Edebiyat Kulesinin Titiz Dervişi: Nuri Pakdil

Edebiyat kulesi Nuri Pakdil’in bir nevi edebiyat günlüğü olarak karşımıza çıkıyor. Titiz bir edebiyat adamının geçirdiği düşünsel evreleri, zihninin içindeki uğultuları duymak için ”edebiyat kulesi” bir çığlık olarak karşımıza çıkıyor.
”bir anda: parçalanmış, parçaları da ters yapıştırılmış bir resim sanıyorum toplumu” günlük hayatta neler yaptığını, neler düşündüğünü bir edebiyat kulesi sahibinden izlemek değişik gelebilir insana. Belki uzun uzadıya üzerinde durulması gereken cümlelerin toplamını yazmayacağız. Ama kitap alıcı bir kuş pençesi gibi kendini kan telef olmasın diye hücrelere sardırıyor kendini. Anlamını bulduğunuz ve üzerine eğildiğiniz her cümle yılların bir nevi şahididir.
”edebiyat kulesi”nde diğer kitapların evrelerini de görebilirsiniz. Bu kitap bir nevi yazarın diğer kitaplarına giriş için önsöz. Gerçi, Pakdil’in eserleri hep birbiriyle bağlantılı. Her eser bir diğerinden parçalar sunuyor. Yazılacak, yazılmış olan diğer kitaplarından duygular ve düşünceler bulunabilir. Bu bir tekrar değil, bilakis bir ön örgü. Ön seziş.
”şu anda bir zeytinle feth; her direniş, direniştir tabii.”
Pakdil’i anlatan üç kelime vardır. Ya da şöyle demek daha anlamlı olur: Nuri Pakdil üç kelimeyle yankılanır: ”gece-kudüs-yalnızlık”. Bir yazarın düşleri olmalıdır, geceye yapıştırılmış dünyada, cama yasladığı yanağında duyguları ve düşünceleri ile bir amaç uğruna direniş gösterir. İçindeki yalnızlığı dindirecek bu umududur. Bu direniş umuduyla büyür, gelişir, sevinir, güler, ağlar.
Direniş nedir! Neyin için direniş! Direniş haksızlığa, isyan yozlaşmaya, uyuyan kalplere, ağlayan bir çift gözdür bu yüzden Pakdil’in eserleri. Ağlayan ama yenildiği için ağlayan bir adam resmi değildir bu, ağlayan ağladığı, göz yaşı döktüğü şey merhametin yok olduğu ve hakkın hukukun yok olduğu bir dünyada yalnız kaldığı içindir bu savaşta.
Nuri Pakdil bir savaşçıdır. Direnişçidir. Eserlerinin tümünde bu direnişi, bu kavgayı kelimelere çarparak söyler.
” bir yerde, direnti, şu hal. Nefsimizle bir tuhaflaşma da, bazen çok, ama çok dipte bir tortu olur. Dalga az yukarı çıkmaya kalksa, şükür, bastırıyor onu kalbim.
Özbenliğimin gücüne güç katarak tırmanmak! ”
Edebiyat Kulesi bir semboldür. Pakdil’in eserleri arasında. Cemil Meriç’in fildişi kulesi, Nuri Pakdil’i Edebiyat Kulesi. ”ama, bir kurşun da iyi atılınca, ulaşır. Ne ki, bu, roket. Durdu sandım ya, havalandı yine. Geleceğin istanbul’unun serinliği gibi bir serinlikle doldu içerisi. Yeni bir taslak sevincinden.”
Gecenin yakınında yalnız bir düşüncedir Pakdil. "benim bir de yalnızlığımı çoğaltma hünerim vardır: anlatsam gülmekten katılırsınız, eski kalfalar!”
Nuri Pakdil kitapları üzerine yaptığım okumalarda aldığım notlar ve yaptığım araştırmaları zaman zaman başka yerlerde okuyuculara sunuyorum. Günümüzde edebiyatçıların durumunu açıklamaya gerek duymadan, kıyıda köşede, pek gündemde olmayan yazarların eserlerinden bir nebze de olsa bahsetmek her yazar kesiminin görevidir. Nuri Pakdil önemli bir yazardır. Yeni neslin onu bilip okuması lazım. Edebiyatı titizlikle eşdeğer bir çalışma alanı olarak değil titiz bir yaşama şekli olarak gören Pakdil’in yeni nesil okuyucularına sunacağı çok şey var.
Kendisine selamlarımızı ve saygılarımızı sunuyoruz.
Not: Bu yazı 2011 Yılında Şubat Ayında yazılmıştır.
Yazar: Bilal CAN - Yayın Tarihi: 17.02.2011 18:00 - Güncelleme Tarihi: 07.12.2015 16:45