Duyguların Dili Dosyası: İnsanda Duyguların Önemi
Ela Bilgetürk yazdı...
"Yola çıkınca her sabah,
Bulutlara selam ver,
Taşlara, kuşlara,
Atlara, otlara,
İnsanlara selam ver.
Sonra çıkarıp cebinden aynanı
Bir selam da kendine ver.
Hatırın kalmasın el gün yanında
Bu dünyada sen de varsın!
Üleştir dostluğunu varlığa,
Bir kısmı seni de sarsın."
Üstün Dökmen
Başkaları ile nasıl iletişim kurduğumuz ve nasıl anlaştığımız ile ilgili etkili olan pek çok farklı duygu çeşidi vardır. İnsan, duyguları ile var olan bir canlıdır. Bu nedenle de insan hayatında duyguların çok büyük bir önemi bulunur. Bazı duygular yönetilebilirken bazıları ise yönetilemeyebilir.
En az bir duyu organı tarafından durumların ve algılanan olayın kişilerin iç dünyasında yarattığı değişime duygu adı verilir. Hisler, olumsuz, olumlu ve nötr olmak üzere de üçe ayrılır. Aynı zamanda her insanın hayatının belli dönemlerinde hissettiği belli başlı temel duyguları vardır.
Duyguların ortaya çıkmasında etkili olan bazı faktörler ise; diğer kişiler, çevre, yaşanmışlıklar ve kişinin iç dünyasıdır. İnsanların başkaları ile iletişim kurmak ve etkileşim içinde olmak için kullandıkları pek çok duygu türü vardır. İnsanlar, hayatının her döneminde farklı duygu türlerini yaşayabiliyor. İnsan olmanın bir sonucu olarak ortaya çıkan duygular, bazen yönetilebilirken bazen yönetilemeyebiliyor. Yaptığımız seçimler, rol aldığımız eylemler ve sahip olduğumuz algılar, yaşamımızın herhangi bir anında yaşadığımız duygulardan önemli ölçüde etkileniyor.
Psikologlar ayrıca insanların yaşadığı farklı duygu çeşitlerini hala anlamaya ve tanımlamaya çalışıyor. İnsanların hissettiği duyguları açıklamak ve kategorize etmek için birkaç farklı teori ortaya atılıyor. Temel duygular ise, 1970'li yıllarda psikolog Paul Eckman, bütün insan kültürlerinde evrensel bir şekilde deneyimlendiği önerilen altı temel duyguyu tanımladı. Tanımlanan bu duygular ise; üzüntü, mutluluk, korku, tiksinti, sürpriz ve öfkedir. Daha sonra utanç, gurur ve heyecan gibi durumlar da temel duygular arasında yer alıyor.
Duyguların özellikleri var mı, duyguların özellikleri nelerdir? Mesela mutluluk: Tüm çeşitli duygular arasında, mutluluk insanların en çok istediği ve çaba gösterdiği şeydir. Mutluluk, genellikle sevinç, hoşnutluk, tatmin ve esenlik duyguları ile çerçevelenebilir olmuş güzel bir duygusal durumun tanımıdır. Mutluluk üzerine yapılan çeşitli araştırmalarla birlikte, 1960'lı yıllardan bugüne, psikolojinin pozitif psikoloji olarak da bilinen bazı disiplinler içinde önemi artmıştır. Bahtiyarlık ve saadet kelimeleri ile eş anlamlı olan mutluluk, temel duygularımız arasında yer alır. Her insanı mutlu eden şeyler arasında bazı farklılıklar olsa da mutluluğun kaynağı temel olarak aslında aynıymış. İnsanların hoşuna giden, pozitif duygular hissetmesine neden olan, onların zor ve sıkıntılı bir durumdan kurtulmasını sağlayan her yeni gelişme, insanın mutlu olmanın nedenlerindenmiş.
Akıl, duygunun yanında her zaman bayağı kalır."
Honore de Balzac'a katılmamak mümkün mü? Üzüntü; hüzün, genellikle keder, hayal kırıklığı, ilgisizlik, umutsuzluk ve sönük duygu yani kısaca duygusuzluk durumu ile karakterize edilen geçici duygusal bir durum olarak tanımlanmaktadır. Diğer duygular gibi üzüntü de tüm insanların yaşamış olduğu bir şeydir. Bazı durumlarda, insanlarda depresyona bile dönüşebilen uzun ve şiddetli üzüntü yaşayabilmektedirler. Hüzün şiddeti ve tipi kök nedenine bağlı olarak değişebilmektedir. Aynı zamanda insanların bu tür duygularla nasıl baş ettikleri de farklıdır.
Korku, en güçlü duygular arasında yer alıyor. Evham, endişe, panik gibi duygular da korkudan kaynaklanıyor. Korku, acil bir tehdit ile karşılaşıldığında vücudun verdiği duygusal bir cevap oluşumudur. Korku, hayatta kalmada çok önemli bir rol üstlenmiş olan güçlü bir duygudur. Şaşkınlık, kişinin hiç beklemediği bir olayla ya da kişi ile karşılaşması şaşırmasına yol açar. İğrenme, kişinin beğenilerine hitap etmeyen bazı şeylerle karşılaştığı zaman hissettiği duygu halidir. Utanç, sadece insana özel olan temel duygular arasında yer alıyor. Öfke, aynı hüzün gibi öfkenin de kaynağı ve isteklerin gerçekleşmemesi durumuna dayanıyor.
