Günübirlik Uykuların Mekânı Oteller
"Bu gün gökyüzünü amma da öptüm: açtım pencereyi birden, o bana koşuyor, ben ona koşuyorum"
Otel gören defterler; kalbi bir acıyla, yüzü bir hüzünle, düşüncesi evrensel bir sevgiyle kaplı bir dervişin kelimelerle yalnızlığını, duyduklarını ifade ettiği bir iç yolculuk kitabıdır. Onun söylediği kelimeler hepimizin yalnızlığını dillendirerek yankısını yüreğimizde hissetmemize neden oluyor. Fakat bu yalnızlık öyle sitem edilecek bir yalnızlık değil, uzletin habercisi, kendine çekilmenin habercisi, öyle ki bu yalnızlıktan kendi köşesine çekilmeyi düşünen bir don kişot değil, yel değirmenlerine, gökdelenlere, gürültüye savaş açmış bir don kişot çıkmıştır.
Nuri Pakdil her eserine kendi imzası olan biçimselliğini, seslenme biçimini, kelime örgüsünü muntazam bir biçimde işlemiş kişilerdendir. Bir eserin onun olduğunu bilmeniz için bir iki kitabını okumanız yetiyor. Ama genele yaydığı sesini ise asla tamamıyla elde edemezsiniz.
"otele gireli 1 yıl 12 gün oldu.
Bu cümle kağıttan toz kaldırdı; duman da benziyor çıkan; belleğimin ışıldağını püskürtünce kaçışan kaçışana"
Otelde geçen günler, değişik insan tipleri ve insan ruhunun odalarda yankılanan sessizliğine gecenin insan kalbinde bıraktıkları. Hüzünlü dakikaların peyderpey önce zihne sonra yüze ve kalbe sinmesi ancak büyük bir yalnızlıkla olabilir. Gece, küçük çıtırtıların bile büyük bir sesle yankılandığı zaman, gece bir odada yalnızlığın sarmaşık gibi bedeni sarmasıdır.
Yazının epik resmi çekildiği sırada bir sorgulama olarak yer edinir ve tabi ki direniş. Direniş sorgulama sonunda bilinen doğrunun öne çıkışıdır. Ben inanıyorum demek kadar klas bir duruştur. Çünkü "iki kere iki bir zafer işareti yapar" ve ancak bu zaferi kendi yengisine katabilenler yenilginin ne demek olduğunu bilir.
Otel görenler ve otelde olabildiğince içsel savaşlar geçirenler bilir ki otel bir miaddır. Sesler, gürültüler yalnızlığı bozarcasına, saldırır, eğer ki bir hayalin yoksa bu sesler çekilmez olur. Otel gören ve bu otellerin loş aydınlığında uykusuz geceleri selamlayanlar olmasaydı oteller hakkında bu kadar derin anlamlar olamazdı. Otel bir misafirliğin göstergesidir. Göçmenliğin, bir ağaç gölgesinde soluklanmanın, bu gün varım, yarın yokumun anlamını verir oteller.
Günübirlik uykuların mekanı olan oteller, Nuri Pakdil'de bir hayat halini almıştır. En büyük yazarların yolu uzun bir dönem bu otellerde geçer ve otel onlarda bunalımların, kimsesizliğini yalnızlığın temsilcisi olmuştur. Oysa içlerindeki kalabalık bu dünyanın kalabalıklığından daha fazladır. Oteller, epik bir resmin çekildiği sırada yalnızlığın en çok vurduğu, sessizliğin kimi zaman kulağı tırmaladığı mekanlardır.
Hiç alışmamak da vardır, yadırgamak da. Ama sürekli bir üretim söz konusudur Nuri Pakdil'de "Bir cümle olsan haydi neyse; gülmem de tuttu aksi gibi; sözcük bile değilsin ki daha; şu harfe bakın be; iyi iyi, anlaşıldı; eğildi, büküldü, içeriye yavaş yavaş süzülen uykunun en görünebilen yerine çengel gibi takıldı."
Yazının Epik Resmi Çekildiği Sırada/ Otel Gören Defterler 2
Nuri Pakdil
Edebiyat Dergisi Yayınları
Yazar: Bilal CAN - Yayın Tarihi: 11.12.2017 10:00 - Güncelleme Tarihi: 07.12.2015 16:45