Dilbilim, Metindilbilim ve İsmet Özel Şiirine Bakış Had, Edebiyat, Ethem ERDOĞAN

Dilbilim, Metindilbilim ve İsmet Özel Şiirine Bakış Haddi yazısını ve Ethem ERDOĞAN yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabil

Dilbilim, Metindilbilim ve İsmet Özel Şiirine Bakış Haddi

03.07.2023 09:00 - Ethem ERDOĞAN
Dilbilim, Metindilbilim ve İsmet Özel Şiirine Bakış Haddi

Dilbilim

İnsan, söyleme ve aktarma mecburiyetinin büyük kısmını dil üzerinden karşılamaktadır. Büyük kısmı söz grubunun sebebi, ifade biçimlerinin dilden ibaret olmayışındandır. Şiir de bu anlamda dilin içinde oluşan özel bir dil alanıdır. Dil aynı zamanda şiir dili demek değildir. Şiir dilinin normal dilden farklı yönleri çoktur. Yeri gelmişken şiir dilinin dil normları dışında olması, en azından buna meyilli olması söze konu edilebilir. Bunun da pek çok sebebinden biri, şiirin insan duygularını ifade etmesinin yollarından biri ama en estetik olan yolu olmasıdır.

Şiirin üretimine yönelik bakışı hem ortaya çıkaran hem de cevap bulan disiplin dilbilimdir. Dilbilim; metin nasıl üretilir, sorusunu sorar ve buna cevap arar. (Hatta bu çağda metin türetimi de konu edilmelidir ayrıca!) Bu soruyu sorarken gerekçesi yoktur elbette. Çünkü soru sormak peşinen haklı yapar soranı. Ancak cevaplama aşamasında farklı bir stratejiye ihtiyaç vardır. Çünkü aynı soruyu cevaplayan onlarca disiplinin her biri –körlerin fil tarifinde olduğu gibi- kendi bakış açısını öne çıkarır. Dilbilim de kendi bakışını ve yöntemlerini kullanır. Dilbilimin bakışı ve yöntemleri biraz kaotik olup belli önceliklere bağlıdır. Bu öncelikler yapı, bağlantı ve söylemdir. Metnin yapısı yüzey ve derin yapı olmak üzere iki kesitten mürekkeptir.

Dilbilimin başka bir yöntemi de metnin bağıntılarını bulmaktır. Bir metinde yatay ve dikey alanlara yönelik pek çok bağıntı bulunur. Bu bağıntılar dizi ve anlam bağıntıları şeklinde iki grupta değerlendirilir. (Aktaş, 2012). Dilbilimin diğer bir yöntemi de söylemdir. Söylemin kurulduğu başvuru kaynakları da söyleyicinin sanata bakışı da irdelenmelidir. Söylemi çözümlemek üst dil-meta dil seviyesindeki metnin şifrelerinin çözümlenmesine dayanır. Bilinen bir parçadan bilinmeyene giden dikey bir yolculuktur bu da.

Metindilbilim

Dilbilimin cümleyi esas almasından ve bu kapsamdaki çalışmalardan sonra duruma farklı bir bakış getirildiği malumdur. Bu bakış da cümle ötesine yönelen, metnin bütünlüğünü ele alan teoriler üretmiştir. Sonuçta bu bütünleşik teori, metnin oluşması, açıklanması ve yorumlanmasını birlikte sistemleştiren "metindilbilim"dir.

Bir metni, metindilbilimin sunduğu imkânlar ve açılımlar üzerinden incelemek ve çözümlemek de o metni anlamanın tek yöntemi ya da nihai yöntemi değildir. Zaten bir metni tek bir nazariye ya da bakışla ele almak, metni bütün yönleri ile açıklamaya yetmeyecektir. Ayrıca elde edilen sonuçların da objektif ve kesin sonuçlar olduğunu söylemek mümkün değildir (Aktaş, 2012). Durumu en başta yalanlayan alımlamadır. Çünkü bu imkân dâhilinde olsa, edebi metin tüketilebilir demektir. Bir öncül sunalım: bir metnin yapılan açımlamalar sonucu tükenmesi söz konusu değildir. Çünkü bir metin sonsuz çeşitleme ile anlaşılırlığa sahiptir.

