Günümüzün Anlatıcıları: Süleyman Arif Yıldız İle , Söyleşi, Müzeyyen ÇELİK K.

Günümüzün Anlatıcıları: Süleyman Arif Yıldız İle Konuştuk yazısını ve Müzeyyen ÇELİK K. yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr site

Günümüzün Anlatıcıları: Süleyman Arif Yıldız İle Konuştuk

30.03.2023 09:00 - Müzeyyen ÇELİK K.
Günümüzün Anlatıcıları: Süleyman Arif Yıldız İle Konuştuk

Kişiyi yazmaya yönelten temel etken hayaller mi yoksa gelişen şartlar mı? Ya da diğer bir etken... Sizde hangisi daha etkili oldu?

Düşünen, hisseden, acı çeken bir canlıyım ve bu duruma kelimeleri şahit tutmak için başladım yazmaya. Bir eşya da çok derin şeyler hissediyor veya hayaller kuruyor olabilir, anlatmazsa bunu bilemeyiz. Her anlatabilen anlatmalıdır diye bir şey çıkmasın elbette buradan. Hayata ve olaylara dair duyuşumuz yazmaktan başka çare bırakmadığında yazıyoruz. Yazmak benim için, kendi kendine dert yanmak.

Anlatmanın arkaik yanı düşünüldüğünde, anlatının kutsal yanı var gibi görünüyor. Sizce de öyle midir?

Zaman-mekân düzleminde her hareket bir anlatı oluşturuyor, yeter ki ona bir göz şahit olsun. Bir önce ve bir sonranın olduğu, bir hareketin olduğu ortamda anlatı doğmuştur bile. Varoluşla içkin bir doğası var anlatının, kaçınılamazmış gibi duruyor. Bu açıdan anlatı kutsal denilebilir. İnsanlığın tarihinin ve inancın tarihinin hep anlatı üzerinden ilerlemesi rastgele değil. Biz bugün öykü, roman vs. türler ile anlatının kutsallığını biçimsel olarak taklit ediyoruz kanaatime göre. İnsanın içinde doğurduğu şeyde bir kutsallık yok.

Post modern anlatım imkânları bağlamında metinlerarasılık yanında türlerarasılık da gündemde. Hatta aynı metinde hem modern hem de post modern imkânlar birlikte kullanılabiliyor. Bu konunun bir şablona oturması gerekir mi?

Bence gerekmiyor. Edebiyat insan için ve insana dair. Çok büyük badireler atlatsa da insan varlığını sürdürüyor. Kontrolümüz dışında olsa da teknolojik gelişmelerin şekillendirdiği sosyolojik çerçeve içinde insan durmadan değişiyor. Gerçeklik algısı dönüşüyor. Gerçeklik-dijitallik sarkacında sallanıyoruz şimdilik. İlerleyen zamanlarda belki daha fazla dijitalleşeceğiz ve fiziksel dünya ile bağlarımız zayıflayacak. Yaşama dair her şeyi çok hızlı bir şekilde elde etmek istiyoruz. İnsan değişiyor, istekler, beklentiler değişiyor. Eski kalıpları sürdürmek kuru bir inada dönüşecektir. Yaşadığı çağın tanığı olan sanatçı da anlatmak istediğini özgün bir biçimde anlatır, onu bir şablona oturtmak belki sonrasında kuramcıların yapabileceği bir iştir.

Edebiyat dergilerinde görünüyor musunuz? Görünmek de gerekir mi? Edebiyat dergileriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Okurluğa da yazarlığa da dergiler vasıtasıyla başladım. Bir derginin mutfağında yer almadım fakat uzaktan da olsa dergilerin okul olma vasfından istifade ettiğimi söyleyebilirim. Hâlâ bir genç yazmak istediğini söyleyerek bana sorular sorduğunda dergi isimleri anıyor, onlara yönlendiriyorum. Bu zamana kadar edebiyat dergileri ile geldik, artık ömürlerini tamamladıkları yönünde tartışmalar yapılıyor. Ben dergicilik misyonun biçim değiştirse de hep süreceğini düşünüyorum. Biçim değiştirmesi kaçınılmaz ve doğal olanıdır belki de. Edebiyat dünyası bunun sancılarını çeker ve özü büyük oranda koruyarak yeni bir biçim doğurur.

kor_yaris Yazarken karşınıza birini alıyor musunuz? Okuyucu yahut hayali bir karakter de olabilir. Yoksa kendiniz mi kendi muhatabınızsınız?

