Dönemsel Analiz Romanı: Üç İstanbul

Mithat Cemal Kuntay, İstanbul'da 1885 doğdu 30 Mart 1956, İstanbul'da öldü. Türk yazar, şair ve hukukçudur. Yazdığı vatanseverlik şiirleri onu Türk edebiyatının en tanınmış kahramanlık şairlerinden birisi yaptı. Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılış dönemini konu edinen, Üç İstanbul eserini1936'da yazdı, 1938 yılında yayımlandı. Bu ilk ve tek romanı ile ünlendi. Biyografi yazarlığı yönüyle de tanındı. Cemal Kuntay eseri Üç İstanbul, yazdığı tek roman ve onun en önemli eseridir. Eser II. Abdülhamit II. Meşrutiyet ve Mütareke yıllarının İstanbul'unu anlatır. Eserin, yazarın hayatını yansıttığı söylenmektedir. Yazar üzerine yaptığım araştırmalar sonucu benim üzerimde de aynı izlenimi bıraktı. Roman, 1983 yılında TRT tarafından televizyon dizisi olarak çekilmiştir.
Olay örgüsü
Eser, İstanbul'un üç döneminde geçmektedir. İlki, İstibdat dönemi, ikincisi: İttihat ve Terakki dönemi ve üçüncüsü Mütareke dönemlerinde. 1936 yılından geriye dönerek her durum olduğu gibi anlatılmaktadır. Anlatılan tarihi durumda Osmanlı Devleti'nin hangi şartlar ve kişilikler altında çöktüğü karakterler ve olaylar üzerinden aktarılmaktadır. İstanbul'un esere konu olan üç dönemi bir insanın üç dönemiyle benzerlik göstermektedir. Bunu romanın ana karakteri Adnan'ın yaşamındaki üç döneminin aktarımından anlamak mümkündür. Karakterin bu dönemleri, fakir ve idealist Adnan, zengin ve önemli adam Adnan, hasta ve bedbaht Adnan olarak bölümler belirmektedir. Adnan'ın yaşam öyküsü kendi izleğinde yakın tarihin üç farklı dönemini anlatmaktadır. Eser, karakter sayısının çok fazla olması sebebiyle edebiyatın dikkat çekici romanları arasına girmektedir. Yirmi beş karakterin kaydını tuttuktan sonra bu karakterlerin sonu gelmeyecek düşüncesiyle kayıt tutmayı bıraktım. Çünkü çoğu karakter adeta sahnede rolünü tamamlayarak ayrılıyor bir daha sahne almıyordu. Ana karakterlerin dışındakilerin görevi bitince bir daha karşınıza çıkmıyordu. Birbiri ardınca üç farklı dönemi anlatırken devirlerin özelliklerini harmanladığı insan öyküleri üzerinden vermekteydi. Eserin özellikle bazı kavramların belirleyiciliği yüklenmesi görülmektedir. Bu kavramlar, namus, değişim, çıkar ilişkileri olarak çerçeve oluşturulmaktadır. Kuntay, dile getirmek istediği durumları bu kavramları belirterek ve belirginleştirerek güçlü bir şekilde ifade etmektedir.
Eserin Konusu
Başkarakter Adnan, eserin en başında verem hastalığı olan annesiyle fakir bir hayata sahiptir. Fakirlik içinde hayat süren Adnan, para kazanmak için gazeteye yazılar yazmaktadır. Edebiyat ve tarih alanında özel dersler vermektedir. Kendisi bir roman yazmaktadır. Romanında, yaşadığı dönemi aktarmaktadır. Adnan kendi yazdığı romanına "Yıkılan Vatan" adını vermektedir. Adnan, zengin olduktan sonra yazmayı bırakmak istemektedir. Rahat bir yaşam isteyen genç bir yazardır. Eserin gidişatıyla Adnan karakteri, İttihat ve Terakki'nin önemli birkaç kişiden biri olacaktır. Bununla da kalmayıp ülkenin kaderinde söz sahibi olacak. İktidar ile bağlantıları sayesinde de zengin bir avukat olmaktadır. Eserin sonunda ise Adnan, Ankara'ya çağrılarak eski mevki ve itibarının geri verilmesini bekleyerek bedbaht bir avukat olarak ölür.
