Günümüzün Anlatıcıları: Gülhan Tuba Çelik İle Konu, Söyleşi, Müzeyyen ÇELİK K.

Günümüzün Anlatıcıları: Gülhan Tuba Çelik İle Konuştuk yazısını ve Müzeyyen ÇELİK K. yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizd

Günümüzün Anlatıcıları: Gülhan Tuba Çelik İle Konuştuk

18.05.2023 09:00 - Müzeyyen ÇELİK K.
Günümüzün Anlatıcıları: Gülhan Tuba Çelik İle Konuştuk

Kişiyi yazmaya yönelten temel etken hayaller mi yoksa gelişen şartlar mı? Ya da diğer bir etken... Sizde hangisi daha etkili oldu?

Okumak ve yazmak konusunda her zaman bir iç motivasyonum vardı. Ortaokul yıllarımdan beri okumayı da yazmayı da sever ve bir gün bir kitabım olacağına dair hayaller kurardım. Lise ve üniversite yılları, ardından Doğu görevi sırasında bu yönde bir gelişme olmadı hayatımda. Dergilerle geç tanıştım. Yirmi altı yaşında. O süreçte kendi kendime hep bir şeyler yazıyordum zaten. Denemeler, günlükler, iç dökümleri, şiirler. Dergilerle tanışınca, İstanbul'a gelip edebiyat âleminin içine girince bir disiplin oluştu elbette. Neyi nasıl yazmayı sevdiğimi keşfettim. İlk öykü kitabım otuz yaşında çıktı. Kiminle karşılaştığınız önemli evet, ama içten içe kaynayan ve var olmaya çalışan kendi sesiniz daha önemli.

Anlatmanın arkaik yanı düşünüldüğünde, anlatının kutsal yanı var gibi görünüyor. Sizce de öyle midir?

Ben daha çok üslupta bir kutsallığa inanırım evet. Buradaki kutsallığı sezgisellik, göksellik anlamında kullanıyorum. Kendini, seni alıp götüren o sese bırakmayı ve cümlelerin hiç bilmediğin diyarlardan ama her şeyiyle sen olarak çıkıp gelmesini severim. Karakter itibariyle, yazdığım şeye deli gibi inanırım. İnanmadığım bir şeyi anlatmam. Hislerimi çok önemserim, içime doğanları, doğru görünenleri. Bunlar da yine sezgisel, göksel yani kutsal diyebileceğim şeylerdir benim için.

Post modern anlatım imkânları bağlamında metinlerarasılık yanında türlerarasılık da gündemde. Hatta aynı metinde hem modern hem de post modern imkânlar birlikte kullanılabiliyor. Bu konunun bir şablona oturması gerekir mi?

Ben bu tarz gündemlerle hiç ilgilenmedim. Çağdaş edebiyatta zaman zaman hâkim temalar, zaman zaman nispeten yeni teknikler gündem olur. Ben zaten içinde bulunduğumuz hayat tarzının, küreselleşmenin, dijital devrimin düşünme biçimimizi etkilediğine ve bunun daha farklı bir yazma biçimi doğurduğuna inanıyorum. O düşünme biçimi bizi yeni yollara sürükleyecektir ve sürüklüyor da zaten. Ben bunun doğal akışı içinde, zorlamadan olması gerektiğini düşünüyorum. Yazdığın şey kabını oluşturuyor zaten. İlla bir kaba göre yazmak benim yakın olabildiğim bir şey değil.

Edebiyat dergilerinde görünüyor musunuz? Görünmek de gerekir mi? Edebiyat dergileriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

0001762254001-1

Dergilerden ziyade edebiyat sitelerine veriyorum yazılarımı. Daha pratik, daha ekonomik, daha çok okura ulaşıyor ve anında etkileşim sağlıyor. Onur Çalı'nın Parşomen Fanzin'ini, Serkan Türk'ün Edebiyat Burada'sını severek takip ediyor ve zaman zaman da oralarda yazılarımı yayımlıyorum. Ama elbette dergilerde hem yazı yazarak, hem de dosya hazırlayarak, kısa bir dönem yazı işleri müdürü olarak mesai harcadım. Kendi sesinizi vitrine çıkarmak ve orada bir yer edinmek için edebiyat dergilerinin (artık sitelerinin de olabilir) tezgâhından geçmek şart.

