Edebiyat Raporu 7: Son Çıkan Edebiyat Eserleri (Haziran, 2, Yeni Çıkanlar, Yeni Çıkanlar

Edebiyat Raporu 7: Son Çıkan Edebiyat Eserleri (Haziran, 2022) yazısını ve Yeni Çıkanlar yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuya

Edebiyat Raporu 7: Son Çıkan Edebiyat Eserleri (Haziran, 2022)

02.07.2022 09:00 - Yeni Çıkanlar

Aylık olarak yayınladığımız Edebiyat Raporu isimli kitap seçkimizin bu sayısında Türk ve Dünya edebiyatından Haziran ayında yayımlanmış 23 eser yer alıyor. Bu raporumuzdaki eserler babil.com sitesi kullanılarak ve bize ulaşan tanıtım yazıları harmanlanarak hazırlanmıştır.

Eserlerin seçilmesinde 2 editörümüzün katkıda bulunması sebebiyle bu sayı normalden biraz daha fazla eser içermektedir

edebiyat-raporu-yatay

TÜRK EDEBİYATI

Çok Çalışıyoruz: Hayalsiz Yaşayan Beyaz Yakalılara Kişisel Özgürlük Rehberi / Erdem Aksakal / Doğan Kitap

cok-calisiyoruz Çalışıyoruz. Yarınlar yokmuş gibi. Ki aslında pek de yok, çünkü yarın bugünle aynı, dünle de. Çalışma hayatının vaat ettiği yarın, yine çalışmak. Daha çok çalışmak. Hatalarımızdan ders çıkara çıkara, gelişe gelişe, düşe kalka; daha doğrusu düşmeye izin olmadan, hep ayakta kalarak çalışmak. Çünkü hep çok iş vardır.

Kızarız çalışırız, haksızlığa uğrarız çalışırız, ağlarız çalışırız. Biz çalışırız. 7/24 çalışırız. Uykularımızı feda ederiz. Zamanımızı, mekânımızı, hayatımızı armağan ederiz sorgusuz sualsiz. Hele ki lehimize bir kolaylık olursa daha da çok çalışırız. Zam alırsak iki kat, takdir görürsek üç kat fazla çalışırız. Az çalışmayı beceremeyiz, biz eğitimimizle emeğimizle geldiğimiz işin hakkını verme derdindeyiz; minnetle, tutkuyla, hırsla çalışırız.

Biz bu çağın hayalsiz büyüyen çocukları olduk. O yüzden de kaybolduk, hapsolduk bu labirentte. Artık çıkış yolunu arama, bu yolculukta kendimizi bulma vakti.

Kartal Kanadını Açtığında / Ömer Uçar / Doğan Kitap

kartal-kanadini-actiginda Mavrato köyünün hayalperest çocuğu Süleyman'ın en çok istediği şey küçüklüğünden beri sevdiği Melek'le evlenmektir. Geç olur, güç olur ve sonunda muradına erer. Süleyman gündüz tarlasında çalışacak, geceleri Melek'i sevecek ve kocaman bir aile kuracaktır.

Hiç hesapta yokken askerlik kapıyı çalar. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte köylünün alıştığı, bildiği düzen değişmektedir. "Üç yıl geçer" deyip askere gider ve Balkan Harbi'nin tam göbeğine düşer. Neye uğradığını şaşıran Süleyman, mucize kabilinden hayatta kalır ama sırada Cihan Harbi vardır.

Kahramanımız milyonlarca Osmanlı askeri gibi cepheden cepheye gezer. Önce Çanakkale, ardından Kafkas ve en son Filistin cepheleri… Düşman süngüsü, kurşunu, bombası ve açlıkla, hastalıklarla cebelleşen Süleyman için gerçek, elindeki mavzerden bellidir. Rüyalar ise başka söyler: Kâh göklerin yücesindeki kartal olur, kâh yerin dibindeki yılan!

Kartal Kanadını Açtığında yoğun araştırmaya dayalı, destansı bir roman… Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemini ve savaşın gerçek yüzünü bir Anadolu köylüsünün gözünden anlatan güçlü ve etkileyici bir roman.