Dil ve Anlatım
Eser, baştan sona Adnan karakterinin, önemsiz görülen önemli düşüncelerinin ironi ile aktarımından oluşmaktadır. Anlatılan olaylar, eleştirel dilin sunduğu imkânlarla okura, tarihsel gerçekliği sorgulatmaktadır. Tüm olaylar neden sonuç ilişkisi içerisinde tahlilci bir düşünme deneyimini okuruna kazandırmaktadır. Bunu yaparken de betimleyici bir dil kullanarak, olay, kahraman ve mekânın okurun zihninde canlı bir şekilde kalmasını sağlamaktadır.
Karakterler
Eserin en zengin yönünü karakterler oluşturmaktadır. Akılda tutmak için kayıt almayı tavsiye ederim. Eserde; yirmi beş karakterden sonra bıraktığımı söylemiştim çünkü bu aşamada aman kimse kim moduna girdim. Çükü o aşamada olaya dâhil olan karakterin olayını tamamlayıp ayrılacağını idrak etmektedir. Ana karakter Adnan'ın dışında kırk belki kırkı aşkın karakter bulunmaktadır. Hikâye, Namık Kemal, Abdülhak Hamid Tarhan ve Tevfik Fikret şairlerimizi arka planda tutmakta. Konuya hâkim olan okur, bu şairleri sezgisel olarak anlayabilmektedir. Beni eserde en çok çeken yanlarından biri de eserdeki kadın karakterler. Okurken çok fazla kadın karakter ile karşılaşılır. Bütün kadın karakterlerin anlatıcı, yani Adnan tarafından olumsuz bir görüş ile aktarılması benim için olduğu kadar eserin ilginç bir yönünü ortaya koymaktadır. İki kadın vardır ki yazarın olumsuz görüşünden muaftır. Annesi ve Süreyya. Adnan'ın annesi eserin sunduğu olumsuz görüşte maruz kalmamaktadır. Kötüye giden yaşama düzeni bozuldukça tüm kadın karakterler kötü yola düşmektedir. Eserin etkili kadın karakteri olan Belkıs'ın son evlendiği bir Rus prensidir. Belkıs'ı satmasıyla Belkıs, Amerika'da gaz ile intihar eder.
Eser, uçarı ve aldatan kadın karakterleri ele alması anlatıcının sert duruşunu ortaya koymaktadır. Adnan'ın annesi etkili ve etkin değildir. Osmanlı kadınıdır. Osmanlı'yı temsil etmektedir. Anlatıcının kötü bir sonu kendisine layık görmediği bir karakteridir. Yazarın örnek karakter olan kadın idolü Süheyla karakteridir. O dönemde nadir rastlanan namuslu bir bürokrat olan Maliye nazırının kızıdır. Aldığı özel derslerin birini Adnan vermektedir. Bu sayede Adnan'la tanışan Süheyla, ona âşık olur ve onunla evlenmeye razı gelir. Tabi Adnan Belkıs'a âşıktır ve onu tercih eder. Yıllarca süren bu sessiz bekleyiş okur üzerinde eserin konusuna dair bir itki oluşturmaktadır. Kavuşmalarını bekleyen okuru şaşırtarak kendini hatırlatan şey Süheyla'nın memleketin durumunu anlatmak için Adnan'a yazdığı mektubudur. Bu mektup, şair Raif ve Süheyla'nın memleketin gidişatını ve İttihat Terakki'yi sorguladığı, dönemin namuslu insanlarının uyarıları kapsayan bir mektuptur. Nazır kızı olsa bile Süheyla, Çanakkale yaralıları için, İstanbul'da bir hastanede hemşireliğe başlar. Topluma duyarlı, milletinin acılarını sararak çare olmaya çalışarak örnek bir duruşu okura kazandırmaktadır. Mithat Cemal Kuntay ve o dönemin pek çok yazarın idol kadın karaktere verdiği duruşu oluşturmaktadır. Özgün bir duruştur. Bu duruşun temsili Süheyla bu tutumuyla övgüye layıktır. Okura bu bakış açısı sunulmaktadır. Süheyla ve Adnan evlenir olumlu tutum devam etmektedir. Adnan'ın bütün maddi eksiğini giderir ve gizlice avukatlık bürosunu açarak eşinin her anlamda yanında olan Süheyla topluma ilgili, naif ideal kadın karakterdir.