İsmet Özel Şiiri İçin Bakış Haddi

İnsanın kendini araması bir nevi düşüncenin kendini aramasıdır. Ama edebi kanon hem romantik hem eleştirmeksizin batıcıdır. Söz konusu edebi kanon üzerindeki batı etkisi ile asıl kaynak ve gerçeklikten maalesef uzak kalmıştır. Milletin medeniyet bilinci ve Üstat Sezai Karakoç'un tespiti ile "entelektüel planda devam fikri" kaybedilmiştir. Bir milletin devam fikrinin o ülkedeki kitap ve dergilerde olmayıp - görülmeyip bilinçaltında kalması çok acıdır. İkincil bir bakışla Tanzimat'tan beri aydın kesimin cari sistem ve edebi kanon içinde hep batıcı olduğu, milletle farklı zeminde olduğu açıktır. Bu durum da siyaset-kültürel iktidar bağlamında açıkça görülmektedir.

Düşünceler dua ve dilekler gibi askıda duruyor. Bu nereden bakarsanız iki asırlık meseledir. Toplumun makul ve sessiz tarafı kendi realitesi ve hayatında bir yere değmeyen, dokunmayan ithal ve ezberletilmiş düşünce ile kitch sanata maruz kalıyor. Bu sonuca yol açan sebebi de üstattan alıntılayalım: "Meşrutiyetle belirginleşen ve bazı dergiler etrafında toplaşma olduğundan adeta ekolleşen bu akımların arasında İslamcılık cereyanı diye anılan üçüncü bir akım da kendini kendi yöntemiyle değil de yine batıcılar ya da nasyonalistler metoduyla ortaya koymaya çalıştığından…" (Karakoç, 1997, s. 19). Bu açıklama malumunuz yanlış batılılaşma ya da batıyı yanlış anlama. Yine bu hususta üstadın "bütüncül medeniyet bilinci" (Baş, 2022) devreye giriyor. Bir medeniyet en yukarıda olma iddiasını kaybettiğinde sosyolojik bir olgu olarak baskın olanın etki sahasına giriyor çünkü. Baskın olanın bir yönünü almak ise (batının bilimini ve tekniğini alma isteği) bütünleşik bir sistemi komple almak anlamına geliyor. En nihayet bu durum 'kendine yabancılaşma' ile sonuçlanır. Üstat bu hususu da (İslamcılık babında) hayıflanarak 'yaşanan ve topluma hala ayakta duran bir medeniyetin teorisi olarak sunmasını bilemedi' şeklinde anlatır. Bu manzarayı kabul etmeyen ve seçeneklerimiz olduğunu söyleyen insanlar var elbette. Akif, Necip Fazıl, Sezai Karakoç ve son olarak İsmet Özel. Bu insanların şair olması da "bütünleşik medeniyet" açısından önemlidir elbette. Çünkü "söz" medeniyetin öncülüdür. İsmet Özel şiiri üzerine söylenecek her cümle onun fikirce durduğu varsayılan yerleri (sosyalizm, İslamcılık ve Türkçülük) ve hatta oralarda bulunma sebebini anlamaktan geçer. Dolayısıyla onun şiiri üzerine bakmak ve söz etmek haddi bu bağlamda bizde de vardır.

Seçtiğimiz bağlam itibariyle şiirin yalnızca bir metinden ibaret olmadığı hususu çıkış noktamızdır. Şiir kendisi bir dünyadır. Bu dünya nesnenin rengindedir ya da öyle görünür. Bundan dolayı şii­rin insanları bir odak noktasında buluşturduğu da nadirattandır. En sonunda bu yazı dahi kişisel kanaatlerden ibaret algılanacaktır. Yazının konusu olacak metinler İsmet Özel'i tam olarak temsil ettiğini düşündüğüm Erbain şiirleri olacak.

İsmet Özel, İkinci Yeni'nin sahayı kapladığı bir zamanda çıkış yapmıştır. İkinci Yeni malum Garip şiirinin, şiir hassalarını yok ettiği, Hisarcılar ve Mavicilerin tepkisinin de yeterli olmadığı bir dönemde kendiliğinden ve tabii şekilde ortaya çıkmıştır. Bu cümleyi açarsak; Hisarcılar moral ve geleneksel değerler kapsamında, Maviciler biraz "toplumcu şiir" odaklı biraz da estetik bakışla Garip'e tepki / reaksiyon olmuştur. İkinci Yeni ise Garip'in yok ettiği şiir hassalarına yeniden can vermiş ve yeni aksiyon şiirini üretmiştir. Bu "son atılım" İsmet Özel şiirinin yönünü de belirlemiştir. Onun şiirinin bir yönü toplumcu iken diğer yönü İkinci Yeni imgeciliği barındırır. En bariz yönü de iki şiir damarından da farklı oluşudur.

