Duyguların Sır’ı: Çini, Kara Tahta, Ozan AYTEPE

Duyguların Sır’ı: Çini yazısını ve Ozan AYTEPE yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Duyguların Sır’ı: Çini

10.04.2023 09:00 - Ozan AYTEPE
Duyguların Sır’ı: Çini

Çini nedir?

Geleneksel Türk el sanatının önemli bir unsuru olan Çini, on ikinci yüzyıldan bugüne bir serüvenin parçasıdır. Hamur haline getirilmiş "killi toprağın pişirilmesiyle yapılan, çeşitli renk ve motiflerle süslenmiş sırlı seramik ev eşyaları veya duvar panolarına "çini" denilmektedir[1]. Çini süslemelerinde genellikle kozmik düşünceleri ve inançları simgeleyen geometrik şekiller, bitkisel süslemeler ve hayvan figürleri değişik renk kompozisyonları ile kullanılmaktadır. Renk kompozisyonlarında beyaz veya lacivert fon üzerine kırmızı, kobalt mavisi, turkuaz ve yeşil renklerin kullanımı geleneksel çinilerin karakteristik özelliğidir.[2] Bu tarz çiniler günümüzde pompalama denilen yöntemle boyanmaktadır. Fabrikasyondur ve kapitali temsil eder. Dolayısıyla bu yönüyle modern çini örneğidir. Fırça ile yapılan boyama ise geleneği temsil eder. Sabrı, dengeyi ve duyguyu barındırır. Şekiller ve renkler sanatsal ve öznel olmaktadır. Çünkü gelenek kökü ve kuşağa aktarımı temsil eder. Bu anlamda muhafazakâr bir tutum sergilenmektedir.

cini1 [3]

Çini kültürel mirasın taşıyıcılarındandır. Üretim süreci emekle yoğrulmuştur. Çini salt estetik anlayış dışında toprak bilgisi isteyen bir sanat türüdür. Tarihsel bağlamda hem sanat hem de zanaat olarak günümüze kadar ulaşmış önemli bir Türk el sanatı örneğidir. Türk kültürü çini sanatıyla kültürel motif ve sembollerini yüz yıllar boyunca aktara gelmiştir. Çini süslemeleri ve işlenen semboller tarih boyunca dönem şartlarının aynası niteliği taşımıştır.

Eşya olarak Çini

Eşya bize nasıl şekil verir, duygularımıza nasıl yön verir, yaşam şeklimize ne derecede dokunur? İnsanoğlu hikâyesinde yaşam alanını daha etkin kullanmak, yaşadığı mekâna daha fazla hâkimiyet kurabilmek için eşyanın gücünü kullanmış, doğal olanı kurgulayarak yapay fakat kullanışlı bir hale getirmiştir. İlk eşyalar, bunlara form da diyebiliriz, genellikle bir amaca yönelikti. Fakat daha sonra insanoğlu yaptığı eşyalara anlamlar, duygular, farklı amaçlar yükleyerek onu bir tür obje haline getirmiştir. Duygu durumuna göre farklı renkler, farklı desenler ve işlemeleri de işe katarak zanaat ve sanat noktasında eşyayı tahakküm altına almıştır. Eşya, "cansız varlıkların tümü; nesneler, şeyler/ değişik amaçlarla kullanılan, taşınabilir, insan yapısı nesneler/bir evde döşemeden mutfak gereçlerine kadar gerekli olan her şey"[4] olarak belirginlik kazanır. Genel kanı da "insan yapısı nesneler" olarak kabul görmektedir. Eşya örneği olan Çini etimolojik olarak, "Çin'de üretilen/ Beyaz kilden yapılmış, bir yüzü sırlı, kaplama malzemesi/ Banyo, mutfak gibi zeminlere döşenen fayans; seramik"[5] olarak tanımlanmaktadır. Geleneksel Türk el sanatının önemli bir parçası olan çini, kültürle hemhal olmuş ve iç içe geçmiş bir durumdadır. Kültürle olan serüveni Çini'yi köklere götürmektedir. Bu durum çini sanatını özgün ve yerli kılan temel faktörün kültürel bir formasyondan gelişiyle ilintilidir.

cini_2

Çini demek kültür demek, gelenek demek ve muhafaza etmek demektir. Dolayısıyla çiniyi tanımak istiyorsak öncelikle geleneğe ve tarihe sadık olmak gerekir. Çünkü çini sanatı köklerine bağlı bir estetik kaygıyı barındırdığı için özü itibarıyla geleneksel olandır. Çini, hızla tüketilen bir nesne olmaktan öte geleneğe ne kadar bağlı olduğu durumuyla anlam kazanmaktadır. Bu yönüyle çini sadece topraktan ve şekilden ibaret değildir. Çini bir bilinç ve toplumsal bellektir. Geçmişten bugüne Türk toplumunun sanat tarihi hafızasında önemli bir aktör olmuştur. Türk kültürü açısından simge niteliğinde olan çini, tarihsel süreçte yüzyıllar boyunca toplumun sanat anlayışını, sosyal hafızasını gerek motifleriyle gerek renkleriyle yansıtarak bugüne kavuşturmuştur.

