İçimizde Dönen Bir Tiyatro: İnsan Vücudu Tiyatrosu
Maalesef biyoloji ve onun büyülü dünyası ile tanışmamız genelde çok geç oluyor. Oysa çocukların dünyayı anlamlandırma ve kendilerine dair sorular sormaya başlamaları çok daha erken yaşlarda başlıyor. Bu merakı biraz gidermek ve biraz da kanalize etmek için pek çok alternatif bulunuyor.
İnsan, Allah'ın bir mucizesi olarak bu dünyada ihtiyaç duyacağı organlarla donatılmış olarak dünyaya gelir. Biz farkında olmadan bu organlar çalışmaya devam eder ve biz onların varlığına ancak liseye gelip biyoloji dersi başladığında farkında oluruz. Kimi şanslı olanlar çok daha önce farkına varmış olabilirler. Kimileri ise bunun farkına varmak için hiç acele etmez. İnternet ve oyun bağımlısı olarak yetişmekte olan yeni nesil gibi!
- Yeğenim kaldır başını tabletten ve şu kitaba gel bir bak.
- Buyur dayı!
- Kitap diyorum, gel şu kitabı birlikte okuyalım!
* * *
Biyoloji dersleri bildim bileli sıkıcı olmuştur. Hücre ve bölünmesi ile başlar ve mitoz-mayoz bölünme derken kendimizi hülyalar aleminde buluruz. Lakin İnsan Vücudu Tiyatrosu bu sıkıcılığı aşmak için çeşitli taktikler kullanıyor. İlk olarak metin ve görsellerden oluşan bir klasik anlatı kitabı değil! Sıkıcı mı derseniz, hiç değil.
Adsız kahramanımız önce sahneye bir iskelet olarak çıkıyor! Korkmaya gerek yok, çünkü bu iskelet yerde paramparça olarak durmuyor, ayakta duruyor, konuşuyor, zıplıyor, taklalar atıyor ve sahne ilerlediğinde yanına aldığı yardımcı oyuncularla beraber tamamen bir insan görünümüne kavuşuyor.
Kitap şu bölümleri içeriyor:
Giriş: Hücreler ve Atomlar
Birinci Perde: İskelet Sistemi
İkinci Perde: Kas Sistemi
Üçüncü Perde: Solunum Sistemi
Dördüncü Perde: Kalp-Damar Sistemi
Beşinci Perde: Sindirim Sistemi
Altıncı Perde: Boşaltım Sistemi
Yedinci Perde: Endokrin Sistemi
Sekizinci Perde: Üreme Sistemi
Dokuzuncu Perde: Bağışıklık Sistemi
Onuncu Perde: Sinir Sistemi
On Birinci Perde: Koku, Tat, İşitme, Görme ve Dokunma
Giriş: Hücreler ve Atomlar
İnsan vücudunu ayakta tutan en temel sistem elbette ki İskelet sistemidir. Lakin ondan bilinmesi gereken bir şey varsa onlar da hücrelerdir. Kitap iskelet sistemine geçmeden önce hücrelerden ve hücrenin temel yapı taşlarından bahsediyor. Sonrasında konuyu atomlara bağlıyor.
Birinci Perde: İskelet Sistemi
Erişkin insan vücudunda 206 kemik bulunur. Bunların en küçüğü kulağımızın içindedir. İnsanlar kemikleri olan tek yaratıklar değildir. Omurgalılar denen büyük bir aileye dahildir. Kemik deyip geçmemek lazım, kemiğin ortasında ilik akyuvarları üretir. İlik, sert kemik ile birlikte mineral kaynağı olarak rol oynar. Kalsiyum ile D vitamini kemiklerin sağlıklı ve güçlü kalmasını sağlar. Bu besleyici maddeler özellikle büyüme çağında önemlidir.
İkinci Perde: Kas Sistemi
İnsan vücudunda her türlü hareketi sağlayan 640'ın üzerinde iskelet kası bulunur. Hatta daha derinlerde başka kaslar da bulunur. Organlarımızın yapısında bulunan düz kaslar ve kalbimizin çalışmasını sağlayan kalp kası gibi. Masseter en güçlü kastır. Çene kaslarımız hep birlikte çalışırken 90 kilogramlık bir kuvvetle ısırabilir. Yani çiğneme sırasında azı dişlerimiz ağzımızdaki lokmanın üzerine 20 bovling topuna eşdeğer bir kuvvetle iner. Yüzümüzde 40 civarında kas vardır. Dil de bir kastır ve dur durak bilmeksizin çalışır. Biz uyurken dilimiz tükürüğü boğazımıza doğru iterek onu yutmamızı sağlar. Hindi, sığır, balık gibi hayvanların genellikle kaslarını yeriz. İstemli kaslar dışında 2 kas türü daha vardır. Kalp kası sadece kalpte bulunur. Düz kaslar ise dağırsakların ve diğer iç organların yapısında bulunur. Bütün kaslar enerji üretimi için büyük oranda Oksijene bağlıdır. Peki kas sistemi vücudu hareket ettirmek için canla başla çalışırken onca hareket için gereken oksijeni nereden alıyoruz acaba?
