Epiktetos’la Modern Kaosu Aşmak

MS 55'te Hierapolis'te (Pamukkale, Türkiye) köle olarak doğan Epiktetos, Stoacılığın en etkili seslerinden biri haline geldi. Bu, onun gerçek özgürlüğün dış koşullarda değil, zihnin hâkimiyetinde yattığı inancının bir kanıtıydı. İsmi, Yunanca epiktētos "kazanılmış" kelimesinden türemişti ve bu, kölelikten felsefi üne uzanan yolculuğunu yansıtıyordu. Fiziksel engelli olmasına (muhtemelen köleliği sırasında maruz kaldığı zulüm nedeniyle) rağmen, Stoacı pratiklerle bu durumun üstesinden geldi. Musonius Rufus'un öğrencisi oldu ve daha sonra İmparator Domitianus'un filozofları Roma'dan sürmesi üzerine Nicopolis'te bir okul kurdu. Öğrencisi Arrian tarafından kaydedilen Diyaloglar ve El Kitabı (Enchiridion) adlı eserleri, Stoacı düşüncenin temelini oluşturmaya devam etmektedir. Epiktetos'un yaşamı ve fikirleri, zorlukların üstesinden gelmek, kendimizi tanımak ve içsel bir huzur bulmak için ilham verici bir yol haritası sunuyor. Onun sözleri, aklın gücünü ve insanların kendi kaderlerini şekillendirme yeteneğini vurgulamakta; gerçek özgürlüğün dışsal koşullardan bağımsız olduğunu hatırlatmaktadır.
Epiktetos'un "İyi Bir Yaşam" reçetesi başlıca üç tema üzerine kuruluydu: arzularınızın efendisi olun, görevlerinizi yerine getirin, kendiniz ve büyük insan topluluğu içindeki ilişkileriniz üzerine açık seçik düşünmeyi öğrenin.
"Hayattaki başlıca görev çok basittir. Yapmamız gereken tek şey sorunları tespit edip birbirinden ayrıştırmaktır. Ancak bu şekilde kontrolümüz dışındaki şeyleri net bir şekilde belirleyebilir ve gerçekten kontrol edebildiğimiz tercihlerimizi bunlardan ayırabiliriz. Peki iyiyi ve kötüyü nerede aramalıyız? Bunun cevabı kontrolümüz dışındaki şeylerde değildir. Bakacağımız yer içimiz ve yaptığımız seçimlerdir." (Epiktetos, Makaleler, 2.5.4-5)
Stoacı felsefedeki en önemli uygulama, değiştirebileceğimiz şeyler ile değiştiremeyeceklerimizi birbirinden ayırmaktır. Neye etki edebiliyoruz, neye edemiyoruz? Aynı şey bugün bizim için de geçerlidir. Asıl odaklanmamız gereken şey hayatımızda kontrolümüz altında olan ve olmayan şeyleri netleştirmektir. Böylece sadece daha mutlu olmakla kalmaz, aynı zamanda hayatta kazanamayacağı bir savaşın içinde olduğunu fark etmeyen diğer herkesten daha avantajlı bir duruma geçeriz.
Kontrol İkilemi:
"Bazı şeyler kontrolümüz altındadır, bazı şeyler ise değildir. Düşüncelerimizi, kararlarımızı, tutkularımızı, hoşnutsuzluklarımızı, kısaca kendi yaptığımız her şeyi kontrol edebiliriz. Öte yandan bedenimizi, servetimizi, ünümüzü, işimizi, kısaca kendi yapmadığımız hiçbir şeyi kontrol edemeyiz. Dahası kontrolümüz altında olan şeyler yaşam alanından bağımsız, hiçbir engeli olmayan ve tamamen önü açık şeylerken kontrolümüz altında olmayan şeyler zayıf, aşağılık, engellenebilen ve bize ait olmayan şeylerdir." (Epiktetos, Kılavuz Kitap, 1.l-2)
Bugün dış dünyada yaşanan olayları kontrol edemeyeceksiniz Bu korkunç bir şey mi? Biraz. Ama bunun karşılığında, bu olaylar hakkındaki fikirlerinizi kontrol edebileceğinizi bilmek sizi rahatlatacaktır. Bu olaylar iyi mi, kötü mü ya da haklı mı yoksa haksız mı? Durumu kontrol edemezsiniz ama bu durum hakkındaki düşüncelerini kontrol edebilirsiniz. Epiktetos kontrol edebilecekleriniz ve edemeyecekleriniz arasında keskin bir çizgi çizin diyor.
Yargıların Gücü
Stoacı felsefenin temel taşlarından biri olan bu ilke, Epiktetos'un "Bizi üzen olaylar değil, onlar hakkındaki yorumlarımızdır" sözüyle özetlenir. Bu yaklaşım, insanın dış dünyayı değil, içsel tepkilerini kontrol ederek özgürleşebileceğini vurgular. Olaylara karşı tepki (korku, arzu, öfke vb.) vermeyiz; onlar hakkındaki yargılarımıza tepki veririz ve yargılar bize bağlıdır. Stoacılar ilk izlenimin arkasındaki gerçeği ararlar
Olanı Kabullenmek (Amor Fati)
Stoacılar istenmeyen bir olay olduğunda olanı değil, düşünceleri değiştirmenin daha doğru ve kolay olduğunu anlamışlardır. Onlar, olanın (başa gelenin) bizim için zararlı olsa bile bütün için hayırlı olduğunu düşünmüşler ve her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu savunmuşlardır. Bu kabulleniş Nietzsche'de "amor fati" terimi ile ifade bulmuştur: Kaderi kabullenmek ve başa gelen her şeyi sevmek.
