Hayattan ve Hikmetten Beslenen Metinler, Edebiyat, Misafir Köşesi

Hayattan ve Hikmetten Beslenen Metinler yazısını ve Misafir Köşesi yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Hayattan ve Hikmetten Beslenen Metinler

20.03.2024 09:00 - Misafir Köşesi
Hayattan ve Hikmetten Beslenen Metinler

Mehmet Dumlupınar yazdı...

Bir edebi metin ne kadar hayata dâhilse o kadar kalbimize ve ruhumuza hitap eder. Bir metin ne kadar bizi anlatırsa o kadar etkileniriz. Zamana karşı direnmesi içinde bu bir ölçüdür. Bir eser ne kadar çok kalbe dokunursa o derecede kalıcılığı yıllara sâridir. İşin içine sade ve anlaşılır bir dilde girdi mi unutulmaz bir eser haline gelir. Bir metin hayatın o çetin tecrübelerinden süzüldükten sonra içine sanatı ve hikmeti alırsa fevkalade bir eser meydana gelmiş olur. Bizim burada asıl dikkat çekmek istediğimiz konuysa hayatta ve olaylarda gizli hikmetleri bizlere anlatan hem edebi zevkimizi tatmin edip hem de hikmeti bulduran eserler. Bu eserleri okunduğunda kişiyi tefekküre sevk eder ve metinden dersler çıkarmamızı sağlar. Yine bu hikmetli ve edebi metinler insanı sarsar, titre ve kendine gel, der. Hikâyenin gizli tokatını yüzümüzde hissederiz. Böylece okuyan kişi kendine çeki düzen verir, sivri yönlerini törpülemiş olur. Böylece bu hikmetli, edebi eser okuyanlarda bir farkındalık uyandırmış olur. Bu farkındalık oluşunca da maksat hâsıl olur. Bu eserlerde ucu açık olaylar, girift karakter tahlilleri, metinlerarasılık gibi okuyucuyu yoran modern ve post modern teknikler pek yoktur varsa da yazarın o sade üslubu bu anlaşılmazlığı yener ve anlaşılır bir hale getirir.

Taha 121

Dursun Ali Tökel hocamız da "Taha 121[1]" isimli hikâye kitabını hayatın orta yerinden yazmış. Olaylarda gizli hikmet hazinelerini gönlümüze nakşetmiş. Taha 121 kitabındaki olaylar ve karakterler bizlerin hayatımızda her zaman karşılaştığımız tipler ve belki de bizzat bizlerin yaşadığı olaylar. Biz bu kişilerle karşılaşıp bu olayları yaşıyoruz fakat farkında değiliz, fark etsek bile içindeki hikmetleri göremiyoruz. İşte bu noktada Taha 121 isimli hikâye kitabı imdadımıza yetişiyor ve bu hayatta saklı hikmetleri bizlere bildiriyor. Kitabı okuduğunuzda kesinlikle bir şeyler öğrenecek ve bizi etkileyen o hikmetler yüzümüze çarpılacaktır. Hikâyenin bir özelliği de okurunda bir tokat etkisi yaratması değil midir? İşte bu etkinin tam adresi Dursun Ali Tökel'in Taha 121 isimli hikaye kitabıdır.

Kitap ismini ilk metin olan Taha 121 hikâyesinden alıyor. Bu hikâyeyi okumaya başladığınızda en başta meczup bir adamla karşılaşıyorsunuz ki o yaşadığı pişmanlıktan dolayı meczup gibi davranıp zamanında yaptığı hataların adeta telafisi için uğraşıyor. Bu hikâye hem sürükleyici hem de içerisinde nice hikmetler ve dersler barındırıyor.

Kitabın bir sonraki hikâyesi "Hey Kendin Ol!" hikâyesi. Burada adından da anlaşılacağı üzere yapmacık davranmamayı, kendimiz olamamız gerektiği hakkında bizlere öğüt verir. Öğüt verir ama tabi anlayana... Bu hikâyede de yine edebi bir dil ve olayın neticesinde almamız gereken hikmetler vardır. Hikâye de bir ailenin biricik oğlu ve bu oğullarının üzerine titreyen bir anne baba portresi çizilir. Kısaca yurt dışına okumaya giden bu çocuğun gayrimüslim bir kızı sevip onunla evlenmek istemesi ve çocuğun ailesinin bu işe direnmesi anlatılır. Kız istemeye giderken kendi geleneklerinden ve göreneklerinden taviz vererek oraya gitmesi, gittiklerindeyse sürpriz bir şekilde karşılanmaları anlatılır ki buradan da çıkarmamız gereken nice dersler vardır.

