Finans ve Aile: Aile Ekonomisi

Özne-birey özerk ve özgür iradeye sahip bir varlık olduğuna, eylemlerinin de egemen "isteme"sinden kaynaklandığına inanır.
Azat olmayı yeterince istemişse, köle olması mümkün değildir,
dolayısıyla eğer köleyse, bunun sebebi iradesinin olmayışıdır - bu da köleliğinin gönüllü olduğunu kanıtlar.
Alan Durning
En yaygın tanımlanmasıyla aile; toplumun en küçük yapı taşıdır. Bu birliktelik; kan bağı, evlilik veya diğer yasal yollarla birbirlerine bağlı, genelde de aynı evde yaşayan fertlerin birbirlerine duygusal, sosyal ve ekonomik açıdan destek sağladıkları bir birlikteliktir. Bu birlikteliğin devamlılığının sağlanması ve gerçek aile olunabilmesi için de bazı değerlerin olması gerekmektedir. Bunlar; saygı, sevgi, sadakat, fedakârlık, güven, dürüstlük ve dayanışma gibi temel ilklerdir. Bunlardan her bir eksilme aile kurumunu olumsuz etkileyecek ve belki de aile ve evlilik birlikteliğini de sonlandıracaktır. Sağlıklı bir aile birlikteliği için; temel ilkeleri koruma hususunda her aile ferdinin birbirlerine bağlılık ve sorumlulukları çerçevesinde, sevgi, saygı, sadakat, güven, dayanışma ve bilhassa bütçe yönetim/finans konularına hassasiyet göstermeleri gerekmektedir.
Finans yönetimi üzerinde durulması gereken en önemli konulardan birisidir. Ailenin birçok probleminin ana kaynağı finans yönetimidir. Aile içerisindeki finansal yönetim, sadece ferdi değil, aileyi ve doğrudan toplumun da refah veya huzursuzluğunu etkilemektedir. Finans ve aile ilişkisi açısından finansal okuryazarlığın, bilinç ve farkındalığın oluşması problemleri büyük oranda giderecektir.
Aile fertlerinin, aile bütçesini yani finansal okuryazarlığı konusunda ortak bir bilinç ve birlikteliğe ihtiyacı vardır. Bunlardan en önemlisi bir bütçe planlanmasının yapılmasıdır; unutulmamalıdır ki hiçbir kaynak sınırsız değildir bütçe de buna göre yapılmalı, aynı anda bütün ihtiyaçların karşılanması mümkün değildir. Bu nedenle öncelikle ailenin gelir ve giderlerinin planlanması, gereksiz harcamalardan kaçınılması, ihtiyaç önceliklerinin tespit edilmesi bilhassa istek ve ihtiyaçlar ayrımının iyice yapılması gerekmektedir. Aile bütçesinde, ortak hedeflerin belirlenerek bu hedeflere ulaşılabilmesi için gerekli adımların, planlamaların yapılması önem ve öncelik arz etmektedir.
İnsanlar bir yandan ihtiyaçlarını giderirken diğer yandan da yakın veya uzak hedeflerini gerçekleştirmek için tasarruf yapmak zorundadırlar. İşte bunun nasıl yapılacağının formülü çok da kolay gözükmemektedir. Tasarruf sadece hedeflerimizi gerçekleştirmek için değil, bununla beraber ön görülmeyen harcamalar için de bir zorunluluktur. Bunun sağlanabilmesi ise aile bütçesinde finansal stresi azaltmak için acil durum fonu oluşturulmasıyla mümkündür.
Bütün bunların gerçekleştirilmesi için tüm aile fertlerinin eğitilerek bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Aile üyelerinin yaş ve algılanma düzeylerine göre finansal okuryazarlık eğitimi verilmeli, böylelikle ortak hedefler oluşturarak bilinçli kararlar almaları sağlanmasıyla finansal hedeflere ulaşmaları mümkün olabilir. Bilhassa çocuklar, erken yaşta para yönetimi konusunda bilgilendirerek daha sağlam ve sağlıklı finansal temellerin oluşturulması gereklidir. Aile fertlerine bu bilincin kazandırılmasıyla da ailede ortak hedeflerin oluşması sağlanmış olacak, bu da aile içerisinde dayanışma, iş birliği ve güveni sağlayacaktır. Unutulmamalıdır ki ferdiyetçi ve keyfi harcamalar aile de önce maddi daha sonrada ön görülmeyen birçok probleme yol açacaktır. Yaşamlarımızı iyileştirmek için daha az tüketip, ailelerimiz ve arkadaşlarımızla daha fazla vakit geçirme fırsatlarını değerlendirebiliriz.
