Filmi Olan Kitaplar 1: Fareler ve İnsanların Ters Giden Hikâyesi
Hasna PARA yazdı...
"Anlamak çok zor, anlaşmak adeta imkânsız."
Kaan H. Ökten
İrlanda asıllı Amerikan yazar John Steinbeck'in kaleme aldığı tüm hikâyeler kült eserler arasında zikredilir. Aynı zamanda birçok eseri sinemaya da uyarlanmıştır. Filmi olan kitaplara dair bir yazı serisi planladık. Bu serinin ilk durağı Steinbeck'in meşhur Of Mice and Men (Fareler ve İnsanlar) romanı. Aslında belki bu çalışma "filmi olan kitaplar" ve "kitabı olan filmler" olarak kendi içinde ayrılabilir. Kendinden söz ettiren iyi edebiyat eserlerinin sinemaya uyarlaması yapılıyor. Bu işin maddi kazanca dayalı boyutu işinin ehlinin gündeminde olabilir. Biz edebiyatseverleri ilgilendirense sanırım karakterleriyle yoldaş olduğumuz, hikâyesini zihnimizde canlandırdığımız bu eserlerin bizim için daha somut hâle gelmesi. Bir de bazı çok izlenen filmlerin daha sonra kitapları yazılıyor. Bir edebiyat eserinin sinematografik bir yönü bulunabilir. Yazılmış olan bir eserin -yazarı hayattaysa kendisiyle de iletişime geçilip- filmi çekilebilir. Bu süreçte rastlanan, daha çok, senaryonun işleyişinden, karakterleri canlandıracak oyuncuların seçimine kadar yazarın fikrine de başvurmaktır. Filmlerin daha sonra kitaplaşması ise çok daha başka bir olay. Edebî türde eser vermeye devam eden benim için hayal gücünü fazlasıyla sınırlandıran bir durum gibi gözüküyor. Bu konuda sizin de düşüncelerinizi öğrenmek bizi oldukça mutlu eder.
Bu yazı serisinde olabildiğinde hikâyenin gidişatından bir şey sezdirmeden -evet, spoiler da diyorlar- kitabı ve filmi birlikte değerlendirmeye çalışacağım.
Fareler ve İnsanlar ilk kez 1937'de yayımlandı. Kitapta açıkça ifade edilmese de Büyük Buhran hikâyenin temelini oluşturuyor. 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı, Kuzey Amerika ve Avrupa başta olmak üzere sanayileşmenin olduğu tüm ülkelerde kendini gösterdi. Açlık, giyim ve barınma ihtiyacının sağlanamaması gibi temel ihtiyaçlara dair büyük yoksullukların yaşandığı sefalet döneminde bu krizden en çok etkilenenler işçiler ve aileleri oldu. Steinbeck de Fareler ve İnsanlar'da, Kuzey Amerika'da bir taşra kasabasındaki iki mevsimlik işçinin hikâyelerinden yola çıkarak bir buhran dönemi panoraması çiziyor.
Hikâyenin başkahramanları Lennie Small ve George Milton. Lennie akli dengesi bozuk, saf ve çocuksu bir karakterken George görmüş geçirmiş diyebileceğimiz hayatın yükünü omuzlarında hisseden bir karakter. Bu yüke deyim yerindeyse bir de kendi başına hayatını idame ettirmekte zorlanan Lennie'nin yükü ekleniyor.
Buhran Dönemi'nde tüm insanlar bireysel bir hayat sürüyorlar. Herkes ilk önce kendini düşünüyor ve ilk önce kendinden sorumlu. Bu durum Steinbeck'in anlatısında "yalnızlaşma" olarak kendini gösteriyor. Tüm karakterler yalnız ve kendi hâlinde. İhtiyar Candy ihtiyar ve neredeyse iş göremez bir karakter olduğu için dışlanıyor ve kendi yalnızlığına mahkûm oluyor. Çiftlik uşağı Crooks, siyahi olduğu için dışlanıyor ve yalnızlaşıyor. Curly'nin karısı ise adeta çiftliğe kapatılmış ve insanlarla iletişi kesilmiştir. O da kendi yalnızlığını yaşamaktadır. Öyle ki roman boyunca adı dahi geçmez. Curly'nin karısı olarak zikredilir. Bu karakterler bir yana, Lennie ve George da kendi yalnızlıklarını yaşarlar. Ancak onların yalnızlığı iki kişilik bir yalnızlıktır. Lennie'nin söylediği gibi: "Biz onlara benzemeyiz! Peki neden? Çünkü… Çünkü sen varsın benim yanımda ve ben varım senin yanında, bu yüzden işte…" (syf. 20)
Steinbeck kurgusunun gerçekle olan ilişkisine New York Times'a verdiği röportajda değiniyor. Hikâyenin geçtiği kasabada kendisinin de işçi olarak çalıştığını, Lennie'nin de gerçek bir insan olduğunu, şu anda (röportajın gerçekleştiği dönem) Kaliforniya'da bir akıl hastanesinde müşahede altında bulunduğunu belirtiyor. Büyük Buhran dönemi için "I was a bindle- stiff myself for quite a spell" (Ben de oldukça uzun bir süre çileden çıktım) ifadelerini kullanıyor.
