İKİ DOĞU İKİ BATI ARASINDA BENİN KONUMLANIŞI

Oksidentalizm, Batı’nın iktidarını yıkma, Batı’nın Doğu üzerindeki hegemonyasını (üstünlüğünü değil) ortadan kaldırma girişimidir. Bu anlamda, Oksidentalizm bir özgürleşme hareketidir. Batı’nın Doğu’yu algılama, anlama, açıklama ve tanımlama şekli olan oryantalizm, Batı’nın Doğu incelemesi anlamına gelir. Doğu incelemelerinden elde edilen veriler, Batı’nın siyasi ve iktisadi amaçları için kullanılmış ve Batı bu amaçlarına ulaşmada başarılı olmuştur. Oryantalizmin temelinde iki önemli kavram yer almaktadır: Avrupa-merkezcilik ve ötekileştirme. Avrupa-merkezcilik, ötekileştirme ve oryantalizm, birbirleri ile etkileşim halinde olan ve birbirlerini besleyen kavramlardır.
Avrupa-merkezcilik, zamanın, mekânın, olayların ve gelişmelerin, Avrupa’nın sahip oldukları üzerinden ve Avrupa’yı yücelterek onu ön plana çıkartarak okunmasıdır. Avrupa-merkezciliğin eleştirilmesi gereken yönü tarih üzerinde yaptığı tahriftir. Tahrif ise ancak iktidar ile mümkündür. O halde Avrupa’nın dünya üzerindeki iktidarının artmasının Avrupa-merkezciliği güçlendirdiği söylenebilir. Avrupa-merkezcilik bir paradigmadır ve Avrupa-merkezci tarih anlayışına göre tüm insanlık tarihsel ilerlemesini Avrupa uygarlığı üzerinden yapacaktır. Her toplumun bir ortaçağdan geçmiş olması gerektiği düşüncesi Batılı ve Batıcı tüm aydınların hiç düşünmeden ve tartışmadan benimsediği temel varsayımdır.
Sömürgeleşmişlikten kurtulma adına yapılan/yaptırılanlar aslında sömürgecilik durumunun daha da derinleşmesine yol açmaktadır. Özellikle Avrupa’nın dünyanın neredeyse tamamına kabul ettirmiş olduğu modernleşme söyleminin dünyanın geri kalanını Avrupa’ya daha fazla bağımlı hale getirmekten/Avrupa’yı taklit ettirmekten ve gönüllü sömürgeleşmeyi sağlamaktan başka bir amacı da yoktur.
Dünyayı büyük bir açmaza sürükleyen Doğu-Batı, Kuzey-Güney gibi ikilemlere yol açarak şiddetli çatışmalara ve saldırgan ırkçı tutumlara zemin hazırlayan Avrupa-merkezci anlayışın değişmesi gerekmektedir. Avrupa-merkezcilik bir paradigma olduğuna göre bu paradigmadan kurtulmanın koşulu yanlışlıklardan arınmış yeni bir paradigmanın onun yerini almasıdır. Oryantalist düşüncenin temelinde, hayali fakat kesin çizgilerle ayrılmış iki coğrafi bölge yatar. Bu bölgelerden daha büyük ve ‘farklı’ olanına Orient veya Doğu ‘bizim’ olarak bilinen diğerine de Occident veya Batı denir.
Doğulu duygusaldır, kendini ifade edemez, kendi kendini yönetmekten acizdir; o halde yönetilmesi gerekir. Yönetilmesi için de en güzel metot ‘böl-parçala-yönet’tir. Bölebilmek içinse bilmek gerekmektedir. Bunun içindir ki, oryantalistler hakim olmak istedikleri ülke insanlarının arasındaki farklılıklara odaklanırlar ve gerektiğinde bu farklılıkları körükleyerek ülkenin parçalanmasını sağlarlar. Netice de ele geçirirler ve sömürmeye başlarlar.
Oksidentalizm ile yapılması gereken, Doğulu kimliğin ortaya konulmasıdır. Bu ortaya koyuş sürecinde Batılı değerden hareket edilmemelidir. Ortaya konan kimlik Batı’nın ötekisi/Batılı olmayan olmamalıdır. Doğu kendi kimliğini Batı’dan hareketle değil, kendinden hareketle ortaya koyduğunda Batı öteki değil diğeri olacaktır. Oksidentalizmin amacı ‘ben’in eksikliği ile ‘öteki’nin azameti arasındaki tarihsel algıyı bitirmektir. İnceleyen ile inceleneni de değiştirmeyi amaçlayan oksidentalizm, Batı’yı uyarırken Doğu’yu da uyandırma gayreti içerisindedir. Batı aklı ruhsuz bir akıldır. Oksidentalistlere göre Pascal’ında dediği gibi ‘kalbin kendi nedenleri vardır akıl bunu bilmez.’ Akıl yoluyla hayatın trajik anlamını kavrayamayız, ancak kalbin bilgeliğiyle bu kavrayışa ulaşabiliriz. Batı bilimselliği bilgiye ulaşmada bilime imandan başka bir yol kabul etmez.
Oksidentalizmin karşı söylemi oryantalizmin söylemine karşı koymaya çalışır. Oryantalizmin söylemi, ‘ülkeleri baskı altında tutan emperyalist sömürgeci kültürün çıkarları, arzuları ve gereklilikleri üzerinden şekillenmiştir.’ Oksidentalizmin karşı söylemi ise, oryantalist söylemin meşruiyetini sorgular, emperyalizm ve sömürgeciliğin kendi değerlerini koyar ve ‘efendi’ye benzemeyeceğini, kendisi olarak kalmak istediğini ilan eder.
Oryantalizmin konusu Doğu iken oksidentalizmin konusunun da Batı olması beklenilebilir. Fakat oryantalizm ve oksidentalizmin düzlemi aynı değildir. Oryantalizm ‘ben’ini kaybetmiş/bulmaya çalışan medeniyetlerin söylemidir ve bu sebeple konusu hem Doğu hem de Batı olmak zorundadır.
Ezcümle uçan ruhun mekânsal-zamansal bir vücudu yoktur.
Oksidentalizm (İki Doğu-İki Batı)
Abdullah Metin
Açılım Kitap
1.Baskı, 2013, İstanbul
Yazar: Uğur CUMAOĞLU - Yayın Tarihi: 04.09.2017 09:00 - Güncelleme Tarihi: 10.08.2017 11:54