Günümüzün Anlatıcıları: Kadir Daniş İle Konuştuk, Söyleşi, Müzeyyen ÇELİK K.

Günümüzün Anlatıcıları: Kadir Daniş İle Konuştuk yazısını ve Müzeyyen ÇELİK K. yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuy

Günümüzün Anlatıcıları: Kadir Daniş İle Konuştuk

23.03.2023 09:00 - Müzeyyen ÇELİK K.
Günümüzün Anlatıcıları: Kadir Daniş İle Konuştuk

Kişiyi yazmaya yönelten temel etken hayaller mi yoksa gelişen şartlar mı? Ya da diğer bir etken... Sizde hangisi daha etkili oldu?

Bana yazmak insanın karnının acıkınca yemek yemesi kadar doğal geliyor, en azından öyle olması gerektiğine inanıyorum. Karnımız acıkınca yemek yeriz, yazacağımız varsa yazarız. Karnımızı doyururken elden geldiğince iyi ve sağlıklı beslenmeye çalışırız, hakeza yazarken de salt yazma ihtiyacımızı gidermek ya da yazma yeteneğimizi işletmekle kalmamalı; "iyi ve sağlıklı" yazmalı, iyilikte, güzellikte, sağlıkta daha ileri gitmenin yollarını da aramalıyız.

Anlatmanın arkaik yanı düşünüldüğünde, anlatının kutsal yanı var gibi görünüyor. Sizce de öyle midir?

Öyledir. Yazmakta içinde yaşadığımız fizikî dünyayı aşan bir şeyler var. İlham dediğimiz şey mesela, açıkça "ötelerden" gelen bir şey değil midir? Hem, bence yazı yeteneği çok, çok büyük oranda verili bir şey. Nasıl doğduğumuz tarihi ve yeri ya da anne babamızı seçemiyorsak bize yazı yeteneği bahşedilip bahşedilmeyeceğini de seçemiyoruz. Ancak bu emanet bize verildiyse, ihanet etmemek lazım. Yazmamaktan ya da yazdığını göstermemekten bahsetmiyorum; belli bağlamlarda susmak da bizatihi bu emanetin hakkını vermeye dahildir. Burada emanete ihanet, "istismar"dan ibaret. Yazı yeteneğimizi kötüye kullanırsak biz hain oluruz, yazı yeteneğimiz de lanet olur; iyiye kullanırsak biz emîn oluruz, yazı yeteneğimiz de lütuf olur. Böyle inanıyorum.

Post modern anlatım imkânları bağlamında metinlerarasılık yanında türlerarasılık da gündemde. Hatta aynı metinde hem modern hem de post modern imkânlar birlikte kullanılabiliyor. Bu konunun bir şablona oturması gerekir mi?

Gerekli değil. Çünkü kurmaca, özellikle de roman, sınırları çok belirsiz, hatta sınırlarındaki bu belirsizlikle beslenip büyüyen, gelişen bir şey. Truman Capote Soğukkanlılıkla'yı yazıncaya kadar "kurmaca olmayan roman" diye bir şey bilmiyorduk, Capote yapınca oldu. Ondan önce yaşasak muhtemelen biz de peşinen "gazete metinlerinden, röportajdan roman olmaz" diye düşünecektik.

Edebiyat dergilerinde görünüyor musunuz? Görünmek de gerekir mi? Edebiyat dergileriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Biraz görünüyorum galiba. Öykülerim yayınlanıyor. Görünmenin de nispeten gerekli olduğuna inanıyorum. Para enflasyonunun yanı sıra kitap ve yazar enflasyonu içinde yaşadığımızdan, birileri tarafından fark edilmek, kitaplarımızın okunmak üzere "tercih" edilmesi çok zor artık. O yüzden biraz görünmek şart. Ama elbette kelamın iffeti, edebiyatın da bir haysiyeti var; bütün görünme çabaları bu aziz çerçeve içinde kalmalı. Ayağa düşürmemeliyiz kendimizi yani. (Son cümleleri yazarken, itiraf ediyorum, aklıma sosyal medya da geldi.)

Yazarken karşınıza birini alıyor musunuz? Okuyucu yahut hayali bir karakter de olabilir. Yoksa kendiniz mi kendi muhatabınızsınız?

Sanırım Eco'nun dediği gibi "ideal okur"a yazıyorum ben. Benim bildiğim her şeyi biliyor o, hatta daha fazlasını da biliyor. Benim istihdam ettiğim bütün tekniklere hâkim, çektiğim bütün numaraları anlıyor. Hatta bazen beni bile geçiyor ve metnimden benim fark etmediğim güzellikler de çıkarıyor.

Ekran_Resmi_2023-02-21_12-13-53 Öykü yazmak için en haklı nedeniniz nedir? Yazmasanız ne olur?

Yazmasam bir şey olmaz. Biraz mutsuz olurum en fazla. Çok romantize ediyoruz bazı şeyleri bence. Yukarıda verdiğim acıkma örneğini hatırlarsak, benim öykü yazmak için en haklı nedenim şu: Öykü yazasım var.

Yazdığınız kurgunun kaderinizi etkileyeceğine inanır mısınız? Böyle bir deneyim yaşadınız mı?

Çok tehlikeli konu. Böyle bir şeyin bazen olabileceğine inanıyorum. Çünkü tecelli diye bir şey var, feleği kışkırtmak diye bir şey var, eşref saati diye, dua diye bir şey var. Üstelik bir İncil ayetidir, "Verbum caro factum est", yani "Söz, et oldu.". Ama sözün et olmasıyla bizim doğa kanunlarından, genel geçer gerçeklerden hareketle yazdığımız şeylerin gerçekle uyuşması farklı şeyler. Yavan bir örnek vereyim: KPSS'ye hazırlanmıyorsam ve KPSS sonucunda atanamayan bir karakteri yazarsam, KPSS'ye girip çuvalladığımda kurgum kaderimi etkilemiş olmam. Belliydi böyle olacağı zaten.

