Gogol’un Delisi: Ferdinand İvanoviç
Ben Aksentiy İvanoviç olmayı hiç istemedim. Hep İspanya kralı VIII. Ferdinand'dım. Sizi oyalamak, sizlerden gelen hücumları geri püskürtmek için dokuzuncu derecede bir memur oldum. İçeride ve dışarıda hep kral olacağım. Krallığımı aklımın ve hayalimin gücüyle kurdum. Sadece kendime inandım, kendimden yardım aldım.
Elimden geldiğince kendimi memurların pespaye dünyasından uzak tuttum. Onların basit, sığ, sırada dünyalarında yerim yoktu zaten. Sadık dostlarım vardı içeride: Kitaplarım. Onlar bana ziyadesiyle yetiyordu. Onlar kral doğduğumu, bir kral gibi yaşamam gerektiğini söylüyordu. İnsanlar ya kral doğarmış ya da memur. Ben yanlışlıkla memurların arasında doğmuş bir kraldım ve bütün hayatım boyunca bu durumla mücadele ettim.
Neden ve nasıl bu hale gelmiştim, anlamıştım ama işe amirime kalem yontarak başladım. Durmadan kalem yontuyordum. Sanki dünyaya kalem yontmak için gelmiştim. Kalem yontmak bende bir takıntı olmuştu. Kalem yontmadan duramıyordum.
Meci ve Fidel yol arkadaşlarımdı. Onlar olmadan krallığımı kuramazdım, krallığımı iç ve dış saldırılardan koruyamazdım. Onların mektupları sayesinde nasıl bir dünyada yaşadığımı anlamıştım. Meci ve Fidel'e anlatamayacağım kadar çok şey borçluyum. Onlar sayesinde kendimi memurlardan uzak tutabildim. Onlar bana memurların hayatlarının ne kadar boş ve saçma olduğunu gösterdiler. Onlara minnettarım.
Aşk ile birlikte krallığımın temelleri çatırdamaya başladı. Darbeyi içeriden almıştım. Amirimin kızına vurulmuştum. Memurlar dünyasının dibini bulmuştum. Aşk sahip olduğum bütün kişisel değerlerimi yerle bir etmişti. Memurların dünyası üzerime yıkılmıştı, krallığım memurların dünyasının altında kala kalmıştı. Bütün bir hayatım enkaza dönüşmüştü. Zihin haritamda ne İspanya'nın yeri vardı ne de Cezayir'in bir anlamı kalmıştı. Her açıdan bir yıkımdı bu ve bu yıkıntıların altından nasıl çıkacağımı bilmiyordum. Meci ve Fidel de yoktu.
Kendimi Puşkin'in şiirleriyle avutmaya çalıştım ama nafile. Şiirler ne karın doyuruyordu ne de yıkımdan kurtulmama yardım ediyorlardı. Puşkin'in kendine hayrı yoktu. Kendine hayrı olsaydı böyle ipe sapa gelmez şiirler yazmazdı. Ne dediğimi bilmiyorum işte. Puşkin gibi büyük bir şaire laf edilir mi hiç? Ne Tanrı af eder mi beni ne de Rus halkı hoş görür.
Olan olmuştu artık, aşk bana ait son sözünü söylemişti yüzüme karşı ve ben bir ezik olup çıkmıştım. Nereden nereye. Demek ki kaderimde ezik olmak varmış. Ama benim gibi bir adama ezik olmak yakışmaz. Ben memur ruhlu biri değilim. Kral ruhluyum. Sadece yanlışlıkla memurların dünyasında doğdum. Suçum neydi bilmiyorum. Belki de hiç suç işlemedim. Suçu ne zaman işlemiş olabilirim ki. İnsan doğmadan hiç suç işler mi? Hem de benim gibi ağır sonuçlara sebep olan suçları.
Kafam çok karışık. Kafam hep karışıktı. Şöyle desem daha doğru olur: Kafam hiç bu kadar karışık olmamıştı. Yani ben şimdi alelade bir deli oldum. Bunu nasıl yaptım, hiç bilmiyorum. Deli olmak o kadar kötü mü? Hiç kimse gibi düşünmüyorsun, kimsenin senden bir beklentisi olmuyor. Öyleyse ben deliliğin tadını çıkarayım. İnsan dünyaya her zaman deli olarak gelmez.
Tiyatro ile kendimi oyalayayım dedim, halt ettim. Aşk bana hayatımın oyununu oynamış zaten. Bu saatten sonra başkalarının hayatından ibret alamam. Bitti. Eskiden olsa güzeldi. Doğrusu tiyatroya gidince bütün dertlerimi unuturdum. Küçük bir memur olduğum ile büyük bir kral olmak istediğim aklımın ucundan geçmezdi. Geride kaldı her şey. Bu gerçeği ne kadar erken kabullenirsem o kadar iyi benim için. Bundan sonra ne olacak ki, onu da bilmiyorum. Benim gibi insanlar için son durak tımarhane değil mi? Tımarhaneden sonra ne var? Aşk mı var. Başta da aşk yok muydu?
Aşkın kralı olmak için aklın ve dünyanın dışına çıkıyorum. Aşkın krallığı burada olamaz. Memurlar ne anlar aşk meşkten. Onlar tek bir amacı var. Hesap kitap, günü kurtarmak, ay başını getirmek, derece yükseltmek, sürekli birilerinin gözüne girmek. Her kese yer var aşkın krallığında, memurlar hariç. Bir memur olarak doğmasaydım bütün bunlar başıma gelmezdi, böyle zorlu bir yola girmezdim, aşkla böyle ateşe ateş imtihan olunmazdım.
Ben İspanya kralı VIII. Ferdinand. Aşkın krallığı için her şeyi geride bırakan taçsız ve bahtsız kral. Benim gibi memuriyetinden feragat eden, krallığını harcayan, aklını fırlatıp atan kaç kişi var.
Ben Ferdinand İvanoviç, aşkın taçsız ve bahtsız kralı.
Bir Delinin Hatıra Defteri
Nikolay Vasilyeviç Gogol
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Çev. Mazlum Beyhan
Sayfa 232
İstanbul, 2010
Yazar: Faik ÖCAL - Yayın Tarihi: 06.11.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 09.11.2024 00:00