İkinci Yeni'den farkı bu şiirin çıkış noktası olan "yaşamak" gerçeğinin İs­met Özel'de şiire gerekçe olmasıdır. Yaşamak onda zaten anlam demektir. Yaşamak onun sevgilisidir. Yaşamak onun muhatabıdır. İkinci Yeni yaşamanın getirileri üzerine bağlamı oluşturur. Mesela İsmet Özel "Evet İsyan" derken Cemal Süreya kadın, şehvet, Edip Cansever eşyanın şiirini yazar. İkinci Yeni bi­reyi temel alır, İsmet Özel ise benmerkezcidir. Benmerkezcilikte kullandığı insan da insanlıktır.

Bu noktada onun kendisi gibi olan diğer şairlerin de şiirde yaptığı üzere şiirini ele vermediğini görürüz. Zaten ona göre şiir okuru da biraz şairdir ve şiir için özel bir çaba harcamalıdır. Ancak sorun şu ki herkes İsmet Özel okurudur(!) Alaaddin Karaca "…onun okuru çok, ama anlayanı azdır. Zaten o şiirin "ancak şiir okumaya layık insanların okumaya ilgi duydukları" bir tür olduğu düşüncesindedir. (Karaca, 2018)

Özel şiirinde hayat bütün ve komplikedir. Bir yönü öne çıkmaz. Aşkı da öfkesi de bir bilinç haline dönüktür. Hayattan hareket eder o ve yeniden hayata varır, hayat karşısındaki sorumluluğa sahip çıkar. Şiirin gerçekliği bu minvalde varlığına düzlem kazandırmıştır. İsmet Özel'in hayatında kendisinin vurguladığı ideolojik dönemler ve "neden sosyalist oldumsa, aynı nedenlerle Müslüman oldum" gibi ifadeleri ile sosya­list dönemindeki şiirini değerlendiren Üstat Sezai Karakoç'un; "O önceden de bizim gibi yazıyordu" cümlesi aslında bizi şiirinin kaynağı olan medeniyet bilincine ve o bilincin kaynağı -bu hususa çokça itiraz olsa da- metafiziğe götürür.

Onun şiirlerde lirizm acının kendisi olarak bulunur. Bu bir sonuç ya da çıkarım şeklinde değildir, saf acıdır. Aynı şekilde şiddetin de şiirlerde arka planda durduğunu görürüz. Ancak lirizmin de belli bir noktada mesela Kanla Kir­lenmiş Evrak şiirinde ve sonrasında öfkeye dönüştüğü görülür. Öfkeden sonraki aşamaya partizanlık denebilir. Ancak kişisel kanaatim duygu ve memleket-dünya görüşünün dozuna göre farklılık göstermekle birlikte hemen bütün şiirlerde lirizm vardır. Zaten lirizmi şiirdeki duygusal boyut olarak görmek gerekir. Acıları dinmeden de ontolojik sorgulama yapmaktadır o. Sorgulama sonu elinde somut olarak sadece hayat kalmıştır. Geceleyin Bir Koşu şiiri de tam bu analizin odağıdır. Örneğin "Bir çocuğun ağrıyan gülüşü vardı mermilerden önce / Onu gizlice öperdim." Mısraları ya da "Öyle sessiz, öyle gelişmeyen bir yangına / bir insan kıvranışını bırakırmış gibi" mısraları lirizmdeki acı ve öfkenin saflığını gösterir. Ondaki anarşizmin sebebi de zaten onda ortaya çıkan acı ve öfkenin kaynağıdır. Aynı şekilde "Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında. /Aşklarım, inançlarım işgal altındadır" (Kanla Kir­lenmiş Evrak) mısraları da onun lirizminin içeriği anarşizminin kaynağıdır.

