Günümüzün Anlatıcıları: İlay BİLGİLİ İle Konuştuk
![Günümüzün Anlatıcıları: İlay BİLGİLİ İle Konuştuk](https://www.kitaphaber.com.tr/assets/uploads/images/content/2022/content_gunumuzun-anlaticilari-ilay-bilgili-ile-konustuk_Dg890.webp)
Kişiyi yazmaya yönelten temel etken hayaller mi yoksa gelişen şartlar mı? Ya da diğer bir etken... Sizde hangisi daha etkili oldu?
Açıkçası her zaman söylediğim gibi ben yazmayı becerebildiğim için kendimi yazarak ifade etmeye çok küçük yaşlarda başladım. Çocukken dünyayı merak etme ve algılamaya çalışma hissiydi bana yazdıran… Bunun süreçte profesyonel bir işe dönüşmesinde gelişen şartların çok etkisi vardır. Hem kendi adıma hem toplumsal anlamda gelişen ve değişen hayat benim yazınımı belirlemiştir çünkü dert etmediğim şeyi yazamam.
Anlatmanın arkaik yanı düşünüldüğünde, anlatının kutsal yanı var gibi görünüyor. Sizce de öyle midir?
Elbette var. Homeros'un İlyada ve Odysseia'sı ilk batılı yazılı eser olarak sayılır ama aslında o zamana kadar anlatılanlardan derlenmişlerdir. İnsanlar daha diller yokken mağara duvarlarına resimler çizmişler. Neden? Anlatmak, aktarmak, hatırlamak için. Dolayısıyla anlatmak ortak bir hafıza yaratma anlamında benim için oldukça kutsaldır. Her yazar yazdıklarıyla kendi döneminin belleğini geleceğe aktarır.
Post modern anlatım imkânları bağlamında metinlerarasılık yanında türlerarasılık da gündemde. Hatta aynı metinde hem modern hem de post modern imkânlar birlikte kullanılabiliyor. Bu konunun bir şablona oturması gerekir mi?
Bana göre şablonlar tasarımlar yaratır. İyi hazırlanmış bir şablon iyi bir tasarım demektir bana göre… Yazıda tasarımlar yazının doğallığını bozar. Mekanik metinler kötü demiyorum hatta birer mühendislik harikası bile olabilirler fakat doğallıkla akanlar kadar güçlü olduklarına inanmıyorum. Leyla Mektubum Eline Ulaştı Mı? öyküsü de bir üst kurmacadır, yazmadan önce böyle olacağını ben bile bilmiyordum. Önceden tasarlayıp içini doldurmaya uğraşsaydım yazmak istediklerimden uzaklaşabilirdim de. Fakat belirtmek isterim ki bunlar benim düşüncelerimdir elbette.
Edebiyat dergilerinde görünüyor musunuz? Görünmek de gerekir mi? Edebiyat dergileriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
İlk kitabından önce elimden geldiğince önemli olduğunu düşündüğüm dergi ya da dijital platformlarda görünmeye uğraştım. Bir iki yarışmaya da katıldım fakat tüm bunların bir amacı vardı. İlk kitaptan önce kendime bir özgeçmiş oluşturmaya çabalıyordum. Başardım da… İlk kitaptan sonra Leyla'ya kadar neredeyse hiçbir yerde görünmedim. Dediğim gibi bir zorunluluk olarak görmüyorum bazı durumlarda amaca hizmet eden güzel bir şeydir iyi yerlerde görünmek. Ekonomik krize rağmen direnmeye çalışan, işinin ehli olup derdi gerçekten edebiyat olan sevdiğim birkaç dergi var. Gerek dosya konularıyla gerek güncel edebiyatı canlı tutmalarıyla bu dergileri oldukça kıymetli buluyorum. Yazmaya yeni başlayan herkes için bu tarz yerlerde görünmek bana göre her zaman motive edici ve faydalıdır.
Yazarken karşınıza birini alıyor musunuz? Okuyucu yahut hayali bir karakter de olabilir. Yoksa kendiniz mi kendi muhatabınızsınız?
