Günümüzün Anlatıcıları: Ethem Erdoğan İle Konuştuk, Edebiyat, Müzeyyen ÇELİK K.

Günümüzün Anlatıcıları: Ethem Erdoğan İle Konuştuk yazısını ve Müzeyyen ÇELİK K. yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden ok

Günümüzün Anlatıcıları: Ethem Erdoğan İle Konuştuk

12.12.2024 09:00 - Müzeyyen ÇELİK K.
Günümüzün Anlatıcıları: Ethem Erdoğan İle Konuştuk

Kişiyi yazmaya yönelten temel etken hayaller mi yoksa gelişen şartlar mı? Ya da diğer bir etken... Sizde hangisi daha etkili oldu?

Kişi onlarca değişik sebep gereği yazabilir. Şartlar ve hayaller de buna dâhil. Hatta para kazanmak, şöhret olmak, güç elde etmek bile olabilir sebep.

Bendeniz mecburiyet diyebilirim. Mecburiyetim ya kendime ya da alana karşıdır.

Anlatmanın arkaik yanı düşünüldüğünde, anlatının kutsal yanı var gibi görünüyor. Sizce de öyle midir?

Hikâye anlatmanın kutsal bir yanı kesinlikle vardır. "… Bu Kur'ân ile en güzel kıssaları sana anlatıyoruz" (Yusuf 3) ayeti bunu anlatır. "Ahsenil kasas", yani en güzel kıssa-hikâye lafzı bize elbette sonuç çıkarmak ve anlatımın bizatihi kendisi için çok önemli bir projeksiyondur. İnsanlığın kadim tarihinde hikâye anlatıcılığı çok uzak bir geçmişe sahiptir. Bu sanat, insanlık tarihinde yaşanan sosyal ve siyasî değişimlere rağmen günümüze ulaşabilmiştir. Anadolu'da bu sanatın nesilden nesle aktarıldığı kadim bilgeliğe günümüzde dilde ve dil ürünlerinin hemen hepsinde rastlamak mümkündür. Anlatıcı, dinleyici ve hikâye birlikteliği, gökten düşen üç elma ile anlatılır.

Hikâye başladığında, mekânın sınırları genişler, zaman uzar. Kurmaca gerçeklik olur. Hayal gerçektir (artık). "Beyan sihirdir." (Hadis-i Şerif) Bir oyuncu ve bir bilge. Hikâyeyi, kendi varlığından gelen o biricik sesle harmanlar. Kendi birikiminden süzer. Hikâye açıklanmaz artık. Anlatılır. Anlatıcı bir alan açar mekânda ve hikâye ile dinleyen arasından çekilir. Hikâye kendisi için konuşmaya başlar. Hikâye dinleyenin ruhuyla buluşur. Anlatıcı, hem vardır, hem yoktur. Hikâye bittiğinde, değişim tüm türevleriyle gerçektir.

Post modern anlatım imkânları bağlamında metinlerarasılık yanında türlerarasılık da gündemde. Hatta aynı metinde hem modern hem de post modern imkânlar birlikte kullanılabiliyor. Bu konunun bir şablona oturması gerekir mi?

Edebiyat tarihçiliği ve eleştiri açısından cevap evet. Yazar açısından hayır. Nasıldı o cümle? Herkesin özgürlüğüne kimse karışamıyordu değil mi?

Edebiyat dergilerinde görünüyor musunuz? Görünmek de gerekir mi? Edebiyat dergileriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Edebiyat dergilerinde görünmek… Bu çok katılmadığım bir söylem. Yazar ya da şair için Edebiyat dergileri zaten içine doğulması gereken yerlerdir. Bildiğiniz önemli yazar ve şairlerin tamamı edebiyat dergilerinden çıkmadır. İstisnası pop yazar ve şair tayfasıdır.

Yazarken karşınıza birini alıyor musunuz? Okuyucu yahut hayali bir karakter de olabilir. Yoksa kendiniz mi kendi muhatabınızsınız?

Esas olan sahih olandır. Karşıma sorunu alıyorum. Sorumu soruyorum. Cevabı bulmaya çalışıyorum. Bir proje gibi ilerliyor. Yani sorun tespiti, tedavi önerisi şeklinde. Benim hikaye mecram zaten sorunlu ve dolayısıyla dezavantajlı figürleri kahraman haline getirmekle gelişen bir süreç.

Öykü yazmak için en haklı nedeniniz nedir? Yazmasanız ne olur?

0002135682001-1 Haklı nedenlerim var elbette. Kamunun haklı göreceğini hiç sanmıyorum tabii. Hastalık çoğu zaman sâridir. Buna ruhsal olanlar da dâhil. Anlatılması ne hikmetse daima göz ardı edilmiş şeyler var. Ben onları anlatmakla görevli addediyorum kendimi. Ben anlatmasam sosyolojinin değişim dediği yerde bir bordür taşı duruyor olur.

Yazdığınız kurgunun kaderinizi etkileyeceğine inanır mısınız? Böyle bir deneyim yaşadınız mı?

