik değil bir sorumluluk olmalı bu. Zincire hep yeni halkalar eklenmeli. Dergilerin kapağında belli başlı isimleri görmek gayet doğal. Öyle ki bazı dergiler, o dergide yazan bazı isimlerle anılır. Bir dergiyi elimize aldığımızda gözümüzün arayıp ilk okuduğumuz yazıya sahip yazarlar yok mu? Benim var. Örneğin Ay Vakti'ni elime aldığımda ilk işim Naz Ferniba'nın Şiraze mahlasıyla yazdığı " Şirazeye Mektuplar " serisini okumak. Hakkında yazmışımdır da.
Dergileri yaşatalım efendim. Yazma aşkı olanları da küstürmeyelim. Dergiler hep bir eril duruş sergilemesin. Kadın yazarlar da baş tacı edilsin. Ne demiş Tefvik Fikret: " Kızlarını okutmayan bir toplum, erkeklerinin hüsranına ağlasın." Ben de diyorum ki dergilerde kadın yazarları tutundurmayan dergiler, edebi tekelleşme hüsranına ağlasın.
Teşekkürler.
Bu sorulara cevap vermek benim için keyifti. Asıl ben teşekkür ederim. Dergicilik adına yaptığınız bu anlamlı soruşturma için de ayrıca tebrik ederim.
Yazar: Kitaphaber - Yayın Tarihi: 09.09.2020 09:00 - Güncelleme Tarihi: 21.11.2021 22:31
Tebrik ediyorum. Daha büyük başarılara doğru yolunuz açık olsun
Yolun her daım acık olsun,muhabbet kızı,ınsallah en kısa zaman ıcınde kitabını bekliyorum
Özel insan Suheyla Karaca Hanönü. Başarılarının devamını dilerim.
Hem dergicilik hakkındaki sorulara verdiğiniz cevaplar güzel tesbitler ihtiva ediyor ve hem de Fahri Tuna'nın sizi anlatmaya çalıştığı portre yazısı farklı anlatımıyla kendini okutuyor. Ne diyelim? Tebrikler ve başarılar.