Feride Çiçekoğlu’nun Uçurtması
İnci Abla yine kuşlara benzeyen uçurtmalar çizer misin ömrüme? Uçurur musun beni yerden göğe. Neredesin İnci Abla? Ben büyüdüm kendi içimde ve dünyanın ismime çok uzak olduğunu gördüm. Keşke annem sevdiği sanatçıya özenip ismimi "Barış" koymasaydı, gözünü açıp dünyanın gerçeklerini ve insanın acımasız yüzünü görüp "Savaş" deseydi bana. İsmim Barış ama hayatım savaş yeri İnci Abla ve nedense büyüdükçe seni daha çok özlüyorum, hapishane duvarları arasındaki bizi özlüyorum.
Umutlu olmak istiyorum İnci Abla ama olamıyorum. Bir tarafta hep Barış olsun diyorsun ama olmuyor. Hep "Savaş" diyenler galip geliyor. Gelip ölmeme yardım eder misin İnci Abla. Ben yaşlandım artık. Düşünebiliyor musun: Çocuk Barış, yaşlı bir adama dönüştü ve her şey eskisinden daha da iğreti.
Bana çizdiğin uçurtma hala yerde, mahpushane avlusunda, kırık dökük. Senin bana öğrettiğin gibi sevmek istiyorum İnci Abla. Sevemiyorum ama ne kendimi ne de başkalarını. Sadece çocukları görünce seni ve çocuk Barış'ı hatırlıyorum. Yere çizdiğin uçurtma havalanıyor bir an için gözlerimin uçsuz bucaksız göğünde. Sonra aynı silahlı adamlar ateş ediyorlar, düşürüyorlar uçurtmamızı. Tekrar başa dönüyorum. Ankara Kapalı Cezaevi'ndeyim. Her şeyimle kapanmışım içime. Kimseler gelmiyor ziyaretime. Kimseleri görmek istemiyorum.
Neden ismime ve içimdeki çocuğa ihanet ettim İnci Abla? Hiç anlamıyorum. Çocuk Barış bana küstü. Şimdi ismi Savaş olan bir adamın gölgesinde ölüm kalım mücadelesi veriyorum aynı cezaevinde. Sadece savaş var hayatımda, bir de senin uçurtmalı hatıraların. İçim yanıyor İnci Abla. Tek başıma ölemiyorum ve seni tarafsız bir kederle özlüyorum.
Yine bir eylül düğümü gelip boğazıma takılıyor, yutkunamıyorum. Bütün hayatım eylül düğümüne bağlanıp kalıyor. Tekin olmayan bir saplantı gibi. Bütün hayatım 1980 darbesinin gölgesinde geçiyor, aynı cezaevinde. Barış gidiyor küçük adımlarla, tatlı tebessümüyle. Savaş gelip hayatıma el koyuyor, olanca hoyratlığıyla.
İnci Abla kuş kanadına binip çayırlara gitmeyi özledim seninle. Kuş kanadına binip uzak çayırlara yolculuk yapabilseydim, belki bir başıma ölmeyi başarırdım. Yapamıyorum ama olmuyor. Küstü kuşlar, düştü ömrümün en güzel, en özel uçurtması. Senin hediye ettiğin uçurtma. Bağışla beni İnci Abla. Layık olamadım hikayemize. Birlikte başladığımız hikayemizin sonunu getiremedim senden uzakta, bir başıma. Hep kendime yenildim, yaşamaya geç kaldım, hayatıma eksik yazıldım. Yapamadım İnci Abla.
Artık düşle gerçeği ayırt edemiyorum, düşsel uçurtmalar uçuramıyorum uzak diyarlara. Düş gücümü kaybettim İnci Abla. Kendimi Ankara Kapalı Cezaevi'ne kapattım her şeyimle. Ne kuşlar uçuyor göğümde ne de uçurtmalar uğruyor semtime. Oysa ne çok severdik kuşları ve uçurtmaları. Tanrının kuşları ve bizim uçurtmalarımız birleşiyordu göğümüzde, göğüs kafesimizde. Şimdi yoklar hiçbiri. Sadece iç çekiş ve iç kapanma var. Hep iç çekiyorum bir başıma senden uzakta ve içime kapanıyorum ömrümün yegane Kapalı Cezaevi'nde.
Ve kafesler. Bizi birbirimizden uzaklaştıran kafesler. Görünen ve görünmeyen, kirli ve küfürbaz, ağır ve kalın kafesler. Hapishane kafeslerimi taşıdım hep kendimle. Nereye gittimse benimle geldiler kafesler. O günlerin mirası. Hiç unutur muyum İnci Abla. Seni anladığımda içine düştüğün kafesle, çok geçti artık. Ömrüm kafes yapma yeri olmuştu. Ömrümü bir kafesten bir başka kafese taşıyordum bir başıma. İçinde sadece kendimin olduğu kafesler, o günlerden kalma, senin hatırına, senin hatırana hürmeten.
Kuşlara benzer miydi çizdiğin uçurtma? Hatırlamaya çalışıyorum ama bir türlü hatırlayamıyorum. Bunu bir hatırlasam çıkacağım içimdeki Kapalı Cezaevi'nden. Gelip bana hatırlatır mısın İnci Abla. Hatırlarsam içimdeki çocuk Barış geri gelecek, Savaş yenilecek, hepten gidecek.
Tutamadığın sözlerin aklıma geliyor, içim parçalanıyor, içimdeki Kapalı Cezaevi hepten üzerime kapanıyor. Seni çok sevdim İnci Abla. Belki annemden öte sevdim. Sen biricik İnci Abla'mdın, gerçek kardeşimdin, tek arkadaşımdın, can yoldaşımdın.
Pinokyo geliyor aklıma, burnumun direği sızlıyor, içimde bir şeyler kırılıyor. Kuşa benzeyen bir uçurtma, uçurtmaya dönüşen bir kuş karanlık göğümde belirip belirip kayboluyor. Hatırlıyorum birden: Saf, temiz, gerçek sevgiydi bizi birbirine bağlayan ve sımsıcak tebessümün.
Artık tek başıma ölmek istemiyorum İnci Abla. Muhayyel de olsa seninle birlikte yaşamak istiyorum yine eskisi gibi.
Görüyor musun İnci Abla: Yere çizdiğin uçurtma bir kuşa dönüşüp uçmaya başlıyor. İçimdeki Kapalı Cezaevi'nden çıkıyorum seninle, sevginle, tebessümünle.
Uçurtmayı Vurmasınlar
Feride Çiçekoğlu
Can Yayınları
108 sayfa
İstanbul, 2019
Yazar: Faik ÖCAL - Yayın Tarihi: 26.04.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 25.04.2024 11:13