Hakikate Bürünen Şiir

“Şeyhim ki elleri Cebrail
Sen istersen dedim kırılır
Dünya dört bir yerinden
Kırılır istersen
Kırılmadık benliğim”
Sulhi Ceylan
Her şair bir ağrının peşinden giderken yolda söylediği tüm sözler gerçeğin farklı yansımaları olarak okunabilir. Farklılığın zenginlik olarak okunduğu bu dünyada sonucun aynı yere çıkması kısır bir döngüden ziyade insanın hakikat uğruna gidebileceği yolların çeşitliliğinin yansımasıdır. Farklı zihinsel mülahazalar, farklı algılamalar, farklı görmeler, farklı yansıtma biçimlerini ortaya çıkarır.
Herkesin tek bir yere odaklanarak gördüğü şey farklı anlamlandırmalara yol açabilir. Çünkü insanoğlu hakikatin farklı ayetleridir. Herkes birbirine olabildiğince benzese de kimse birbirinin aynısı değildir. Bu benzerlik ve farklılık durumlarında şairlerin de ortaya koyduğu eserler ortak paydada birbirine benzese de birçok yönden birbirinden farklıdır.
Farklılığın analojisi kapsamında her insanın fizyolojisi ayrı bir dünya olarak değerlendirilebilir. İlgi ve algı insan fıtratının yansımaları olarak okunurken yönelimi de farklılık göstermektedir. Burada hakikatin kişiye özgüllüğü de konuşulmalıdır belki. Çünkü sanatın yetenek işi olduğu ve sanatçıların ilgi durumlarına göre uğraşı verdikleri sanat alanına yönelmesi, hakikati elde etme biçimlerinde giriştiği yolun adı olmaktadır.
Resim, müzik, edebiyat, heykel gibi dallardan kendine bir yol biçen sanatçı, hakikati daha doğrusu onu aydınlatacak, ışığı arar. Sanatçı bu bakımdan ışığa müptela bir pervane kelebeğidir.
Aklın Kibar Cümleleri Şiirdedir
Şiir, şuuru uyanıkların işidir. Şuurun aydınlatılması zihinsel bir çabayla mümkün olabilirken asıl olan kalbi uyandırmak genellikle es geçilmektedir. Oysa asıl murad o sonsuzluğa ulaşıp o sonsuzluktan beslenmek ve karanlık yanlarını aydınlatmak olmalıdır. Bu yüzden kalbi uyanık olmayanların şiirden alacakları sadece estetik zevk olacaktır. Fakat kalbin uyanıklığını elde eden ve şiirle temaşa eden şuurlar şiirden hem estetik zevk hem de hakikatin nüvelerini, bunların izlerini seyre dalacaktır.
Şiir üzerine tanım geliştirme işinin her zaman yapılacağı gerçeği bizleri bazen her şiir için bir tanıma, başka bir anlama sürüklemektedir. Bizim belki de yaptığımız hatalardan en barizi bu olmaktadır. Çünkü tanım geliştirme, bir kavrama sıkıştırma anlamı-hakikati sınırlar, genişlikten uzak bir biçimde değerlendirilmesine neden olur. Fakat insan zihninin dünyayı anlamlandırabilmesi için de bu esmalara-kavramlara ihtiyacı vardır.
Şiir esmalar içerisinde bize bütüncül yaralar ısmarlayan, bize varlığı bütün bir halde, ağrıyan yanlarıyla sunan, insanın düşünsel, hissi ve ruhsal durumlarını özetleyen bir eylem hali gibi gelmektedir. Okumanın aklı kibarlaştırdığı, kibarlaşan aklın da cümleleri olarak duran şiir, insanlar için sadece bir eserden ibaret sayılamayacağı unutulmamalıdır.
Çıplaklık Giyinir Aşk ve Sulhi Ceylan Şiiri
Şiir kitaplarını değerlendirirken ince eleyip sık dokumak gerektiğini ifade etmeliyim. Peşin hükümlü olmamak gerekir. İlk okuyuşla son okuyuş arasında insana farklılıkları sunmaya devam eder. Bu, şiirin özünden ve şairin şiiri anladığından kaynaklanmaktadır. Yakın zamanda ilk şiir kitabı yayımlanan Sulhi Ceylan’ın “Çıplaklık Giyinir Aşk” isimli eserini bu yüzden birkaç defa geri dönüşlerle birlikte okuyarak şiirinin tam olarak neye tekabül ettiğini çözümlemeye çalıştım.
İlk kitaplar hakkındaki yargım genellikle bu eserlerin bir tür Rus Ruleti olduğudur. Şair ve yazarlar ilk eserleriyle iyi bir çıkış sergileyebildiği gibi kötü bir başlangıç da yapabilirler. Sulhi Ceylan’ın ilk eseri olan “Çıplaklık Giyinir Aşk” isimli eser ilk kitap için hiç de fena olmayan bir biçimde Yediiklim Yayınları tarafından basıldı. Zaten şiirlerin hemen hemen hepsi Yediiklim Dergisi tarafından yayımlanmıştı.
Sulhi Ceylan’ın şiiri lirisizmin kıyısında gezinen ve hakikate çağıran mutlu cümlelerden örülmüş şiirler değildir. Onun şiiri hakikatle derdi ve bunu ciddi ciddi masaya yatıran bir şiirdir. Karamsar ifadelerle, ara ara o hakikat ışığına ulaşamayacağı düşüncesini de barındıran şiirlerle seslenirken, şairin hakikate ulaşma kararlılığı da dikkatleri çekmektedir. Bir tür seyr-i sülük halindedir şair, seyrini tamama erdirmek için farklı aşamalardan geçeceğinin farkındadır.
“Elimde bir karadelik –ne acı-
Üşür varlığımın dört bir tarafı
Hayat ki sapmalar gittikçe alçalmalar
Döndüm durdum da kumral saçlarımı kazıttım” s.9
Alıntıladığımız kısımdaki gibi birçok benzer ifadeler eserin geneline hâkim, varlığını daha doğrusu “kendisini” arayan bir adamın ifadeleri başka bir şiirde şöyle kendini göstermektedir:
“Boş bir salıncağı sallıyorum
Varlığın uçurumlarında sessiz bir sis” s.13
Eserin geneline yayılan tasavvufî aşk, sevgiliyi bulma, varlık sorunu, yalnızlık – münzevi yaşantı Sulhi Ceylan şiirinin durak noktaları olarak anılabilir. İfade biçimlerinin sadeliği, okurken zorlamayan fakat üzerine eğilince hakikatten nüveler sunan şiirler ilk kitap olmasına rağmen değerli çalışmalar ortaya Sulhi Ceylan’ın şiir yolunda ilerleyeceğinin göstergeleri.
Yazar: Bilal CAN - Yayın Tarihi: 15.07.2016 16:07 - Güncelleme Tarihi: 15.07.2016 16:07