Günümüzün Anlatıcıları: Halil Yörükoğlu İle Konuştuk
Kişiyi yazmaya yönelten temel etken hayaller mi yoksa gelişen şartlar mı? Ya da diğer bir etken... Sizde hangisi daha etkili oldu?
Öncelikle değer verip soru yönelttiğiniz için teşekkür ederim.
Yazabildiğini düşünmek bence. Yani çoğu insanın bir şey anlatma hevesi olur. Bu hevesi besleyen faktörler vardır. Uygun formda bunu yapmaya kalkışır ya da kalkışmaz. Tercihlerden biri denk geliyor bir noktada galiba. Ya da birini daha iyi yapıyoruz, o türle daha çok ilgi çekiyoruz. Belki de hepsinden bağımsız tatmin olma, kusma, ortaya çıkarma, dertlenme hissi. O insanlar o olaylar o kötülükler anlatılsın istiyoruz. Arkadaş arıyoruz kendimize. Taraftar toplamak da dâhil buna. Ortaya karışık bir durum.
Anlatmanın arkaik yanı düşünüldüğünde, anlatının kutsal yanı var gibi görünüyor. Sizce de öyle midir?
Yazmak ya da bir şeyler anlatmak benim kutsal dediğim şeylerin içine girmiyor. Çok değerli çok saygın ama bence kutsal değil. Müzisyen olsam ne derdim bu soruya bilmiyorum. Kitleleri etkilesem belki gaza gelebilirdim. Onu da bilmiyorum. Kutsal değil ama tatmin edici. "Aaa bu olay bende şu duyguyu uyandırdı, bu öyküde şunu hatırladım" cümlesi çok keyifli. İyi anlaşacağımız insana denk gelmek gibi. Bir insana rastlamak kutsal olabilir ama.
Post modern anlatım imkânları bağlamında metinlerarasılık yanında türlerarasılık da gündemde. Hatta aynı metinde hem modern hem de post modern imkânlar birlikte kullanılabiliyor. Bu konunun bir şablona oturması gerekir mi?
Metnin akıcılığı bozulmuyorsa, yapılan deme yazarın anlattığı şeye hizmet ediyorsa, gevezelik ya da herhangi bir artistlik yoksa her şey mümkün sanki. Herkes her şeyde bir sürü disiplini kullanabilir ki kullanıyor da. Beslenmemiz de çoklu disiplinden, kültürden etkilendiği için bu soru kadar normal birilerinin bunları denemesi kullanması. Ben okur olarak sonuca odaklıyım. Anlıyor ve hissediyorsam sınırım yok. Benim anlamam da kriter olamaz tabi ama ben eserin anlaşılmasına daha çok önem veriyorum.
Edebiyat dergilerinde görünüyor musunuz? Görünmek de gerekir mi? Edebiyat dergileriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Bir şeylerin gerekliliği biraz can sıkıcı olmaya başladı. Bu apayrı bir konu. Ki edebiyat dergileri yazma yolunun önemli bir süreci bence. Neden dersek bu da çok kişisel. Takip ettiğiniz dergide isminizi görmek bunun haberini beklemek o insanlarla olmak benim için hala önemini koruyan şeyler. Ama bu çok ufak bir daire için değerli artık. O dergilerden ret yemek oradaki metinlerle kendini kıyaslamak yolun bir aşaması. Ama dergilerde görünmek kesin bir gereklilik barındırmıyor. Hele bu zamanda. Dergide görüneceğine takipçisi bol birisi sizi rt etsin daha faydalı. Bu gereklilik faydaysa maalesef durum bu. Bu gereklilik yol almak ise doğru bir yola girmekse yaşayan bir iki dergi, istisnai zamanlar hariç kendini koruyor ve yazar adayına katkı sunuyor. Sahip çıkmak lazım diye düşünüyorum.
Yazarken karşınıza birini alıyor musunuz? Okuyucu yahut hayali bir karakter de olabilir. Yoksa kendiniz mi kendi muhatabınızsınız?