Çini ve insan

Çini, yaşamın bir parçasıdır. Her şeyden uzaklaştıran, bir çocuk gibidir. Onu besleyerek, ona anlamlar yükleyerek her desen her çizgi bir duygunun, bir düşüncenin yansımadır. Çini yapan ustalar ona bir ömür adayarak bir arkadaş, bir yaren gibi yaklaşır. Hamurunda emek ve özveri vardır. Topraktan gelen insana toprağa döndürülecek düşüncesinin yansımasıdır.

cini4

[6]

Çini ustaları ortaya koydukları eserlere fısıldar. Onunla konuşur. Çamura ellerini bastırdıklarında onun nasıl bir eser olacağını bilir. Çünkü çamur, insanın özüdür. Tıpkı insan gibi. Mayasında ne varsa insanın ortaya o çıkar. Çamurun da özünde ne varsa o eser ortaya çıkar. Bu bazen bir vazo olur, kimi zaman bir obje, kimi zaman bir tabak.

Çini, maddi kaygılardan uzaklaştıkça sanat eserine yaklaşır. Çünkü naiftir, narindir, çocuk gibidir. Hangi amaca hizmet edeceğini bilir çini. Emek ister, alın teri ister, bir düşünce, bir mefkûre ister. Salt para kaygısı ile yapıldığında çini, sırrını ortaya dökmez. Sanatın amacı da burada ortaya çıkar. Maddi kaygılardan ziyade estetik kaygılarla ortaya konulur en iyi eserler.

Çini, hem rızka bir vesile hem de duygunun ve düşüncenin yansımasıdır. Ortaya konulan her eser, onu ortaya koyan kişinin duygularının sırrını belirler. Kimi sanatçıdır kimi zanaatçı. Çini sanattır ve bu sanat bir mirastır. Nesilden nesle aktarılır. Usta çırak ilişkisi, tadili erkâna riayet edilerek yerine getirilir. Ustaya saygı önemlidir. Her çini ustası kendi tarzını ortaya koymayı amaçlar. Hayat ağacı, karanfil, aile deseni, lale, nergis gibi çiçek motifleri çinilerde yoğunlukla kullanılan motiflerdir. Anlatılamayan duygu ve düşünceleri çininin üzerine işleyerek aslında geleceğe bir mektup gönderir çini ustaları. Kâğıt eskir, yazısı bozulur, mürekkep akar fakat çinide desenler sırlanarak geleceğe, silinmez izler bırakır, kırılmadığı sürece asırlarca süren sırlanmış bir mesajdır çini.

cini5 [7]

Sabır, emek ve hayal Çini'yi insanla buluşturan sır. Ve çamura sırlanmış hayatlar. Bazen bir çeşme bazen bir namazgâh bazen de dükkân duvarının süslemesidir çini. Tarihte padişah himayesi de görmüş bu sanat dalı insanın toprakla ünsiyetinde rızıkla beraber yol arkadaşlığı ve sırdaşlığı görevini de ifa etmiştir.

cini6 [8]

Çini gelinlik kızların, bıçkın delikanlıların ve erenlerin sırlarıyla sırlanmıştır. Cami mihrabından seslenmiş kahve fincanında şifa olmuştur çini. Günümüzde kurslar ve üniversite eğitimleriyle devam ettirilen bu tarihi sanatı daha çok mimari eserlerde, dini yapılarda ve evde kullanılan eşyalarda görmekteyiz. Bu eserler değerlerimizi, dünya görüşümüzü, yaşam şekillerimizi ve sanatsal kaygılarımızı yansıtmaktadır. Öte yandan Çini, kültürel kimliğin bir parçası ve sanatçının estetik yaklaşımının özgürce sunumudur. Kimi ustasından el alarak başladı kimi atasından. Kimi rızık için kimi sanatını, duygularını ve hayallerini nakşetmek için çıktı bu yola. Bu sanat bir göz musikisidir.[9] Bu musikinin notaları: laleler, karanfiller ve sümbüllerdir. Çini asırlarca kuşaktan kuşağa muhafaza edilerek bugünlere gelmiş bir sanattır. Dolaysıyla çini Türk İslam tarihinde vazgeçilmez bir geleneğin aktörü ve belleği durumundadır.

[1] Kulturturizm.gov.tr

[2] Kulturturizm.gov.tr

[3] Ahmed ŞAHİN ve oğlu Faruk ŞAHİN, Murat Şevki Şahin Arşivi.

[4] Yaşar Çağbayır, Büyük Türkçe Sözlük, Ötüken Neşriyat, 3. Cilt, İstanbul, s.1891

[5] Yaşar Çağbayır, a.g.e. 2. Cilt, s.1240

[6] Azim Çini, Murat Şevki Şahin Arşivi.

[7] Murat Şevki Şahin Arşivi.

[8] Murat Şevki Şahin Arşivi.

[9] Mehmet Gürsoy çini sanatçısı UNESCO yaşayan insan hazinesi.


Yazar: Ozan AYTEPE - Yayın Tarihi: 10.04.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 16.04.2024 17:42
1.242

Ozan AYTEPE Hakkında

Ozan AYTEPE

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi'nde sosyoloji bölümünde öğretim üyesi. Çalışma alanları; feminizm, kültür, toplumsal hareketler üzerine yoğunlaşmakla birlikte seyahat etmenin anlamı üzerinde düşünmekte, taşra tipolojileri üzerine çalışmaya devam etmektedir. Akademik dergilerde yayınlanmış makaleleri vardır. Kitaphaber'in Düşünce ve Sosyal Bilimler editörlüğünü yürütmektedir. Felsefesiyle bisiklet sürer, iyi bir at binicisidir. 

Ozan AYTEPE ismine kayıtlı 13 yazı bulunmaktadır.