Esat Zorkirişçi ile ❝Dünya'nın Egzersizi Deprem❞ Kit, Söyleşi, Serkan PARLAK

Esat Zorkirişçi ile ❝Dünya'nın Egzersizi Deprem❞ Kitabı Üzerine yazısını ve Serkan PARLAK yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizde

Esat Zorkirişçi ile ❝Dünya'nın Egzersizi Deprem❞ Kitabı Üzerine

25.12.2023 09:00 - Serkan PARLAK
Esat Zorkirişçi ile ❝Dünya'nın Egzersizi Deprem❞ Kitabı Üzerine

Esat Zorkirişçi ile Masalperest Kitap etiketiyle okurla buluşan yeni çocuk kitabı "Dünya'nın Egzersizi Deprem" hakkında konuştuk.

Esat Bey, yeni kitabınız "Dünya'nın Egzersizi Deprem" geçtiğimiz günlerde okurla buluştu. Çocuklar özelinde kurgu ve kurgu dışı türlerle ilişkiniz nasıl başladı, nasıl gelişti ve bugünlere nasıl geldiniz?

Merhabalar,

Ben aynı zamanda Yaratıcı Drama Eğitmeniyim ve çocuklarla birlikte çalışıyorum. Atölyelerde işlemek istediğim konuları hem hikâyeye dönüştürüyor hem de oyunlaştırıyorum. Bir konuyu ele alırken "Bir çocuğa bu konuyu nasıl anlatabilirim?" diye düşünürken onların baktığı pencereden bakmaya çalışıp dünyalarına girmeye çalışıyorum. Hayal Dünyası gelişmemiş hiçbir çocukla tanışmadım şimdiye kadar. Onların geniş hayal dünyasında anlatacağım konunun yerini bulmaya çalışıyorum. Çocuklar için kaleme aldığım hikayelerde bu şekilde başladı. Anlattığım hikâyenin bir de oyununu oynamak çocukların dünyasında kalıcı bir şeye dönüştüğünü görmemi sağladı. Her defasında deneme ile gelişti aslında. Konunun çocukta yansımasını görmeyince anlatma yöntemimi değiştirdim. Bu durumu çocukların hayal dünyasında bir seyahate çıkmak gibi görüyorum. Yolculuklar insana birçok şey katar. Bu seyahatlerim de gördüğüm şeyleri yazdım diyebilirim.

"Dünya'nın Egzersizi Deprem"i kaleme alırken ilham kaynaklarınız neler oldu? Gözlemleriniz, deneyimleriniz, okumalarınız metninize nasıl yansıdı?

Aslen Gaziantepliyim ve orada doğup büyüdüm. Üniversiteden sonrada güney bölgede farklı şehirlerde çalışma fırsatım oldu. 06.02.2023 Tarihli depremde ailem ve sevdiğim birçok kişi bölgedeydi. Depremden üç gün sonra ben de bölgeye gittim. Ne yazık ki gördüğüm manzaraları tarif dahi edemem. O dönem içerisinde televizyonlarda, radyolarda haber gündemimiz belliydi. Deprem bölgesinde yaşamayan çocuklarda bu durumu işitti ve merak etti. Belki o tarihe kadar "deprem" kelimesi hayatlarında dahi yoktu. Keza aynı şekilde bu durum deprem bölgesinde olan çocuklar içinde geçerliydi. Ben bölgeye gittiğimde yetişkinler kaygı, korku, kayıp gibi duyguları deneyimlerken oyun oynayan çocuklar da gördüm. Onlarla birlikte oyunlar oynadım. Yaşadıkları şeyi biliyorlar ama hala bu durumun neden gerçekleştiğine dair fikirleri yoktu. Deprem ne demekti? Neden depremin karşılığında evlerini ve belki sevdiklerini kaybetmişlerdi? Deprem bölgesinde olmayan çocuklar içinde aynı durum geçerliydi. Deprem onları evlerinden, ailelerinden, sevdiklerinden mi ayıracaktı? Bu kaygı dolu durumu bir şekilde onlara aktarabilmeliydim. Şehrim için, bölgem için, sevdiklerim için yapabileceklerimden biri de buydu. Onları kaygıdan uzaklaştırıp bir yandan da gerçeği anlatabilmeliydim. Bu sorular ve hissettiğim duygularla hikâye oluşmaya başladı. İstanbul'a yeniden döndüğümde hikâyeyi çocuklara anlatmaya başladım. Birlikte oyunlar oynadıkça küçük bir tatbikat yaptığımızı fark ettim. Hikayedeki ilham kaynağım dünyamız ve çocuklarımız diyebilirim. En çok onları dinlemek gerekiyor diye düşünüyorum. Anlatacak çok şeyleri var.

