Filmdeki Saraybosna

Avusturya ve Almanya TV Kanallarının ortak yapımcılığı ile I. Dünya Savaşı'nın 100. yılına ithafen çekilen bir filmdir "Sarajevo-Saraybosna".
Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand'ın suikastını konu alan filmde, kendilerini devrimci olarak niteleyen Sırp işbirlikçisi milliyetçi fedailerden Sırp Hükümetinin desteklediği "Kara El" adlı aşırılık yanlısı grubun adına ulaşılsa da suikasttan bir ay sonra I. Dünya Savaşı patlak verir. Dört yıl boyunca birçok cephede devam eden l. Dünya Savaşının fitilini ateşleyen bu suikast, dünya tarihi açısından oldukça önemlidir.
2014 yılında kayda alınan film senaryosu ve oyuncuları özelinde ödüllere layık görülmüştür.
Pedalların İzinde
Bosna-Hersek eyaletinin başkenti Saraybosna'da Avusturya-Macaristan taht varisinin suikasta kurban gitmesi 100 yıl önce 28 Haziran 1914'te gerçekleşmiştir. Bu nedenle filmin bir korteji bekleyen halkı göstererek başlar. İkinci sahnede bir patlama sesi duyulurken ardından iki el silah sesi gelir. O esnada izleyicinin gördüğü oradan oraya kaçışan insanlar ve bisiklet kullanan bir adam olur.
O sabah; kahverengi takım elbisesiyle bisikletinin pedallarına asılan Leo Pfeffer (Florian Teichtmeister), her şeyden habersiz işe giden genç bir yargıçtır. Patlayan bombanın Arşidük ve eşine hafif şekilde zarar vermesiyle amaçlanana ulaşılamamasından kısa süre sonra Browning marka silahtan ateşlenen iki kurşunla nihai sonuca erişildiğinde, Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand ve eşi aldığı ölümcül kurşunlarla suikasta kurban giderler.
Hanedan kortejinin Sırp bayramı olan Aziz Vitus Gününe denk getirilmesi, güzergâhın gazetelerde ayrıntılarıyla halka duyurulması, yol boyunca görevlendirilen polis sayısının yetersizliğinden kaynaklanan gevsek güvenlik tedbirleri, bombalı saldırıdan hafif yaralarla kurtulan hanedan üyelerinin kısa süre sonra ikinci kez aynı güzergâhtan geçirilmesi emrinin neden ve kim tarafından verildiği gibi sorular vakayı inceleyen yargıcın aklını kurcalarken filmin senaryosunu oluşturmaktadır.
Yargıç Pfeffer'in önderliğindeki soruşturmada henüz bir sonuca varılamamışken, sorgulamalar ve araştırmalar devam ederken tüm gazetelerde savaş manşeti atılması kararı çoktan verilmiş olan I. Dünya Savaşı'na doğru giden süreci başlatır. Suikastı araştırarak dosyasını oluşturmakla görevli olan sorgu yargıcı Leo Pfeffer, inandığı doğrular için çabalar. Bu çabalar süresince, detaylıca planlanmış, onayı verilmiş, suikast görünümünde bir cinayet(!) olduğu şüphesi yargıcın ve izleyicinin zihninde belirir.
Franz Ferdinand'ın ölümüyle pimi çekilen olaylar silsilesini durdurmak için çabalayan Yargıç Leo Pfeffer'in etrafında dönen senaryo, filme biyografik özellikler katmaktadır. Film boyunca yargıcın söyleyeceklerinin hiçbir hükmünün olmadığı görülse de yazacağı rapora atacağı imzaya oldukça önem atfedilmiştir.
1. Dünya Savaşına Doğru
Film, dünya çapında bir savaşı başlatacak önemdeki vakayı değil de bir cinayeti aydınlatmaya çalışan titiz bir dedektifi konu alır nitelik taşımaktadır. Ancak burada "aydınlatma" kelimesi kullanılmışsa da ( deyim yerindeyse) karartma yapıldığı söylenebilir. Olayla ilişkili her delil, konuşulan her tanık gerçekten uzaklaş(tırıl)mak üzerine kurgulu olunduğunun altını çizmektedir. Kurguyu bozacak her kişiden, nesneden ve bulgudan hoşnutsuzluk duyan çok sayıdaki muhatap ise izleyicinin neyin ne olduğuna dair soru işaretlerini arttırmaktadır.