"Kanla Kirlenmiş Evrak" şiirinde hakikat karşısında bir düzeyde ürperti ve metafizik bir gerilim görülebiliyor. (Aktaş, 2012) "kadınlar fazlasıyla günaha giriyorlar bazı solgun gömleklerin çözük düğmelerinden / küfre yaklaştıkça inancım artıyor." Özellikle küfür-iman çatışmasının şiirde yer bulmuş olması onun hakikate meyyal tarafını öne çıkarıyor. İsmet Özel'in şiir yolculuğundaki önemli bir duraktır burası. Şairin ontolojisi ve tabiatında var olan öfkesi dünyanın dışına taşıyor. Bir adım sonrası ya intihar ya imandır.

"Amentü" bir inanç manifestosu ve retoriği yüksek bir metin. Bir adım öncesinde görülen metinlerden düzlem olarak farkı yok aslında. İçerdiği ve o gün için ilginç gelen bazı yeni kullanımlara rağmen şiiri aynı şiirdir. Mesela: ölüm için yüreğime sürdüğüm eczâ uçtu birden aşk ve ölüm bana yeniden / su ve ateş ve toprak / yeniden yorumlandı." mısraları ve ayrıca "ruhların gölgesi", "ezan sesi", "kâfir yunan", "ihtilal" vb kullanımlar esasen görüntünün değil arka fonun değiştiğine işarettir. Bunu belki sosyalist olurken yaslandığı sebeplere Müslüman olurken de tutunmasıyla açıklayabiliriz. Onun meselesi hakikate dayanmaktır.

"Cellâdıma Gülümserken" şiiri İsmet Özel'in hayat karşısında konumlanma yerine hakikatin yanında konumlandığını gösteriyor. Güncel gerçeklikle terkedilmiş doğruların kıyasını yapıyor. "Gelin / bir pazarlık yapalım sizinle ey insanlar! / Bana kötü / bana terk ettiğiniz düşünceleri verin." Metafizik gerilim şairin düzlemini, yordamını darası alınmış şekilde cari hayat karşısına getiriyor: "bir söyleve ne dersiniz? / Bir söylev: Büyük İnsanlık İdeali hakkında!.." Şairin içinde bulunduğu ve daha evvel kanıksadığı yaşama biçiminden artık tamamen kurtulmuş olduğunun da işaretidir. Yeni hayatı da mahcup bir Müslüman edasına söyletir: "varsın bende biriksin / durgun suyun sayhası / yumuşatmayı bilen ateş / öğüt sahibi toprak / nasıl olsa geri verecek / benim kılıcımı."

Son olarak "Mataramda Tuzlu Su" şiirine bakacağım. Bu şiirde hayattan yola çıkarak nasıl tekrar hayata döndüğünün açıklaması vardır. Açık veri olarak söylediği gibi; "rençperlerin o rahat / ve oturmuş lehçesinden" tiksindiğini söyler. Bunun sebebi kapalı sistem ve daima rahat ama işlevsel olan, konfor alanında kalma arzusuna karşı olmadır. Çünkü o lehçe statükoyu korumakla eşdeğerdir. Ama onun şiiri, rahatsız etmek içindir. Kendisi bu konuyu "Benim şiirlerimin belli bir yanı rahatsız edici olmasıdır. Benimki biraz da konformizme karşı bir şiirdir." şeklinde açıklar. İsmet Özel şiirin büyük bir bedelle ele geçirilebileceğinden söz eder. Bu bedel de "Hayatını verirsin, şiirini alırsın. Bunun ortası yoktur." sözünde açıklanır. "Mataramda Tuzlu Su" adeta onun hayat karşısındaki tavrını özetler. O şiirden anlaşıldığı üzere şair hayatın kıyısındaki adamdır, uzun, çileli bir yola çıkmaya hüküm giymiştir. (Karaca, 2018)

İsmet Özel şiirinin hiçbir yazıda unutulmaması gereken yönü de çağla, modern ve postmodern ilişkilerle hesaplaşmaktır. Çünkü modern zamanlar "Dilce susup / bedence konuşulan bir çağ…"dır. Kentler ve insanları fıtri olanı yitirmenin bir okumasıdır. "Şehrin insanı, şehrin insanı şehrin" şeklindeki cesametli giriş mısraı "kaypak ilgilerin, zarif ihanetlerin, bozuk paraların, pahalı zevklerin, ucuz cesaretlerin insanı" kullanımıyla final yapar. Bu çağ, "İnsanın / gölgesiyle tanımlandığı bir çağ"dır çünkü.