Çok sevdiğim ve bir hoca olarak gördüğüm bir dostum var. Aslında ilk önce sanki sadece ona yazıyormuşum gibi yazarım, o beğensin isterim fakat romantik bir söylem değil bu. Bu arkadaşım oldukça objektif, net ve yapıcıdır. Dolayısıyla o benim için tüm okurları simgeleyen birisi gibi gelir bana. Süreçte kendimi geliştirmem anlamında bana oldukça faydalı olmuştur. Birçok büyük yazarın da sadece bir kişi için yazın diye tavsiyelerini okumuştum daha önce. Kastettikleri şeyin bu olduğunu düşünüyorum.
Öykü yazmak için en haklı nedeniniz nedir? Yazmasınız ne olur?
Yazabiliyor olmam. Bu önemli çünkü elimde bir güç var. Herkesin kendisini ifade etme şekli elbette farklı, ben bunu yazarak yapabiliyorum. Süreçte kendimi geliştirmeye uğraştım. Neden? Çünkü her şey politiktir bana göre… Edebiyat, dünyayı değiştirmeye çalışmak için kıymetli bir silahtır. Kendimi geliştirmek silahımı güçlendirmek demek. Çünkü ben dünyanın değişebileceğine kesinlikle inanıyorum. Yazmasam dünya için bir sorun olmaz ama benim için yıpratıcı bir süreç olur çünkü bu bir çeşit hayata tutunma yolu benim için.
Yazdığınız kurgunun kaderinizi etkileyeceğine inanır mısınız? Böyle bir deneyim yaşadınız mı?
Karakterlerim ve kurguladıklarım benim hayatımda zihnimle beraber akar. Demem o ki her ne kadar kurgu da olsa oradaki karakter benim zihnimin dünyayı algılayışını bir şekilde yansıtır. Örneğin, Talan'da Hayriye'nin Yok Oluşu vardı. Onu yazan İlay, kadının dünyadaki yerini keşfediyordu o zaman. Zihin yıllar içinde değişti, gelişti ve Leyla'da Hayriye geri döndü. Benim Hayriye'ninki gibi bir hikâyem olmadı hiç ama elbette ki Hayriye benim bir parçamdır.
Öykücüler genelde birbirini sever ama bu eğer bir yarış olsaydı çağdaşlarınızdan kimi geçmek isterdiniz?
Erkmen Özbıçakçı'yı. Kitabını çok kıymetli ve çok başarılı bulurum.
Hikâye ile öykünün farklı türler olduğuna dair dergiler dosya hazırlıyor ve yazarlar bazen görüş ayrılığına düşüyor. Sizce böyle bir fark var mı? Bu iki kavramla ilgili sizin tanımınız nedir?
Hikâye ve öykünün iki farklı tür olduğunu düşünmüyorum. Bir de hikâye, öykü, roman, novella, uzun öykü, küçürek öykü… Bunlara da çok takılmıyorum. Leyla, tek başına yüz beş sayfa. O bir öykü. Öykü ya da hikâye benim için bir ânı, bir duyguyu, bir olayı, anlatmayı amaçladığın itkiden mümkün olduğunca uzaklaşmadan, ağırlıksız ve en yalın şekilde anlatmaktır. Bir fotoğraf karesi gibi…
Öykü yazıyorsunuz ama iyi bir öykü okuru olduğunuzu düşünüyor musunuz? Dergileri takip eder misiniz? Yeni çıkan kitapları alır mısınız? Bir de son çıkanlardan bize önermek istediğiniz öykü kitabı var mı?
Kesinlikle iyi bir okurum diyebilirim çünkü öykü yazmaya başlamadan önce ne kadar az okuduğumu süreçte görüp son dört yılımı açıklarımı, eksiklerini kapatmaya ve öğrenmeye adadım. Yerli, yabancı demeden hayatım elverdiği sürece sürekli okudum. Bana göre iyi yazmanın en önemli kriteri çok okumaktır. Dergileri açıkçası sadece dosya konuları ilgimi çekiyorsa takip edip satın alıyorum. Yeni çıkan hemen hemen her kitabı alırım, almaya uğraşırım. Özellikle de çağdaşlarım olan öykücüleri bir sorumluluk duygusuyla da takipteyim. Eda İşler, Görünür Bir Yerde son dönemde yazılan en iyi öykü kitaplarından birisidir bence… Kesinlikle öykü severlere tavsiye ederim. Bu güzel röportaj için çok teşekkür ederim.
Yazar: Müzeyyen ÇELİK K. - Yayın Tarihi: 26.05.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 24.05.2022 15:57