İnsanlar Yanıltır Ama Kitaplar Asla, Söyleşi, Misafir Köşesi

İnsanlar Yanıltır Ama Kitaplar Asla yazısını ve Misafir Köşesi yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

İnsanlar Yanıltır Ama Kitaplar Asla

12.08.2016 09:00 - Misafir Köşesi
İnsanlar Yanıltır Ama Kitaplar Asla

Merve Yüksel, Kitaphaber için kaleme aldı...

Geçtiğimiz günlerde düzenlenen bir kitap fuarından üç günde kitabının baskısı tükenen Yazar Sümeyye Ertürk Hanımefendi ile güzel bir vesile ile tanıştık. Hani tebessümüyle karşısındaki insanın kalbine inşirah sevk eden insanlar vardır bilirsiniz. Sümeyye Hanım da sıcacık yüreğiyle yüreğimde apaydınlık bir yer açıyor. Okuyanların diline pelesenk olan Azra'yı, kitapları, yazıları konuşmaya başlıyoruz.

Kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Sümeyye Ertürk'ü nasıl tanımlarsınız? Yazmaya ne zaman başlamıştır? Neler yapar?

1988 Ankara doğumluyum. Kaleme, kâğıda dokunmadan hayatın tam anlamlı olamayacağını düşünenlerdenim. Yazmaya profesyonel anlamda lisede başladım. Yazdığım kompozisyonlar Tübitak tarafından felsefe olimpiyatları için alındı. Ondan sonra da hep devam ettim. Aslında yazabilmek için çok okumak lazım en başta. Yazmadan evvel okumaya başladım ben. Üniversite sınavına hazırlanırken bile günde 500 sayfalık bir kitabı bitirdiğim oluyordu. Şimdi o birikimlerimi başkaları ile paylaşmaya çalışıyorum.

Azra'dan başlayalım. Okurların kalbine nakış nakış işlenmiş duygular, aşkı ilmek ilmek iliklere kadar işleyen derin bir üslup… Azra'nın büyüleyici serüvenine kapılmış bir okur kitlesi var karşımızda. Kitabınızın fuarda üç gün içinde tükendiğini duyuyorum. Aynı anda birçok duyguyu okura geçirebilmeniz adınızdan başarıyla söz ettiriyor. İyi okur kitaptan anlıyor. Peki, bize Azra'yı anlatır mısınız? Kitabınızın içeriğinden bahseder misiniz?

Azra... Nerden başlasam bilemiyorum. Ama okuyuculardan aldığım tepkiler benim duygularımla o kadar örtüşüyor ki. Ben hala Azra'nın son sayfalarını okurken gözlerim doluyor. Hissederek yazmak önemli, hissederek yazacaksınız ki karşınızdaki de hissederek okusun. Günümüzde aşk kavramının içi bu kadar boşaltılmışken, iliklerime kadar hissediyorum ben Azra da Aşkı. Belki de bu kadar gelip geçici olmasın, aşka dair kalıcı bir eser olsun diye yazılmıştır Azra kim bilir...

Azra… Mecazi aşktan hakiki aşka doğru mahremiyet sınırları içinde yaşanan gerçek bir aşk hikayesi... Samimi temiz bir ağızdan yapılan duayla birleşen, kurgusuyla bir solukta okunan kitaplardan Azra… Mecaz hakikate köprüdür derler. Lakin duyguların köreldiği bir zaman diliminde yaşıyoruz. Sizce aşk artık eski bir masal mı?

Ben öyle olduğuna inanmıyorum, inanmak istemiyorum belki de. Belki de, kendim bu duyguyu dolu dolu yaşadığım için inanmıyorum bilemiyorum. Ama bence duygular değişmez, insanlar değişir. Aşk da değişmedi. Bunu yaşatamayan varsa bu aşkın değil insanların suçu. Hala tertemiz duygular, hayranlıkla dinlediğim, okuduğum aşklar var. Kıyamete kadar da olacaktır. Bu dünyanın hamuru aşkla yoğrulmuş bir kere, onun eksilmesi mümkün değil.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nda eğitmenlik yapmaktasınız. Yazı yazmak ve ders anlatmak sizce ne kadar birbiriyle bağdaşıyor? Benzer yönleri var mıdır?

Mesleğim hayatımdaki en önemli mihenk taşlarından. Şükrediyorum bunun için. Bu zamana kadar karşılaştığım kişiler sohbetlerimin çok farklı ve istifadeli olduğunu söylerler. Bunda kitap okumamın ve yazmamın katkısı çok büyük elbette. Bir yandan da mesleğimin yazarlığıma çok katkısı oluyor diyebilirim. O kadar çok insanla karşılaşıyorum ki, onlarda sağ olsunlar bana güvenip yüreklerini açıyorlar. İstesem bu kadar çok hayat hikâyesini bulmam mümkün olmazdı herhalde. Onun için yaptığım işe ne kadar şükretsem azdır.

Eserlerinizde en çok neye dikkat edersiniz veya en çok neden ilham alırsınız? Yazma eyleminizin bir hazırlık, geliştirme, nihai şeklini verme süreçleri var mıdır?

