Günümüzün Anlatıcıları: Esra Özdemir Demirci İle Konuştuk
Kişiyi yazmaya yönelten temel etken hayaller mi yoksa gelişen şartlar mı? Ya da diğer bir etken... Sizde hangisi daha etkili oldu?
Şartların bir araya gelmesi gerekiyor, diye düşünüyorum. Bu şartlar arasında gerçek olandan yola çıkma, hayal etme, ilham, geçmiş düşüncesi, gelecek kaygısı, içinden geçilen zamanın koşulları gibi etkenler sıralanabilir elbette. Ancak hepsinin uyumlu birlikteliği ile ortaya çıkacak metnin daha sağlam olacağına inanıyorum.
Anlatmanın arkaik yanı düşünüldüğünde, anlatının kutsal yanı var gibi görünüyor. Sizce de öyle mıdır?
Kutsalın izahının da anlatıyla mümkün olduğunu gerek kutsal kitaplardan gerekse anlatılan dinî hikâyelerden biliyoruz. Bu da bize anlatının alt yapısında böyle bir etkinin olduğunu/ olabileceğini gösteriyor. Burada ince bir çizgi var yalnız. Kutsal anlatımı ile anlatımın kutsallığı birbirinden farklı kavramlar. Birinde belirleyici etken inancınız, diğerinde ise yazının size olan inancı.
Post modern anlatım imkânları bağlamında metinlerarasılık yanında türlerarasılık da gündemde. Hatta aynı metinde hem modern hem de post modern imkânlar birlikte kullanılabiliyor. Bu konunun bir şablona oturması gerekir mi?
Her türün kendi içinde kurallar bütünlüğü olduğu malum. Bu bütünlük ihlal edilmeden, yazarın dikkati ve özenli çalışması ile türlerarası geçişlerin birbiriyle örtüşebileceğini düşünüyorum. İmkânların bilincinde olmak ve aradaki dengeyi kurabilmek önemli. Bütünlüğü oluşturmak yazarın elinde. Gerisi elbette okurun takdiri.
Edebiyat dergilerinde görünüyor musunuz? Görünmek de gerekir mi? Edebiyat dergileriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Elbette. Yolculuğum dergilerle başladı. Genç bir yazar için edebiyat dergilerinde görünmek önemli. Çıkış noktanızı belirliyorsunuz ve bu noktadan hareketle yazı yolculuğunuz devam ediyor. Bu anlamda dergileri önemsiyorum. Bilhassa içinde bulunduğumuz zamanda oldukça zor şartlar altında yayımlanan dergilerin okurun özenine ve desteğine ihtiyacı olduğunu düşündüğümden pek çok edebiyat dergisini almaya gayret ediyorum.
Yazarken karşınıza birini alıyor musunuz? Okuyucu yahut hayali bir karakter de olabilir. Yoksa kendiniz mi kendi muhatabınızsınız?
Karakterlerimle karşılıklı oturuyoruz çoğu zaman. Uzun uzun anlatmadan önce uzun uzun anlamaya çalışıyoruz birbirimizi. Her yazarın ortaya çıkardığı karaktere kendinden bir şeyler yansıttığını düşünürüm. Bile isteye ya da farkında olmaksızın ama bir şekilde oradasınızdır.
Öykü yazmak için en haklı nedeniniz nedir? Yazmasınız ne olur?
Anlatmak istiyorum çünkü bu kadar basit aslında. Ve anlatmaya değer çok şey yaşıyoruz, öykü yazarak bunları ıskalamadığımı kendime ispat etmiş oluyorum. Önce kendimi tatmin etmeliyim çünkü. Bu öyle karşıma birini alıp anlatmak gibi değil üstelik. Çoğu kez birinin kulağına fısıldamak istemeyeceğim şeyi yazıdan aldığım cesaretle ortaya dökme isteği. Yazmasam tüm bu zevklerden mahrum kalırdım.
Yazdığınız kurgunun kaderinizi etkileyeceğine inanır mısınız? Böyle bir deneyim yaşadınız mı?
Yaşamadım ama inanın yaşamış olsam ya da böyle bir şeye inancım olsa durmadan yazardım. Şaka bir yana etkilendiğim kişi ve olaylar kurgumda şekilleniyor ancak kaderime etki edebilecekleri gerçeği olsa olsa bir öykü konusu olabilir. Keyifli bir anlatı olur hatta.
Öykücüler genelde birbirini sever ama bu eğer bir yarış olsaydı çağdaşlarınızdan kimi geçmek isterdiniz?
Öykücülerin çoğu böyle bir yarışa inanmadıkları için birbirleriyle iyi anlaşıyorlar bence.
Hikâye ile öykünün farklı türler olduğuna dair dergiler dosya hazırlıyor ve yazarlar bazen görüş ayrılığına düşüyor. Sizce böyle bir fark var mı? Bu iki kavramla ilgili sizin tanımınız nedir?
Her ikisinden kastı da anlatmak olan yazarın ve her ikisinden de aynı sonucu bekleyen okurun böyle bir ayrıştırma ile işi olmayacağı kanaatindeyim.
Öykü yazıyorsunuz ama iyi bir öykü okuru olduğunuzu düşünüyor musunuz? Dergileri takip eder misiniz? Yeni çıkan kitapları alır mısınız? Bir de son çıkanlardan bize önermek istediğiniz öykü kitabı var mı?
Elimden geldiğince yeni çıkan öykü kitaplarını alıyor ve zaman buldukça da okumaya çalışıyorum. Çağdaşlarını takip etmeye çalışan bir öykü okuru olduğumu söyleyebilirim. Son okuduklarım arasında Fuat Sevimay'ın "Gör Bağır" ı ile Barış Bıçakçı'nın "Doğum Lekesi Gibi Bir Gülümseme" adlı öykü kitaplarını gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum. Orhan Duru'nın, öykü türünü çeşitli boyutlarıyla ele alan "Öykü Yazmanın Sırları" adlı deneme kitabı da son zamanlarda okuyup faydalandığım kitaplar arasında. Ve bence her öykücünün kütüphanesinde bulunmalı.
Yazar: Müzeyyen ÇELİK K. - Yayın Tarihi: 05.05.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 29.04.2022 12:28