Zaman, Mekân ve Uzam
Mekânlardan başlıcaları konak çerçevesinde geçen zamanlar, çöküş süreci ve tüketim zaman, mekân, uzam zincirini oluşturmaktadır. Söz konusu zincir namus, değişim ve çıkar ilişkisi kavramlarla, olaylara ve karakterlere yön verilmektedir. Bu yön güçlü bir etkiye sahiptir. Osmanlı devletinin çöküş sürecinin farklı gidişatları birleştirilerek aktarılmaktadır. Eserin ana fikri, devletle beraber yıpranan ve çürümeye yüz tutan ibareleri gösteren toplumun da aynı zincirin bir halkası olduğudur. Okur, farklı karakterlerin birbiriyle kesişen hayatlarına şahitlik etmektedir. Olayların bütününe bakıldığında devlet ve toplum yapısının birbirine bağlı zincirin halkaları olarak biri birinin çöküşüne neden olduğunu gözlemlemektedir.
İtki
Osmanlı devletinin adım adım geri çekilişi ve yokluğu anlatmaktadır. Okur, Adnan'ın yaşamının yanı sıra devletin içe doğru çöküşünü sezer. Eser, toplumsal ve bireysel anlamda oluşturulmaktadır. Bir kişi üzerinden toplum yansıtılırken, toplum üzerinden birey yansıtılmaktadır. Çöküş ilk sayfalardan itibaren eser boyunca kendini hissettirerek gücünü arttırmaktadır. En temel toplumsal yapı ve bireylerin hırsları fiili bir etki haline gelmektedir. Tevfik Hoca, kendini para hırsıyla hızlı bir değişime uğramaktadır. Bu durumu Moiz: "Sen bana Yahudi dersin; bu Tevfik Hoca'da bir düzine Yahudi var." cümlesiyle anlatmaktadır. Moiz de hırsının kurbanıdır. Yahudiliğini kullanarak İstanbul'a gelen Theodore Herzl'in yanına gitmektedir. İdealleri ile hareket eden gençliğin çıkar ilişkileriyle kısa bir sürede yaşadıkları dönüşüm çöküşü asılan zincirin bir diğerhalkası olarak gösterilmektedir.
Nesneler
Eserin içerisinde geçen en büyük nesne konaklardır. Yazarın bir nesne üzerinden vermek istediği mesaj vardır ki onu özgün kılmaktadır. Eserin en özel nesnesi budur. O nesne anlatıcının yazdığı kitaptır. Okura okur iyi bir okura dönüştüren eser okuru ayrıca iyi bir yazara dönüştürecek deneyimi kazandırmaktadır. Okur yazarlığın dersini anlatıcı ve yazdığı kitabın yazarlığı üzerinden okura eğitim olarak vermektedir. Okur yazar gözüyle gözlem, anlatıcı diliyle yazdığı romanın inceliklerini öğrenmektedir. Okur, eserin içinde okuma ve yazmaya teşvik edilmektedir.
Canlandırma
Eserde dikkati çeken en önemli unsur toplumsal kirliliktir. Sokaktaki en fakir insandan, devlet dairesindeki eğitimli memura, evdeki kadına varana kadar toplumun her bireyi kirlenmiştir. Her şey adeta sis denizi altına girmiş olarak okura sezdirilir. Payitahta bakan okur azıcık temiz hava arayışına girer. Adnan, az kirlenmişliğiyle toplumu kat kat açarak okura bütün katmanların kirliliğini göstermektedir. Temiz kalan kadın ve erkek karakterler olarak Süheyla ile şair Raif'i göstermek mümkündür. Toplumun namuslu kalan karakterlerinin timsali misli gibidir.
