İnsanın Kırıldığı Yerdir Kalbi
Kırıldığım Yerden Büyüdüm diyerek hikâyeleriyle yeniden okuyucusuna sesleniyor Fatma Türkdoğan. Gerek içerik ve teknik anlamda gerekse kullandığı dilin zenginliği hasebiyle günümüz hikâyeciliğinde sınırları epey geniş tutuyor yazar. Genel olarak kadın ve sorunlarını ele alsa da karakter ve konu zenginliği Fatma Türkdoğan'ı benzer konuları işleyen pek çok yazardan çok daha farklı bir noktaya taşıyor. Benim en çok görmek istediğim tavrı yansıtıyor okuyucuya. Bu tavrı sorgulayacak olursak, yazarın kitaba verdiği isimden de anlaşılacağı gibi Kırıldığım Yerden Büyüdüm diyor yazar. Günümüz edebiyatında kadın yazarların kadın sorununa değinirken düştükleri en büyük hatanın olayı sadece dramatize boyutuna indirgeyip, sadece duygusal boyutta irdelenir bir hal almasıdır. Bu da edebî ve aklı bir kısırlığa neden olur. Oysa toplumdaki hiç bir sorun etraflıca irdelemeden ne muhakeme edilebilir ne de bir çözüme ulaştırılabilir. Fatma Türkdoğan da kadın sorunlarını işlerken kadına sadece acıyı pay biçmemiş, onun hayatin zorluklarıyla mücadele edebileceği bir kapı aralığı bırakmıştır. İçerik anlamında hikâyeler oldukça ustaca kurgulanmış ve başarılıdır.
Teknik Değerlendirme
Fatma Türkdoğan'ın hikâye sanatına katkıda bulunabilecek oldukça güzel çalışmalar ortaya koyduğu aşikâr. Yirmi beş hikâyeden oluşan kitap çok farklı teknikler kullanılarak ortaya çıkan ürünlerle okuyucuyu bir okuma serüvenine davet ediyor. Bazı noktalarda akıcılığı sekteye uğratan, sorunlu gördüğüm bir kaç hususa değineceğim.
Hikâyelerdeki genel anlamda hareketliliğin süreğenliği adına ilk hikâyeye değinmek isterim. Sosyoekonomik çeşitliliğe bir örnek olarak "Kırmızı Kar" hikâyesi hoş bir başlangıç yaşatıyor bize. Bir diğer karakterleriyle dikkat çeken hikâye ise "Takıntılı Aşkım"'dır. Tam olarak günümüz beyaz yakalı evliliklerine bir bakış atarken yazarın tekdüzelikten olabildiğine kaçındığının ve hem karakter hem de konusal çeşitliliğin bir yansımasını görüyoruz. Bu durum sosyolojik açıdan eksik bir bakış olmasının yanında en azından meseleyi bir tür anlatım tarzı şeklinde eserinde işlemesi, farkındalık oluşturması açısından değerli.
Kitapla aynı ismi taşıyan "Kırıldığım Yerden Büyüdüm" hikâyesi kitapta yer alan, konu bağlamında en güçlü hikâyelerden biridir. Yazar kitabın bütünün de oldukça zengin bir dil kullanmıştır. Özellikle yöresel tanım, isim ve kavramlar muazzam bir zenginlik katmaktadır. Yazarın teknik kavram ve isimlerle ilgili bilgisinin harikulade bir okuma şöleni gerçeğini görmezden gelemeyiz. Fakat sözünü ettiğimiz hikâye için anlatı dilinin biraz ağır olduğunu söyleyebiliriz. Daha duru bir anlatımın okuyucuya daha fazla zevk vereceği kanaatindeyim.
Yine akabinde "Sayıklamalar" isimli hikâyede bilinç akışı yöntemi kullanılırken, "Minnet Duygusu" hikâyesi akıcılığı ve içine alan anlatımıyla en çok hoşuma giden hikâyelerden oldu.
"Ay Işığında Saklıdır Hüzün", oldukça etkileyici bir başlıkla okuyucuyu kucaklayan, hüzünlü ve güzel hikâyeyle karşılaşıyoruz. Fakat teknik anlamda en sorunlu hikâye diyebiliriz. Hikâye iki ana olayı anlatıyor bize. Belkıs'ın âşık olduğu genç ve Belkıs'ın başka bir aileye ait olduğunu öğrenip babasını bulması gibi iki olay hikâye edilmiştir. İki olay birbirinden uzak düşmüş arada bir bağlantı kurulamayarak bütünlük bozulmuştur. Belkıs'ın başka bir aileye ait olduğunu öğrendiği sahnede mekânda bir kopuş meydana geliyor. Belkıs babasıyla diyaloğa girdiği bölümde mekân değişikliği hikâyede bir boşluk oluşturuyor.
Genel anlamda Fatma Türkdoğan başarılı bir ürün ortaya koymakla birlikte hikaye/öykü gibi anlatı türünün günümüzdeki çeşitlemelerini de takip etmesi, dilinin daha renkli ve günceli yakalaması açısından önemli olacaktır. Geçmiş günümüz ve tarihin tozlu sayfalarında ve kalbimizin derinliklerinde bir şeyleri uyandırarak yeniden hatırlamamızı sağladığı için teşekkürler. Kalemi daim olsun.
Fatma Türkdoğan
Kırıldığım Yerden Büyüdüm
Anatolia Kitap (2021)
180 sayfa
Yazar: Ayşe BAĞCA - Yayın Tarihi: 03.11.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 12.03.2024 13:39