Günümüzün Anlatıcıları: Emre Ocaklı İle Konuştuk
Kişiyi yazmaya yönelten temel etken hayaller mi yoksa gelişen şartlar mı? Ya da diğer bir etken... Sizde hangisi daha etkili oldu?
Kendimi bildim bileli hayal kurmayı çok sevdim, her şey böyle başladı diyebilirim, ama zamanla en az hayallerim kadar yaşama dair tüm duygular da (öfke, hüzün, isyan) yazma isteğimi tetikledi.
Anlatmanın arkaik yanı düşünüldüğünde, anlatının kutsal yanı var gibi görünüyor. Sizce de öyle midir?
Hikâyelerle örülü bu dünyada elbette kutsal bir yanı var. Bir kurgu oluşturmak, tepeden tırnağa yeni bir dünya yaratmak başlı başına bir sihir ve bu sahip olunabilecek nadide bir güç. Herkesin mutlaka birkaç tane başucu kitabı vardır ve bu kitaplar okuyucu için hayatın bazı noktalarında ona ışık olmuştur.
Post modern anlatım imkânları bağlamında metinlerarasılık yanında türlerarasılık da gündemde. Hatta aynı metinde hem modern hem de post modern imkânlar birlikte kullanılabiliyor. Bu konunun bir şablona oturması gerekir mi?
Metinleri bir şablona oturtmak hem yazara hem de okuyucuya büyük bir yük. Yazma eylemi her geçen gün gelişiyor. Türlerden, kalıplardan kurtulduğumuz zaman anlatmak istediğimizi daha net anlatacağımızı, anlamak istediğimizi daha net anlayacağımızı düşünüyorum.
Edebiyat dergilerinde görünüyor musunuz? Görünmek de gerekir mi? Edebiyat dergileriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
2014 yılından 2022 yılına kadar çok sayıda dergide 60'ın üzerinde öyküm yayımlandı. Kitabımın yayımlanmasından sonra bu süreç yavaşladı. Yine de ekibini, metinlerin niteliğini beğendiğim birkaç dergiye gönderiyorum.
Dergilerde görünmek elbette yeni yazarlar için çok kıymetli. Son yıllarda sayıları artan dijital dergiler birçok yazar, yazar adayı için kıymetli fakat burada esas sorun, yayımlanmaya değer bir nitelikte metnin olup olmaması. Her önüne geleni sayfasında yayınlayan bir dergi hem yazara hem de okura kötülükten başka bir şey yapmamış oluyor.
Ayrıca, edebiyat dünyasındaki gruplaşmadan da söz etmeden geçemeyeceğim. Yaklaşık 10 yıldır "neredeyse" tüm edebiyat dergilerinde yer bulmama rağmen bazı dergilerin kapısı bazı insanlara her zaman kapalı. Kendi yazar kadrosunu oluşturup sadece onların metinlerine yer vermesi, bu kadronun yakın arkadaşlardan veya benzer siyasi görüşlerden oluşması da üzüntü verici.
Yazarken karşınıza birini alıyor musunuz? Okuyucu yahut hayali bir karakter de olabilir. Yoksa kendiniz mi kendi muhatabınızsınız?
Okuduğu metinde hata kovalayan, detayları, olay örgüsünü didikleyen diğer yanımı karşıma alıyorum. Yorucu oluyor fakat metnin dağılmaması ve kendimden çıkmaması için en sağlıklı yolun bu olduğuna karar verdim.
Öykü yazmak için en haklı nedeniniz nedir? Yazmasanız ne olur?
Yazmasaydım delirmezdim! Fakat hayat çok sıkıcı olurdu.
Yazmak, beni bu dünyanın türlü ve hiçbir zaman bitmeyecek dertlerinden alıp bambaşka bir yere götüren külüstür bir araç. Yerin altından mı gidiyor, uçuyor mu, ışınlanıyor mu, bilmiyorum. Yazmak zorundaymışım hissi yıllardır üzerimde. Bir şeyleri değiştirmek, haklıyla haksızı ayırmak, doğruyu veya yanlışı eğip bükebilmek ve içimdeki bu dünyayı başkalarına göstermek sanırım beni öyküye iten unsurlar.
Yazdığınız kurgunun kaderinizi etkileyeceğine inanır mısınız? Böyle bir deneyim yaşadınız mı?
Hayır, ama yazdığımız her ne kadar kurgu da olsa kendimizden bir parça. Onu kurgudan (bütünüyle) ayıramayız. Haliyle yarın bir gün kâğıda bizden ne düşecek, düştüğü yerde neye hayat verecek bilemeyiz.
Öykücüler genelde birbirini sever ama bu eğer bir yarış olsaydı çağdaşlarınızdan kimi geçmek isterdiniz?
Neyse ki genç şairler kadar kavga etmiyoruz.:)
Bir okuyucu için o kitap olağanüstüyken, diğeri için kötüyse burada bir yarıştan bahsedemeyiz. Renk, ses, tarz meselesidir bu. İnsanın özellikle bu konuda kendiyle yarışması en sağlıklısıdır.
Hikâye ile öykünün farklı türler olduğuna dair dergiler dosya hazırlıyor ve yazarlar bazen görüş ayrılığına düşüyor. Sizce böyle bir fark var mı? Bu iki kavramla ilgili sizin tanımınız nedir?
Hikâyenin geleneksel, öykünün ise sanatsal yanının ağır bastığını düşünüyorum, ama bu ayrımı gündelik hayatta kullanmıyorum.
Öykü yazıyorsunuz ama iyi bir öykü okuru olduğunuzu düşünüyor musunuz? Dergileri takip eder misiniz? Yeni çıkan kitapları alır mısınız? Bir de son çıkanlardan bize önermek istediğiniz öykü kitabı var mı?
Sürekli takip ettiğim birkaç dergi var, bunların dışına (çok fazla dergi olduğu için) fazla çıkamıyorum fakat kalemine ve eleştirilerine güvendiğim isimlerin paylaştığı veya yazdığı öyküleri hemen okuyorum.
Son dönem öykü kitaplarından kendime yakın bulduğum, kurgusunu ve dilini beğendiğim Bülent Ayyıldız (Kamikazeler El Ele Uçmaz) ve Cabir Özyıldız (Eski Zaman Türküsü) diyebilirim.
Yazar: Müzeyyen ÇELİK K. - Yayın Tarihi: 12.09.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 08.09.2024 15:11