Gizli Mirasʼın Peşinden Giderken, Söyleşi, Serkan PARLAK

Gizli Mirasʼın Peşinden Giderken yazısını ve Serkan PARLAK yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Gizli Mirasʼın Peşinden Giderken

14.02.2024 09:00 - Serkan PARLAK
Gizli Mirasʼın Peşinden Giderken

Ahmet Can Buğday ile Tara Kitap etiketiyle okurla buluşan ilk romanı "Gizli Miras" hakkında konuştuk.

Ahmet Can Bey, ilk romanınız "Gizli Miras" geçtiğimiz günlerde Tara Kitap etiketiyle okurla buluştu. Kurmaca türlerle olan ilişkiniz, yazma serüveniniz ve ilk kitabınızın ortaya çıkış sürecini sizden dinleyelim.

Küçüklüğünden beri gözlem yapmayı çok severim, gözlemlerim sırasında kendimce yorumlar ve tahminlerde bulunurum. Mesela bir metroda seyahat ederken karşımda bulunan insanın neler yaşamış olabileceğini, yüzündeki ifadenin ne anlama geliyor olabileceğini, istemsizce yaptığı hareketlerin altında neler olabileceğini değerlendiririm. Bu da bir nevi kurgu üretmek gibi oluyor aslında. Ayrıca şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Her insanın yaşamı boyunca çok sayıda kitabı konu olabilecek hikâyelerinin olduğunu düşünüyorum. Birkaç yıl önce gördüklerimden çıkarttığım yorumlarla ilgili kısa notlar almaya ya da hafızamda tutmaya başladım. Yazmaya karar verdim. Hayal dünyamda oluşturduğum senaryoda bir nevi bunu yapmak istedim. Zaman zaman aldığım notlardan da yararlandım.

Her ne kadar okuma ve yazma deneyimleri, işçilik ve gözlem gücü önemli olsa da romanınıza başlarken ilham kaynaklarınız neler oldu? Bu soruyla ilişkili olarak şunu da sormak isterim, romanınızın taslaklarını nasıl oluşturdunuz, sonraki aşamalarda dışarıdan veya yayınevinizden editöryal destek aldınız mı?

Evet aslında okumayı ve yazmayı çok seviyorum. Farklı şeyler üretmek çok hoşuma gidiyor. 2020 yılında daha önce hiç yapılmamış bir kitabım çıkmıştı. Bir meslek grubu ile ilgili yaşanmış hikâyeleri karikatürize ederek anlatan, anlatırken de bütün paydaşların bilgilenmesini sağlayan bir kitaptı: Karikatürlerle Özel Güvenlik. Oldukça zor ama çok keyifliydi. Gizli Miras romanımın oldukça farklı bir yaşam hikâyesi ile ortaya çıkmasını istedim. İlham kaynağım her işte olduğu gibi öncelikle başarabilmek duygusu oldu. Ayrıca çocuklarıma da gizli olmayan bir miras bırakabilmek istedim diyebilirim. Daha önce roman yazmakla ilgili herhangi bir profesyonel eğitimim olmadı Kitap okurken aradığım konulara dikkat ettim. Mümkün olduğunca karakterlerin duygularını cümlelerle canlandırmaya çalıştım.

Birkaç küçük notun dışında çok fazla taslak kullandım diyemem.

Gizli Miras'ı tamamladığımda anlaştığım yayınevi Tara Kitap sayesinde çok kıymetli editörümüz Samet Altıntaş hocamızla tanıştım, kendisinden editörlük hizmeti aldım. Özellikle mizanpaj, bölümlemeler ve kritik dokunuşlarıyla Gizli Miras'a son halini verdi.

Elinizdeki malzemeyi kurgu için yeniden üretip dönüştürürken nasıl bir süreç işliyor; mekânlar, atmosfer, diyaloglar ve özellikle roman kişileri söz konusu olduğunda.

Sanırım her yeni yazmaya başlayan gibi ben de iyi bildiğim yerleri romanımda kullanmak istedim. Özellikle diyaloglarda, okurların kendilerini olayların içindeymişçesine hissedebilecek sahneler oluşturmaya çalıştım. Açıkçası bu da beni zaman zaman zorladı.

Romanların başlangıcı ve sonu zordur. Romanınızın başlangıç ve sonunu nasıl yazdınız?

0002090347001-1

Aslında başlangıçta da sonda da çok zorlandım diyemem. Romanların sonunu bağlamak gerçekten zor oluyor, bu yüzden de romanlar genelde çok daha uzun olabiliyor. Günümüz okurların daha kısa romanlar tercih ettiğini düşünüyorum.

