Gorili Görmek
Zekâsından ve muhakeme gücünden başka her şeyden şikâyet eder insanoğlu. Genelde rahatsız olduğu konular kendinin dışında gelişen faktörlerle ilgilidir. Özeleştiri yapmaya çalışır elbette. Örneğin yaşlılığı kısmen kabullenebilir, sağlığının eskisi kadar iyi olmadığını ve hafızasının zayıflamaya başladığını dile getirebilir. Peki, hatırladığından emin olduğu konular! Üzerinde bahse girebileceği ve saatlerce geri adım atmadan savunabileceği hatıralar? Bunlar gerçeği %100 yansıtır mı? Ya öyle değilse, birazı gerçek birazı kurguysa hatırladıklarımızın? Bunu sorgulamamızı istiyor Görünmez Goril.
İlkönce dikkat çekici bir örnekle algılarımıza olan güvenimizi sorguluyor eser. Öyle ya, ortada dokuz saniye boyunca görünüp dans eden siyah bir gorili görmüyorsa insan, hangi konuda kendinden emin olabilir? İnsan davranışlarını inceleyen sosyal deneyler çok çarpıcı sonuçlar ortaya koyabilmektedir. Özellikle deneklere gerçek araştırma konusunun ne olduğunu söylemeden onların farklı yere odaklanması sağlandığında ortaya çıkan doğal davranışlar ve bunların sebepleri son derece öğreticidir. Kitaba adını veren sosyal deneyden kısaca bahsederek algı ve hafıza konumuza dönmek istiyoruz.
Söz konusu sosyal deneyde siyah ve beyaz formalar giymiş basketbolcular kendi arasında paslaşmaktadır. Bizden istenen beyaz takımın kendi arasında kaç defa paslaştığıdır. Tabii ki bu asıl deney için bir perdedir. Kaç defa pas yapıldığının bir önemi yoktur. Oyunun ortasında siyah goril kıyafetli bir öğrenci sahneye girmekte ve ekrana dönüp göğsünü yumruklamaktadır. Asıl ilginç olan ise bu kadar uzun bir süre sahnede durduğu halde deneklerin yarısı gorili görmediğini söylemiştir. Çünkü denekler tamamen sayıya odaklandığı için beyaz formalara dikkat etmiştir. Merak edenler için videonun linki internet ortamında paylaşılmaktadır. Yeri gelmişken buraya küçük bir not düşmek isterim. Ben de üç kişiye bu videoyu izlettim. Bir tanesi gorili gördü, diğeri hiç görmediğini söyledi ve sonuncusu farklı bir hayvandan bahsetti.
Kitaba adını veren bu çarpıcı sosyal deneyden sonra farklı disiplinlerden örnekler vererek gördüklerimiz ve hatırladıklarımız üzerinde düşünmemizi sağlamaya çalışır Görünmez Goril. Bizim kültürümüzde sıklıkla dile getirdiğimiz, "Hafızai beşer nisyan ile maluldür," deyişine götürür bizi. Hafıza bir kenarda olduğu gibi duran, istediğimizde ulaşabileceğimiz bir araç değildir. Zamanla bizim isteklerimize paralel şekilde değişime uğrar. "Hatıralarımızın doğru ve kesin olduğunu sanırız, bu yüzden de olup bitenleri doğru bir şekilde yansıtan hatıralar ile bizim sonradan eklediklerimizi kolay kolay ayırt edemeyiz." (S.74)
Disiplinler arası farklı kavramlarla (yazılım, borsa, satranç, virüs, tıp, spor, spekülatif yatırımlar vb.) bağlantılar kurularak bu kavramların kitabın ana fikri etrafında bir araya getirilmesi konunun pekiştirilmesi açısından dikkat çekiciydi. Biz de aynı yöntemi uygulayarak kitabı anlamaya ve anlatmaya çalışacağız.
Matematikte x ve y değişkenlerinin birinci ve ikinci dereceden çözümlenmelerinden çok daha karmaşıktır sosyal bilimler. İçinde insan olan bir denklemde sonucu etkileyen diğer değişkenleri çözümleyebilme gücümüze farklı isimler verilmiştir. Bu kelimelerin fazlalığı algılarımızla gördüğümüz, hissettiğimiz değişkenlerin (verilerin) son derece çeşitli olmasıyla ilgilidir. Bizim dil ve kültürümüzde muhakeme, basiret, idrak gibi birbirine yakın görünen ancak derinlik yönüyle her biri ayrı anlam ifade eden bu kavramların çok daha kapsayıcı olduğunu söyleyebiliriz. Bu kadar farklı veri arasından üzerinde değerlendirme yapacağı konuyu asıl etkileyen değişkenin hangisi olduğunu nasıl çözümleyecek insan? Bir başka ifadeyle çevremizde olup bitenleri en sağlıklı şekilde nasıl yorumlayacağız. Pratikte nasıl olduğu sorulacak olursa, insan hangi değişkenin asıl faktör olduğuyla çok ilgili değil. Herkes kendi dünya görüşü ve geçmiş birikimleriyle oluşan tecrübesini destekleyen faktör hangisiyse sonucu oraya bağlama eğiliminde fakat biz yine de bu değişkenlerin sağlıklı değerlendirilmesi için teorik olarak konuyu incelemeye devam edelim.