Zellenbur'un Sıradan Bir Günü / Metin Nart / İthaki Yayınları

zellenburun-siradan-bir-gunu Kalbin mekanizması tıkır tıkır işliyor. Tik tak, tik tak. Kurukafanın içinde küller birikiyor. Zellenbur'un ağzında fısır fısır bir şeyler. Orhan, hem de Osman olduğuna bakmadan sevilmenin lezzetiyle göneniyor. "Son derece eski ve yıpranmış bir hikâyedir bu, aşk değilse nedir?" diyen Kemal Koton aramızda dolaşıyor. Agâh Efendi, kendine varıyor hasta ziyaretinde. Yahya Kemal'in el yazısı akıl çelmeye devam ediyor. Cevdet, keçileri kaçırıyor. Kalbin mekanizması yine tik tak, tik tak. Sonrası Orhan Pamuk ve aşk ve divit kalem. Tik tak. Tik tak. Tik tak.

Metin Nart'ın ilk kitabı Zellenbur'un Sıradan Bir Günü zekice kurgulanmış, muzip ve akılda kalıcı öyküler toplamından oluşuyor. Nart, ne karakterlerin ne de hikâyelerinin aynılaşmasına izin veriyor. Üzerine düşünülmüş, ne söylediğini bilen, kendi evrenini yaratabilmiş öyküler.

Bütün Şiirleri (2022-1977) / Turgay Fişekçi / Sözcükler Yayınları

butun-siirleri-2022-1977 "Yalın, sindire sindire duyguların daha kalıcı olduğunu gösteren, aşkı yeniden algılamamıza çağıran şiirler toplamı." Doğan Hızlan (Hürriyet)

"Fişekçi'nin şiiri sonsuzcasına akan duru bir ırmak: Homeros şiirinin duruluğu ve bilgeliğinden, Dante şiirinin etik ciddiliğinden, Shakespeare şiirinin evrensel ilgisinden beslenmiş bir şiir." Kemal Atakay (Varlık)

"Fişekçi'nin kendisi de, bunları yazan ben de, okuyan sizler de bir gün kim bilir nerede olduğumuzda, şiirlerinin bazıları, iyi yapılmış mobilyalar gibi hâlâ hayatın içinde işlevlerini sürdürüyor olacak." Şavkar Altınel

"Fişekçi'nin şiiri, Türk şiirinin en mutlu şiir-kişisinin şiiridir. İyiliğin, güzelliğin, sevginin şairidir." Yücel Kayıran (Hürriyet Kitap)

"Turgay'ı ilk şiirlerinden buyana izlerim. Evrensel insan duyarlığını yakalamış bir şairdir o. Turgay'ın şiirinde her zaman bir dünya yargıcını sezinlemişimdir. En arınmış dizelerinde bile faşizmi yargılayan bir yargıcın dingin öfkesini algılarım." Vecihi Timuroğlu (Cumhuriyet Kitap)

"Fişekçi'yi keşfedin. Bir düzlükte, başınıza çiçeklerden bir taç, ensenize defnelerden bir koku buhranı, yüreklerinize al al pençeleşecek bir insancıllık destanı takıştırmak için." Hüseyin Peker (Cumhuriyet Kitap)

Osmanoflar / Kenan Hulusi Koray / Ötüken Neşriyat

osmanoflar "Bütün Balkanları alâkadar edecek şayanıdikkat bir eser" ifadeleriyle müjdelenen Osmanoflar Bulgaristan'da Karinabad kasabasının önde gelen ailelerinden biri olan Osmanoflar etrafında gelişen olayları anlatan bir tarihî romandır. Yine aynı gazete tarafından "kin sevgi ve ihtiraslarıyla bir ailenin karakteristik bir tahlil" şeklinde sunulan roman 2 Ocak 1938- 16 Nisan 1938 tarihleri arasında Kurun (Vakit) gazetesinde tefrika edilmiştir. "Yalnız bir kişi değil bütün bir aile ve bir kasabanın hikâyesini" anlatma iddiasında bulunan bu eser edebiyatımızın seçkin numunelerinden birisi olarak göze çarpmaktadır.

Osmanoflar; Osmanlı Devleti'nin son yıllarına yaklaşırken Balkanlardaki çözülme esnasında; komitacılığın en hareketli zamanlarında Karnabad'da tutunmaya çalışan bir Türk ailesidir. Dost yüzlü düşmanların, aile içi hakimiyet kavgalarının oluşturduğu fonda bir hayat memat mücadelesini anlatan bu roman Kenan Hulusi Koray'ın neredeyse günümüzde yazılmış izlenimi veren sade bir üslupla kaleme aldığı Osmanoflar gerek enfes tasvirleri gerekse başarılı karakter tahlilleriyle eşsiz bir başyapıt niteliğindedir.