Hikâyede Büyük Buhran döneminin sefalet sorunun yanında bazı insanlık sorunları da çok iyi bir şekilde işlenmiş. Ten renginden dolayı insanlar arasında ayrımcılığa gidilmesi (Güney Amerika'da daha çok yaşansa da Kuzey Amerika'da da o dönem hâlen devam eden bir ırkçılık sorunuydu) çiftlik uşağı Crooks'un hikâyesi ekseninde anlatılıyor. Amerika'da dönemin insanları yaşlılara ve kadınlara da değer vermiyordu. İhtiyar Candy çiftlikte köpekleriyle beraber yaşıyor. Candy artık yaşlandığı için çok fazla iş yapamıyor. Candy'nin kendi gibi ihtiyar olan bir de köpeği var. Çiftlikteki işçiler köpeğin ihtiyarlığı üzerinden çeşitli söylemlerle Candy'nin ihtiyarlığına işaret ediyorlar. Kendisini artık çiftlikte istemediklerini bir psikolojik şiddet biçimiyle ifade ediyorlar. Curly'nin karısı ise genç ve güzel bir kadındır. Kendisi dışında başka bir kadının olmadığı çiftliğe getirilmiştir. Curly karısının kimseyle iletişim kurmasına izin vermiyor ve onu sınırlandırıyor. Lennie ise anlamlı farkı olan özel bir insan. Aklî seviyesi diğer normal sayılan insanlardan farklı olan Lennie ise bu durumundan dolayı ötekileştiriliyor. Yazar anlatısında bu türden ayrımcılıkları da es geçmemiş.
Lennie ve George merkezinde diğer karakterlerle birlikte, yazar insanların birbirini anlayamamasından şikâyetçi. İsteği de bu hikâye ile birlikte insanların birbirini anlayabilmesi adına bir ilham kaynağı olmak.
Steinbeck'in romanları sinemanın yanında tiyatro oyunları olarak da izleyici ile buluşmuş. Üç perdelik bir oyun olarak planlanmış. Fareler ve İnsanlar, ilk yayımlanmasından yaklaşık sekiz ay sonra Kasım 1937'de New York'ta sahneye çıktı. John Steinbeck New York Drama Critics ödülleri kapsamında En İyi Amerikan Oyunu ödülünü aldı. (Best American Play Best Foreign Play Membership, Of Mice and Men (John Steinbeck) 1937-1938)
Sinemaya ise ilk kez 1938'de uyarlanıyor. Hatta bu film Oscar'a aday da olmuştur. Yalnız film, dönemimin sinema anlayışı sebebiyle hikâyeyi olduğundan daha duygusal bir hâle getirmek için abartıya kaçan bir anlatımı olduğu yönünde eleştirilir.
Filmin bilinen uyarlaması ise 1992'de Gary Sinise yönetmenliğinde gerçekleştirilen uyarlamadır. Film 92'de Altın Palmiye için de yarışmıştır. Filmde benim dikkatimi en çok çeken kitaptaki diyaloglara çok müdahale edilmeden olabildiğince korunmaya çalışılması. Kitap, Salinas Nehri'nin olduğu bölgenin betimlenmesiyle ve Lennie ile George'un diyalogları ile başlayıp daha sonra bu ikilinin yola düşüş sebebi (bir çiftlikten başka bir çiftliğe gitmeleri) anlatılırken film bir koşuşturma ve tren yolculuğu ile başlıyor. (1938'deki film de bir tren yolculuğu ile başlıyor. Bu filme bir gönderme söz konusu olabilir. Filmin sonunda da bir tren sahnesi var.)
