Fizikte Tasavvufu Görme

Temel yasalardan etki-tepki yasası gereği, her şey karşılığını bulur. Hiçbir etki tepkisiz kalmaz.
İnsanoğlu, değerli ve biricik varlıktır. Sonsuz boyutlara uyum ve esneklik sağlayacak yapı ve özellikte oluşu nedeniyle, evrensel bilinçle bütünleşme ve tekliği algılama imkânına sahiptir. Daha doğrusu bunu fark etmesi bile çoğu kez yeterlidir. Çünkü öz itibariyle mikrokozmos (küçük evren) dediğimiz insan, makrokozmos dediğimiz büyük evrenin bir parçasıdır.
Gerek "makro" diye nitelendirdiğimiz, gerekse "mikro" diye nitelendirdiğimiz tüm evren, aynı sistemin aynı kanunlarına sahiptir. Etki- tepki yasası da en belirgin yasalardan biridir. "Ne ekerseniz onu biçersiniz." şeklindeki söz, hep buna işaret eder. Bilgi ve düşüncelerden başlayan süreç devam eder hayat boyu.
Yazar Yalkın Tuncay, kitabında kuantum düşünce tekniği ile tasavvuf düşüncesi arasında ilişki kuruyor. Tasavvuf ve kuantum teorisinin birçok ortak noktası bulunmaktadır. Örneğin, fizikçilerle tasavvuf ehlinin dünya görüşleri birbirine çok yakındır.
Klasik fiziğe ve akla ters gibi görülen kuantum fiziğinin, mistisizmle özellikle de tasavvufî söylemlerle bazı bakımlardan oldukça benzerlik gösterdiği görülmektedir.
Mekanik dünya görüşünün aksine, tasavvuf, evrendeki her şeyin birbiriyle ilişkili olduğunu, aynı mutlak gerçeğin farklı cilveleri, tezahürleri olduğunu düşünür. Gerçeğe erişmek, varlıktaki tekliğin ve karşılıklı ilişkinin farkına varmak, benliğini aşmak ve kendisini mutlak gerçeklik içinde tanımlamaktır.
Tüm dünyada Dr. Kuantum olarak bilinen ünlü ABD'li fizikçi Dr. Fred Alan Wolf, tasavvufi düşünce ile kuantum fiziği mekaniği arasında büyük benzerlikler olduğunu iddia ediyor. Kuantum fiziğini parçacık fiziği teorileri haricinde, spiritüel açıdan da yorumlamasıyla tanınan Dr. Wolf, makalelerinde kuantum fiziğine göre varoluşu ve dünyayı yorumlarken, direkt olarak tasavvuf inanışındaki kavramların adlarını kullanmasa da vahdet-i vücut, ayna ve misal âlemi gibi kavramlardan söz ediyor.
Kitabın "Hayal Âlemler" isimli bölümünde, fiziksel nesneler olarak algılananların, aslında inanılan renkte ve şekilde olmadığı, örneğin; göz ile algılanın nesnenin aslında, o nesnenin gözün retina tabakasına düşen imgesi olduğu anlaşıldığından bahseder. Yani görüntüler beyinde oluşmakta ve bu noktada holografik yapıdan bahsedilmektedir. Beş duyu ile algılanan bütün uyarı ve dürtüler, elektrik akımı ve elektriksel dalgalar olarak beyne iletilmekte ve bu duyular aracılığı ile dışarından alınan bilgiler, bizim var zannettiğimiz âlemleri meydana getirmektedir.
Yazar eserinde, insanların sosyal paylaşım ağları aracılığıyla her türlü bilgiye ulaşabildiklerini bununla birlikte kişiler ya tamamen bilimsel verilere göre hareket edip değerlendirme yapıyor, ya da bir kısmı işin sadece felsefesinde kaldığını aktarıyor. Bu kitapla, bazı tasavvufi konulara farklı bir yaklaşım getirebilmeyi amaçlıyor, işin aslı; tayyi mekân, rabıta ve benzeri pek çok konunun günümüzde kuantum teorileri ve atom altı boyutla da izahlarının mümkün olabileceğini açıklıyor. Yani kuantumu en iyi evliyaların bildiği gerçeğini bir ölçüde de yansıtıyor.
Kuantum düşünce tekniği ile birlikte yazar; çekim yasası, insanların buyruğuna verilen yıldızlar, yıldız haritanız ve kader ilişkisi, elementler ve letaifler, sema ve yıldızlar, Yusuf Peygamber ve 11 Yıldız, müzik terapi ve astrolojik akort konularında da evren ve atomun yapısının hayatın temel dokusunu teşkil ettiğini örneklerle açıklar.
Gerek fizikçilerin, gerek mutasavvıfların elde ettikleri bilgi için "keşf/ keşf etme" terimini kullanırlar. Aslında sıradan bir tesadüf gibi görünen bu terim, bize fizikçilerin de tasavvuf ehlilerinde var olmayan bir şeyi değil, Allah'ın evrene yerleştirdiği kural ve prensipleri tespit ettiklerini anlatmaktadır. Aralarındaki fark, bilimin ancak bazı vasıtalarla çok uzun zaman zarfında keşf edebildiği kuralı, mutasavvıfın riyâzet ve mücâhede sonucu ilm-i ledün ile ve araç gereç kullanmadan Allah'ın bir lütfu olarak daha kısa zamanda keşf etmiş olmasıdır.
Kuantum fiziğindeki sonsuz olasılıklar kaosu, tasavvufta kabul edilen son manevi makam olan Hayret Makamı'na denk geliyor diyebiliriz.
Yalkın Tuncay
Kuantum Tasavvuf
Az Yayıncılık
174 sayfa
Yazar: Elif MERT - Yayın Tarihi: 24.12.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 21.12.2021 22:49