Romanınızın merkez kişileri Alper ve Özlem'in geçmişten şimdiye kişisel tarihleri üzerinden işlediğiniz temel meseleler için yakın dönem Türkiye'sinin genel panoraması diyebilir miyiz?

Evet böyle söylemek mümkün sanırım. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası farklı eğilimler oluştu bölgemizde. Anadolu, kirası oldukça pahalı olan eşsiz bir vatan aslında. Bu kiranın bedelini ödemek için çok sayıda serdengeçtilerin olduğunu düşünüyorum.

Ahmet Can Bey, sizce romanda ve öyküde döneme göre bazı izlekler ön plana çıkıyor mu, son dönemde ilişkiler, kadınlık ve erkeklik durumları, geçmişle hesaplaşma, aile ve bireysel yabancılaşma mesela…

Muhakkak ön plana çıkan durumlar ve duygular oluyordur. Ancak tabularımız, korkularımız ve ne derler düşüncelerimizi rafa kaldırdık diyemem. Dünyada böyle bir yönelim zaten vardı. Türkiye'de de son yıllarda bireysel yaşam, aileden kopuşlar, daha fazla madde ve tekelcilik yaklaşımları, değerlerin taassubu gibi konulara ilgi oldukça artmış durumda. Son yılların dikkat çeken konularından bir tanesi de insanlarımızın aile dizilimi yaptırma istekleri. Biraz önce saydığım ve benzeri mevcut durumumuzu atalarımızdan gelen bir mirasa bağlama ihtiyacı oluşmuş durumda. Özellikle tercih ettiğimiz ama beğenmediğimiz bu durumlarla hesaplaşmak ihtiyacı doğuyor sanırım.

Sizi çok etkileyen polisiye roman ve film karakterlerini sormak istiyorum.

Aslında çok var ama ilk aklıma gelen Agatha Christie'nin Hercule Poirot karakteri. Tabii Ahmet Ümit de oldukça sevdiğim, takip ettiğim bir yazarımız. Özellikle Sis ve Gece romanını birkaç defa okumuşluğum vardır.

Çok ciddi bir birikim olmasına karşılık Türkiye'de neden siyasi polisiye bu kadar az yazılıyor sizce? Öte yandan son dönem yerli polisiye romanlarda toplumsal meselelerin görünürlüğünün arttığını düşünüyorum, ne dersiniz?

Bence zor bir alan. Türkiye'deki kanunların uygulanması konusundaki sıkıntılarımız, zor olanı daha da zorlaştırıyor, çekince oluşturuyor diye düşünüyorum. Toplumsal sorunlarımızın görünürlüğü ve bilinirliği yaygın olmasına karşın bunları dillendirmekte yeterince çaba harcanmadığını düşünüyorum. Yazarken gerçekten çok fazla konuyu hassasiyetle düşünmek zorunda kalıyorsunuz.

Son günlerde neler okudunuz? Önümüzdeki dönem için yeni üretimleriniz olacak mı?

Son dönemde çok fazla roman okuduğum söylenemez daha fazla bilimsel yayınları ve güncel konuları takip etmeye çalışıyorum.

Evet yeni bir roman için hazırlıklarımı tamamladım ve yazmaya başladım. Hedefim bu yıl sonunda yine farklı bir kurguyla okurlarımızın karşısına çıkmak.


Yazar: Serkan PARLAK - Yayın Tarihi: 14.02.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 14.02.2024 09:14
751

Serkan PARLAK Hakkında

Serkan PARLAK

1975 yılında Bilecik'te doğdu. Ankara Üniversitesi D.T.C.F. Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi.

Derlediği "Başka Semtin Öyküleri" adlı öykü kitabı Bilgi Üniversitesi Gençlik Çalışmaları Birimi, ilk romanı “Ormanın Kıyısı” Roza Yayınları , “Kasabadan Kente Doğru, Cemil Kavukçu Öykücülüğü” adlı derleme deneme-inceleme kitabı ise Günce Yayınları tarafından yayımlandı. Editör ve düzeltmen olarak yaklaşık kırk kitabı yayına hazırladı.

Gazete kitap tanıtım eklerinde -Radikal Kitap, Akşam Kitap- dergilerde -Notos, Varlık, Roman Kahramanları- 2015 sonrasında ağırlıklı olarak dijital mecralarda -Oggito, edebiyathaber, kitaphaber, literaedebiyat, k24kitap, edebiyatburada- kitap tanıtım, eleştiri, inceleme, deneme ve çağdaş sanat yazıları yazdı.

Halen İstanbul’da yaşıyor, MEB’de Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak çalışıyor. Defne’nin babası.

Serkan PARLAK ismine kayıtlı 106 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 3 kitap bulunmaktadır.

Twitter Kitap Satış Sitesi Kitapyurdu.com