Beni sıkmaması lazım ilk başta. Sayfa sayısı artsın diye bir pencerenin sayfalarca tasvir edilmesine karşıyım. Seven olabilir ama ben zevk almıyorum, zevk almadığım için de yazmıyorum o şekilde. Daha sonra gerçek hayattan uzak olmamalı ve en önemlisi bir amacı, vereceği bir mesajı olmalı. Bunlar benim için vazgeçilmez. Elbette benim hayata bakışımla da örtüşmeli. Neticede yazdığım kitaplar beni temsil ediyor.

Elbette uzun ve sancılı süreçleri var kitap yazmanın. Başta tamamen kurgunun bitmiş olması lazım kafamda, yoksa başlayamıyorum mesela. Eğer bir kitap yazacaksanız uykunuzda bile kitabın karakterleriyle beraber olmaya hazır olun.

Yazmak insanın kendisini daha iyi tanımasına vesiledir aslında. Yazma sürecinize çocuğunuz olduktan sonra da devam ediyorsunuz. Sizce bir yazar anne olduktan sonra dünyaya ve edebiyata bakışında zenginlik ve farklılık oluyor mu? Başarınız sizin hangi nitelikleriniz sayesinde olmuştur? Başarınızda ailenizin rolü nedir?

İlk kitabım olan TöreRisti oğlumu ayağımda sallarken yazdım. Yazmaya veya okumaya bahane bulan insanları anlamayışım bu yüzdendir belki de. Kitaptaki bazı duyguları anne olan yazarların çok daha iyi verebileceğine inanıyorum. Hayata bakışınız o kadar çok değişiyor ki anne olduktan sonra.

Çok hareketli bir oğlum ve çok yoğun bir hayatım var. Onu uyuttuğum zamanlarda, çoğu zamanda gece uykumdan fedakârlık yaparak yazmaya çalışıyorum. Ama mutluyum. Mutlu olduğunuz işi yapıyorsanız çalışmıyorsunuz demektir bence, çünkü bu size zor gelmez.

Kararlıyımdır ben, aklıma koyduğumu yaparım. Ve sevgiyi seven bir insanım. Aşk romanını güzel yazmamamın bir nedeni de bu olabilir.

Eşim kitap yazmamın en büyük destekçisi, hakeza ailem de o şekilde. Benimle birlikte eşim de kitap yazım aşamasının her anını yaşar. Kapak resmi ve isim konusu dâhil olmak üzere her konuda fikrini alırım. Nasıl almam o bana aşkı öğreten adam... Böyle bir ailem olması büyük bir nimet gerçekten.

Şuan hangi alanlarda yazıyorsunuz? Bir konuşmamızda yeni bir kitap projenizden bahsetmiştiniz. Ne zaman okuyucu ile buluşacak ve hangi türde olacak?

Altı ayda bir kitap çıkaran yazarlar kusura bakmasın onları hiç bir zaman anlayamayacağım bu gidişle. Ben kitap yazdığım zaman içimin boşaldığını hissediyorum. Onu tekrar doldurmam gerekiyor önce. Sonra yazmaya başlıyorum. Yine güzel bir aşk romanı ile çıkacağım karşınıza inşallah. Rabbimin nasip edeceği en kısa zamanda...

Son zamanlarda elektronik kitap yaygınlaştı. Peki, siz elektronik kitap hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ben sevemedim maalesef. Dokunmam lazım benim kitaba, bir bebeğe dokunur gibi. Kokusunu çekmem lazım içime. Sahiplenmem lazım en başta.

Genç yazarlara ve Kitap Haber ailesinin kıymetli kitap okurlarına tavsiyeleriniz nelerdir?

Yazmak okumakla başlar. Onun için muhakkak çok okusunlar. İçleri dolacak ki, dışarıya sızsın. Yoksa yavan bir yazı çıkar karşımıza. İnsanlardan uzaklaşıp kitaplara yönelmek herkese tavsiyem aslında. İnsanlar yanıltır ama kitaplar asla...

Son olarak, bizim unuttuğumuz sizin söylemek istediğiniz bir şey varsa söyleyiniz lütfen. Bu güzel söyleşi, naif yüreğiniz ve kelamı kibarlarınız için teşekkür ederim.

Asıl ben çok teşekkür ederim. Bu zamana kadar birçok dergi, gazete vs için röportaj vermiş birisi olarak ayrı bir keyif aldığımı belirtmem lazım. Sorularınız da sizin kadar güzel ve kaliteliydi.

Sizin vesilenizle Azra'ya gönül vermiş herkese ve Kitap Haber'e teşekkür etmek istiyorum. Okumayanların da bir an evvel edinmelerini istiyorum. Unutmayın Azra'yı okumamışsanız Aşk tanımınızda eksiklik var demektir... Tekrar size ve değerli ekibinize teşekkürlerimi iletiyorum. 3. romanımda görüşmek üzere inşaallah...


Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 12.08.2016 09:00 - Güncelleme Tarihi: 07.06.2022 19:13
5.433

Misafir Köşesi Hakkında

Misafir Köşesi

Kitaphaber ailesine misafir olmuş konuk yazarların yazılarını bu profilde bulabilirsiniz.

Misafir Köşesi ismine kayıtlı 1211 yazı bulunmaktadır.