Gerçekliği Eğip Bükelim mi Besleyip Büyütelim mi?, Edebiyat, Ethem ERDOĞAN

Gerçekliği Eğip Bükelim mi Besleyip Büyütelim mi? yazısını ve Ethem ERDOĞAN yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz

Gerçekliği Eğip Bükelim mi Besleyip Büyütelim mi?

25.11.2022 09:00 - Ethem ERDOĞAN
Gerçekliği Eğip Bükelim mi Besleyip Büyütelim mi?

Gerçek ile gerçeklik birbirinden küçük bir farkla ayrılır. Gerçek algısı, yalın gerçektir ve genelde kusursuz zannedilir. Oysa bahsettiğimiz gerçek, eğilip bükülmemiş, başka gerçeklerle beslenmemiş, kullanışlı olmayan saf gerçektir. Buna duyularımızın algısı belki de algı yanılması diyebiliriz. Büyük ölçüde zihnimizin bir oyunudur bu.

Felsefenin kulağımıza üflediği şeyler var. Mesela, gerçek var olduğu şekil şart olmaksızın duyu ve algılarımız tarafından belleğimize ulaştırılır. Daha açık şekliyle zihin kendi gerçekliğini kurgular. Kurguya esas veriler duyu organlarınca derlenir. Kurgu sırasında da algı tarafından eğilip bükülmüş, çarpıtılmış malzemeden faydalanır. Sonuçta "gerçeklik" ortaya çıkar. Gerçeklik, gerçek kelimesinin anlamında bir artırım, işleme, besleme ve depolama ile birlikte düşünülmelidir.

Buraya giden yolun üstünde Bir düşünceyi derinlemesine incelemeden, fazla üstünde durmadan benimseme ve düşünme süreçlerindeki aksaklıklar gerçek denilen kavramın değişmesini kolaylaştırır. Çünkü belleğin bunu depolayabilmesi için gerçeğin dönüştürülmesine ihtiyaç vardır. Bu insanın yaratılışında var olan bir kusur da zenginlik de sayılabilir. Bellekte depolanmış şekildeki gerçeklikler, gelişen bir ihtiyaca dayalı olarak, tekrar kullanıma alınabilir; dizilimi değiştirilerek yeni bir kurgu ile başka algılar için de kullanılabilir.

Yazar bu bağlamda gerçekliği eğip büken, evirip çeviren, besleyip süsleyen, dizilimini değiştiren, yeni bir kurgu ile başka algılar için kullanılmak amacıyla ve üst / sanatsal gerçekliğe çıkaran kişidir.

Resmî tarihin beslenmiş şekilde depolanmış ve sunulmuş olması, psikolojik baskısını hissetmeye yol açar. Bu baskıyı kırma isteği, tarihi öteki olanların bakış açısıyla okuma çabasına zemin hazırlar. En açık ve bariz gerçek bile bizde mübareze konusu olur. Çünkü gerçek saf kalamaz. Değiştirilmesi, beslenmesi ve başka bir gerçekliğe, kabullenilebilir bir gerçekliğe evirilmesi gerekir. Çünkü esas olan paradigmadır. Ülkü Tamer açıkça söylüyor: "Bu kitapta yazılanlar tarihte hiç yaşanmadı." Tarihin önemli bölümleri olmaz, değerli bölümleri olur. Oysa önemli olanlar, tarih felsefesi açısından değerli olanlar değil, bir yazarın kurgusuna uğradığından dolayı önemli hale gelenler değil midir?

Ülkü Tamer'in sıra dışı hikâyelerinden oluşan Tarihte Yaşanmamış Olaylar, Ketebe Yayınları tarafından 2021'de yeniden yayımlandı. Bu eserin hikâyemizde önemli bir açılım olduğunu düşünüyorum. Bir şairin, bilgi ve aktarımlardan alınarak, birikmiş-donmuş-kalıplaşmış algıları ters çevirerek hikâye formunda sunması kıymetli bir girişimdir. Gerçekliği eğip büken, evirip çeviren, besleyip süsleyen, dizilimini değiştiren, yeni bir kurgu ile başka algılar için kullanılmak amacıyla ve üst / sanatsal gerçekliğe çıkaran kişi profili (yazar) tam olarak bunun içindir. Bu profil de şair profilidir esasen.

Şuna bakalım: Portekizliler'in ellerinde tüfeklerle Maya ülkesini işgal edip ortalığı kan deryasına çevirmesi, eski mısırdaki piramitlerin yapımı, Babilliler, Jül Sezar ve Bürütüs, Kızılderililerin hayatı, Çin seddinde yarışlar, Çar Deli Petro'nun babası, Afrika'daki yerel kabileler, Kraliçe Elizabet'in yeğeni, Şekspir vb fenomenleri, bilinenin dışında bir tanıklıkla okura sunmak... Bu hem büyük risk hem de tarihin acımasızlığına takılan bir çelme. Ülkü Tamer en başta mizahı ciddi şekilde yapmak gereğini fısıldıyor. Buna yönelik olarak sıra dışı tarih ve tarihi gerçekliği eğip bükme ile elde ettiği hikâyelerinden oluşturulan Tarihte Yaşanmamış Olaylar kitabını yazıyor. Ancak asıl mizah da yazarın girişte yaptığı açıklamada saklı: "Bu kitapta okuyacaklarınızın tümü uydurmadır. Düzmecedir. Palavradır. Adlar da tarihler de olaylar da gerçek değildir. Düş̧ ürünüdür. Sondaki kaynakça bile." Sebebi telif anlamında da şu cümleleri var: "Tarihle ilgili öylesine inanılmaz yapıtlarla karşılaştım ki yabancı bir takma adla benzer şeyler yazmak geldi içimden. Parodi demiyorum, zaten parodi gibiydi onlar. İkisini yazıp öyle yayımladıktan sonra bu uğraşın beni keyiflendirdiğini gördüm. Kendi adımla sürdürmeyi istedim."

