Dijitopya Dosyası: ❝Teknoloji Kitabın Kaderini Değiştirir mi?❞
Sözlü ve yazılı kültür çatışmasına dair yazılı dili eleştirmiş olan beşinci yüzyıl âlimler, sözlü dili savunmuşlar. Sözlü ve yazılı kültürün bir başka savunucusu Sokrates olmuş. Sokrates, harflerden oluşan bir eser bırakacağını ve harflerden kalıcı bir şeyler kazanacağını sanan kişileri saflıkla nitelemiştir. Yazı ona göre insan için tehlikeliydi. Beşinci asırdan itibaren İslam medeniyetinde kitabın tamamen yerleştiği görülmektedir. Günümüzde teknolojiye yenik düşme tehlikesiyle karşı karşıya olan sözlü kültür, yeni anlatı biçimleri ile farklı uygulamalar ile varlığını sürdürmektedir. Çünkü insanoğlu anlatmaktan vazgeçmemiş, şifahi anlatım her daim kendini ayakta tutabilmiştir.
Kitabın tarihsel serüveni matbaa ile zirveye taşınmıştır. Bu durum karşısında bazı düşünürler matbaaya tepki göstermiş. İlk yerli matbaa İbrahim Müteferrika tarafından 1727'de İstanbul'da kurulmuştur Müteferrika, devrin şeyhülislamı Yenişehirli Abdullah Efendi'nin dinî kitapların dışında kitap basımı için verdiği fetva ve Sultan III. Ahmed'in fermanı ile matbaayı kurabilmiştir. Osmanlı'da matbaa Avrupa'dan üç asır sonra gelmiş.
Kamuya mal olan kitap, yirminci yüzyılın sonlarında e-kitap ve pdf ile birlikte biçimi değişmiş. Bu durum kitabın kaderine tehdit olarak düşünülmektedir. Kitabın tarihinde geçirdiği dönüşümlerle birlikte neye dönüşeceğini kestirmek zor olmasa gerek. Görsel kültürün gücünde ilerleyeceği kesin. Halk kitlelerinden uzaklaştırılarak kapitalist egemen burjuvazinin eline döneceği tarihsel öngörüsünden kaynaklanmaktadır.
Umberto Eco: "Kitap Ölmeyecek" demiş. Ona göre bilgisayar bizi matbaa kültürüne daha çok bağlamış. Yazılı kültürün sözlü kültürü yok etmediği tersine kaydettiği için onu yaşattığı, dijital kültürün de hem sözlü hem yazılı kültürün kaydını tuttuğu, dolayısıyla onları koruyacağını ileri süren teknoloji savunucuları da olmalı.
Sokrates'in, öğrencilerle gerçekleştirdiği sözlü diyaloglardan oluşan dersleri ve hayatının bazı kesitlerini kitaba aktaran öğrencisi Platon: "Yazı düşünceyi öldürür." de demiş ama yazmaktan geri durmamış. Onun tarafından öğretmeni Sokrates'in düşünceleri kitaplaştırılmıştır. Karşı çıkan âlimlerin Düşünceleri ve sözleri kitap teknolojisine teslim olmuştur. Artan rivayetler, ifadeleri farklılaştırınca hafıza ezberde yetersiz kalmış. Yazı, hafızanın önüne geçmiş. Matbaanın icadı medeniyetin gelişimini sağlamıştır. Bu bağlamda dijitalleşmenin vazgeçilmez oluşu da kaçınılmaz olmuştur. Kitabın dijitalleşmesi karşısında kâğıdın zor temini ile gerekliliği tartışılır hale gelmiş. Kitabı ekrandan da okumaya alışılmıştır.
Entelektüel ve manevi gelişmenin aracı olan yazı ve kitaba tepki gösteren Sokrates ise yazıyı hatırlatıcı olarak görmüş. Sözlü kültür, anlam, ses, tını, melodi, vurgu, ton ve ritim özellikleriyle canlı ve hareketli olduğu için etkileyiciliğini savunmuştur. Yazı, ölü bir ifade biçimiydi. Kelimelerin suskun olması eğitimin temeli olan diyaloğu öldürüyordu. Yazı hafızayı zayıflatıyordu. Yazı bilgi üzerindeki kontrolü yok ediyor, yazılan söylev rehbersiz bir şekilde her yeri dolaşıyor, ilgi duyanın da duymayanın da eline geçiyordu. Sokrates'in günümüzü görmüş olması derinden öğrenmeye dair kontrol teknolojinin eline geçmiştir.
Artan e-kitap satışları son yıllarda fiziki kitap satışlarını sarsmıştır. Bu durum e-kitapların basılı kitapların geleceğini tehdit edişi olarak algılanmaktadır. Gelecekte kitaplar basılmayacak. Dünya, bu konuyu tartışa dursun. Okuma yazma ve düşünmeyi olumsuz etkileyeceğini veya tam tersi yazı tarihinin en önemli buluşunun sürekliği yön değiştirmektedir. Yazı teknolojisindeki gelişmelerle, manevi tutumlara olan etkisi düşünüldüğünde; sosyologlar gelenekselin değişeceğini belirtmekte. Dijital tesbih, Kur'an okuyan kalem, namaz kıldıran seccade gibi teknolojik araçlarla dolayısıyla teknolojinin girmeyeceği alanın olmayacağı anlamlarına bizleri ulaştırır. Okuma ve yazma da teknolojik yenilikler karşısında payına düşeni almıştır. Durum çeşitli handikapları beraberinde getirse de bazı yenilikler, bu teknolojilere uyum konusunda tereddütlü yaklaşımlarıyla birlikte hayatımızda yer edinmeye başladı bile. Sayfaların dijitalleşmesi özellikle araştırma yapan kesimin işlerini kolaylaştırmış, bilgiye erişim daha kolay ve hızlı bir hale bürünmüştür. Bunula birlikte bu bilgilerin doğruluğu konusu da sorgulanmakta, işin etik boyutu da tartışmalara sebep olmaktadır. Sonuç itibariyle teknoloji kitabın kaderini değiştirmese de kısmi olarak bir değişim ve dönüşüme neden olduğu okunabilmektedir. Yazı, kâğıttan sayfalarda durabildiği gibi dijital ekranlarda da aynı anlam ile durmakta ve muhataplarına hitap etmeye devam etmektedir.
Yazar: Ülker GÜNDOĞDU - Yayın Tarihi: 28.11.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 27.11.2023 10:36