Hallac-ı Mansur Menakıbnamesi Üzerine Bir Değerlendirme

Menkıbeler, din/tasavvuf büyüğü kabul edilenlerinin veya kahramanlıklarıyla tebarüz eden kişilerin hayatlarını anlatan metinlerdir. Bu tarz eserler manzum veya mensur olarak kaleme alınmış ve edebiyatta bir tür olmuştur. Tasavvufun kırılma dönemlerinde toplumsal hayatta daha fazla önem kazanmasıyla halkın gündemi olması ile de bu tür eserler belli bir yer tutmuş ve yaygınlaşmıştır.
Mustafa Tatçı hocanın yoğun emekleri ile H Yayınları bu neviden eserleri günışığına çıkarma konusunda ısrarına iyi ki devam ediyor. Tasavvufta çok önemli bir yer oluşturan Hallâc-ı Mansûr’un menkıbelerini anlatan “Niyâzî-i Kadîm, Hallâc-ı Mansûr Menâkıbnâmesi” adlı çalışma Mustafa Tatçı hoca tarafından H Yayınları etiketiyle Eylül 2016 da çıkarıldı.
Mustafa Tatçı çift yönlü ve esasen nadir bulunan hocalardan. Hem akademik camia hem de genel okuyucu için çalışan üreten bir değer. Hizmet gayesi ile hareket eden bir hoca. Hallâc-ı Mansûr Menâkıbnâmesi, Niyazî-i Kadîm (14-15. y.y.)’in manzum bir eseridir.
Eser üç bölümden müteşekkildir. Birinci bölümde Hallac-ı Mansur’un hayatı, inanç sistemi ve kerametleri ile Türk, Fars, Arap ve Hint bölgesi edebiyatlarında hakkında yazılanlar anlatılmaktadır. Burada özellikle İkbal’in Cavidnamesinde ve Türk Bektaşi geleneğinde Hallac-ı Mansur’un yeri vurgulanır. Bu bölümde en önemli husus Hallâc-ı Mansûr’un kerâmetlerini ve tasavvuf kültüründe önemli olan bazı sözlerini ihtiva eden bir bölümn de yer almasıdır. Yine bu bölümde pek çok din-tasavvuf büyüğünün ve ilim adamının Hallâc-ı Mansûr hakkındaki görüşlerine yer verilir. Burada verilen bilgilere göre Hallâc-ı Mansûr’un bazıları tarafından olumlu, bazıları tarafından da mürted olarak değerlendirildiğini göstermektedir. Yine ikisi arasında kalan bir baka grubun bulunduğu da örnekleriyle ortaya konmaktadır.
Eserin ikinci bölümünde Mansurname türünün Türk edebiyatında oluşmasını, Niyazi’nin Hallac-ı Mansur eserini, Hallac-ı Mansur Menakıbnamesinin nüshalarını, içeriğini, nazım özellikleri ile üslubunu, dil ve imla özelliklerini, eserde geçen kavram ve deyimler anlatılıyor.
Eserin üçüncü bölümünde ise Hallac-ı Mansur Menakıbnamesi metni yer alıyor. İkinci bölümde dil, imla ve üslupla ilgili verilen bilgiler dönemin dil ve imlasını kavramak bakımından önemlidir. Menâkıbnâmede geçen bazı deyim ve kavramların verildiği bölüm ise, Hallâc-ı Mansûr’un dilimize ve kültürümüze katkısı ve etkilerinin gösterilmesi bakımından önemlidir.
Diğer önemli husus; Menakıbname’nin metni mesnevi nazım şeklinde ve 1066 beyitten müteşekkil olup dönemin dili ve söyleyiş özelliklerinin bütününü sıcak ve samimi bir Türkçe ile sunuyor olması.
Bir metin için, müteharrik ve uyarıcı olması durumu ilk gerekliliklerdendir. Hele de şiirden bahsediyorsak. Şairin bize metin, belleğimizdeki bir görüntüyü, bir duyarlılığı hiç değilse bir yanılsamayı işaretlemeli ve okuyucunun tarafında bir duyarlığın karşılığı olmalıdır. Başka bir metnimden alıntı olarak şunu da eklemeli: “Bu duyarlılık ya da görüntüyü yaralamalı ya da otamalıdır. Bunun bidayeti çağrışımsa eğer, nihayeti imgedir. Çağrışıma, sembole, imgeye yakalanamayan şair, ‘şairanelik hırsı’ içinde boğulmakta ve esasen şiirin özü olan bilinç ve vicdanı itelemektedir. Bunun bir adım sonrası; insani fıtri-üstün/öte hakikat yerine, arızi-nefsi gerçekliklere yaslanarak türetme yoluna gitmektedir.” (Şairin Tabutu-Yediiklim 300, Mart 2015)
Hallac-ı Mansur Menakıbnamesi
Niyazi-i Kadim
Haz. Mustafa Tatcı
H Yayınları
250 Sayfa
Yazar: Ethem ERDOĞAN - Yayın Tarihi: 07.06.2017 10:00 - Güncelleme Tarihi: 05.06.2017 10:45