Geniş Spektrumlu Bir Öykü Kitabı: Seyircisiz

Okuma serüvenim içinde yer bulan anlatılarda nedense hep şiirin sesini ve işaretini aradım. Buldum da çok kez. Ancak ‘öykü’ anlamında beni kendine çekip ayarımı bozan çok az metin oldu. Belki de Geç Kalan Adamın Öyküsü, Kambur Hafız ve Minare’den sonra ilk kez allak bullak olduğum metinlerle karşılaştım. Yazar Safiye Gölbaşı’nın bir söyleşide ifade ettiği gibi: “bazı metinler yazarın değil ama okurun gerçekliğine birebir hitap eder.”
“Seyircisiz” Hece Yayınlarından Nisan ayından çıkmış. Kitabın adı dikkat çekici ancak evvelemirde bir olumsuzluk sızdırıyor. Öyküleri okudukça kırık dökük tahkiyelere gömülüyor ve kahramanlarla aynileşiyor, kırılıp dökülüyor okuyucu. Bu durum sanırım metinlerin gerçekliğiyle ilgili.
Konu, imge ve dil genişliği hemen dikkat çekerken anlatı genişliği de kendini gösteriyor. Aynı zamanda anlatıcı çeşitliliği de öykü bazlı bulunuyor. Çatışmalar geleneksel ama anlatım yeni. Bunlar birlikte görüldüğünde komplike bir öykü ile karşı karşıya olduğumuz gerçeği ortaya çıkıyor. Bu dört cümleyi verilerle düşünürsek; aslanla ceylanın kabullenilemez ve fıtrata aykırı dostluğu (yalnızlık klasik edebiyattaki aşk yüzünden ayıplanma gibi), çocuğu olmayan bir kadının ızdırabı (yolculuk), geleneksel-töresel yargılara takılan kentli kahramanlar (Fatma Kaya, varlığından utanma, bipolar bozukluk), sırça tuğlalarda her biri duvar olmak isterken birbirini kıran tuğlalar (millet olmaya çalışan insanlar), kırık bir aşk ve kavuşamama (Bergüzar-utanma, dışlanma), kültür ve inanç farklılıkları (evlat-ebeveyn, modern-geleneksel çatışmaları, ‘Nakaratın Şarkısı’ en beğendiğim ve kitabın en geniş öyküsü), kültür şoku, gelin-kaynana çatışması (Gülahter’in kasabadan başkente hatta başka bir ülkeye taşınması, bu öyküde yazar metne anlatıcının da girmesine izin veriyor. Hatta okuyucuda da müdahale arzusu uyandırıyor.) vbg.
Seyircisiz geniş spektrumlu bir öykü kitabı. Yazar da öyle. Farklı kesimlerden oluşan bir okuyucu portföyü olduğu kesin. Konu, dil, anlatıcı, imge, çatışma, kurgu anlamında dolu dolu bir eser. Konu ve çatışmalar çağdaşı olan çok yazarla benzerlik gösteriyor ancak bu öykünün tabiatı gereği. Ancak şu cümle mutlaka yazılmalı: çok geniş bir alanda anlatılar oluşturmuş yazar. Kırsaldan kente hatta başka ülkelere, sekülerden inançlı insanlara, yerliden mülteciye, şiir ve şarkıdan psikolojiye, geleneksel yapıdan kentli modernizme, öğretmenden esnafa... Bu ritim okurun başını döndürüyor. Dilini bir şairin şiirde dil ve ses çalışmasına benzetebiliriz. Anlatıcı öyküde hemen çeşitleniveriyor. İmgeler yerli yerinde ve temaya götürecek şekilde düzenlenmiş. Kurgular basit görünmesine rağmen girift. Adeta sehli mümteni havasında. Edebiyat dünyasında 25 yıldır gördüğüm şu; pek çok yazar ve şair dar spektrumludur. Dar spektrumlu antibiyotik daha spesifik bakterilere özgüdür.
Seyircisiz
Safiye Gölbaşı
Hece Yayınları
Not: Bu yazı daha önce Olağan Hikaye Dergisi’nin 1. Sayısında Yayınlanmıştır.
Yazar: Ethem ERDOĞAN - Yayın Tarihi: 23.11.2020 10:00 - Güncelleme Tarihi: 23.10.2020 11:04