Gary Sinise, esasen tiyatro oyuncusu. Aynı zamanda yönetmenlik yapan Sinise, Forrest Gump filmindeki Teğmen Dan Taylor rolüyle tanınıyor sinemaseverler tarafından. Sinise filmin yönetmeni ve aynı zamanda George karakterini canlandırıyor. Partneri John Malkovich ise Lennie karakterine hayat veriyor. İkili aynı zamanda filmin yapımcı ortakları.
Gary Sinise hem filmin yönetmenliğini yaparak hem George'a hayat vererek harika bir iş ortaya koyuyar. Malkovich ise zor bir rolün, akli dengesi bozuk ve çocuksu bir karakterin hakkını veriyor.
Steinbeck'in betimlemeleriyle birlikte filmde işlenen betimleme çok anlamlı. Yemyeşil, ağaçlarla ve dağlarla çevrili harika manzarası olan bir ortam söz konusu. Ortamın kendisi çok huzurlu olsa da film boyunca huzuru hissedemiyorsunuz. Steinbeck'in anlattığı yalnızlaşma, ayrımcılıklar, dönemin sorunları filmde oldukça başarılı bir şekilde aktarılmış.
Kitaptaki karakterler doğru oyuncu seçimleriyle sinemaya aktarılmış. Filmde minimal bir yorum söz konusu. Büyük Buhran dönemi, kendisi hiç zikredilmeden, izleyiciye güzelce yansıtılmış. Candy ve köpeğinin yaşadıkları, uşak Crooks'un yaşadıkları dönemin ruhunu yaşıyor gibi hissetmenize sebep oluyor. İşçi sınıfının kendi arsında örgütleşememesi, devletin de halkı için örgütlenememesi, Buhran Dönemi'nde insanların tek başınalığı gözler önüne serilmiş. Curly'nin karısının yaşadıkları, bir kadının (ayrıca güzel bir kadın) sınırlı iletişimle hayatına devam etmek zorunda olması iyi bir şekilde işlenmiş. Sinema eleştirmeni Alin Taşçıyan'ın Curly'nin karısı için kurduğu şu cümle ise benim çok hoşuma gitti: "Arzu nesnesi olmadan arzulanacak bir güzel."
Son olarak kitabın isminin hikâyesine değinerek yazımı sonlandırayım. Steinbeck ilk başta kitabına oldukça net bir isim verecekti: Something That Happend (Olan Bir Şey/Yaşanan Bir Şey) Nihayetinde romana ismini veren isim ise İskoç yazar Robert Burns'ün "To a Mouse, on Turning Her Up in Her Nest with the Plough" (Bir Fareye, Yuvasında Saban Aracılığıyla Tanıştığım) adlı şiirinde geçen "The best-laid schemes o' mice an' men gang aft agley." dizesi. Tabii bu dize Amerikan okur tarafından daha çok şöyle biliniyor: "The best laid plans of mice and men often go awry." Türkçesi şu şekilde: "Farelerin ve insanların en iyi planlanmış işleri genelde ters gider."
Yazıyı yazarken elimde bulunan Fareler ve İnsanlar baskıları:
John Steinbeck, Fareler ve İnsanlar. Sel Yayıncılık. Beşinci Baskı. Eylül, 2014.
John Steinbeck, Fareler ve İnsanlar. Sel Yayıncılık. Yirmi ikinci Baskı. Mayıs, 2020
Faydalanılan Kaynaklar:
- https://books.google.com.tr/books?id=mY98rl2LiuEC&pg=PA9&lpg=PA9&dq="Lennie+was+a+real+person.+He%27s+in+an+insane+asylum+in+California+right+now."&source=bl&ots=FbVSEvS1Fi&sig=2gIHRcAIoGaFEC-4sMo0rb24ZTE&hl=en&sa=X&ei=QetZVbSjErWLsQTfsYL4Ag&redir_esc=y#v=onepage&q="Lennie%20was%20a%20real%20person.%20He's%20in%20an%20insane%20asylum%20in%20California%20right%20now."&f=false
- http://www.dramacritics.org/dc_pastawards.html#1938
- https://www.mentalfloss.com/article/64095/15-things-you-might-not-know-about-mice-and-men
- TRT 2. Film Önü, 27. Bölüm
- TRT 2. Film Arkası, 27. Bölüm
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 23.01.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 16.01.2023 23:33