Günümüzün Anlatıcıları: Hakan Sarıpolat İle Konuştuk
Kişiyi yazmaya yönelten temel etken hayaller mi yoksa gelişen şartlar mı? Ya da diğer bir etken... Sizde hangisi daha etkili oldu?
Beni yazmaya yönelten en önemli etmen 'öğrenme açlığı' oldu. Bir kurmacayı oluştururken günlerce, bazen aylarca bir konu hakkında araştırma yapıyorum, yeni bilgiler öğreniyorum. Yaşadığım bu süreç hayatımı daha anlamlı kılıyor. Bu şekilde yaşamayı seviyorum.
Anlatmanın arkaik yanı düşünüldüğünde, anlatının kutsal yanı var gibi görünüyor. Sizce de öyle midir?
Açıkçası yazmaya yüklediğim herhangi bir anlam yok. Bu bir kurmaca yaratma süreci. İnsan meşguliyetlerinden sadece biri. Fazla anlam yüklemek bana gereksiz bir çaba gibi geliyor.
Postmodern anlatım imkânları bağlamında metinlerarasılık, yanında türlerarasılık da gündemde. Hatta aynı metinde hem modern hem de post modern imkanlar birlikte kullanılabiliyor. Bu konunun bir şablona oturması gerekir mi?
Edebiyatın özgür olması taraftarıyım. Bu sebepten dolayı herhangi bir şablonun oluşması taraftarı değilim. Postmodernizmi günümüz yazarları için tek çıkış yolu olarak görüyorum. Var olanı değiştirmek, yeni bir şekle sokmak… Modern veya postmodern, fark etmez, her yazar elinin altındaki imkânları sonuna kadar kullanmalı.
Edebiyat dergilerinde görünüyor musunuz? Görünmek de gerekir mi? Edebiyat dergileriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Son iki yıldır pek gözükmüyorum açıkçası. Ondan önce öykülerimin yayımlandığı dergiler oldu elbette ve edebiyat dergilerinin çok değerli olduğunu düşünüyorum. Ön hazırlık, iyi bir test yazar için. Fakat aceleci davranmamak gerekiyor. Öyküyü yazar yazmaz değil de bir süre dinlendirip yeniden elden geçirdikten sonra dergilere göndermeli ve gönderilen derginin yazı kriterlerine uygun davranmalı.
Yazarken karşınıza birini alıyor musunuz? Okuyucu yahut hayali bir karakter de olabilir. Yoksa kendiniz mi kendi muhatabınızsınız?
Soruyu doğru anladıysam eğer, yazarken sadece kendimi karşıma alıyorum. Elbette yarattığım karakterin hüviyetine bürünerek.
Öykü yazmak için en haklı nedeniniz nedir? Yazmasınız ne olur?
Yazarken kendimi özgür hissediyorum ve daha önce de dediğim gibi yeni bilgiler ediniyorum. Yazmasam hiçbir şey olmaz, başka bir şey yaparım.
Yazdığınız kurgunun kaderinizi etkileyeceğine inanır mısınız? Böyle bir deneyim yaşadınız mı?
Daha önce böyle bir deneyim yaşamadım ama yazdıklarım kitaplaştığı için ve okurlardan aldığım dönütler sebebiyle hayatımda ufak tefek değişiklikler elbette oldu.
Öykücüler genelde birbirini sever ama bu eğer bir yarış olsaydı çağdaşlarınızdan kimi geçmek isterdiniz?
Yarışmaktan nefret ederim. Bir gün önceki kendimi geçmek istedim her zaman.
Hikâye ile öykünün farklı türler olduğuna dair dergiler dosya hazırlıyor ve yazarlar bazen görüş ayrılığına düşüyor. Sizce böyle bir fark var mı? Bu iki kavramla ilgili sizin tanımınız nedir?
Bütün türler bir hikâyeye ihtiyaç duyar. İster roman ister öykü olsun. Hikâye yoksa öykü yazılamaz. Hikâye olayın kendisidir, öykü ise bunun kurgulaştırılmış hâlidir.
Öykü yazıyorsunuz ama iyi bir öykü okuru olduğunuzu düşünüyor musunuz? Dergileri takip eder misiniz? Yeni çıkan kitapları alır mısınız? Bir de son çıkanlardan bize önermek istediğiniz öykü kitabı var mı?
İyi okur olmayan birinin iyi bir yazar olamayacağını düşünüyorum. Okumak bu işin temelidir. Temel sağlam değilse üstüne konulan her şey sallantıda olacaktır ve bir gün muhakkak yıkılacaktır. Yeni çıkan kitapları takip etmeye çalışıyorum. Son dönemde, kitap fiyatlarındaki artıştan dolayı, daha seçici davranıyorum. Dergilerden Varlık'ı sürekli takip ediyorum. Diğer dergilerden de zaman zaman aldığım oluyor. Son çıkan öykü kitaplarından Roberto Bolaño'nun Katlanılmaz Sığırtmaç'ını önerebilirim sizlere.
Yazar: Müzeyyen ÇELİK K. - Yayın Tarihi: 12.05.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 11.05.2022 10:20