Yazarken karşınıza birini alıyor musunuz? Okuyucu yahut hayali bir karakter de olabilir. Yoksa kendiniz mi kendi muhatabınızsınız?

Yazmaya başlamadan önce de yazarken de artık tamam, bitti bu derken de kendimin ikna olması gerekiyor evet. Beni çok etkileyen bir sahneyi ya da bir duyguyu yazmaya karar veririm önce. İlk şimşek çakması budur. Onu kafamın arkasına atarım. İlgili olduğu sosyolojik ya da psikolojik alanlarla ilgili okumalar yapıp notlar alırım. O aralar hayatın karşıma çıkardığı insanlardan ve onların hikâyelerinden işe yarar bir şey çıkacak mı diye ortama kulak kesilirim. Öyküm genelde şehir içinde geçer ve tam olarak hangi mevkide geçecekse oralara hatırlatma yürüyüşleri yaparım. Gezinirken notlar da alırım. Gerçeklik benim için önemli. Her şeyin yerli yerinde olmasını isterim. Rüyalar görürüm. Onların da işe yarar kısımlarını toplarım. Birkaç ay böyle devam eder bu durum. Tamamen hazır olduğuma ancak içimdeki sesin okey vermesiyle ikna olurum. O zaman da oturup tek seferde yazarım. İnce ayarları yapmam birkaç hafta daha sürer. O sırada dilin akışına yoğunlaşırım daha çok. İçimdeki ses buna da onay verdiğinde işlem bitmiştir.

Öykü yazmak için en haklı nedeniniz nedir? Yazmasınız ne olur?

Dergilerle ilk tanıştığımda, hayatımın şiirler yazmaya çalıştığım bir dönemindeydim. İçimdeki karanlık duyguları kâğıda döküyordum kendi kendime. Yaklaşık bir sene boyunca bazı dergilerde o şiirleri yayımladım. Daha sonra, yine dergi merkezli olduğu için öykü yazmaya başladım. Bir şekilde tanınmak ve sesini göstermek gerekiyordu çünkü. Öykü de bu anlamda işlevsel bir türdü. Hayatımın çoğu anında düzyazıyla uğraşmıştım zaten, ayrıca çocukluk hayalim de roman yazmaktı. Benim için zor bir süreç olmadı. Yazdıklarım sevildi, sesim değerli bulundu, ilk öykü kitabım Evsizler Şarkı Söyler (2018) çıktığında Fakir Baykurt Öykü Ödülü'nü aldı. Ardından Onlar ve Köpekleri (2021) adlı ikinci öykü kitabım yayımlandı. Daha dar bir alana seslense de ilgilisinin çok sevdiği, çok kıymetli gördüğü bir kitap oldu. Bir nevi akış beni buralara getirdi ve iyi ki getirdi. Uzun bir süredir öykü yazmıyorum. Üzerinde çalıştığım bir novella var. Uzun öykü/ kısa roman/ novella; adına ne dersek diyelim yine kendi tarzımda, kendi tadımda, sevdiğim ve ikna olduğum bir metin oldu Kafandaki Ağaçlar. Yazmasam ne olur bilmem ama yazmak beni mutlu ediyor, bana anlam veriyor.

g2Yazdığınız kurgunun kaderinizi etkileyeceğine inanır mısınız? Böyle bir deneyim yaşadınız mı?

Bazıları bu konuda cinlidir, bir şekilde arkaik sesleri dikkate duyuyordur ve onlar gerçekleşebilir. Yaşadığımı yazdığım daha çok olsa da yazdığımı yaşadığım da oldu evet. Spesifik bir örnek vermek istemiyorum.