Kör Yarış / Süleyman Arif Yıldız / Loras Kitap

kor-yaris "Anlatmak kolay, dinlemek güçtür. Ama ben severim dinlemeyi. Anam daha emzirirken alıştırmış beni dinlemeye. Babam askermiş o sıra. Annemi dedemlere bırakmış. On sekiz yaşında yeni gelin içi sıkılıyor, derdini anlatacak kimseyi bulamıyor. Bana anlatmış. Dinlemekten başka çarem olmadığından dinlemişim ben de. Benim dinleyiciliğim çaresizlikten."

Kör Yarış gerçeklerin dünyasında var olmaya çalışan insanların, daha doğrusu gençlerin hayatından damıtılan öykülerden oluşuyor. Gençlerin en mustarip olduğu konular olan okul, iş ve evlilik üçgeninde can yakıcı sorularla örülüyor öyküler. Okumaktan başka çaresi olmayanların dünyası bu; ya okuyacaksın ya işçi olacaksın. Anne babalarımızdan ve toplumdan tevarüs ettiğimiz bu korkularla adım atmaya başlıyoruz hayata. En temel korkularımızın çocukluk anılarında kendini göstermesi her şeyi açıklıyor aslında. Süleyman Arif Yıldız çocukluktaki bu silinmeyen izlerden yola çıkarak kuruyor öykülerini. Kitabı okuduktan sonra şöyle bir soru geçer zihnimizden: Çaresizliklerimizin zayıflık olarak karşımıza çıktığı bu dünyada yaşamak kör yarıştan başka ne olabilir ki?

Erdem Bayazıt ve Yedi Güzel Adam / Hüseyin Yorulmaz / Şule Yayınları

erdem-bayazit-ve-yedi-guzel-adam Türkiye'nin önemli şair, yazar, düşünürleri, öğrenim hayatlarının bir bölümünü Kahramanmaraş'ta, aynı okulda geçirmiş; burada kurulan dostluklar yazı hayatlarını etkilemiş, ömürleri boyunca hem fikrî hem edebî hem de fiziki olarak yan yana durmalarına vesile olmuştur. Özellikle Erdem Bayazıt'ın hayatını merkeze alarak Yedi Güzel Adam'ın pek çok yönünü ele almaktadır bu çalışma. Erdem Bayazıt'ın yakın arkadaşları olan Cahit Zarifoğlu, Rasim ve Alâeddin Özdenören, Mehmet Akif İnan gibi isimlerle olan dostlukları ve ilk yazı heyecanları yanı sıra Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil gibi ustalarla olan ilişkileri ve yakınlıkları da kapsamlı bir şekilde anlatılmaktadır.

Dönemin çalkantılı siyasi hâli ve karmaşası içinde bu isimlerin kendilerini yetiştirirken takındıkları tavır, edindikleri duruş, gelişen mizaçları da bu değerli çalışmanın kapsamı içinde. Maraş'ın Millî mücadeledeki önemi, tarihi, "kahraman"lığı, yemekleri, yaşayışı, kültürü ve farklı etkenler de bu isimlerin karakter, yazı ve yaşamlarında etkili. Her birinin nevi şahsına münhasır hâlleri içinde birbirlerini çoğaltarak, yoğurup şekillendirerek yol almaları; kadim bir kökü olan Türk edebiyatının yerli ve bastığı yeri tanıyan önemli bir kuşağı olan bu insanların hayatları; Büyük Doğu'dan Diriliş'e, Edebiyat'tan Mavera'ya dergiler; Mavera'nın doğuşu, gazeteler, mitingler, gösteriler, büyük bir tabloyu oluşturan bütün detaylar Erdem Bayazıt ve Yedi Güzel Adam'da.

Sana Kim Sarılacak? / Çağnam Erkmen / Doğan Kitap

sana-kim-sarilacak "Keşke dişli bir kadın olsaydı. Dengesiz, buhranlı davranabilseydi, bir deliyi bile kaçıracak kadar manyaklaşsaydı. Sakin, uyumlu bir kadındı, kimseyi incitmemişti, başkalarının önceliklerini gözetmişti. Belki kendini incitmek de kötülüktü. Sırf bu sebeple kötü kadındı belki. Bunca susması, durması, basiretsizliğindendi, belki onda gelişmemiş bir ahlak açığı veya toplumsal rolünde olgunlaşmamış bir köşe vardı."