Kitabın üçüncü hikâyesi olan "Derin Mesele" ise bir öğretmenin serseri tipli bir öğrencisine önce kızması ve onun sorumsuzca konuşmasından bir cümle alıp o cümleden etkilenmesi anlatılır. Acaba derindeki mesele nedir? Öğretmen bunu düşünür ve düşündürür okura.

Kitap ilk hikâyeden son hikâyeye kadar böyle ibretlik, sürpriz ve dili akıcı ve keyifli hikâyelerden oluşuyor. Her hikâye bittiğinde şöyle durup düşünüyorsunuz. Kitabın sonuna geldiğinizdeyse epeyce dersler çıkarmış, birçok hikmete vakıf olmuş ve sivri yönlerinizi törpülemiş oluyorsunuz.

Sizin Ömrünüz Kaç Saniye

ssss Dursun Ali Tökel hocamızın bir diğer kitabı denemelerinin yer aldığı "Sizin Ömrünüz Kaç Saniye[2]" kitabı. Bu kitapta hayatın çetin tecrübelerinden süzülüp sayfalara dökülmüş yazılardan mevcut. Yazarımız bu kitabında da kendi perspektifinden bizleri uyandırmak istiyor. Zararın neresinden dönerse kârdır düsturuyla adeta çırpınışlarını yazıya geçiriyor. Deneme türü zaten yazarın bir konudaki kendi fikirlerini kaleme aldığı, yerine göre ispatlamaya çalıştığı yerine göre ispatlamadan tecrübeleriyle bu iş böyledir dediği, okurla konuşur gibi kaleme aldığı yazılardır. Eğer yazar Dursun Ali Tökel hocamız gibi dertli biriyse kaleminden ümmet-i muhammet için faydalı metinler dökülür.

Yazarımız Sizin Ömrünüz Kaç Saniye kitabında dünyanın bir durak olduğunu ve bu durakta her gelenin biraz eğlenip hemen öte aleme devam edeceğini dile getirir. Bu dünyaya kimimiz elimizde valizle kimimiz azıklı kimimiz azıksız geldiğimizi dile getirir. Bu dünyaya gelen insanoğlunun gelmesiyle bazı olayları yaşadığını bazen yenildiği bazen imtihandan geçtiğini söyler. İnsanın beşer oluşundan ve şu dünya hayatında düşe kalka yürüdüğünden dem vurur.

Kitabın ilk metni "Çalışıyorum Çalışıyoruz Onlar Kınıyor" yazısında evlenecek kızların hep memur sürekli aylık geliri olan bir erkekle evlenmek istediği, bağ bahçe ve hayvancılıkla uğraşan kişilere tepeden bakıp kabul etmediği dile getirilir. Devam eden başlıktaysa bizdeki güzel işin karşılığının yatılan iş olduğu söylenir. Yazının son başlığındaysa dizilerdeki felaketler ve bu felaketlerin getirdiği zor durumları bizlere aktarır yazar.

Sonraki yazıysa "Cedel ve Bedel" yazısıdır. Bu yazıda da özellikle toplumda nasıl konuşmamız gerektiği, nasıl münakaşa ve münazara yapılması gerektiği, aksi durumlar ne gibi olumsuz sonuçlar doğuracağı dile getirilmiştir.

Kitaba ismini veren "Sizin Ömrünüz Kaç Saniye" metnindeyse dünyanın ahiret zamanına göre çok kısa olduğu ve bu kısalığın farkına vararak dikkatli yaşamamız gerektiği, bu kısa zaman dilimini Allah rızası doğrultusunda yaşamamız gerektiği vurgulanır. Yazar bu yazısında ilginç bir hesaplamaya değinir," Burada basit bir hesap yapma hevesine düştüm. Melekler için bir gün bizim için elli bin yıla denk geliyorsa ikimiz arasındaki zaman algısı –tabi basitçe- acaba nasıl farklara sahiptir?" Devam eden paragraflarda" Peygamberimiz vefat edeli bizim yıl hesabımıza göre 1423 yıl geçmiş. Oysa bahsi geçen melekleri hesabına göre yapsak vefat edeli henüz 40 dakika olmuş."

[1] Dursun Ali Tökel, Taha 121, TDV Yayınları

[2] Dursun Ali Tökel, Sizin Ömrünüz Kaç Saniye, TDV Yayınları


Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 20.03.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 06.03.2024 15:51
521

Misafir Köşesi Hakkında

Misafir Köşesi

Kitaphaber ailesine misafir olmuş konuk yazarların yazılarını bu profilde bulabilirsiniz.

Misafir Köşesi ismine kayıtlı 1132 yazı bulunmaktadır.