Finansal açıdan bir zorunluluk da borçlanmadır. Borçlanma kaçınılmazdır, bir kısmı kısa dönemli ( kredi kartı, veresiye alışveriş veya taksitli alışveriş gibi) bir kısmı ise uzun vadeli (yatırım amaçlı gayrimenkul, araba vb.) borçlardır. Aynı zamanda değer kazanmayan pahalı harcamalar kötü borçlanma iken zamanla değer kazanan iyi borçlanmalar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kötü borçlanmalardan kaçınmak için; anlık, keyfi, ferdiyetçi davranışlardan sakınmak gerekmektedir. Borçlanmaların büyük bir kısmı maalesef bankalardan kredi şeklinde olmaktadır. Birçok defa hissi coşkunluk veya panikle kredi kullanma yoluna gidilmekte, bunun sonucu olarak da ya asli ihtiyaçlarımızı yerine getirememe veya borcumuzu vaktinde ödeyememek gibi olumsuzluklar yaşanılmaktadır. Kredi konusunda da yine aile fertlerinin ilgi, gelişim ve algılama düzeyleri doğrultusunda istişare ile karar verilme yoluna gidilmelidir. Böylece hem daha isabetli karar vermek mümkün olmakta hem de sorumluluk paylaşılmış olacaktır. Unutmayalım ki kaza sonrası sorumluklar yüklenilmek yerine suçlu arama yoluna gidilmektedir. Şayet bir suçlu arayacak olursak; sen, ben, bizleriz, sorumlu olanda hepimiz olduğuna göre bu sorunu ancak elbirliğiyle tüketim tarzımızı değiştirmekle biz çözebiliriz.
Ailenin huzur ve mutluğu için aile içinde finansal disiplinin sağlanması gerekmektedir. Bu disiplin uzun vadede mali istikrar ve güvenliği sağlayacaktır. Böylelikle aile bütçesi dengede kalarak uzun vadeli hedeflerin gerçekleşmesine imkân sağlayacaktır. Unutulmamalıdır ki aile içindeki finansal yönetim sadece bireyleri değil, tüm ailenin de ekonomik refahını artırarak, ailenin finansal konularda bilinçlenerek birlikte hareket etmelerini sağlayacaktır.
Finans ve aile, birbirini derinden etkileyen iki önemli kavramdır. Çünkü ailenin ekonomik durumu, ailenin bireylerinin yaşam kalitesini arttırmakla kalmayıp, aile ilişkilerini ve geleceklerini de doğrudan etkilemektedir. Aynı zamanda, aile fertlerinin edinecekleri finansal karar ve alışkanlıklar da ailenin genel ekonomik durumunu şekillendirecektir. Bu durum sadece aile ile sınırlı kalmayacak büyük ölçüde toplumsal refahı da sağlayacaktır.
Ailenin ekonomik durumunu etkileyen birçok faktör vardır. Bu faktörlerden gelir düzeyi, aile fertlerinin gelirleri doğal olarak ailenin temel ekonomik kaynağını oluşturmaktadır. Bir ailenin gelir seviyesi, o ailenin harcama kapasitesini, yaşam standartları ve geleceğe yönelik ekonomik planlarını da doğrudan etkilemektedir. Sadece gelir düzeyi değil, eğitim seviyesi de bu durumu etkileyen ana faktörlerdendir. Ailenin istikrarlı bir gelire sahip olup olmamaları da o ailenin ekonomik güvenliğini olumlu veya olumsuz etkileyecektir. Ailenin sağlık durumu da, sağlığa yapacakları harcamaları, yaşam tarzı ve harcama alışkanlıkları, ailenin ekonomik durumunu, finansal kararlar almalarını doğrudan etkileyecektir.
Bir ailenin değer ve inançları, para, tasarruf ve harcama konusunda, finansal kararlarda en etkili faktörlerdendir. Aile fertlerinin istek ve ihtiyaçları da finansal kararlarda belirleyici olmaktadır. Eğitim, sağlık, konut vb. faktörler aile bütçesini doğrudan etkilemektedir. Bütçenin sağlıklı yürütülmesinde en önemli faktör ise aile bireylerinin sağlıklı iletişim halinde olmalarıdır. Aile bireylerinin aralarında açık ve dürüstlüğe dayalı sağlıklı iletişim, aile bütçesinin de sağlıklı yönetilerek finansal hedeflerin belirlenmesini sağlayacaktır.
Finansal kararları etkileyen başka bir faktör ise finansal bilgi ve okuryazarlıktır. Aile fertlerinin dürüst ve iyi niyetli olmaları sağlıklı bir bütçe yönetimi için tek başına yeterli değildir. Doğru karar vermenin doğru yolu doğruyu bilmektir. Bu bilgi ile doğru finansal kararların alınmasında, finansal kararların alınmasını kolaylaştırıp, bütçe yönetiminde tasarruf, yatırım, borçlanma vb. konularda ailenin ekonomik refahını arttırmak mümkündür.