Mesele, olay ya da durum kafamda dolaşıyor. Orada kalma süresi değişiyor. Kendi kendime o cümlelere geziyorum. Son cümlesini bulunca oturup yazıyorum. Yazmaya başlayınca sadece yazma kısmı kalıyor ve o an hiç bir şey düşünmüyorum. Ulvi bir şeyden bahsediyor gibi olmayayım, kendi kendime, ne yaptığımı çok da fark etmediğim bir şey oluyor benim için bu süreç. Sonra metni daha detaylı çalışırken dikkat ettiğim ya da hassas olduğum kelimeler olabiliyor. Okur ya da hayali birisi belki o kısımda devreye giriyordur.
Öykü yazmak için en haklı nedeniniz nedir? Yazmasanız ne olur?
Yazmak için haklı nedenim dert ettiğim şeyleri birilerine göre edebi, birilerine göre sade, birilerine göre de kötü, yazabiliyor olmak. Yazmasam çok üzülürdüm. Ama bu eyleme düşünüp karar vermediğim için buna üzülmem de söz konusu olmazdı. Beni üzecek olan şey, yazabildiğimi ya da yazmak istediğimi keşfetmemem olurdu. Sonuç olarak kendimi keşfetmediğim için üzülürdüm. İnsanın bir şeyi yapabileceğini bilmesi ve denemesi kendine olan saygısını arttırıyor. Keyifleniyor. İyi hissediyor. Soru benim yazmam ile ilgili olduğu için rahat cevap vereyim. Bunu fark etmemek benim için kayıp olurdu. Sormadınız ama insanlık için bir şey değişmezdi.
Yazdığınız kurgunun kaderinizi etkileyeceğine inanır mısınız? Böyle bir deneyim yaşadınız mı?
Kaderime etki edeceğine inanmam ama yazdığım şeylerin beni takip ettiği ya da benim öykülerin bazılarının gerçeğini takip ettiğim oldu. Hatta yazdığım hadiselerin benzerlerine de denk geldim. Bu ilahi bir şey değil aslında. Gerçek ya da gerçekleşse şaşırmayacağım konularla ilgilendiğim için oldu sanırım.
Öykücüler genelde birbirini sever ama bu eğer bir yarış olsaydı çağdaşlarınızdan kimi geçmek isterdiniz?
Ben biriyle yarışınca çirkin biri oluyorum. Bunu uzun zaman önce fark ettim. Yarışmam. Çünkü çirkin biri oluyorum. Hemen tebrik ederim, sorarsa fikrimi söylerim, beğenimi dile getiririm, kendi işime bakarım. O zaman içimdeki hırs beni daha üretken yapıyor.
Hikâye ile öykünün farklı türler olduğuna dair dergiler dosya hazırlıyor ve yazarlar bazen görüş ayrılığına düşüyor. Sizce böyle bir fark var mı? Bu iki kavramla ilgili sizin tanımınız nedir?
Bence böyle bir fark yok. Ama kendimden emin bir şekilde böyle bir fark yok da diyemem, dememeliyim. Bu fark var diyene haksızlık olur. Buna anlık kendi tanımlamamla cevap vereyim. Sözlü geleneğin edebi ve diliniz hangisiyse o dilde yazılmasına hikâye desek diğerine de öykü deriz. Şu an bunu düşündüm. Aslolan iyi bir dille iyi bir şey anlatmaktır galiba. İsimler türler fark etmez.
Öykü yazıyorsunuz ama iyi bir öykü okuru olduğunuzu düşünüyor musunuz? Dergileri takip eder misiniz? Yeni çıkan kitapları alır mısınız? Bir de son çıkanlardan bize önermek istediğiniz öykü kitabı var mı?
Okurluğum yazarlığımdan hemen hemen yirmi yaş büyüktür. İyi ya da kötü bir kütüphanem var. Bence iyi bir öykü okuruyum. Ama değişiyoruz sürekli. Beğeniler zevkler beklentiler.
Yeni çıkanları almaya gayretliyim, online platformlarda yayınlananları takip ederim. Çok isim var. Kimseye haksızlık olmasın. Arkadaşlarımı övüp komik duruma düşmek de istediğim bir şey değil. İyi dilin peşinden gitmemizi önemli bulurum. Bence öykümüz iyi durumda. Kalabalığız diye bu bazen anlaşılmıyor olabilir.
Yazar: Müzeyyen ÇELİK K. - Yayın Tarihi: 01.12.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 30.11.2022 22:26