Dünya Masalları: Norveç Masalları
İskandinav ve özelde Norveç masallarına başlarken "trol" kavramı hakkında kısa bir bilgi edinmekte fayda var çünkü masallarda sıkça yer alan, insanüstü, insan dışı çirkin ve kötü kahramanlar onlar. Trol, İskandinavya folklorunun korkunç, mistik, insanımsı, dev veya cüce yaratığı. Troller İngiliz peri masallarındaki "Ogreler" benzeri şeytani devlerden, dağlarda yaşayan, dağa insanları kaçıran, vahşi ve daha insan benzeri yaratıklara kadar birçok farklı şekilde tasvir edilmişlerdir. Kitabın ilk masalı bu trolleri avlayan bir avcıyla ilgili. Çevrenin ve karakterlerin tanınması, masal dünyasının tasvirini sağlaması dışında bir amacını tespit edemedim. Trol Düğünü masalı, trollerin insanlara insan gibi, tanıdıkları insanlar gibi görünüp onları aldatabildikleri üzerine kurulu bir aldanış masalı.
"Üç Limon" masalıyla kıskançlık ve haset konusu, güzelliğin örtbas edilemeyeceği, hak edenin önünde sonunda hakkını almasının engellenemeyeceği fikriyle gayet açık şekilde işlenmiş. Serinin okuduğum üçüncü kitabında nihayet klasik masal olarak tanımlayabileceğim bir hikâyeyle karşılaştım.
"Yer Altındaki Komşu" masalında empati ve akabinde, yapılan iyiliğin karşılık bulacağı fikri öte alemden gelen komşu figürü üzerinden anlatılmış.
"Sihirli Fırtına" masalı anlaşılabilir masallar arasında ama bu defa da kurgunun zayıflığı ve kişileştirmelerin basitliğiyle Eskimo masallarını andırıyor. Bir gemi mürettebatını ortadan kaldırmak isteyen eşleri, karga kılığına girip, yaptıkları sihirli fırtına planlarını ve buna karşı koymanın yolunu da geminin güvertesinde konuşuyorlar ki bir köşede gizlenmiş olan masalın kahramanı bunları duysun ve zamanı geldiğinde gemiyi fırtınadan kurtarsın.
"Sihirli Elmalar" masalında aldatmanın insanı aldanmakla eşdeğer sonuçlara mahkûm edeceği fikri aşılanıyor. Bu ve benzeri birkaç masalda kilise öğesine rastlıyor, aynı zamanda mitolojik kahramanlara da rastlamıyoruz ve dolayısıyla bu masalların çok da eski bir kökene inmediği, yeni dönem ürünü ve din (hristiyanlık) çıkışlı olduklarını düşünüyoruz. Kral, prens, prenses ve onların etrafındaki erdemliler klasik batı masal tarzını anımsatıyor.
"Kalpsiz Dev Anent" masalı zihnimizdeki masal kavramıyla birebir örtüşen, iyiliklerin en ihtiyaç duyulan zamanda geri dönüşü üzerine kurgulanmış bir kahramanlık hikâyesi.
"Tıka Basa Yemek Yiyen Kedi" masalı karşılaştığı her şeyi ve herkesi yiyen bir kediyi anlatıyor. Metnin orijinal dilinde, bir tekerleme mantığıyla birbirine eklenerek tekrarlanan cümlelerden oluşan bir dil alıştırması olduğunu sanıyorum. Sonunda kedi patlıyor ve yediği her şey yerli yerine dönüyor. Aynı yapıyla anlatılmış bir diğer masal "Krepin Yolculuğu". Burada da sona eklenen yeni cümleyle tekrarlanırken genişleyen bir paragraf var. Tekrarlanan ve aşılamayan soruya cevap olarak farklı bir seçenek sunulduğunda masal sona eriyor. Sorunların yanlış bir yöntemi tekrarlayarak çözülemeyeceği, farklı bir bakış açısının gerektiği sonucu çıkartılabilir.
Kitabın en dokunaklı masalı "YOLDAŞ" isimli, bir ölüye yapılan iyiliğin getirilerini anlatan masal. Karşılıksız iyilik kavramına dair bir masalın, üstelik defnedilememiş bir ölüyü defnettirmekle kazanılan manevi rehberlik üzerinden anlatılmış olması şaşırtıcıydı.
Fantastik öğeler, doğaüstü kuvvetler makul imgeleştirmelerle akla uygun ve tutarlı bir akışta kullanılmış. Birden fazla masalda kötü karakterler olarak kullanılan üç kafalı trol, altı kafalı trol, dokuz kafalı trol üçlemesi kahramanın mücadele zorluğunu basit bir pekiştirmeli anlatıma indirgemiş. Kitabın son masalında bir dizgi ve muhtemelen çeviri hatası bulunmasına rağmen bu kısa masalların en azından Eskimo Masallarına göre daha sürükleyici ve okuru tutan masallar olduğunu söyleyebilirim.
On üzerinden beş diyelim ve yolumuza devam edelim.
Norveç Masalları
Clara Stroebe
Salt Okur Yayınevi
Çev. Nil Ege Özden
77 Sayfa
Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 21.12.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 07.12.2021 00:05