Konum
Romanda yer alan temel konum konaklardır. Sıradan insanların hayatını değil, belli bir seviyeye ulaşabilmiş insanların hikâyelerinin anlatımıdır. Eserin temel karakterleri eğitim görmüş, yönetime yakın veya yönetimde olan farklı seviyelerden bireylerdir. Eserin, Abdülhamit devrini anlatan bölümü; Hidayet'in konağı bu konumu oluşturmaktadır. Bütün toplantılar orada olur. Davetlilerin, yükselecekleri merdiveni tırmanmanın bir yolu olarak görülmektedir. Hidayet'in konağı toplumun neleri değerli gördüğünü ve düşünce sistemini aktarmaktadır. Gelenlerin çoğu için Hidayet değersizdir. Yaşamlarında yükselmek erkek karakterler oraya gitmekten vazgeçemezler. Hidayet ve konağında geçen cümleler toplu düşünüldüğünde Abdülhamit dönemi toplumunun genel görünümüdür. Yalnızken Naima okuru iken misafirleri varken Plutarkos ile karşılamak; gece saraya sövüp, gündüz saraydan faydalanmaktadır, Hidayet. Etkin olması sarayla kurduğu ilişki kaynaklıdır. Hidayet iki yüzlü biridir. Menfaatleri için Batılı devlet ve kurumlarla da iyi ilişkiler kurmaktadır. Bu durumu şöyle ifade edilir: "Seyislerini Reji besler, cep harçlığını Rüsumat verir, mutfağına Hazine-i Hassa bakar..." Hidayet, ilişkilerin ortasında Osmanlı bürokratının örneğinden sadece bir karakterdir. İttihat ve Terakki dönemi Hidayet'in konağının yerini Adnan'ın konağı konumlanır. Adnan artık önemlidir. Hidayet'in üstlendiği toplumla idare arasında iletişimi ve paylaşımı sağlamaktadır. 93 Harbi ve sonrasında yaşananlardan hiç etkilenmeyen Hidayet'in konağının yerini sadece dünya harbinin etkilerinin hiç hissedilmediği konum Adnan'ın konağıdır. Bu konuma gelenler için savaşın anlamı; kazandıkları ve kaybettikleri ile zengin olmakla ilgilidir. Konak ve davetliler para, para kasası, yalı, kaloriferli yalı, metres, seyahat, ticaret ile ilgilenmektedirler. Belkıs, gidemeyecekleri tatil için harbin bitmesine sinirlenmektedir. Adnan'ın konağı yeni bir toplumsal sınıfın yeni konumudur. Önceki dönemde idare ve toplumda yaşayanlar devletin, idarenin ve çıkar çatışmasının merkezine yerleşmektedir. Örneği Adnan oluşturmaktadır. Belkıs ise önceki dönemden sıyrılan bir sınıfın temsilidir. Üçüncü konum için işgal döneminin konağı ise Naşit'in konağında bir süreliğine misafir olarak kalan Adnan, önceki dönemin varlığından uzaktır daha sonra otelde kalır. Kadıköy Konaklarını yazdığım için eserin konum olarak konakları seçmesi ilgimi cezbetti. Yazar, eserinde konum olarak konakları üç farklı dönemin hiç değişmeyen özelliklerini okura fark etme olanağı tanır. Lüks içinde konakta her şeyden habersiz, çılgınca gösteriş içinde yaşayan konak insanının bu hayatı son bulur. Bu bir değişimidir. Yeni hayatın insanı ve konumu farklı olarak devam etmektedir.
Toplumsal Çözümleme
Sonuç olarak, eseri okurun çözümleyebilmelerini sağlayabilecek edebi, estetik bilgilere geldik. Türk toplumu açısından oldukça önemli olan üç dönemi roman kahramanları üzerinden anlatan eser, bireysel ve toplumsal değişimi kalıplaşmış sembolik anlamlar yükleyerek anlatmaktadır.
Mithat Cemal Kuntay
Üç İstanbul
Oğlak Yayınları
575 sayfa
2022 İstanbul
Yazar: Ülker GÜNDOĞDU - Yayın Tarihi: 14.10.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 09.10.2022 23:46
Detaylı çalışmanız eseri tanımak isteyenler için değerli bir kaynak, emeğinize sağlık.