Annenin ölümü, beş kardeşi pek yakında yıkılacak aile evinde bir araya getirir. Abla Yaprak'ın huzursuz kumandasında geçirilen bir hafta sonunda, yaşarken kendini ele vermeyen annenin ufak tefek sırları ortaya çıkar. Yaprak, annesiyle ne çocukken ne de o ölüme giderken kurabildiği yakınlığı anlamlandırmak peşindedir. Anneyi ve yıllar önce bir deniz kazasında ölen kaptan baba ile annenin arasındaki tuhaf ilişkiyi çözebilmek için çocukluk anılarının parçalarını birleştirmeye çalışır…

Film Gibi Geçti - Ediz Hun / Rıza Oylum / İnkılap Kitabevi

film-gibi-gecti-ediz-hun Siyah beyaz bir fotoğraf karesi gibi Yeşilçam; bir kenara atılmış, tozlu raflarda duran, ama her bakıldığında insanın ruhuna elemle karışık bir saadet yayan, ucu yanmış bir fotoğraf karesi. Fakir ama gururlu erkekleri, amansız hastalıklara yakalanan kadınları, imkânsız aşklarıyla o 24 fotoğraf karesinde her şey biraz daha masum sanki.

Türk sinema tarihinin en yakışıklı jönlerinden Ediz Hun o dönemin başkahramanlarından biri. Beyoğlu Emek'te, yaz günlerinde açık hava sinemalarında, zaman zaman da televizyon ekranlarında yıllarca konuk oldu hayatlara. Onu hep canlandırdığı karakterlerle beyaz perdeden izledik, ama işin bir de perde arkası vardı. Ediz Hun bu kez kurgu değil, gerçek bir hikâye anlattı. Cihangir'de başlayıp Norveç'e kadar uzanan, içinde birbirinden güzel anıları, üstün başarıları ve bir halkın hayranlığını saklayan bu hikâyede başrol yine onun.

Anne Yaşamak İstiyorum / Fatih Budak / Selis Kitaplar

anne-yasamak-istiyorum "Bir insan bütün hayatını cehenneme çeviren uyuşturucuya tüm kazanımlarını feda edebilir mi? Ben feda ettim." diyen Fatih Budak'ın itirafı, nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu anlatmaya yetiyor. Ticareti yapılan, alınıp satılan sadece uyuşturucu maddeler değil; insanların ve toplumların sağlığı, refahı, geleceği, moral değerleri ve bilinçleri de haraç mezat satılmaktadır. "Anne, Yaşamak İstiyorum" isimli kitapta, gerçek bir bağımlının dramatik ve ibretlik öyküsünü bulacak, yeniden dirilişini ve hayata tutunma mücadelesini okuyacaksınız. Bağımlılık bataklığına sürükleyen etkenlere ve "küçücük" detaylara şahit olacaksınız. İlgisizliğin, özentinin, kompleksin, çevre faktörlerinin, ihanetin, umutsuzluğun düşürdüğü soğuk sokaklarda tam bir "var olma" mücadelesini okuyacaksınız.

Lütfen unutmayın! Uyuşturucuya kurban edilmiş her genç, kaybedilmiş bir vatan demektir! İyi okumalar...

Mezopotamya'da Hüzün / Abdülmelik Fırat / Beyan Yayınları

mezopotamyada-huzun "Bu röportajda beni en çok şaşırtan husus, Abdülmelik Fırat'ın farklı dinî veya etnik kimlikler üzerine sarfettiği cümlelerdi. Resmi müfredat eğitiminden geçmiş herhangi bir Türk, Abdülmelik Fırat'ın sadece Kürtlerin haklarını savunmasını beklerken o ilginç bir biçimde ve bir Müslümana yaraşır şekilde farklı dinlere mensup veya herhangi bir dine mensup olmayan insanların da haklarını aynı şekilde savunuyordu.

Dinde kardeş olduğu insanların haklarını savunduğu gibi insanlıkta kardeş olduğunu söylediği farklı din mensuplarını da aynı samimiyetle müdafaa ediyordu. Bu ülkede en büyük zulmün Türklere yapıldığını söylemesi, Türklerin de Kürtlerin de şerefli halklar olduğunu dile getirmesi, birini diğerinden ayırmaması, bütün kışkırtmalara rağmen Kürtlerin ve Türklerin birbirleriyle savaşmadığının altını çizmesi, yüzlerce yıl birlikte yaşamış iki kadim halkın irfanına vurgu yapması manidardı."

Var Olmak Ya Da Olmamak: Bütün Mesele Bu! / Taşkın Tuna / Şule Yayınları

var-olmak-ya-da-olmamak Hiç düşündünüz mü?

