Divan: İmam Şafii'nin şiirleri
Bir fıkıh ve hadis aliminin şiirleri Divan olunca, kalp mutlu oluyor, göz şaşırıyor. Hele de bu alim şahsiyet Gazze'li olunca daha da artıyor bu mutluluk. Adı: Muhammed bin İdris El Şafii.
Şiirin hayatın her yanını kuşatan bir havası olduğunu bir daha görüyoruz. İlim ve irfan dolu bir hayatın ilk yıllarında şiir ile süslenmiş bir dönemin şahitliğini yapıyor bu divan.
İmam Şafii divanı, bir soru veya olay karşısında söylediği şiirlerin öğrencileri tarafından not edilmesi şeklinde meydana gelmiştir. Bu sebepten dolayı olsa gerek, piyasada Arapça birçok farklı Şafii divanı bulunmaktadır. Türkçe tercüme ve derlemesini A. Ali Ural'ın yaptığı bu çalışmanın ilginç bir serüveni var. A. Ali Ural'ın kendisinden dinleyelim.
"Eğer kader yıllar önce bir dama taşı gibi beni çöle sürmeseydi, İmam Şâfiî'yle tanışamayacaktım. Karşıma ilk olarak yüksek öğrenimimi sürdürdüğüm üniversitenin kafeteryasında çıkmış, bir duvarın üstünden şöyle seslenmişti bana: "Serendib dağları inci yağdırın/ Tukrur kuyuları altın fışkırtın/ Ne yaşarsam azıksız kalırım/ Ne ölürsem kabirsiz/ Himmetim kralların himmeti/ Nefsim zilleti küfür sayan hür bir nefis" Onuru takvada arayan bu dik başlı mısralar beni canevimden vurmuş, altında İmam Şâfiî adını gördüğümdeyse çok şaşırmıştım. Şaşkınlığım İmam Şâfiî'nin şair olmakla kalmayıp derlenen bir divanının da bulunduğunu öğrendiğimde bir kat daha artmış, ilk fırsatta bir kitabevine giderek Şâfiî Divanı'nı edinmiştim. Divan şu mısralarla başlıyordu: "Bırak günleri dilediğini yapsın/ Razı ol hükmederse kader/ Gecelerin musibeti sabrını taşırmasın/ Baki değil dünyadaki zorluklar" Aradığımı bulmuştum. Sayfaları hızla çevirmeye başladım. Ta ki kerpiç bir evin önüne gelene kadar. İmam Şafii, keskin bir nazarla bakıyordu pencereden. Gözleri 1200 sene sonrasını kapısının önüne getiriyordu. Sanki yüzlerce yılda hiçbir şey değişmemişti."(Ali Ural-Cimrilikle dolu deriler yürüyordu makalesinden)
İmam Şafii şiirlerini okurken yazıldığı döneme ait gündem maddelerini çok rahat anlayabiliyorsunuz. Gerçi şöyle bir gerçek var; o dönemde sosyal anlamda var olan sorunlar ile bugün varolan sorunlar arasında pek fark yok. Birbirine çok benziyor. Sevgi, vefa, dostluk, sadakat ile ilgili şiirler bu minvalde olan şiirler. Geçmişe özlem, ilim tahsil etmenin önemi ile ilgili olan şiirler ise Şafii'nin kendi hassasiyetleri ile ilgili ipuçlarını barındırmakta.
Şiiri şiir yapan konusundan ziyade şairinin konuya yaklaşım tarzıdır. Her insan bir şekilde sevgiden bahsedebilir. Fakat her insan Şafii gibi sevgiyi kelimelere dökemez. Şiir denince sürekli belli/sabit konular ile ilgili şiir okuyan insanlar Şafii divanını okuduğunda farklı konularda şiirler okuyacaktır.
İslamda şiir caiz midir değil midir? Tartışmasına da atıfta bulunmak gerekiyor. İçinde islam akidesine aykırı olan unsurlar barındıran şiirler caiz olmamak ile birlikte, içinde sorunlu unsurlar olmadan yazılan sadece doğal unsurları barındıran şiirlerde dahil caizdir. Esas olan içinde barındırdığı şiirlerin islam akidesine uygun olup olmamasıdır. İmam Şafii ilmi meseleler ile uğraştığından hayatının son dönemlerinde şiirle ilgilenememiştir. Diğer bir çok islam alimi olan şair içinde aynı durum geçerlidir. Nihayetinde siyeri Nebi'ye baktığımızda Resulullah'ın (s) şair olan sahabelerden şiir okumasını istediğine şahitlik edebiliriz. Hatta kimi rivayetlerde Resulullah'ın (s) kendisinin sahabenin şiirlerinden beyitler terennüm ettiğini görebiliriz.
Şiir dendiğinde hayatı anlayan şiir dostları için istifade edilebilecek çok güzel bir divan. Bu divan vesilesi ile diğer islam alimi şairlerin divanlarına da kapı aralanabilir. Ahmede Xani, Mela Cezeri, Seyyid Kutub gibi zatların divanlarını okumaya vesile olabilir.
Divan
İmam Şafii'nin Şiirleri
Tercüme: A. Ali Ural
Şule Yayınları
Yazar: Ferhat ÖZBADEM - Yayın Tarihi: 28.11.2011 13:11 - Güncelleme Tarihi: 23.11.2021 21:29
ben hem türkçesinin olmasını hem de arapçasının olmasını istiyorum. öyle mi