Günümüzün Anlatıcıları: Hicret Birik İle Konuştuk

Kişiyi yazmaya yönelten temel etken hayaller mi yoksa gelişen şartlar mı? Ya da diğer bir etken... Sizde hangisi daha etkili oldu?
Bunun herkes için farklı bir sebebi var bence. Değişen çağın yalnız insanı çoğu etkileşimini sanalda yaşarken, aslında içinde var olduğunu düşündüğü o soğuk dünyada belki de duygularını anlatmaya ihtiyaç duyuyor ve yazıya sığınıyor. Bu yüzden gelişen şartların, insanı buna yönelttiği düşünülebilir. Fakat benim açımdan hayallerin daha tetikleyici olduğunu söyleyebilirim.
Anlatmanın arkaik yanı düşünüldüğünde, anlatının kutsal yanı var gibi görünüyor. Sizce de öyle midir?
Her anlatı için böyle olduğunu düşünmüyorum. Yazı, eylem olarak ciddiye alınması gereken bir şey olsa da yazan taraf her zaman aynı bilinç ve sorumlulukla yaklaşmıyor bu işe. Ayrıca bir işin ya da oluşun eskiye hatta insanın var oluşuna dayanması o işe kutsiyet yüklemez diye düşünüyorum. Çünkü insan eli kirlidir, dolayısıyla o elle yapılan şeyin içinde muhakkak eprimeye meyilli bir şeyler bulunur. Ben kutsiyetin insanüstü şeylerle ilişkili olduğunu düşünüyorum, anlatı olarak da fikrim böyle. Ayrıca bir işe/oluşa kutsiyet yüklenmesinin o işin/oluşun gelişiminin önünü de tıkayacağı kanaatindeyim.
Post modern anlatım imkânları bağlamında metinlerarasılık yanında türlerarasılık da gündemde. Hatta aynı metinde hem modern hem de post modern imkânlar birlikte kullanılabiliyor. Bu konunun bir şablona oturması gerekir mi?
Sanatın hiçbir alanına sınır tanınmasını doğru bulmuyorum. Bu tamamen matematiksel bir iş değil ki verilen formüller doğrultusunda yazalım. Farklı bir şey denemek bize işlem hatası yaptırmaz bence. Hatta farklı bir şey denemek belki yeni bir tekniğin, dönemin başlangıcına bile sebep olabilir. Bence sanatçı olabildiğince esnek ve özgür olmalı.
Edebiyat dergilerinde görünüyor musunuz? Görünmek de gerekir mi? Edebiyat dergileriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Edebiyat dergileri bence bu işin olmazsa olmazları. Gönderdiğiniz metnin hem dergi editörleri hem de okurları tarafından okunup değerlendirilmesi çok kıymetli. Bu yüzden kitaplardan önce dergilerin desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Yazarların okulu gibi olan dergilerde kesinlikle görünmek gerektiğine inanıyorum, oradan alacağınız not yazarlık sürecinde çizeceğiniz yolu belirliyor. Elimden geldiğince ben de dergilere metin göndermeye çalışıyorum.
Yazarken karşınıza birini alıyor musunuz? Okuyucu yahut hayali bir karakter de olabilir. Yoksa kendiniz mi kendi muhatabınızsınız?
Genelde yazarken karakter karşımda olur. Muhatabım odur, o anlatır ben yazarım. Biraz insanın kendi kendisine konuşmasına benziyor bu iş.
Öykü yazmak için en haklı nedeniniz nedir? Yazmasanız ne olur?
Bilmiyorum, sesimi duyurmak, görünmek, var olmak belki de. Bu işi tutkuyla sevmek elbette çok önemli, fakat tutkuyla severken bile karşılık bekleriz. Kimsenin bunu sadece sevdiği için yaptığına inanmıyorum. İnsanın başka insanlar ve nesnelerle ilişkisinin var olduğu andan itibaren çıkara dayalı olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla ben de çıkarım için yazıyorum, bir tarafımı beslediği için.
Yazdığınız kurgunun kaderinizi etkileyeceğine inanır mısınız? Böyle bir deneyim yaşadınız mı?
Hayır, inanmıyorum buna. Düşünme biçimi ve tahayyülün kişinin hayatını etkilediği doğrudur. Fakat kurmaca eser yazarken zaten yaptığımız işin bir kurmaca olduğu bilincindeyizdir. Bu yüzden kaderimizi etkilemesi mümkün görünmüyor bana.
Öykücüler genelde birbirini sever ama bu eğer bir yarış olsaydı çağdaşlarınızdan kimi geçmek isterdiniz?
Elbette hepsini geçmek isterim.
Hikâye ile öykünün farklı türler olduğuna dair dergiler dosya hazırlıyor ve yazarlar bazen görüş ayrılığına düşüyor. Sizce böyle bir fark var mı? Bu iki kavramla ilgili sizin tanımınız nedir?
Bu konu bana tartışılması biraz anlamsız bir konu gibi geliyor. Geleneksel bir şey yazdığınızda buna hikâye diyorlar, modern yazınca öykü oluyor. Peki, ikisini karıştırınca ne olacak? Yani modern bir anlatının içine anonim bir masal katınca buna hikâye mi diyeceğiz, öykü mü? Mesele, metni belirleyen unsurlarsa ikisi de aynı bence.
Öykü yazıyorsunuz ama iyi bir öykü okuru olduğunuzu düşünüyor musunuz? Dergileri takip eder misiniz? Yeni çıkan kitapları alır mısınız? Bir de son çıkanlardan bize önermek istediğiniz öykü kitabı var mı?
Elimden geldiğince okumaya çalışıyorum. Yeni çıkan kitapları da çağdaşlarımı anlayabilmek için alıyorum. Son çıkanlardan önerebileceğim Hüseyin Safa Ak var, tavsiye ederim.
Yazar: Müzeyyen ÇELİK K. - Yayın Tarihi: 06.03.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 05.03.2025 10:52