Aile dışı faktörlerde finansal kararlar alınmasında belirleyici faktör olmaktadır. Ekonomik şartlar, enflasyon, faiz oranları gibi dışsal faktörler de doğrudan ailenin finansal kararlarını etkilemektedir. Bu faktörleri dikkate almak suretiyle finansal planlar yapıp, ailenin ekonomik risklere karşı korunmasına yardımcı olunmalıdır.
Sonuç olarak ekonomik, kültürel ve sosyal olarak nerede olursak olalım, sağlıklı, dengeli, sürdürülebilir bir bütçe yönetimine ihtiyacımız vardır. Nihayetinde biz bu dünyada yaşıyoruz ister temel/zorunlu ihtiyaçlar, ister arzuladığımız isteklerimiz, isterse bize bir şekilde dayatılanlara karşı bir nesne değil özne olarak konumlanmamız gerekmektedir. Tüketerek tükenen olmamak için en baştan bazı yetenek ve donanımlara sahip olmamız, tüketim kültürünün dayatmalarına karşı bir bilinç ve direnç kültürü oluşturmamız gerekmektedir. Bu da ancak finansal okuryazarlıkla mümkündür.
Öncelikle sürdürülebilir ve gerçekçi bir aile bütçesi oluşturmamız bir zorunluluktur. Ailenin gelir ve giderlerinin kayıtlı bir şekilde takip etmek için bütçenin oluşturulması gereklidir. Böylece harcamalarımızı kontrol altında tutarak tasarruf yapıp hedeflerimize ulaşabiliriz. Finansal hedeflerimize ulaşabilmek için aile olarak kısa, orta ve uzun vadeli hedefler belirleyip, bu hedeflere ulaşmak için de bir plan dâhilinde düzenli olarak takip etmeliyiz. Hedeflerimizin gerçekleşmesi için öncelikle tasarruf alışkanlığının sağlanması gerekmektedir. Tasarrufun miktarı küçümsenmeden sürekli ve düzenli yapılırsa uzun vadede ciddi tasarruf sağlanabilir.
Herkesin ve her ailenin çeşitli hedefleri vardır ve olmalıdır. Bunların gerçekleşmesi içinde bazı şeylerden vazgeçmek gerekmektedir. Birikimlerimizi değerlendirmek için değer kazanacak çeşitli yatırımlar hakkında bilgi sahibi olunmalıdır. Her yatırımın kendine göre risk ve getirisi vardır, sağlıklı bir yatırım yapmak için kendimize uygun bu risk ve getiri dengesini göz önüne alarak yatırım araçlarını araştırarak öğrenmeliyiz. Tabii ki hedeflerin gerçekleşmesi için her zaman yeterli kaynak ve tasarruflarımız olmayabilir. Bu durumda da borçlanma yoluna gidebiliriz. Borç yönetimi de bir bilgi ve disiplini gerektirmektedir. Bu donanımdan yoksun olmamız halinde gereksiz borçlanmalar olabileceği gibi, mevcut borçlarımızı yönetmekte zorluklar yaşayabiliriz. Bunun en kötüsü de borcu borçla kapatmak seçeneğiyle borç ve faiz sarmalına girilmesidir.
En dramatik olanı da; bu çılgın tüketim ekonomisinde mutluluk arayanları bir türlü mutlu etmediği/edemediği gibi; aile içi ilişkiler ve komşuluk ilişkilerini de aşındırmakta, aynı zamanda toplumsal dayanışmayı da yok etmektedir. Doğal dayanışma ve güven ortadan kalkarak, toplum ve doğaya karşı yabancılaşmaya yol açmaktadır. Tabii ki çözüm geriye dönüş değil; günümüz imkânlarından yararlanarak doğru finansal yönetimle tüketimin pasif kölesi değil özgür/özne olabilmektir. Bu paradoksal labirentten kurtulmada hepimize düşen asıl görev ise; bu tüketim yaşam biçiminin bize dayattığı, ihtiyaç fazlası tüketmek, eskitmek, eskimeden yenilemek ve atmak üzere olan yaşam biçimini reddedip sırt çevirdikten sonra, paylaşmayı, kanaati, yetinmeyi vb. önceleyen kadim kültürümüze dönmektir. (Durning, 1998, s. 8)
Yapacağımız ciddi yatırımlarda profesyonel yardım alma yoluna gidilmeli, gerektiğinde bir finans uzmanı veya danışmanından profesyonel yardım alınmalıdır. Böylelikle alanında uzmanlar, kişiye özel finansal planlar yaparak, daha isabetli kararlar vermemiz mümkün olacaktır.
Yazar: Nihat ÇINAR - Yayın Tarihi: 08.04.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 24.03.2025 11:12