Sonuç

İsmet Özel şiiri bir tür çelik kalkan özelliğine sahiptir. Malumunuz kalkan bir savunma aracıdır, hayata, insanlara ve uzak anlamıyla siyasi şartlara karşı. Kalkan savaşçı gerecidir, dayanıklı ve hafif malzemeden yapılır. En dayanıklı malzemeye çelik desek, onun şiirin rahatsız edici sertliğini de ifade etmiş olabiliriz. Diğer yandan kalkanını kendini koruma hususunda etkin bir argüman yaparken bir gün düşebileceğini de hesaplamış olmalıdır ki kalkanı düştüğünde onu koruyacak tek şeyin hakikat olduğunun bilincine kavuşmuştur. Müslüman oluşunu bu kalkan metaforuyla da anlamlandırmak mümkündür. Sert şiirin propaganda aracı olma durumuna karşı şair kullandığı biçimle çözüm üretmiştir. Yalnız bununla da yetinmemiş belli bir doz lirizm eklemiştir.
Şair söyleyici üzerinden öfkesini, acısını ve hakikate dek süren mücadelesini kendisine zırh yapmayı başarmıştır. Kanaatim odur ki bugün bile yaptığı tv polemiklerinde kendisini bu zırhla korumaktadır. Bir not olarak ilave edilmelidir ki, şiirindeki başat unsurlardan öfke ve acıyı da yonta yonta kendi silahı haline getirmiştir. Ayrıca o yazdığı şiirlerde söyleyişi zorlayarak, kelime bazlı bir anlam okumasının nesneye aradığı anlamı vermeyeceğini göstermiştir. Kelimenin bir göstergeden ibaret olduğu, asli olanın söyleyişe saklanan olduğunu okurun anlaması gerekir. Bu husus metindilbilim disiplininin en iyi örneklemidir.

İsmet Özel'i siyasi yelpazenin bütün renkleri okur. Hatta okumak zorundadır. Çünkü o okuru ilk mısra ile şiire bağlar. "İsmet Özel şiiri, ilk mısralardır." Yaygın söyleminin sebebi, öfke ve acısını aldırışsız bir gerilim ve güçlü bir retorikle ilk mısrada yoğun­ şekilde göstermesidir.

Kaynakça

Aktaş, H. (2012). Celladına Gülümseyen Şair. Yort Savul.

Baş, M. K. (2022). Sezai Karakoç'un Kavram Haritası & Diriliş'in Yapıtaşları. İstanbul: Ketebe.

Karaca, A. (2018, 11 25). İsmet Özel'in Şiiri. Karar.

Karakoç, S. (1997). Edebiyat Yazıları 2. İstanbul: Diriliş.


Yazar: Ethem ERDOĞAN - Yayın Tarihi: 03.07.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 25.06.2023 13:18
963

Ethem ERDOĞAN Hakkında

Ethem ERDOĞAN

Kütahya doğumlu. 1995 yılında Alkım edebiyat dergisini bir grup arkadaşıyla beraber çıkardı. Yazı ve şiirlerini Alkım, Kırağı, İpek Dili, Edebiyat Ortamı, Hece ve Yediiklim edebiyat dergilerinde yayınladı.

Yayınlanmış Kitapları

- Cari Şiir: Modern Şiir İncelemeleri, Hece Yayınları, 2025
- Türkçe'nin Çığlığı, Çıra Yayınları, 2024
- Hastalıklı Hikayeler, Hece Yayınları, 2024

- Modernite ve Beyaz Bayrak, Çıra Yayınları, 2024
- Anlatıya Giriş; Roman/Hikaye Öykü İncelemeleri, Ahenk Kitap, 2024
- Şiirden Şaire, Çıra Yayınları, 2021
- Şiirden Şuura, İzdiham Yayınları, 2021
- Ela Bentleri, Yedi İklim, 2017
- Yakaza-n / II Kılıçarslan, Mana Kitap, 2017

Ethem ERDOĞAN ismine kayıtlı 188 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 9 kitap bulunmaktadır.

Twitter Kitapyurdu.com