Giderken Bana Bir Şeyler Söyle - Mustafa Ulusoy
Zehra Erbay, kitaphaber okurları için kaleme aldı.
"İnsanın yolu iki şeye, aşka ve ölüme mutlaka düşer."
Mustafa Ulusoy insana, hayata ve ölüme dair enfes bir kitapla karşımızda…
Rengârenk kahramanlarıyla psikoterapist dr. Mavi'nin terapi seansları. Bir terapi seansının bu kadar verimli, ufuk açıcı olabileceğini düşünmemiştim. Okurların da birçok sorusuna cevap bulduğu bir kitap.
"En etkili terapi hayat terapisidir. Hayat insanı öyle sıkıştırır ki artık değişmekten başka bir çare kalmaz. Hayat terapisi, yaşadığımız en acılı olaylarla gerçekleşir."
"Üç derdim var birbirinden seçilmez,
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm."
İnsanın temel acılarını bir araya getiren Karacaoğlan'ın mısraları, kitabı okuduğum günlerde dilimden düşmedi.
Aslolan insan ve meğer insana dair ne çok şey varmış dedirtiyor kitap.
İnsan: geçici hayatta, etkisi sonsuza dek sürecek seçimler yapmak zorunda kalan varlık…
"İnsan demek, kırıklık demektir. Her türlü kırıklık. Düş kırıklığı, kalp kırıklığı. Yaşamanız gerektiğine inandığınız şeyleri yaşamadığınızın, olmanız gereken yerde olamadığınızın, sahip olmak isteyip de olamadıklarınızın kırıklığı ve bu kırıklığın doğurduğu hüzün…"
Kaçınılmaz son ölümü düşündürüyor sıkça. "Ve ölümü gülümsetiyor" nihayetinde. Ölüm korkusunun aslında, sonsuz ayrılık, kaybetme korkusuyla bu kadar acı verdiğinden söz ediyor.
"Ölümü düşünmeye başlamak, dilinizin sürekli dolgusu düşmüş bir dişe takılmasına benzer. Diliniz bir takıldı mı asla bırakamazsınız. Onu kurcalamak, çevresinde dönüp durmak zorundasınızdır. Zevkli olduğundan değil, aklınıza takılıp kaldığından ve hiç çıkmadığından."
Ne çok düşünmüşüzdür ölümü. İçinden geçmeden elde edemediğimiz bilgilerle…
"Ölmek nedir?
Ölmek ölümün içinden geçmektir…"
Genç yaşında ölümü tadanlar için hayıflanmalarımız, zamanı değildi deyişlerimiz…
"İnsanın en uygun ölme zamanı nedir?" sorusuna hala cevap arıyorum… Zira bana uyan anne babama uymuyor. Onlara uyan ise bana… Yaratıcının "siz bilmezsiniz, ancak ben bilirim " buyruğu tam da buna işaret ediyor…
Madem bu hayatta istediğime ulaşamayacaktım, hastalanıp hasta yatağına bağımlı kalacaktım, bunun yaratıcıya ne faydası var? O halde niye buradayım?
Bu tarz sorularla karşılaşırız zaman zaman. Bazen kendi yaşamımızda ters giden şeylerin sonuncunda, bazen de çevremizdekilerden duyma bahtsızlığına uğrarız…
"İnsanın yaratılma hikmeti O'nun sonsuz isimlerine mazhar olmak ve aynalık yapmak ise; yatağında hiçbir iş yapmadan sadece kısık kısık nefes alan ya da bütün uzuvları felç olmuş bir insanın yaşamı da bir gereksizliğe, anlamsızlığa dönüşmüyor. O'nun sonsuz isimlerinin tecellisine mazhar oluyor çünkü…"
İnsan hayatında işe yarama hissi, her yaş ve pozisyon için hayati önem arz ediyor. Ölüm döşeğinde yatıyor olsa bile…
Ya da tüm bunları inkâr edenlerle karşılaşırız. Neden o kadar öfke dolu olduklarını anlayamazdım ta ki şu cümleye rastlayana kadar."Kaç kere karar vermiştim, artık O'na inanmamaya, ama yapamadım çünkü öfkemi, nefretimi yöneltmek için yine O'na ihtiyacım vardı. O'nu yok sayarsam kime düşmanlık besleyecektim, yani O, kendim için bana lazımdı."
İnanan insanın neler kaybettiğine kafa yoran manifestolar hazırlayanlar için ne anlamlı bir cümle…
"Yaratıcıyı hayatın dışına çıkaran modern insan, kendisini çok önemli bir şeyden günahlarını affedecek bir Mutlak Varlıktan mahrum bırakmıştır."
Altını çizmekle baş edemediğim kitabı tümden özel kitaplar sınıfına ayırarak çözüm buldum.
Çok şey öğrendiğim bu kitabı, irdelemeyi sevenlere tavsiye ederim..
Yazarı Sayın Mustafa Ulusoy'a teşekkürlerimi ileteyim bu sebeple…
"Güzel bir cümle şu görüşmek üzere. Hem bir ayrılığı ima ediyor, hem de tekrar buluşma arzusunu. Ne tümüyle iyimser, ne tümüyle kötümser. İkisini de içinde barındıran bir ifade… Ölüm gibi."
Giderken Bana Bir Şeyler Söyle
Mustafa Ulusoy
Timaş Yayınları
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 18.08.2011 12:16 - Güncelleme Tarihi: 03.12.2021 13:29