İlk metinlerimi kendimle baş başa kalarak yazdım, kendimle dertleşmekti niyetim ve bunun iyileştirici bir imkân olduğunu gördüm. Öyküler dergilerde görünmeye başladıktan sonra durum değişebiliyor. Zihniniz siz farkında olmadan edebi kamuyu hesaba katıp öyle bir denklem kuruyor. Dergi okuru veya öykü okuru dediğiniz belki birkaç belirli ismi de zihninizde canlandırarak okuduklarında ne düşünürler diye hesap yapabiliyorsunuz. Fakat doğru olan -benim için en azından- bir dertle kendime yazmak, kendi içimi oymak.

Öykü yazmak için en haklı nedeniniz nedir? Yazmasanız ne olur?

Yayımlamasam bir şey olmazdı. Bir isim eksik kalırdı kayıtlarda. Bu da dünyanın sonu olmazdı. Ama yazmasam eksik kalırdım. Hayat akıp giderken bir iz bırakmak istediğimi fark ettim. Mağara duvarına çizik kabilinden, ağaç kovuğuna not sıkıştırmak gibi. Yazmak kaçınılmazmış benim için, yayımlamak ihtiyari.

Yazdığınız kurgunun kaderinizi etkileyeceğine inanır mısınız? Böyle bir deneyim yaşadınız mı?

Ben yaşadıklarımdan hareketle öyküler yazdığımı düşünürdüm. Kitap çıktıktan sonra bir karakterin başına kurgusal olarak gelen şey, benim başıma geldi. Karakterin âhını aldım sanırım.

Öykücüler genelde birbirini sever ama bu eğer bir yarış olsaydı çağdaşlarınızdan kimi geçmek isterdiniz?

Geçmek demeyelim çünkü kime göre, nasıl bir kıyaslamayla geçeceğim, bunlar belirsiz. Yarışma duygusunu da sevmiyorum, malûm kitabın adı Kör Yarış. Çok beğendiğim, imrendiğim öykücüler var. İsim anacak olursam, Elif Genç, M.Fatih Kutlubay.

Hikâye ile öykünün farklı türler olduğuna dair dergiler dosya hazırlıyor ve yazarlar bazen görüş ayrılığına düşüyor. Sizce böyle bir fark var mı? Bu iki kavramla ilgili sizin tanımınız nedir?

Öykü belirli bir türün adı gibi geliyor bana. Hikâye daha kapsayıcı, çünkü her şeyin bir hikâyesi var. Birbirinin yerine kullanıyorum ben.

Öykü yazıyorsunuz ama iyi bir öykü okuru olduğunuzu düşünüyor musunuz? Dergileri takip eder misiniz? Yeni çıkan kitapları alır mısınız? Bir de son çıkanlardan bize önermek istediğiniz öykü kitabı var mı?

Son zamanlarda yavaşlasam da yeni çıkan öykü kitaplarını okuyorum, tamamını değil elbette. Dergilerden takip ettiğim isimleri, öne çıkan tavsiye edilen eserleri edinip okuyorum. Düzenli takip ettiğim dergiler var, kütüphaneye gidip taramalar yapıyorum bazen de. Dergilerde beğendiğim ilk defa okuduğum isimlere sosyal medya üzerinden ulaşıp tebrik ediyorum. Son çıkanlardan Zeynep Sayman'ın Uzakların Kokusu adlı kitabını önereyim.


Yazar: Müzeyyen ÇELİK K. - Yayın Tarihi: 30.03.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 26.03.2023 23:27
765

Müzeyyen ÇELİK K. Hakkında

Müzeyyen ÇELİK K.

Müzeyyen ÇELİK KESMEGÜLÜ 1983 Kütahya doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Kütahya’da tamamladı. Trakya Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu. Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı’nda “Edebî Yönden Hazîne-i Evrak Dergisi” adlı teziyle yüksek lisansını tamamladı. Hayal Bilgisi, İzafi, Hece Öykü, Hece, İtibar, Mahalle Mektebi, Aşkar, Nordik, Türk Dili, Karagöz, Olağan Hikâye, Geçerken dergilerinde öyküleri yayınlandı. Halen Kütahya’da öğretmenlik yapıyor. Evli ve Ali Mahir’in annesi. 

Eserleri

Kamu Baş Rüyacısı, 2014, Ebabil Yayınları
Omzumda Biri, 2017, Hece Yayınları
Nasiruddin Tusi, 2020, Kaşif Çocuk Yayınları
Bütün Ağırlıklarım, 2021, Hece Yayınları
Akşemseddin, 2021, Diyanet Vakfı Yayınları
Kudüs’e Yolculuk, 2022, Mecaz Çocuk Yayınları
Mutlu Dinozor Tontinosoruz, 2023, Tulu Kitap

Müzeyyen ÇELİK K. ismine kayıtlı 96 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 7 kitap bulunmaktadır.

Twitter Instagram Kitap Satış Sitesi Kitapyurdu.com