Zekâsı, dürüstlüğü ve çabuk karar verebilme özellikleriyle yargıcın aklını karıştıran etken ise güzel oyuncu Melika Foroutan'ın canlandırdığı Marija Jeftanovic karakteri olur. Orduya malzeme ve iaşe satarak zengin olmuş babasıyla beraber yaşayan Marija bir Sırptır. Kâğıt üstünde evli olsa da Fransa'daki eşinden ayrı yaşayan güzel kadın, yargıcın duygularıyla ve araştırdığı etkisi büyük suikastla aynı anda uğraşmak zorunda bırakır. Diğer yandan bir filmin olmazsa olmazı duygusal içerik ayağını tamamlamakla mükellef olan bu hususun senaryoda oldukça sakil kaldığını ve belki de sonradan eklemlenmiş olabileceğini düşündürmektedir.
Yapımda kullanılan kostümler, objeler ve mekânlar filmin ait olduğu dönemi yansıtmaktadır. Etnisite bakımından oldukça çeşitli olan ülkede bu durumun sokağa yansıması halkın giyim kuşamındaki farklılıklarla teyit edilmiştir. Erkeklerde fötr şapka, melon şapka, fes ve sarık çeşitleriyle, hanımlarda pullu payetli modern şapkalarla, tülbent ve etol başörtülerin olması bu konudaki belirgin nüanstır. Arnavut kaldırımlı sokaklar, ellerdeki ahşap sepetler, gözümüzün aşina olduğu şehir içi küçük köprüler, filmin platosunun bir Anadolu kasabası olduğu hissini uyandırmaktadır. Yanı sıra Dük ve Düşesin kostümleriyle ordu mensuplarının kostümleri oldukça başarılı dizayn edilmiştir. Renkli ve canlı detaylar filme farklı bir enerji katmaktadır.
İç mekân çekimlerinin birçoğunda karanlık, loş bir çekim tekniği benimsenirken bazı sahneler oldukça aydınlıktır. Hatta bazılarında günışığı gözleri kamaştırmaktadır. Filmdeki ışıklandırmanın sahneye göre değişiklik göstermesi sorgu yargıcının karanlıkta olanları aydınlığa çıkartma çabasını içeren senaryo izinin takibini lanse eder gibidir.
Konvoyu karşılayan coşkulu kalabalığa karışmış olan genç görünümlü adamların yüzlerine yansıyan korku dolu endişelerin görüntü yönetmenince kameraya yansıtılmasına eşlik eden müzikler önemli bir rol oynamaktadır. Tercih edilen müzik büyük bir olayın gelmekte olduğunun habercisidir olur.
Siyasi gerilimli filmde, hanedan üyelerini gerçekte kimin vurduğu, sebebi, bürokratların gerçekten de böyle organize olup olmadığı, filmin tümünde boy gösteren yargıcın gerçek olup olmadığı soruları yapıma gizem katmaktadır. Gizemin içindeki komplo teorisi ise; liberal görüşlü arşidükün etnik gruplara daha fazla özerklikle haklar vermek istediği ve bu yüzden gerici güçlerin onun tahta çıkmasını engel olduğudur. Planlı bir ölüm olduğunun altı belirgin olarak çizilen filmde Sırbistan'a savaş ilan etmek isteyen iştahlı Alman bürokratlarla insanlık tarihinin en geniş çaplı savaşlarından birine giden yola çıkılmasının ardında (eğer var ise) Avusturya-Macaristan ve Almanya komplo teorisini iyi anlatan bir filmdir Saraybosna.
Sonuç
Gideni garip hissettiren hüzünlü bir fotoğraf gibidir Bosna. Kenarları yıpranmış, yer yer sararmış, büyük bölümüne kan sıçramıştır. En azından ben gittiğimde yoğun bir şekilde tam da böyle hissettim.
Film I. Dünya Savaşı'na ilgi duyanlar için iyi bir seçim olabilir. Çok sayıda insanın ölümüne yol açan büyük bir savaşın başlatılmasının pamuk ipliğine bağlı olduğunu, genç yargıcın gidişatı değiştirme şansına sahip olamayışı, çıkarlarının peşine takılmış son sürat giden bürokrat güruhu izleyicinin içini burkabilir.
Yönetmen: Andreas Prochaska
Senaryo: Martin Ambrosch, Kurt Mündl
Yapımcılar: Isabelle Welter, Danny Krausz, Kurt Stocker
Oyuncular: Florian Teichtmeister, Juergen Maurer, Melika Foroutan, Heino Ferch, Cornelius Obonya, Edin Hasanovic, Erwin Steinhauer
Süre: 1 sa 38 dk
Yazar: Necla DURSUN - Yayın Tarihi: 29.10.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 24.11.2021 08:47
Sinematografi ve filmin izleyicide bıraktığı etki açısından değerlendirmenizi güzel bulduğumu ifade etmeliyim. Sonuç bölümü biraz daha genişletilebilirdi.