İçimizde Bir Köhne, İçimizden Bir Köhne, Edebiyat, Misafir Köşesi

İçimizde Bir Köhne, İçimizden Bir Köhne yazısını ve Misafir Köşesi yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

İçimizde Bir Köhne, İçimizden Bir Köhne

31.05.2024 09:00 - Misafir Köşesi
İçimizde Bir Köhne, İçimizden Bir Köhne

Huban Seda ARAS yazdı...

Ethem Baran denilince aklımıza ilk gelen öykücü kimliği olacaktır. Yazarın öykü türünde verdiği eserlerin yanı sıra eleştiri ve deneme türündeki eserlerinin de varlığı edebiyat yolculuğunun önemli taşlarındandır. Yazar 2021 yılında yayınladığı "Güzelliğini Gördükçe Ağlayasım Geliyor" adlı öykü kitabından sonra 2008 yılında yayınlanan "Yarım", 2013 yılında yayınlanan "Emanet Gölgeler Defteri" romanlarının yalnızlığına da son vererek Köhne adlı romanıyla çıkıyor. Ethem Baran ufkunun ve dil yetisinin genişliğini oluşturduğu karakterlerle bize sunarken kurguyu sahneleme işini her karakterin psikolojik, sosyolojik tahlilini diline yansıtarak yapıyor bir manada. Kâh Anadolu terim ve deyimlerine yer veriyor kâh büyük şehir anlatısına geçiyor. Aslında yazar kurgusal ve tahlil dünyasının yanı sıra tam bir dil işçisi.

"Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu." Bu giriş cümlesini eminim ki birçok okur unutmuyordur. Oysa ilk cümleler aslında okuru metne çeken ya da iten bakıldığında az kişinin aklında kalan kelime dizilimidir. Belki de bu yüzden edebi eserler denilince az sayıda metnin ilk cümlesi kalır aklımızda. Orhan Pamuk'un kaleme aldığı Masumiyet Müzesi kitabı; "Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum," diye başlar ve "Herkes bilsin, çok mutlu bir hayat yaşadım." diye biter. Arası göz açıp kapayıncaya kadar geçen kurgudur. Ethem Baran ise Köhne'yi "Feramuz'un ilk ölümüydü bu," cümlesiyle açar ve "Sonraki günlerde de Selver hastaneye gitmeye, Feramuz her seferinde ölmeye devam etti," diyerek benzer bütünsellikle kapatır. Okuduğumuz her kitap mutlaka başlangıç ve bitiş cümleleri arasında gelişen metinlerdir ve Ethem Baran'ın yaptığı bu oyun Yusuf Atılgan'a ve ustalara selam duruşudur.

"Evler kış ama dışarısı bahar…" (s. 10)

Köhne, ülkenin kenarında köşesinde kalmış kurgusal bir kasabada başlayan, kişi ve olaylarla örülerek başkente taşan bir roman. Yazarlarımız metinlerinde kıyıda köşede kalan kişi, köy ve kasabaları işlediğinde genelde okurun aklına Taşra Edebiyatı adlı tür gelir. Taşra kelimesinin anlamından olsa gerek, taşra edebiyatı denildiğinde insanlar sınırlandırıcı, tek taraflı bakılan metinler olarak düşünülüyor. Bugüne kadar bize sunulan taşra edebiyatı da bu konuda ki düşüncemizi destekler şekilde. İşlenen taşra olgusunda genelde köy ve kasaba insanları masum, iyi niyetli ve tek sorun yaşlılık ve fakirlikmiş gibi yansıtılır. Oysa kral çıplaktır. Sadece bilinmez ve bilinsin istenilmez. Ethem Baran burada da farklı bakış açısını öne çıkaran, taşra kelimesini sınırlama manasında kullanılmasını sevmeyen, doğru bulmayan bir yazar. Buna binaen yazdığı metinleri her ne kadar taşrada geçirse de kurgusu, dili ve üslubuyla ufkunun genişliğini okurlarına aktarıyor. Tam da bu sebepten metinleri genelde taşradan büyük şehirlere taşan küçük insanlarla kurulu. Yazarın kaleme aldığı eserlerini okuduğumuzda işlediği karakterlerin biz gibi bizden olduğunu da bu yüzden fark eder, gerek geçmişle gerek duyduğumuz bir hikâyeyle bağ kurarız. Köhne bizi içimizdeki köhnelere taşır bu sayede. Kasaba olgusuna uyan imgelere de ev sahipliği yapar Köhne adlı eser. Gaz ocağı vardır bir evde, başka birinde küçük tüp yer bulur kendine. Kimi zaman karşımıza bir Keloğlan masalı çıkar kimi zaman da bir ozan türküsü.

