İskilipli Atıf Hoca - Mehmet Sılay

Ferit Genç, Kitaphaber için kaleme aldı...
Hegemonya, bir ülkenin başka bir ülkeyi ya da kendi ülkesi içindeki halkı oluşturmak istediği sisteme inandırıp, kendi rızası ile sistemi kabul etmesini sağlaması ve kendi çıkarları doğrultusunda yönetmesi olarak tanımlanabilir. Politik ve ekonomik boyutu üzerinde işlevini yürütmektedir. Nitekim her ülkenin değişen sisteminin, hegemonyalarının da değişen sistem ile birlikte paralellik gösterdiğini görmekteyiz.
1920'li yıllarda Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılıp yerine yeni Cumhuriyetçi bir yapılanmanın yer alması, devlet içindeki bütün kurum ve kuruluşların değişmesine neden olmuştur. Yeni devlet planlamasında inkılâpların ülke halkına tanıtılması, modern bir devlet statüsünün yanında nitekim çok acı olayları da beraberinde getirmiştir. Ve yaşanan olaylar tarihin tozlu sayfalarında kalakalmıştır... Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana değişen hükümet ile birlikte hegemonyanın değişmesiyle geçmişte yaşanan tarihe mal olmuş olaylar da nitekim gün yüzüne çıkmaktadır.
İskilipli Atıf Hoca, Eski milletvekili Mehmet Sılay'ın da içinde bulunduğu 15 kişilik bir ekip ile yaklaşık 10 yıl süren bir çalışma sonucunda hayatı, tarihin tozlu sayfalarından gün ışığına çıkan, Osmanlı zamanında yaşayan bir âlimdir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Batı'dan alınan inkılâpların ülke içinde tanıtılmasında engel olarak görülen İslam âlimlerinden Atıf Hoca, Kemalist rejim yüzünden idam edilmiştir.. 25 Kasım 1925'te "Şapka Giyilmesi Kanunu" ile yürürlüğe giren kanun yüzünden ülke içinde bir kargaşa ortamı oluşmuştur. Atıf Hoca Şapka Kanunu'ndan 18 ay önce yayın hakkı izinlerini alıp, "Frenk Mukalletliği ve Şapka" adlı eserini çıkartarak konusu itibari ile "batı taklitçiliğini" ele alan kitabını yazmıştır. Kitap genel olarak özenti ile başlayan ve bir mağlubiyet ideolojisi olan Avrupa taklitçiliğini eleştiren bir eser hüviyetindedir. Bilinçsizce Avrupalıları taklit edildiğini yazmaktadır. Kuran-ı Kerim de geçen bir ayette olduğu gibi "Bir millete benzemeye çalışan onlardandır" görüşünü benimseyen kitap, devrin büyük âlimlerinden olan Bediüzzaman Said Nursî'nin de desteğini almıştır.
Günümüzde hala yasalar içinde Şapka Kanunu'nun yürürlükte olması gerekirken nitekim bu günümüzde önemini yitirmiştir. Ve hafızalarda sadece binlerce insanın idam sehpalarında asılmaları kalmaktadır.
İskilipli Atıf Hoca, İskilip'te doğmuştur. Bugün yirmi bin nüfuslu sessiz bir şehir olan İskilip, Çorum'un bir ilçesidir. Osmanlı döneminde bir üniversite şehri olup ilim merkezlerinden sayılan bir yerdir. İskilipli Atıf Hoca, Akkoyunlu aşiretinden ve İmamoğulları denilen aileden Mehmed Ali Ağa'nın oğlu olup 1875 yılında Çorum'un İskilip kazasının Toyhane köyünde dünyaya gelmiştir. Annesi Mekke-i Mükerreme'den göç etmiş Ben-i Hattap aşiretinden, Arap dedenin torunlarından Nazlı hanımdır. Altı aylıkken öksüz kalan Mehmed Atıf, Peygamber efendimiz Hz. Muhammed'in kaderini yaşayıp onun gibi dedesi Hasan Kethüda efendinin himayesinde yetişmiştir. Ayşe Melahat adında bir kızı ve Semih adında da evlatlık aldığı bir oğlu vardır.
Ülkenin içinde bulunduğu kargaşadan dolayı cenaze namazı kılınmadan gömülen Atıf Hoca, yapılan çalışmalar sonucunda Mamak mezarlığının kimsesizler bölümüne bırakıldı. Korkudan dolayı mezara sahip çıkan olmamış ve mezarı olduğu gibi kalmıştır. Mezarlık yıllar sonra "Şafak tepe" adında bir parka dönüşünce Atıf Hoca'nın mezarı taşınmadığı için olduğu yerde kaybolmuştur. Mehmet Sılay çalışmaları sonucu Atıf Hoca'nın kaybolan mezarına ulaşabilmeyi başarmıştır. İskilipli soyundan gelen yeğenlerinden alınan kan, tırnak ve saç örnekleriyle DNA testinin pozitif çıkmasıyla çalışmaların başarıyla sonuçlanmasına neden oldu. DNA testi sonuçlarının yüzde yüz ispatlanmasıyla kemiklerini aradan geçen 73 yıllık bir zamandan sonra cenaze namazını kılmak nasip oldu sonunda.
Atıf Hoca'nın mezarı yapılan çalışmalar sonucunda doğduğu yer olan İskilip'e taşınmıştır. İskilip belediyesinin üstlendiği proje de Gülbaba Mezarlığı'na yapılması kararlaştırıldı. Anıt mezarının özelliğine bakacak olursak; mezarda yer alan sekiz sütun arasındaki demir parmaklıkların içinde bulunan dairelerin idam halkasının andırıldığı belirtilen sunum dosyasında, anıt giriş kapısı olarak tasarlanan demir parmaklık bölümünün ise İskilipli Atıf Hoca'nın idam gömleğiyle sonsuzluğa yürüyüşünün temsil edildiği yazılmaktadır.
Çok nadir yetişen ilim âlimlerinden biri olan İskilipli Atıf Hoca, böylece tarih sayfalarında acı bir biçimde göç etmiş bulunmaktadır.
Ruhu şad olsun...
İskilipli Atıf Hoca
Mehmet SILAY
Düşün Yayıncılık
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 21.04.2011 10:32 - Güncelleme Tarihi: 12.05.2022 00:41