Film Okumak’ı Okumak
Film izlemek, bir seyirci deneyimidir ve çoğunlukla bir sinema salonunun veya ev sineması konseptinin filmi izleyen kişi ya da grup üzerinde bıraktığı etkidir. Bu deneyim, izlenen filmi değerlendirmek gibi bir kaygıyla yaşanmaz. Film, burada bir eğlence ve haz aracı kullanılır ya da film izleme bir boş zaman etkinliği olarak yapılır. Seyircinin yaşadığı bu tecrübede, izlenen film hakkındaki düşünce ve kanaatler yine eğlencelik yorumlar olarak kendini gösterir. Ancak film okuma, profesyonellik, daha üst seviyede bir deneyim ile filmin çözümlemesini sağlayacak bilgi ve birikim ister.
Bir filmi izlemek, onu eleştirip yorumlamak için yeterli olmaz. Filmi hangi bakış açısına göre değerlendireceğimiz onun bize nasıl görüneceğini de belirler. Çünkü filmde gizli olan anlam katmanları ve onun önünde duran metaforlar, çözümleme esnasında ulaşacağımız derinliği de belirleyen perdelerdir. Seyirci ile çözümlemeciyi birbirinden ayıran ya da onları farklı kılan da bu bakış açısının görme kabiliyetidir.
Serdar Arslan'ın Film Okumak-Eleştirel Film Okumaya Giriş çalışması da sinema anakarasında yer alan ayrıntıların, film okuma kabiliyetiyle ve bir uzman hassasiyetiyle görünür olacağını birçok film okuması tecrübesiyle bize aktaran kıymetli bir eser. Arslan'a göre sinema yazarlığı daha genel bir anlam içerir ve film okuma çalışmalarından faklıdır. Film okuma, Arslan'ın dile getirdiği gibi daha özel anlamıyla sinema alanının kapsamını bilmeyi gerektirir. Buna bağlı olarak filmin anlatı unsurlarını tanımak, sinemanın biçimsel tarafını keşfetmek, sinematografi unsurlarını ve filmin teknik yönüne dair bilgi edinmek ve bunlarla birlikte yapılacak okumalar ile dünya ve düşünce tarihini, medeniyetlerin dinamiklerini, toplumsal reflekslerini, an ve zaman idrakini kavrama çabası içerisinde olmak gibi tecrübeler de istemektedir.
Arslan, bir filmi bütün olarak izledikten sonra filmin biçim ve içeriğine dair temel odakların keşfedileceğini dile getirir. Bu keşif çok önemlidir ve filme dair eleştirel bakış açısını belirler. Filmin klasik anlatı elemanlarıyla bir hikâye mi anlattığı ya da açık bir biçimsel yaklaşımının mı olduğu bu keşfi sağlayan bakış açısıdır. Ona göre filmin biçim ve içerik odağına yönelik yapılan tespitler, filimin değerlendirme ve çözümleme sürecinde yaygın olarak kullanılan felsefi, sosyolojik, ideolojik, tarihsel, göstergebilimsel, psikanalitik, bilişsel, feminist gibi tür eleştirisi yaklaşımlarına götürebilmektedir.
Bugün çoğunlukla başvurulan film okuma yöntemi semiyolojik okuma yöntemidir. Bu yöntemde bir filmin seyirci üzerinde bıraktığı etki ve izlenim tespit edilmeye çalışılır. Arslan'ın da ifade ettiği gibi günümüzde filmlerin semiyolojik okumaları genel olarak bu çerçevenin dışına çıkmıştır. Bugün daha çok filmdeki simgeler tespit edilip anlamlandırma çabası olarak sürmektedir. Bu okuma biçiminde daha çok filmlerdeki simgelere filmi okuyanım uzmanlık alanı ya da kişisel yorumu etki etmekte ve buna göre filme bir anlam giydirilmektedir. Arslan'a göre ise bu durum, seyir deneyimini daraltıp anlamı indirgemeye yol açar.
Nitekim Tarkovski'nin de dediği gibi 'Sinemanın vazgeçilmez önkoşulu, hatta filmin nihai ölçütü yaşayan gerçeklik, olgusal somutluktur. Bunu defaatle hatırlatmakta yarar görüyorum. Filmin eşsizliği de buradan kaynaklanır, yoksa yönetmenin özel bir plastik yapı inşa ederek bunu sır dolu düşünce süreçleriyle birleştirmesinden, yani filme bir anlam yüklemesinden değil. Simgeler böyle doğar, ama ne yazık ki kamuya mal olarak hemen klişeleşir. Sinemanın saflığı ve aktarılamaz gücü, görüntülerin simgesel niteliğinde değil, gerçek bir olgunun somutluğu ve tekrarlanabilmezliğini ifade etmesinde yatar.'
Arslan, eleştirel film okuması yaparken kavramların doğru ve yerinde kullanılması gerektiğini söyler. Çünkü onun da dile getirdiği gibi hakikat, gerçek, gerçeklik, gerçekçilik gibi kavramların birbirlerinin yerine kullanılması bir anlam kargaşası doğuracaktır. Arslan'ın da çok güzel ve yerinde yaptığı tanımda olduğu gibi hakikat, varlık ve oluşun tenzihi-soyut-aşkın-bâtınî-metafizik-manevi konumudur. Gerçek ise varlık ve oluşun teşbihi-somut-içkin-zahirî-fizik-maddi konumudur. İnsan, yaşarken gerçekle muhataptır ve sanat gerçeği temele alarak hakikate/tevhide ulaşma çabası güder. Gerçeklik ise sanatçının kendilik süzgecinden süzerek ortaya çıkardığı eserdir. Buna bağlı olarak da yönetmenin/filmin hakikate veya gerçekliğe yönelik tavrı onun eserine değer biçme konusunda da film okuması yapan kişi için ölçüt haline gelir.
Arslan'ın çalışması, sinema ve kutsal ilişkisinden sinemamızın kimliğine, Türk Sineması'nın kuramsal değerlendirmelerinden sinemada kötücül bakışa ve Nuri Bilge Ceylan Sineması'na, yeni gerçekçilikten Godard Sineması'na, kurmacanın gerçeğin dili olarak yer edinmesinden kırktan fazla örnek film okumasına kadar çok zengin bir içeriğe ve film okuma üzerine keyifli bir alan okumasına davet eden bir eser. Arslan, bu ön başlıklar ve ön okumalarla okuru hem kitaba hem de film okuma deneyimine de hazırlıyor. Serdar Arslan, film okuma çalışmalarında çok önemli bir boşluğu bu kıymetli çalışmasıyla doldurmuş. Sadece alan çalışması yapanlar için değil, film izleyen herkes için okunması gereken bir eser.
Film Okumak
Eleştirel Film Okumaya Giriş
Serdar Arslan
İnsanart Yayınları
İstanbul, 2021
Yazar: Uğur CUMAOĞLU - Yayın Tarihi: 01.12.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 14.12.2021 16:05