Öykücüler genelde birbirini sever ama bu eğer bir yarış olsaydı çağdaşlarınızdan kimi geçmek isterdiniz?

Benim pek böyle hırslarım yok galiba. Belki de o gözle bakmıyorum hiç. Gençken insan daha kibirli oluyor, o yüzden ben de eskiden başkalarını okuduğumda okuduklarımı hep kendi metinlerimden düşük bulurdum. Ama şimdi sadece keyif almak ve öğrenmek için okuyabiliyorum. Falanca benden iyi mi yazıyor? Yazsın, ne güzel. İnşallah bir gün ben de onun kadar iyi yazarım. Bir süredir böyle baktığımdan, net bir cevap gelmiyor aklıma. Ama "Kimin yazdıklarını sen yazmış olmak isterdin?" derseniz, Emin Gürdamur derim. Gürdamur, bir numara.

Hikâye ile öykünün farklı türler olduğuna dair dergiler dosya hazırlıyor ve yazarlar bazen görüş ayrılığına düşüyor. Sizce böyle bir fark var mı? Bu iki kavramla ilgili sizin tanımınız nedir?

Çok, çok, çok fazla büyütülmüş bir konu. Bazen bu kadar basit bir şey yüzünden nasıl oluyor da senelerdir didişiyoruz çok şaşırıyorum. Komik durumdayız yani. Sanırım bakış açıları farklı olunca insanlar birbirlerine kavramları nasıl tanımladıklarını da anlatamıyorlar yahut karşı tarafı anlamak istemiyorlar. Bazı kişiler nezdinde de hikâye-öykü kapışması edebiden ziyade dilsel bir tartışma. Hani biri Arapça kökenli, biri Türkçe yakın dönemde türetilmiş ya, o bakımdan. Ben kendi adıma hikâyenin genel bir şey, öykününse tür adı olduğuna inanıyorum. Bir romanın, filmin, ömrün, televizyon haberinin de hikâyesi olur ama öyküsü olmaz. Eğer öyküye de hikâye dersek o zaman öyküyü kastettiğimiz zamanlarda hikâye derken bir kelimeye daha ihtiyacımız olur: kurmaca hikâye, kısa hikâye vesaire gibi. Bu didişme iyi niyetli bir şey olsaydı terminolojiyi biraz genişletmek isterdim. Edebiyatçılarımıza şöyle demek geçerdi o zaman içimden: "Arkadaşlar, gelin ıstılah çalışalım. Sadece öykü ve hikâye diye iki alternatifimiz olmasın. Kıssa, nakil, rivayet, mesel, haber, üsture vesaire gibi kelimeleri de alıp kavramlaştıralım, hatta yeni kavramlar türetelim, bir çeşit kurmacaya da 'yazıntı' diyelim mesela (düşünsek neler çıkar); bu kavramlar üzerinde düşünüp ciddi ciddi 'felsefe yaparsak' yalnız bu didişmeden kurtulmakla kalmayız, edebiyatımız için de iyi olur."

Öykü yazıyorsunuz ama iyi bir öykü okuru olduğunuzu düşünüyor musunuz? Dergileri takip eder misiniz? Yeni çıkan kitapları alır mısınız? Bir de son çıkanlardan bize önermek istediğiniz öykü kitabı var mı?

Öyküden anlamak anlamında iyi bir öykü okuru olduğumu düşünüyorum. İyisinden kötüsünden anlarım yani. Ama her çıkanı okuduğumu söyleyemem, gözden kaçırdığım okuduğumdan fazladır. Dergileri yarım yamalak takip ederim. Yeni çıkanlardan canımın istediğini alırım. Son çıkanlardan Hüseyin Ahmet Çelik'in Bozdünya'sını önermek isterim.


Yazar: Müzeyyen ÇELİK K. - Yayın Tarihi: 23.03.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 01.03.2023 23:00
860

Müzeyyen ÇELİK K. Hakkında

Müzeyyen ÇELİK K.

Müzeyyen ÇELİK KESMEGÜLÜ 1983 Kütahya doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Kütahya’da tamamladı. Trakya Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu. Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı’nda “Edebî Yönden Hazîne-i Evrak Dergisi” adlı teziyle yüksek lisansını tamamladı. Hayal Bilgisi, İzafi, Hece Öykü, Hece, İtibar, Mahalle Mektebi, Aşkar, Nordik, Türk Dili, Karagöz, Olağan Hikâye, Geçerken dergilerinde öyküleri yayınlandı. Halen Kütahya’da öğretmenlik yapıyor. Evli ve Ali Mahir’in annesi. 

Eserleri

Kamu Baş Rüyacısı, 2014, Ebabil Yayınları
Omzumda Biri, 2017, Hece Yayınları
Nasiruddin Tusi, 2020, Kaşif Çocuk Yayınları
Bütün Ağırlıklarım, 2021, Hece Yayınları
Akşemseddin, 2021, Diyanet Vakfı Yayınları
Kudüs’e Yolculuk, 2022, Mecaz Çocuk Yayınları
Mutlu Dinozor Tontinosoruz, 2023, Tulu Kitap

Müzeyyen ÇELİK K. ismine kayıtlı 96 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 7 kitap bulunmaktadır.

Twitter Instagram Kitap Satış Sitesi Kitapyurdu.com