Üçüncü Perde: Solunum Sistemi
Solunum sistemi 2 bölüme ayrılabilir. Üst solunum sistemi ve alt solunum sistemi. Toz parçacıklarını yakalayan burun kıllarından tutun, akçiğerlerde oksijen ve karbondioksit alışverişini sağlayan keseciklere kadar solunum sisteminin her bölümünün bir görevi vardır. İnanması güç ama günde ortalama 20.000 kez nefes alıp veririz. Her akciğerde yaklaşık 30. bin bronşçuk vardır ve bunların her biri saç teli kalınlığındadır. Her bronşçuğun ucu daha da dallanarak alveol denen minicik hava kesecikleriyle sonlanır. Oksijen vücudumuzdaki her hücreye ulaşır. Akciğerde gaz alışverişi olduktan sonra atıkları vücuttan ulaştırmamız gerekir. Ve bu da soluk verme ile olur. Oksijen tepeden tırnağa bütün vücut hücrelerimize lazım. O halde Oksijen vücudumuzun en uzak köşelerine nasıl ulaşıyor?
Dördüncü Perde: Kalp-Damar Sistemi
Kalp tarafından pompalanan kan geniş bir atardamar, kılcal damar ve toplardamar ağı yoluyla bütün vücuda dağılır. Kan sadece Oksijen için değil, aynı zamanda Karbondioksit, besin maddeleri ve ısı için de başlıca taşıma yoludur. Kalp demişken, gezegenimizdeki en büyük kalbi olan canlı mavi balinadır; kalbi küçük bir araba boyutundadır! En küçük kalbi olan canlı ise Endonezya'da yaşayan bir kurbağadır. Kalbiniz, gece gündüz (hatta siz uyurken bile!) çalışır. Vücudunuzun her yerine kan pompalar. Kalbinize durmasını, hızlanmasını ya da yavaşlamasını söyleyemezsiniz! İstirahat halindeyken insan kalbi dakikada 60-100 kez atar. Yoğun egzersiz sırasında dakikadaki atım sayısı 170-180'e çıkabilir. Kanın içine bakalım. Bir damla kanda 5 milyon alyuvar, 10 bin akyuvar ve 250 bin kan pulcuğu bulunur. Akyuvarlar mikropları yiyerek kanı temiz tutar. Kalp-damar sistemi ılık kanın bütün vücuttaki dolaşımını sağlar. Kanda Oksijen dışında bir yığın besin maddesi de vardır. Peki bunlar nereden geldi?
Beşinci Perde: Sindirim Sistemi
Sindirim sistemi gıdaları parçalayıp, vücut tarafından kullanılabilecek besin maddelerine dönüştürür. Ağzımızda günde 1,5 litre civarında tükürük üretilir. Dil tat alma organıdır. Dilimiz olmasaydı yemek yemek feci sıkıcı gelirdi! Mide karbonhidratların yarısına yakınını, proteinlerin onda birini sindirir; yağlarıysa hemen hiç sindirmez. Geri kalanlar incebağırsaklara geçer. Kalınbağırsak 700'ün üzerinde farklı tipte bakteriye ev sahipliği yapar. Ağızdan anüse kadar bütün sistemin yaklaşık uzunluğu 9 metredir! Her gün iki litreye yakın gıda ve sıvı bu sitemden geçer. Midenin kaslı duvarlarında sindirim için gerekli asit ve enzimleri üreten binlerce minik oyuk bulunur. Ayrıca duvar yüzeyinde mukus üretilir. Mukus miderin kendini sindirmesini önler. İnce bağırsakların iç yüzeyi Villus denen mikroskopik çıkıntılarla kaplıdır. Bu parmaksı çıkıntılar sindirilmiş besin moleküllerini alıp kan akımı yoluyla vücudun her yerine götürür. Yemekler hakkında epeyce konuştuk. Şimdi de vücudun sıvılara ne yaptığına bakma zamanı!
Sonuç
Kitabın hepsini burada size özetleyip okuma zevkinizi yok etmek istemiyorum. Kitabın diğer bölümleri de aynı şekilde sayısız bilgi ile dolu. Üstüne üstlük bunu yaparken benim yaptığım gibi yazı ile ifade etmek yerine tiyatral bir gösteri ile ifade ediyor.
Kitabın yaş aralığı konusunda kararsız kaldım. Kimi okurlar kitabı 4-5 yaşındaki çocuklarına kendileri okuduklarından bahsediyor. Kimileri 6-10 yaş için kendi başlarına okumaya bırakmışlar. Kitabın esas okunma yaşı orta-okul çağındaki çocuklar olabilir gibi geliyor. Elbette öğrenmenin yaşı olmaz ve kitap bu konuda her yaştan okura bilgi ulaştırma konusunda istekli görünüyor.
Kitabın okurları tarafından eleştirilen tek konusu, cinsellik konusunda da söz söylemiş olması galiba. Bu konuda okuyan çocuğun yaş grubuna göre bu konu atlanabilir diye düşünüyorum.
Kitap kaçınılmaz olarak kimi evrimsel göndermeler de içeriyor. Lakin bunu yaparken aşırı bir dil kullanmadığı için evrim konusuna sıcak bakmayan aileler tarafından da değerlendirilebileceğini düşünüyorum.
En son olarak, bu değerli kitap için başta yazarı Maris Wicks hanımefendiye, yayınevine ve çevirmeni Şiirsel Taş'a çok teşekkür ederiz.
İnsan Vücudu Tiyatrosu
Maris Wicks
Domingo Yayınları
234 Sayfa
İlk Baskı: Aralık, 2016.
18. Baskı: Eylül, 2021
Çeviri: Şiirsel Taş
Yazar: Sabri ÜNAL - Yayın Tarihi: 31.12.2021 09:37 - Güncelleme Tarihi: 12.07.2022 16:58