Anne ve babanızdan ikisi veya biri olmasaydı ya da içlerinden biri, bir başkasıyla evlenmiş olsaydı dünyaya gelmeyecektiniz. Buna göre sizin varlığınız, anne ve baba olarak iki kişiye bağlı. Ama annenizin de bir annesi ve bir babası olduğu gibi, babanızın da bir anne ve bir babaya sahip olduğu gerçeği karşısında, sizin doğumunuzda rolü olan kişilerin sayısı şimdi dörde yükselmiş oldu. Yani iki büyükbaba ile iki büyük annenin, annenizle babanızın doğumlarında söz sahibi olduğu ortaya çıkmış oluyor. Hikâye burada bitmiyor!

Bu silsileyi yüzlerce sene geriye alırsanız ihtimalin katlanarak arttığını göreceksiniz. Bu silsileyi bozacak bir olumsuzluk, mesela içlerinden biri eşiyle karşılaşmasaydı zincir kopmuş olacaktı. Bütün bu karşılaşmaları tesadüfle açıklamak mümkün mü? Buna göre var olmak, varlık kazanmak sanıldığı gibi sıradan ve normal bir oluşum değil, aksine olağanüstü bir planlama ve tasarım olarak değerlendirilse bu yaklaşım yanlış mı olur?

Yanılsamalar / Gül Gülsün Yıldız / h2o Kitap

yanilsamalar Yaşamın ortasına bırakılmış iki kız kardeş. Anne babanın bilinmezliğinde yetiştirme yurdunda büyüyen sahipsizler. Yetişkinliğe adım attıklarında yoksunlukları varsıllıkları olan iki arkadaş.

Sırlar yumağının ucunda yeşeren umutlar. İhanet kurgusuna eklenen hınç duygusu, pusu ve barut kokusu. Giderek büyüyen bir sarmaşık gibi yaşamı saran fısıltılar. Çocukluğa dönüp aranan yanıtlar. Kimsesizlik değil kimliksizlik sancıları... Sorular ve sorgulamalar arasında sürüklenen iki kadın.

Bulanık bir baba yansımasında çoğalan suçlarla yüzleşerek, ört bas edilen gerçeklerin soğukluğunda olgunlaşarak, gerçekleri bilene kadar her şeyin yanılsamalardan ibaret olduğunu öğrenen iki koca yürek...

Herkesin kendini ve bildikleri kadar olayları kendi bakış açısıyla anlattığı hızla akıp giden bir serüven.


DÜNYA EDEBİYATI

Oysa Gökyüzü Muhteşemdi: Sibirya Sürgününde Çalınan Bir Çocukluk / Dalia Grinkeviciüte / Epsilon Yayınevi

oysa-gokyuzu-muhtesemdi 1941'de Litvanya'nın işgalinden sonra Dalia Grinkevičiūtė, annesi ve erkek kardeşiyle birlikte Sovyetler tarafından Sibirya'ya sürülür. Gençliğini Altay Bölgesi'nde ve Kuzey Kutbu'nda sürgünde geçiren Dalia, yirmi bir yaşında sürgünden kaçmayı başarır. Litvanya'ya döndüğünde, sürgünle ilgili anılarını kâğıt parçalarına döker ve onları KGB'nin keşfedeceğinden korkarak bahçeye gömer. Kısa bir süre sonra KGB tarafından tutuklanarak tekrar sınır dışı edilir. Serbest bırakıldıktan sonra hatıralar sırrını korur, ancak Dalia'nın vefatından dört yıl sonra, 1991 yılında notlar mucizevi bir şekilde bulunur. Hatıraları barındıran notlar, Litvanya tarihinin en önemli belgelerinden biri hâline gelir...

Dalia'nın toprağa gömdüğü bu hikâye, muazzam bir dil gücüyle sürgündeki on dört yaşındaki bir kızın kaderini gösteriyor. Yazıların dolaysızlığı, yalnızca katlandığı acıya değil, aynı zamanda onu ayakta tutan umuda da tanıklık ediyor. Yazarı gibi hayatta kalma şansını aşan bir Litvanya masalı. Sovyet baskısını anlamak isteyen herkesin okuması gereken olağanüstü bir edebi eser...

Yitik Kızlar / Alex Michaelides / Domingo Yayınevi

yitik-kizlar Edward Fosca bir katil! Mariana bundan emin ama hiçbir şey yapamıyor. Çünkü Cambridge Üniversitesi'nde Yunan Tragedyası profesörü olan Fosca, bütün kampüsün hayran olduğu, yakışıklı, karizmatik ve lekesiz bir adam. Özellikle Genç Kızlar Kulübü denen özel hayran topluluğundaki öğrencileriyle ilginç bir yakınlığı var.