Deprem gibi çok önemli bir doğa olayını özellikle çocuklar için kaleme alırken, elinizdeki malzemeyi kurgu için yeniden üretip nasıl dönüştürdünüz? Çocuklar için kurgu dışı bir alanda yazmanın avantaj ve dezavantajları var mı?

0002085234001-1

Deprem, yaşadığım deneyimden kaynaklı öncelikle benim için oldukça hassas bir konuydu. Önce yaşadığımız şeyin sürekliliğini ve normalliğini hazmetmem gerekti. Dünya hem bizim evimiz hem de birlikte yaşamak zorunda olduğumuz bir arkadaşımız. Birlikte yaşayabilmek için onu çok iyi dinliyor olmamız gerekli. Bu yüzden kitabın ana karakteri dünyanın kendisi oldu ve kendini anlattı. Elbette çocuklara yazıyor olmanın avantajları ve dezavantajları mevcut. En güzel avantajı bence eğleniyor olmak. O renkli dünyanın içine girmek ve seyahat etmek. Bu benim için çok kıymetli ve avantajlı bir durum. Sürekli o pencerede kalmaya çalışıp dünyayı da öyle izlememe fırsat sağlıyor. Bir de çok "an" da yaşanılan bir yer. Çocuklar neredeyse çoğu zaman "an" da yaşıyorlar. O an ne yapıyorlarsa o. Olumlu ya da olumsuz tüm deneyimleri "an" da gerçekleşiyor. Onların bu dünyasını izlemek ve yazmaya çalışmak "an"ın lezzetini yaşatıyor. Dezavantajlarına gelecek olursak; benim için bir ip üzerinde yürümek diyebilirim. Oldukça dikkatli olunması gereken bir süreç. Her ne anlatıyorsanız onun dünyası için yeni bir şey ve 360 dereceden ele alıyor olabilmek gerekiyor. Yönlendirme yapmadan, didaktik olmadan özümseyerek işlemek gerekiyor. Bir kuyumcunun en küçük şeyleri tüm inceliğiyle işlemesi gibi.

Esat Bey; yağmur, kar, doğalgaz, volkan ve depremi çocuklara oyun mantığıyla anlatıyorsunuz. Ardından çök/kapan/tutunu da oyunlaştırıyor, oyunun kurallarını anlatıyor ve ebeveynlere mektupla kitabınızı pozitif bir yaklaşımla sonlandırıyorsunuz. Kitabınızın içeriği hakkında neler söylemek istersiniz?

İnsanlığın yeryüzündeki tarihine bakarsak yaptığı her şeyde dünyayı dinlemiş diyebiliriz değil mi? Yerleşim alanlarını onun sunduğu berekete göre konumlandırmış. Aynı zamanda yaşamı için tehlikeli olan şeylerden de uzak duracak şekilde ayarlamış kendisini. Örneğin; volkanik dağların eteğine yerleşim alanı kurmamış. Deneyerek öğrenmiş nasıl birlikte yaşayacaklarını ve öğrenmeye devam ediyoruz. "Deprem" doğal bir oluşum dünyamız için onu afet haline getiren bizim yanlış uygulamalarımız. Tehlike, korku, kaygı gibi durumlarda kendimizi nasıl konumlandıracağımız önemli. Tıpkı insanlığın yeryüzünde en başından beri yaptığı şey gibi. Bir Deprem ülkesiyiz ve buna hazır bir şekilde yaşamamız gerekiyor. Kitap içerisinde de hem depremi konuşalım hem de bu durumda neler yapmamız gerekir? Sorumluluklarımız nelerdir? Aile içi bir tatbikat olsun istedim. Oyunun etkileyici gücüne inanıyorum.

Romanınızı resimleyen illüstratör Öznur Kaplan ile birlikte nasıl bir çalışma yöntemini hayata geçirmeye çalıştınız?