Antik çağda lir çaldığı için güneşin doğduğunu sanan şair durumuna düşmemek, spor izleyicisinin kendi konumunun skora etki ettiğini düşünerek totem yapan fanatik taraftara dönüşmemek için ne yapmalı insanoğlu? İktisat bilimi bu konuyu kendi içinde "Ceteris Paribus" kavramıyla net bir şekilde ayrıştırmaya çalışır. "Diğer değişkenler sabitse," varsayımıyla o değişkenin gerçek etkisi tespit edilmeye çalışılır. Böylece her veriyi birbirinden bağımsız bir şekilde değerlendirir. Değişkenlerin hangisinin gerçek anlamda etki yaptığı yoruma yer bırakmayacak şekilde açıkça belirlenmiştir. Daha anlaşılır bir ifadeyle evinde oturup maç izleyen taraftarla gol olması arasında bir ilişki yoktur. Matematik ve iktisat arasında daha fazla boğulmadan insana dönmeye çalışalım. Bununla birlikte konumuzun bahsedilen iki disiplinden çok da kopuk olmadığı ve değişkenleri birbirine karıştırıp doğru değerlendiremediğimiz zaman az önce sözü geçen şair ve taraftar konumuna düşeceğimizi siyah bir goril üzerinden anlatmaya devam edeceğiz.
Hangi yanılsamalar bizi hatalı sonuçlara götürür? Ana hatlarıyla bizi asıl değişkenden uzaklaştıran yanılsamalara göz atalım. Gündelik alışkanlıklarımızla ilgili yanılsamalar, özgüven yanılsaması, beceriksizliğinin farkında olmama gibi birçok faktöre geniş ölçüde yer veriliyor eserde.
Emek ve pratiğe övgü, reklam, ticari satış, büyük firmaların insanların zeki olma, yaşlanmayı geciktirme, hafızayı ve zekâyı geliştirmeye olan ilgilerinin ticari amaçla abartılıp kullanılması. Ticari biri ürünle, az emek vererek bu isteklerine kavuşabilecekleri yanılsaması. Zekânın önemine sürekli yapılan vurgular ve gelişimi için piyasaya sürülen ürünler hep bu yanılsamalardan beslenmektedir.
Ortalama Amerikan halkından daha zeki olduğunu düşünenler, on basamaklı sayıları hatırlayabileceğini iddia edenler ve iyi bir rakip görmediği için güzel satranç oynadığını düşünenler bu yanılsamalara düşmüş örnekler arasında sayılabilir. Kendini ele veren soyguncular, mizah anlayışının çok yüksek olduğunu sananlar, yeteneksizdeki yeteneksizler, balıkçı teknesini görmeyen denizaltılar, büyük bütçeli filmlerde yapılan inanılmaz hatalar hep hafızaya ve zekâya fazla güvenden ileri gelmiyor mu?
Bütün bu yanılsamaların bizi götürdüğü noktada kitabın ana fikrine ulaşmış oluyoruz. "Aslında şaşkınlık verecek kadar çok vakada en ufak bir fikrimiz bile yoktur." S.8
SON SÖZ
Ben kendi adıma araba kullanırken yola ve araçlara bir kez daha ve dikkatli bakıyorum, gözden kaçan bir şey var mı diye. Kitap bittiğinde hafızamıza ve dikkatimize çok da güvenmememize dair bir kazanım elde edebilirsek bu kadar sosyal deney ve bu hacimli kitap amacına ulaşmış olacaktır.
Hafızanıza olan güveniniz çok sarsılmışsa bunun doğal olduğu şu alıntıyla yüreğimize su serpecektir. "İnsandaki gen sayısı C.Elegans diye bilinen solucanın gen sayısı (19.500) ile Arabidopsis adlı hardal bitkisinin gen sayısı (27.000) arasında bir yerdedir." (S.128) Bilim bize mütevazi olmamızı öğrettiği zaman ayaklarımız yere basacaktır. Hafızamızın hatasız ve sınırsız olmadığını idrak etmek bunun ilk adımı olabilir. "Gündelik yanılsamaların bilinciyle dünya hakkında düşündüğünüzde eskisi kadar kendinizden emin olamayacaksınız." (S.259)
Kitapta verilen örneklerdeki bütün yanılsamaların bir hafıza ve yetenek sorunu olmadığına şerh düşerek incelemeye son verelim.
- Irak'ta kitle imha silahları olduğuna dair yanılsama ve bir polisin yanlışlıkla linç edildiğine dair polis teşkilatı savunmaları gibi konularda sorunun yanılsama ötesinde farklı siyasi boyutları da olduğunu bir kenara not ediyoruz.
Görünmez Goril
Chistopher Chabris – Daniel Simons
NTV Yayınları 2. Basım Mayıs 2012
Çev: Bülent Doğan
280 Sf.
Yazar: Resul BULAMA - Yayın Tarihi: 29.08.2022 09:14 - Güncelleme Tarihi: 29.08.2022 09:22