Öykücüler genelde birbirini sever ama bu eğer bir yarış olsaydı çağdaşlarınızdan kimi geçmek isterdiniz?

Bülent Ayyıldız. Çok özel bir kafası var ve canı isterse acayip verimli ve hızlı çalışabiliyor.

Hikâye ile öykünün farklı türler olduğuna dair dergiler dosya hazırlıyor ve yazarlar bazen görüş ayrılığına düşüyor. Sizce böyle bir fark var mı? Bu iki kavramla ilgili sizin tanımınız nedir?

Benim için ikisi de aynı. Bazen öykü diyorum, bazen hikâye.

Öykü yazıyorsunuz ama iyi bir öykü okuru olduğunuzu düşünüyor musunuz? Dergileri takip eder misiniz? Yeni çıkan kitapları alır mısınız? Bir de son çıkanlardan bize önermek istediğiniz öykü kitabı var mı?

Evet sadece iyi bir öykü okuru değil, genel anlamda çok iyi bir okur olduğumu düşünüyorum. Notos ve Mahalle Mektebi dergilerine aboneyim. Matbu olarak eskisi kadar dergi alamıyoruz açıkçası, edebiyat sitelerinde daha çok takip etme şansımız oluyor. Ayrıca sosyal mecralar da çok işe yarıyor. Yeni çıkan kitaplar konusunda ise iyi bir iz sürücüyümdür. Alır, okur, yazarına mutlaka fikirlerimi iletir, çok sevdiklerim hakkında yazılar yazar, son olarak da kimin seveceğini düşünüyorsam o arkadaşıma hediye ederim.

Yeni çıkan öykü kitaplarından son zamanlarda okuyup kendimce en sevdiğim üçlü

Gülşen Funda, Yol Deriz Ona

Vildan Külahlı Tanış, Çizgide Bir Kukla

Ayla Burçin Kahraman, Onuncu Ay

Bir de en sevdiğim roman üçlüsü eklemek istiyorum.

Funda Özsoy Erdoğan, Bugün Güzel Şeyler Olacak

Mehmet Erte, Sahipsiz Yüzler

Türker Ayyıldız, Sin


Yazar: Müzeyyen ÇELİK K. - Yayın Tarihi: 18.05.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 11.05.2023 23:33
854
Yorumlar
  • ilkim ada kocaoğlu 2023.06.18 19:31

    tabiki benim öğretmenim

Müzeyyen ÇELİK K. Hakkında

Müzeyyen ÇELİK K.

Müzeyyen ÇELİK KESMEGÜLÜ 1983 Kütahya doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Kütahya’da tamamladı. Trakya Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu. Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı’nda “Edebî Yönden Hazîne-i Evrak Dergisi” adlı teziyle yüksek lisansını tamamladı. Hayal Bilgisi, İzafi, Hece Öykü, Hece, İtibar, Mahalle Mektebi, Aşkar, Nordik, Türk Dili, Karagöz, Olağan Hikâye, Geçerken dergilerinde öyküleri yayınlandı. Halen Kütahya’da öğretmenlik yapıyor. Evli ve Ali Mahir’in annesi. 

Eserleri

Kamu Baş Rüyacısı, 2014, Ebabil Yayınları
Omzumda Biri, 2017, Hece Yayınları
Nasiruddin Tusi, 2020, Kaşif Çocuk Yayınları
Bütün Ağırlıklarım, 2021, Hece Yayınları
Akşemseddin, 2021, Diyanet Vakfı Yayınları
Kudüs’e Yolculuk, 2022, Mecaz Çocuk Yayınları
Mutlu Dinozor Tontinosoruz, 2023, Tulu Kitap

Müzeyyen ÇELİK K. ismine kayıtlı 96 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 7 kitap bulunmaktadır.

Twitter Instagram Kitap Satış Sitesi Kitapyurdu.com