Zevkle okunan ve sonu tahmin edilemeyen on harika hikâyeden söz ediyorum. Bu hikâyeler insana, insani olana temas ediyor. Huzur, hüzün, vahşet, keder, sevgi, sabır, zulüm, adalet bilgelik gibi büyük duygular arasında üretiliyor izlekler. Yine insani olan değer, iniş- çıkışlarıyla, gel-gitleriyle ustaca yaşatılıyor

Bu hikâyeler hiçbir tarihsel olay ve figüre dayanmıyor. İnsani değerleri anlatmak için tarihi gerçeklik eğilip bükülüyor. Çünkü tarihsel olay ve figürler çoğu zaman insani değerleri yadsıyabiliyor. Okuyucunun gerçeklik hissini uyandıran hatta kuvvetlendiren bir kırılmayı sağlıyor hikâyeler. Yazar bilgi birikimini ve hayal gücünü iyi değerlendirerek kurgulamış bir hikâyeleri. Okurda bazen "acaba gerçek mi?" sorusuna yol açıyor. Konu seçimi olarak gayet özgün bir çalışma. Gerçeğini unutturan ve ondan şüpheye düşüren tarafı buluşçuluk bakımından çok güzel. Tarihteki bazı olayları Ülkü Tamer farklı sonlara bağlamış.

İsimlerin bazıları gerçek, bazıları ise tamamen kurmaca. Yer adlarının da bir kısmı gerçek, bir kısmı ise uydurma. Fakat hikâyelerin etkileyicilikleri üst düzey. Ülkü Tamer tarihteki boşlukları doldurup yaşanmamışı yaşanmış hale getirmiş. Dayanak cümlemiz şu olsun: İhtimali olanın gerçekliği de olabilir. Bu ihtimallerle tarih arasında oluşan boşluğu yazar doldurur. Birkaç örnek sunalım:

Roma İmparatoru Julius Caesar, mayıs ortasında senatoda bıçaklanarak öldürülmüştür. Kendisine son dar­beyi indiren Brutus'a bakarak, "Sen de mi, Brutus? Öy­leyse öl, Caesar!" diyerek can vermiştir. Tarihlerde yazılan budur. Temel kaynak ise garip şekilde Roma tarihçileri değil, İngiliz oyun yazarı William Shakespeare'dir. Julius Caesar oyunundaki sahne, sanki gerçek gibi kabullenilmiştir. Oysa gerçek bambaşkadır.

Yazar bu noktadan itibaren hikâyeye girer. Alternatif sonu üretir. Gayet de mantıklıdır.

Kanla Yıkanan Ölü'de Mayaları yöneten en yaşlı hükümdarın kehanete kulak vermemesini, merhametsiz hareketleriyle kendi sonunu getirmesi anlatılır. Denizlerden gelecek insanları caydırmak için nöbete beş kayık çıkarılır. Üç gemi gören nöbetçiler geri dönüp durumu anlatır. Gerisi bildiğimiz hikâyedir. Portekizli caniler "ateş saçan sopalar" ile kan gölüne çevirir etrafı.

Cezasını Önceden Çekmişti hikâyesi mesela. Albrecht Brümmer namuslu, çalışkan biridir. Bir derebeyinin emrinde çalışmaktadır. Efendisinin evine gelen bir hâkimin eşine sarkıntılık etmesi üzerine hâkimin adamlarıyla kavgaya tutuşur. Hâkimin adamlarından biri o gece öldürülünce hapse atılır Brümmer ve 28 yıl hapiste kalır. Günah çıkaran bir katil papaza itiraf eder olayı ve Brümmer salıverilir. Kral efendisine misafir olduğunda krala durumu anlatır. Küstahlığını beğenen kral da kaybettiği yirmi sekiz yılın krallık tarafından giderileceğine dair belge hazırlatır. Brümmer sonra gidip hâkimi öldürür. O belge sayesinde hapse girmez. Hikâyede geçen bir tarihi olay değildir. Yazar tarihi bir olay kurgulamış ve adaleti sağlamıştır.

Sonuçta gerçeğin var olduğu şekilde alınması şart değildir. Duyu ve algılar tarafından derlendiği şekilde belleğimize ulaştırılır gerçek. Zihin kendi gerçekliğini kurgular. Hikâyelerde tarihi boşlukları açığa çıkaran yazar tarih uydurmacılığı yoluyla, izleklerinin önerisine uyarak tarih boşluklarını kapatır. Bu hikâyeleri okuyan okur da uydurma bir tarih yazmanın mümkün olduğunun farkına varacak. Belki de kendi tarihini sorgulayacaktır.


Yazar: Ethem ERDOĞAN - Yayın Tarihi: 25.11.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 14.11.2022 21:22
808

Ethem ERDOĞAN Hakkında

Ethem ERDOĞAN

Kütahya doğumlu. 1995 yılında Alkım edebiyat dergisini bir grup arkadaşıyla beraber çıkardı. Yazı ve şiirlerini Alkım, Kırağı, İpek Dili, Edebiyat Ortamı, Hece ve Yediiklim edebiyat dergilerinde yayınladı.

Ethem ERDOĞAN ismine kayıtlı 179 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 5 kitap bulunmaktadır.

Twitter Kitapyurdu.com