Bu kızlardan birinin törensel şekilde katledilmesi üzerine Mariana, psikoterapi uzmanlığını polise yardım için kullanmaya başlıyor. Eski okulu Cambridge'de, kuleler ve taş duvarların sardığı bu cennette, antik geleneklerin uğursuz bir şeyi sakladığının farkında. Lehinde görgü tanığı olmasına rağmen, katilin Edward Fosca olduğundan zerre şüphesi yok. Ama bir profesör neden öğrencisini öldürür? Ve neden Yunan mitolojisinin "genç kızı" Persephone'nin ayinlerinden ve yeraltı dünyasına yolculuğundan söz edip duruyor?

Kampüste yeni bir cesedin bulunmasıyla, Mariana'nın suçlunun Fosca olduğunu kanıtlama çabası onu çöküşün kıyısına sürükleyecek bir saplantıya dönüşüyor.

Uzun Veda / Raymond Chandler / Alfa Yayınları

uzun-veda Özel dedektif Philip Marlowe'un talihsiz arkadaşı Terry Lennox, karısının ölümü nedeniyle sırra kadem basmak zorundadır. Marlowe iyi bir arkadaş olmanın gereğini yerine getirir ve Lennox'a yardım eder. Ancak Marlowe arkadaşının ardından Tijuana uçağına el sallarken neye bulaştığının pek de farkında değildir. Çok geçmeden kendisini Los Angeles'ın zengin muhitlerinden birinde, alkolik zenginler, sinir krizinin eşiğindeki kadınlar, gözü kara gangsterler, düzenbaz polisler ve onların arasındaki karmaşık ilişkiler ağının ortasında bulur. Gizemli arkadaşının suçsuzluğuna dair hisleri onu kaç cesedin peşinde, hangi bulmacalara sürükleyecektir?

Raymond Chandler'ın ustalık eserlerinden 1955 Edgar Ödüllü Uzun Veda, yazarın yarattığı karakterlere, kendisinden ve hayatından izler de kattığı son derece önemli bir metin.

Woodstock'a Son Otobüs - Başkomiser Morse Serisi 1 / Colin Dexter / Mylos Kitap

woodstocka-son-otobus-baskomiser-morse-serisi-1 Colin Dexter'ın gerçek İngiliz birasına, klasik müziğe, bulmacalara ve İngiliz edebiyatına âşık dedektifi Başkomiser Morse, ilk olarak 1975'te Woodstock'a Son Otobüs romanıyla okurlarla buluştu. Biraz aksi, bazen huysuz, kural tanımaz ancak tüm bunlara rağmen sempatik, son derece zeki, kültürlü, şefkatli ve adaletli bir karakter olan Başkomiser Morse, dürüst ve güvenilir yardımcısı Başpolis Lewis eşliğinde 13 roman boyunca kadim üniversite kenti Oxford'da cinayetleri ve gizemleri aydınlattı.

Başkomiser Morse serisi, klasik İngiliz polisiyesi geleneğine sıkı sıkıya bağlıdır ve muammalara düşkün Morse, bu geleneğin olmazsa olmazı centilmen dedektif karakterinin geç örneklerinden biridir. Colin Dexter'ın ustalıkla kaleme aldığı bu seri, kahramanımızın becerilerini test eden, birçok koldan desteklenen, güçlü, inandırıcı ve çözülmeyi bekleyen karmaşık hikâyeler, son derece doğal diyaloglar, tatmin edici sonuçlar ve ayakları yere basan, akılda kalıcı karakterler sunuyor. Woodstock'a Son Otobüs, mutlaka çıkmanız gereken bu eşsiz yolculuğun ilk adımı.

Slovak Halk Hikayeleri / Pavol Dobsinsky / Fihrist Kitap

slovak-halk-hikayeleri Müthiş bir araştırmacı çabanın ürünü, 19. yüzyıl romantik kültürel araştırmacılığın yansıması olarak hayat bulmuş, kendinden önceki araştırmacıların bıraktığı yerden devam eden bir mantıkla Pavol Dobsinsky'de noktalanmış, 8 ciltlik ve 90 masallık koca bir yazın inşası...