Karakterlerin yeterince derinleşmemesi kalabalık karakterli metinlerin lanetidir. İnce Memed, Yüzyıllık Yalnızlık gibi edebiyata damgasını vurmuş metinlerle bu bağlamda benzerlik gösteriyor Köhne. Kurgusal karakterleri her ne kadar derinleşmemiş olsa bile Ethem Baran tüm karakterlerine aynı özeni gösterip aynı düzeyde metnin odağında tutmayı başarmış ve yazar kurgusuna kattığı karakterlerin kurguda ne iş yaptığının yanı sıra aslında metne kattığı zenginliğe daha çok önem vermiş. "Gök gözleri çiğ maviydi ve insandan ne kadar az bakarsa o kadar iyidir hissi uyandırırdı," (s. 21) diyerek tanımlar Gök Halit'in mavi gözlerini. Mavi gözün nazar değdireceğine inanılan bir coğrafyada ne kadar da zengin bir tanımlama. Karakterleriyle bağını koparmadığı da aşikâr. Köhne'de rastladığımız Nail Çavuş ve Yağız'ı daha önce "Emanet Gölgeler Defterinde"nden biliriz.

Genel olarak kitaba baktığımızda kitap ikinci bölüm ortalarına kadar durum romanı olan sonrasındaysa açılan bir kurguya sahip. Sanılmasın ki Köhne her ne kadar ben durum romanıyım diye haykırsa da durum romanı durağanlığına sahip değil. Okuru kurgusal karakterleriyle önce kendi köhnesine sürüklemekten çekinmez ve oradan da karakterlerle birlikte köhneden kurtarıp gerçekliğe savunmasızca bırakır. Zaten durum metinlerinin amacı okurun bilinçaltına ulaşıp orayı tetiklemek değil midir? Okur kendisiyle hemhâl olurken zaman akar, sayfalar çevrilir ve kurgu açılmaya başlar. Bu ana kadar ilmek ilmek örülen metnin ipi bir anda çekilmiştir sanki.

"İleride, çok ileride, o yıllarda ne kadar da masummuşum, dünyanın bunca kötü olduğunu nasıl da bilememişim, diyecekti." (s.13)

Ethem Baran öykücü kimliğinin ve dil üzerine fazla düşünmenin meyvelerini metne kattığı ritimle tamamlayan yazarlardan. Her metninde oluşturduğu kendine özgü bu ritim okuru sıkmamanın yanı sıra akıcı bir dil kazanmasını da sağlıyor. Biçimsel oyunlarını karakterlerine giydirdiği sosyolojik ve kültürel dilin yanı sıra zaman zaman klasik diyalogların dışına çıkarak da okuruna sunuyor. Klasik diyalog kurumu olan "-dedi, -demişti" kalıbından çıkıp anlatıcısını konuşturacağı karakterin kimliğine büründürüp önce monologlara yer verip ardından diyaloglarla postmodernist düzeye taşır.

Köhne'ye biçimsel olarak baktığımızda dil olarak başarılı, karakterlerine kullandırdığı deyim, ağız gibi kültürel zenginlik katılan metni hızlandırırken bir anda yazarının öykücülüğünün ve dil hâkimiyetinin verdiği beceriyle üslup değiştirip kısa cümlelere geçerek adeta okuruna nefes aldıran da bir kitap.

Ethem Baran'a edebiyatımıza Köhne'yi kazandırdığı için teşekkür eder yolunun açık olmasını dilerim.

Köhne
Ethem Baran
İletişim Yayınları
220 sayfa
İstanbul, 2024


Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 31.05.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 30.05.2024 14:49
627
Yorumlar
  • Deniz Koç Özbey 2024.05.31 19:11

    Çok keyifli bir yazı ve yerin bir tanımlama olmuş yüreğinize emeğinize sağlık Seda Hanım...

Misafir Köşesi Hakkında

Misafir Köşesi

Kitaphaber ailesine misafir olmuş konuk yazarların yazılarını bu profilde bulabilirsiniz.

Misafir Köşesi ismine kayıtlı 1206 yazı bulunmaktadır.