Sevgili Öznur'a çok teşekkür ederim öncelikle. Projeyi ilk ona götürdüğümde aynı şekilde sahiplendi ve heyecanlandı. Daha sonrasında sevgili Genel Yayın Yönetmenimiz Ayça Atçı, sevgili Editörümüz İdil Barım ile birlikte ortak bir grup oluşturduk. Renklerden, çizgilere, kapak seçimine kadar çocukların "kaygı" durumunu önünde bulundurarak hareket ettik. Tam anlamıyla bir ekip çalışması diyebilirim. Resimli çocuk kitaplarında hikâye ve resmin ortak dili, ahengi çok önemli. Öznur'da aynı şekilde hikâyeyi ve dünyayı duydu bunu da çok güzel yansıttı diye düşünüyorum.

Önümüzdeki dönemde çocuklar için salgın, iklim krizi, savaşlar, göçler ve temel eşitsizlikler gibi can alıcı konularda kurgu dışı yapıtlar üretmeyi düşünüyor musunuz?

Bu tarz konuların çocuk kitaplarında işlenmesini değerli buluyorum. Hayatın gerçeklerini bir şekilde çocuklara anlatıyor olmak yetişkin olan her insanın sorumluluğunda. Şimdiye kadar deneyimlemediğim bir hikâyeyi yazmadım. Bahsetmiş olduğunuz konu başlıklarından temel eşitsizlikler/akran zorbalığı ile alakalı bir hikayem yine Masalperest yayınevinden çıkacak. Diğer başlıkları da kendime not aldım. Belki Dünyamız anlatır, ben de yazarım.

Esat Bey, son dönemde neler okudunuz? Çocuk edebiyatı alanında başucu kitaplarınız hangileri?

Çocuk, Köstebek Tilki ve At benim başucu kitabım. Her cümlesi bana iyi geliyor. Son zamanlarda Dünya Çocuk Edebiyatında Kobi Yamada'nın kitaplarını okudum. Bireysel olarak ilgilendiğim alanlara çok güzel değinmiş. Yine Masalperest yayınevinden çıkan Fatih Cem Gülbent'in Söyle Tamana, Özlem Fedai Korçak'ın Canavarlar da Kibardır, Serap Şahin'in Eşsiz Mavi, Gülşah Yemen'in Uç ve Bitsin, Murat Moroğlu'unun Şeyden Sonra Yaşam isimli kitapları son zamanlarda okuyup keyif aldığım kitaplar. Sevgili Çiğdem Odabaşı'nın "Ben Kimim" isimli resimli çocuk kitabı da şairane diliyle yine favorilerim arasında.


Yazar: Serkan PARLAK - Yayın Tarihi: 25.12.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 14.12.2023 09:41
679

Serkan PARLAK Hakkında

Serkan PARLAK

1975 yılında Bilecik'te doğdu. Ankara Üniversitesi D.T.C.F. Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi.

Derlediği "Başka Semtin Öyküleri" adlı öykü kitabı Bilgi Üniversitesi Gençlik Çalışmaları Birimi, ilk romanı “Ormanın Kıyısı” Roza Yayınları , “Kasabadan Kente Doğru, Cemil Kavukçu Öykücülüğü” adlı derleme deneme-inceleme kitabı ise Günce Yayınları tarafından yayımlandı. Editör ve düzeltmen olarak yaklaşık kırk kitabı yayına hazırladı.

Gazete kitap tanıtım eklerinde -Radikal Kitap, Akşam Kitap- dergilerde -Notos, Varlık, Roman Kahramanları- 2015 sonrasında ağırlıklı olarak dijital mecralarda -Oggito, edebiyathaber, kitaphaber, literaedebiyat, k24kitap, edebiyatburada- kitap tanıtım, eleştiri, inceleme, deneme ve çağdaş sanat yazıları yazdı.

Halen İstanbul’da yaşıyor, MEB’de Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak çalışıyor. Defne’nin babası.

Yayınlanmış Kitapları

- Cemil Kavukçu Öykücülüğü, Editör, Günce Yayınları, 2021
- Ormanın Kıyısı, Roza Yayınevi, 2016
- Başka Semtin Öyküleri, Derleyen, Bilgi Üniversitesi Gençlik Çalışmaları Birimi, 2014

Serkan PARLAK ismine kayıtlı 106 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 3 kitap bulunmaktadır.

Twitter Kitap Satış Sitesi Kitapyurdu.com