Halkbilimi araştırmacılığının ürünlerinden biri olan bu nadide eseri, bölge ülkelerin çoğunun sahiplenebileceği fakat en temelde Slovak kültürünü yansıtan bu kıymetli derlemeyi Türk okuyucusuna ve araştırmacılarına sunmak bizi son derece mutlu ediyor. Türkçede ilk kez okuyacağınız ve özenle seçilmiş bu otuz Slovak masalı, hem hepimize çocukluğunda okunan yahut şimdi çocuklarımıza okuduğumuz popüler dünya masallarının tıpkısını hem de Slovak halkının, kültürünün ve dilinin kendine has izlerini taşıyan özgün, hayrete düşürücü ve yer yer de biraz korkutucu dünyasını anlatıyor.

Ben Sizin Mükemmel Meksikalı Kızınız Değilim / Erika L. Sanchez / Nemesis Kitap

ben-sizin-mukemmel-meksikali-kiziniz-degilim "Mükemmel Meksikalı kızlar üniversiteye gitmezler!"

"Liseden mezun olduktan sonra evlerinden ayrılmazlar!"

"Ailelerini asla terk etmezler!"

Olga mükemmeldi… Ama kardeşi Julia onların "mükemmel" Meksikalı kızı değildi.

Trajik bir kazada ablası Olga'yı kaybeden Julia, yıkılmış ailesinin ve kendi üzüntüsünün enkazını tek başına üstlenmek zorunda kalır. Annesi, örnek bir evlat olarak gördüğü büyük kızını, Julia'da yaşatmak ister. Fakat Julia, Olga'nın herkesin düşündüğü kadar mükemmel olmadığını keşfetmiştir. En yakın arkadaşı Lorena'nın ve erkek arkadaşı Connor'ın yardımıyla bambaşka bir Olga'yla tanışır. Bu arada kendi ideallerine uzanan zorlu bir yola çıkar.

Tuzun Kitabı / Monique Truong / Livera Yayınevi

tuzun-kitabi "Uzun bir ötekiler listesinde biri miyim yalnızca? Benden önce de yaralı avların oldu mu? İyi ama sorular sormanın ne yararı var, diyorum kendi kendime, sen şu anda benimleyken? Kimi erkekler gözlüklerini çıkarır, kimileri gözkapaklarını indirir. Sen sesini alçaltıyorsun. Arzu hepimizi değişik yollardan alçakgönüllü kılar."

1930lu yılların Paris'inde Gertrude Stein ve Alice B. Toklas çiftinin yatılı aşçısı olarak çalışmaya başlayan Vietnam asıllı Bình'in hikayesi Tuzun Kitabı. Stein ve Toklas'ın, dönemin ünlü sanatçılarının uğrak yeri olan 27 rue de Fleurus adresindeki evlerini merkeze alan roman, Truong'un zaman ve mekânda ustalıkla yaptığı sıçramalarla Bình'in sömürge dönemi Vietnam'ında babasının gölgesinde geçen çocukluğundan Paris'te kendine yeni bir hayat kurma çabalarına kadar uzanıyor. Truong'un, Alice B. Toklas'ın Yemek Kitabı'nda Vietnamlı bir aşçıdan bahsetmesine rastlamasıyla birlikte fitili ateşlenen Tuzun Kitabı, cinsel kimliğinden dış görünüşüne kadar döneminin ötekisi olan Bình'in yaşama tutunma ve bir yere ait olma çabasının etkileyici bir anlatısına dönüşüyor. 2004 yılında PEN/Robert W. Bingham, ALA Stonewall ve Young Lions ödüllerine layık görülen bu ilk romanında Truong tarihin etkileyici bir dönemini arka plana alarak okurlarını kolay kolay akıllardan çıkmayacak bir roman kahramanıyla tanıştırıyor.

Korku Haftası - Dünyanın Soyulduğu Yedi Gün / Aleksey Tolstoy / Ketebe Yayınları

korku-haftasi-dunyanin-soyuldugu-yedi-gun Korku Haftası: Dünyanın Soyulduğu Yedi Gün, ünlü Sovyet yazarı Aleksey Tolstoy'un üç uzun öyküsünü bir araya getiriyor. Sovyetler Birliği Bilimler Akademisi üyesi de olan Tolstoy bu öykülerde bilimkurguyla mizahı, kendine has Gotik bir kurmacayla polisiyeyi, nihayet melodramı harmanlıyor. Borsada vurgun yaparak dünyayı ele geçirmeye çalışırken kazara mutlak sosyalizmi hâkim kılan kapitalist kalantorları, ay parçalanırken son bir kez dansa kalkanları, karşılıksız seven bir kalbin ve merhametle doyuran ellerin kanına bulanmış birkaç bin frangı, trajikomik şekilde mahvolan çocukluk aşklarını, Don kıyısında avare yürürken kurulan "mavi kent düşleri"ni ve çok daha fazlasını okuyacaksınız. Okurken de heyecanlanacak, gülecek, üzülecek, hayran kalacak, belki biraz öfkelenecek ve, neden olmasın, bütün bunları bu kadar güzel anlatmayı başaran zekâyı kıskanacaksınız...