Kaderimi etkileyen ya da bu potansiyelde gördüğüm şeyleri kurguluyorum desem… "3. Sayfa Hırsızları" adlı hikâyem bu sorunun doğrudan cevabıdır.

Öykücüler genelde birbirini sever ama bu eğer bir yarış olsaydı çağdaşlarınızdan kimi geçmek isterdiniz?

Bu alan benim doğrudan yarış alanım değil. Dolaylı olarak evet ama. Şöyle ki yazdığım hikâyelerin alanda benzeri olan metinler olduğunu düşünmüyorum. El cevap 2024 hikâye kitapları arasında "Hastalıklı Hikâyeler" uzaylı gibi duruyor. E siz söyleyin, kimle yarışa gireyim?

Hikâye ile öykünün farklı türler olduğuna dair dergiler dosya hazırlıyor ve yazarlar bazen görüş ayrılığına düşüyor. Sizce böyle bir fark var mı? Bu iki kavramla ilgili sizin tanımınız nedir?

Bu konudaki tartışmaların asla tarafı olmayı düşünmüyorum. Tabii bu görüşüm olmadığı anlamına gelmiyor. Teknik olarak farklı değiller. Ancak çoğunluğun yüklediği anlamlar da var o kelimelere. Öykü ataç hazretlerinin (!) icadı. Hikâyeye binlerce yıl boyunca yüklenen anlamın hikâyeden alınıp öykü üstüne çakılmasını da doğru bulmuyorum. Kanon kendince bir şeyler söylüyor. Biraz geriden alalım meseleyi: hikâye varyantlandırılabilir bir anlatıdır. Asırlarca böyle olmuştur. Modernizm sözlü geleneğimizi tırpanladığında da yazılan ve sınırlanan bir metne dönüşmüş, sıkışıp kalmıştır. Hareketliyken yakalanamayan anlatı yazılıp da durağan hale geldiğinde öykü kelimesi yerine geçirilmeye çalışılmıştır. Yani hikaye anlatılan, öykü yazılandır gibi kısıtlamalar çok mantıklı durmuyor. Türkçe üzerine yapılan büyük operasyonların sonucu olarak gelinen bir nokta var ortada. Ben hikâyemin birbirinden uçlanmasını ve türevlerinin anlatılmasını çok isterdim. Yine geri çekiliyorum bir adım. Hikâye varyantı üretilen anlatı, öykü yazılan kurgu metni.

Öykü yazıyorsunuz ama iyi bir öykü okuru olduğunuzu düşünüyor musunuz? Dergileri takip eder misiniz? Yeni çıkan kitapları alır mısınız? Bir de son çıkanlardan bize önermek istediğiniz öykü kitabı var mı?

Yazmak kısmına kısaca değinmek isterim. Hikâyelerimin uzunca bir sürede oluştuğunu söylemek isterim. Kitabımı okuyunca varyant meselesine açıklık geldiğini göreceksiniz. İyi bir okur muyum emin değilim. Ama okur olduğumu biliyorum. Dergilerin bir kısmını takip edebiliyorum. Takdir edersiniz ki tamamına ulaşma imkânımız yok. Kitap çokça alıyorum elbette. Öneri olarak sunacağım her kitap için diğer kitap ve yazarlara ayıp etmek istemem. O halde başka bir ayıp işleyip "Hastalıklı Hikâyeler" kitabımı öneriyorum.


Yazar: Müzeyyen ÇELİK K. - Yayın Tarihi: 12.12.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 07.11.2024 14:24
2.084

Müzeyyen ÇELİK K. Hakkında

Müzeyyen ÇELİK K.

Müzeyyen ÇELİK KESMEGÜLÜ 1983 Kütahya doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Kütahya’da tamamladı. Trakya Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu. Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı’nda “Edebî Yönden Hazîne-i Evrak Dergisi” adlı teziyle yüksek lisansını tamamladı. Hayal Bilgisi, İzafi, Hece Öykü, Hece, İtibar, Mahalle Mektebi, Aşkar, Nordik, Türk Dili, Karagöz, Olağan Hikâye, Geçerken dergilerinde öyküleri yayınlandı. Halen Kütahya’da öğretmenlik yapıyor. Evli ve Ali Mahir’in annesi. 

Yayınlanmış Kitapları

- Elim Kolum Kulaklığım, Tulu Kitap, 2024
- Mutlu Dinozor Tontinosoruz, Tulu Kitap, 2023
- Kudüs’e Yolculuk, Mecaz Çocuk Yayınları, 2022
- Akşemseddin, Diyanet Vakfı Yayınları, 2021
- Bütün Ağırlıklarım, Hece Yayınları, 2021
- Nasiruddin Tusi, Kaşif Çocuk Yayınları, 2020
- Omzumda Biri, Hece Yayınları, 2017
- Kamu Baş Rüyacısı, Ebabil Yayınları, 2014

Müzeyyen ÇELİK K. ismine kayıtlı 112 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 8 kitap bulunmaktadır.

Twitter Instagram Kitap Satış Sitesi Kitapyurdu.com