"Gerçekleşecek olan her şeyin senin istediğin gibi olmasını arzulama, aksine her şeyin olduğu gibi olmasını iste, böylece yaşamın huzurlu olacak. " (Enkheiridion 8)
Stoacılara göre başımıza ne gelirse gelsin yapmamız gereken yakınmadan ve sızlanmadan toplumsal rolümüzü kabullenmek ve onu elimizden geldiğince iyi oynamaktır.
Erdem ve Karakter: İçsel Kale İnşa Etmek
Epiktetos'un öğretilerinde erdem, dış dünyanın belirsizliklerinden bağımsız bir içsel güç kaynağıdır. Ona göre karakter, hayatta gerçek değer taşıyan tek şeydir ve şöhret, zenginlik veya dış başarılardan çok daha önemlidir.
"Karakter, şöhretten daha önemlidir."
Stoacı felsefe, karakterin dört temel erdem üzerinde temellendirildiğini savunur:
Bilgelik (Sophia): Neyi kontrol edip edemeyeceğinizi ayırt etme yeteneği. Bu Stoacı felsefenin temel taşıdır.Cesaret (Andreia): Zorluklar karşısında dik durmak, adaleti savunmak ve korkunun üstesinden gelmek.Adalet (Dikaiosyne): Başkalarına karşı dürüst ve adil davranmak, her durumda doğru olanı yapmak.Özdenetim (Sophrosyne): Tutkuları, arzuları ve dürtüleri kontrol altına alarak dengeli bir hayat sürdürmek.
Bu erdemler, kişinin içsel bir kale inşa etmesine yardımcı olur. Bu kale, dış dünyadaki karmaşa ve belirsizlikten korunmanızı sağlar. Epiktetos, karakteri güçlendirmenin her türlü zorluğa karşı dayanıklılık kazandıracağını ve gerçek özgürlüğün burada yattığını vurgular
Dikkat Disiplini: Zihnin Efendisi Olmak
"Dikkatiniz biraz olsun bile dağıldığında, canınız ne zaman isterse kontrolü ele alabileceğinizi düşünmeyin. Bunun yerine bugün yaptığınız bir hata yüzünden arkasından yaşanan her şeyin gitgide daha kötü bir hal alacağını aklınızdan çıkarmayın. Peki hatasız yaşamak mümkün mü? Kesinlikle değil. Ama hatadan kaçınmak üzere kendini geliştirmek mümkün. En azından hiçbir şeyin dikkatimizden kaçmasına izin vermeyerek birkaç hatadan kurtulabilmeliyiz." (Epiktetos, Makaleler, 4.12.1; 19)
Modern bağlamda dikkat, her zamankinden daha değerli bir kaynak haline geldi. İnternet, sosyal medya ve sayısız uyaran, sürekli olarak odaklanmamızı zorluyor. Epiktetos, dikkatin bir alışkanlık olduğunu ve onu korumamanın kötü sonuçlara yol açacağını belirtir. En ufak bir dağılma, planlarınızı sekteye uğratabilir. Bu nedenle, dikkatiniz en değerli kaynağınızdır; onu israf etmeyin.
Epiktetos'la İçsel Özgürlüğe Giden Yol
Epiktetos'un öğretileri, modern dünyanın karmaşasında bile bize rehberlik etmeye devam ediyor. Onun felsefesi, dış dünyanın kontrolümüz dışında kaldığını, ancak iç dünyamızda özgür olduğumuzu hatırlatır. Özetle Epiktetos şunu öğütler:
Kontrol edemediklerinizi bırakın: Onlarla savaşmak sadece enerjinizi tüketir.
Algılarınızı yönetin: Gerçekliği şekillendiren sizin bakış açınızdır.
Erdemle yaşayın: Karakteriniz, bırakacağınız en değerli mirastır.
Epiktetos'un sözleriyle:
"Kim olduğunuzu hatırlayın: Mantığınızla seçim yapabilen özgür bir insan."
Bugün, iç huzur arayanlar için Epiktetos'un öğretileri bir pusula görevi görüyor. Gerçek özgürlük, dış koşullarda değil, içsel seçimlerinizde saklıdır.
"Huzura giden tek bir yol var: Kontrol edemediklerinizi bırakmak ve kaderin ellerine teslim etmek."(Epiktetos, Diyaloglar, 4.4.39)
Epiktetos'la içsel özgürlüğe giden yol, modern yaşamda hâlâ geçerli bir rehber. Onun mirası, bize gerçek huzurun dışarıda değil, içimizde bulunduğunu hatırlatıyor.
Kendisinin Efendisi Olmayan Hiç Kimse Özgür Değildir
Yayıma Hazırlayan: Aslı Perker
Destek Yayınları
86 Sayfa
Yazar: Ulus ÇELİKER - Yayın Tarihi: 03.03.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 18.02.2025 09:58