Kendini tanıma ve duyguların farkında olmak üzerinde durursak duygularınızı tanıyor musunuz? Sizi tanıştıracağım. Öncelikle çağlar boyunca duyguların ne olduğu tanımlanmaya çalışılmış ancak duyguları tanımlamanın ne olduğunu anlamanın zor olduğu görülmüş. Anlamamızı kolaylaştıran bir tanıma göre: "Duygu bireyin harekete hazır olmasına, önceliklerini belirlemesine ve planların yapılmasına öncülük eder."[1] Aslında insan bir duygular bütündür. Onu parça parça anlamaya çalışmak ve bir tarife uydurmak yerine bütünüyle anlamak ve bu bütünlüğü sağlayan en önemli unsurun duygu olduğu bilinmelidir.
Coşkulu, mutlu, başarılı ve doyurucu bir yaşam geçirebilmemiz için kendimizi, kendimize ait duyguları ve düşünceleri fark edip, tanımaya ihtiyacımız vardır. Duygular varlığımızın en temel öğelerinden biri olup organlarımız gibi işlevleri vardır. Bu nedenle insanlık tarihi boyunca duygularımız canlıların hayatta kalmasını sağlamıştır. Örneğin korktuğumuzda kaçmamız gerektiğini biliriz. İnsan duygularına iki defa ihtiyaç duyar. İlki günlük yaşamını sürdürebilmek için motivasyon kaynağı olarak, ikincisi varoluş düzeyini yükseltmek, kaliteli sıra üstü yaşayabilmek ve yarına kalma şansını arttırmak için insanın duygularına ihtiyacı vardır. Ancak bireyin yaşamında bu denli öneme ve işleve sahip olan duyguları fark edip ifade edebilmek, söze dökebilmek insanlık tarihi boyunca önemli bir problem olmuştur.[2]
Duygularını tanıyan kendini, kendini tanıyan duygu ve düşüncelerinin de farkında olandır. Kendini tanırsan duygularını da tanırsın ve duygularını tanıdıktan sonra başkalarının da duygularını tanımış olur ve artık en uygun hislerle tepkiye sahip olabilir. Duygularımızı tanıyabilmemiz için de duyguları ve bu duyguların insanlar üzerindeki etkilerini bilmemiz gerekiyor. Tüm Dünya'da ve kültürlerde geçerli altı ortak temel duygu var. Öfke, mutluluk, korku, tiksinme, şaşkınlık ve üzüntü. Bu duyguların gösteriliş biçimi farklı farklı olsa da herkes temel de bu altı duyguyla doğuyor. Diğer duygular ise sonradan yaşam boyunca öğreniliyor. Hepimiz karanlıktan korkarız ya da sevdiğimizi görünce de sevinip gülümseriz. Kimse bize bunu öğretmemiştir. Duyguların üzerindeki etkileri bedenimizdeki değişikliklerle fark edilebilir. Bizler, duygularımız açığa çıktığında vücudumuzda neler oluyor farkında olalım yeter. Duygunun etkisini adlandırabiliriz bize zarar verip vermeyeceğinin farkına varabiliriz. Öfkelenen bir insanın mide ağrıları olması gibi. Öfkelendiğin de mide ağrısını hisseden artık öfkeli olduğunda ağrıyı tanıyabilir. Duyguları tanımakta güçlük de çekebiliriz. Doğuştan gelen temel duygular dışında sonradan öğrenilmiş, duygularını tanıyan kendini ve karşısındaki kişinin hissettiği duyguyu anlamlandırmakta zorlanmaz.
Duygularımız, düşüncelerimiz kaybolmaz. Ulaşamayacağımız derinliğe gizlenir. Duygularımızın farkında olamayabiliriz, duygularımızın düşüncelerimizin farkında olmak bizlere neler kazandırır? Empati sonradan kazandığımız özelliklerimizden biridir ve dünyayı karşımızdaki kişinin gözünden görüyormuşçasına hareket etmemizdir. Empatik olmak bizler için her zaman bir artıdır çünkü insan anlaşılmayı isteyen bir varlık olduğu için birbirimizi anlamak asli görevimiz sayılır. Bizler karşımızdaki kişileri anlayabilirsek ve bunu ona yansıtabilirsek kişi yalnız olmadığını ve onu anlayan birilerinin olduğunun farkına varıp kendini yalnız hissetmez. Anlaşıldığını hisseden insan, karşındakini de anlamaya çalışacaktır. Aynı şekil de empatik kişi ise karşındakine yardımcı olduğu için kendini mutlu hisseder. Her şey için çok mu geç? Bizler duygularımız hakkında bir arkadaşımızla konuşabilirsek o zaman da duygularımızla ilgili farkındalığımız artacaktır. Kitaplar okuyarak da geliştirebiliriz. Özgürlükçü çağdaş uygarlık değerlerinin resmen yürürlükte olduğu, öte yandan geleneksel otoriteler değerlerin uygulandığı ülkemizde, iki değer düzeni vardır. Aile içinde ve samimi sosyal durumlarda geleneksel otoriter kültürün değerleri kullanılır, resmi durumlarda da göstermelik davranış düzenine geçilir. İki değer düzenine sahip olma, Türk insanının temel karakteristiklerinden biri olmuştur.[3] Sadece Balzac'ın şu sözünü unutmayalım yeter ki: "Hırs ve tamahın başladığı noktada saf duygular sona erer."
[1] Frijda, 1994; Safran ve Greenberg, 1991
[2] Koçak, 2016, s. 30
[3] Doğan Cüceloğlu, Yeniden İnsan İnsana, Remzi Kitabevi, İlk Baskı 1991, Sayfa 268
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 17.05.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 13.05.2024 22:35