"Ya yok olup gideceğiz, ya da kardeşlerimizin çürüdüğü toprağın üzerinde göz kamaştırıcı kentler, güçlü fabrikalar, yemyeşil bahçeler kuracağız... Kendimiz için yapacağız bütün bunları... Yalnız kendimiz için tutkuyla, var gücümüzle yapacağız..."

Yıldızlar Saçıldığında / Victoria Jamieson, Omar Mohamed / Genç Timaş

yildizlar-sacildiginda "Nasıl bakılacağını bilirseniz, yıldızların özüne işlenmiş hikâyeler vardır. Bir yıldız gibi olun, ışığınız parlasın. Hikâyeniz parlasın. Çünkü bizi eve hikâyeler götürecek."

Mülteci kampında günler birbirinin aynı geçer: sıkıcı, aç ve gergin. Kampta ne yeteri kadar yiyecek vardır ne oyalanacak bir şey ne de ihtiyaç duyulan ilaçlar. Hayatının büyük kısmı kampta geçen Omar, okula gitme fırsatı doğduğunda bunu hem kendi hem kardeşi Hasan için bir umut ışığı olarak görür. Fakat bu aynı zamanda konuşamayan kardeşini, ailesine dair tek hatırasını yalnız bırakacağı anlamına gelir. Omar ve kardeşinin hayalini kurdukları yeni hayata başlamaları içinse beklemeleri, beklemeleri ve daha çok beklemeleri gerekir. Ömrünü karşılaştığı zorluklarla mücadele ederek ve değer verdiği şeyleri var gücüyle koruyarak geçiren Omar, nereye giderse gitsin ve yanında kim olursa olsun ailesini ve evini yüreğinde taşır.

Yıldızlar Saçıldığında, Omar Mohammed'in kendi hikâyesini tüm içtenliğiyle anlattığı, ödüllü çizgi roman yazarı Victoria Jameson'un kaleminde hayat bulan, bekleyişin ve umudun buluştuğu etkileyici bir çizgi roman.

Büyük Hizmetkar / Dimitris Sotakis / Delidolu

buyuk-hizmetkar Çağdaş Yunanca edebiyatın önemli temsilcilerinden Dimitris Sotakis'in kaleminden çıkan Büyük Hizmetkâr, kaderin oyunuyla birbirine bağlanan iki yalnız adamın hayatlarını tersyüz ederken insanın kendiyle olan mücadelesine gerçekçi bir perspektiften bakıyor. İktidarın yarattığı güç yanılgısına dair çarpıcı bir anlatı sunan yazar, kapitalizmin bireye dayattığı "ideal hayat" hedefini başarının merkezine koymuş şehir insanını usul usul eleştiriyor. Beklentileri yönetmeye çalışarak mutlak bir mutluluk elde edilemeyeceğini yüzümüze vuran roman, bir yandan da depresyonun insan hayatının her zerresine nüfuz ederek onu nasıl atıl bıraktığını gözler önüne seriyor.

Ölüm döşeğinde yatan güçlü ve nüfuzlu bir amca, kendini bildi bileli ona hizmet eden sadık hizmetkârı ve varsıllığın ortasında hiçliği yaşayan yeğeni... Amcanın ardında bıraktığı hatıraların hayaletleriyle baş başa kalan iki adam için belki de tek çözüm yolu yeni bir hayata başlamak!


Yazar: Yeni Çıkanlar - Yayın Tarihi: 02.07.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 07.06.2024 14:23
1.430

Yeni Çıkanlar Hakkında

Yeni Çıkanlar

Yeni Çıkan kitaplar hakkındaki kimi içerikleri bu profil altında yayımlıyoruz. Bu içerikler tanıtım bülteninden derlenmiş olabileceği gibi alıntı da olabilir. Nadiren kendi yazdığımız içerikler de olabilir.

Yeni çıkan kitaplarınızın tanıtım bültenlerini [email protected] adresine gönderebilirsiniz.

Yeni Çıkanlar ismine kayıtlı 212 yazı bulunmaktadır.