İslamcılık Bir Teori midir Bir Teklif midir?, Düşünce, Ferhat ÖZBADEM

İslamcılık sadece bir teori olarak değerlendirildiğinde eksik ve hatalı bir bakış açısı sergilenmiş olur. İslamcılık tam anlamıyla bir teklifler piramididir. İnsan ve toplumu ilgilendiren her konuda islamı merkeze alarak teklifler sunar. İslamcılık hem bir insan modeli hem bir toplum modeli hem de bir yönetim modeli inşa etmeye çalışır. İtirazları ve iddiaları bu minval üzere ortaya koyar.

İslamcılık insanı vahiyle buluşturup akıl ve kalp olarak iyileştirme ve toplum içinde kâmil, hareketli ve kaliteli bir fert inşa etmeyi amaçlar. Bunu yaparken bir taraftan İslam olmayanları İslamlaştırmaya çalışırken diğer taraftan kendisini müslüman olarak tanımlayan ama İslam ile bağı zayıf olan Müslümanları İslamlaştırmaya çalışır. İslamcılığın teklif ettiği müslüman modeli; inançta saf tevhid akidesine sahip, aklı önemseyen, Kur'an'ı merkeze alan, sahih sünneti reddetmeyen, cahiliye olarak nitelendirilebilecek bütün beşeri fikir ve ideolojileri amasız fakatsız reddeden, güvenilir, abid ve iyi insan modelidir.

İslamcılık vahyin şekillendirdiği bir toplum teklifi sunar. Temel dinamiği vahiyle barışık bir toplum inşası olan İslamcılık bunu tedrici olarak inşa yöntemini önceler. Tedricilik yöntemi dışında yöntemler teklif eden İslamcı düşünürler varsa da genel olarak kabul görmemişlerdir. Emperyalist, seküler ve kötülüğün temsilcisi olan Batının meydana getirdiği toplumu içinde bulunduğu kaostan kurtulması için İslamcılık teklifler sunar. Bu yönü ile İslamcılık sadece müslüman halklar değil diğer dünya halkları içinde teklifler sunar. Burada İslamcılığı sadece yönetim ile ilgili siyasal teklifler sunan bir fikriyat olarak sunanların yanıldığını ifade etmemiz gerekiyor. Bu İslamcılığı dar bir alana hapsetme demektir ki İslamcılık insan ve toplum ile ilgili her konuda teklifleri olan bir fikriyat olarak hiçbir dar alana hapsedilemez.

Antiemperyalist bir anlayış ile küresel sömürü düzenlerine karşı mücadele veren İslamcılar bu uzun süreli mücadele süreçlerinde hem teorik zemini inşa etmişlerdir hem de somut olarak adımlar atmışlardır. Bu yönü ile emperyalizme karşı ve küresel kötülüğe karşı neler yapılabileceği ile ilgili teklifler sunmuş oluyor. Her coğrafyanın kendisine has şartları olduğunda farklı coğrafyalar için farklı teklifler sunmaktadır.

İslamcılığın en büyük sorunlarından biri de bir teklif olduğu gerçeğini tam olarak anlatamaması sorunudur. Sürekli polemik ve teorik konular üzerinden İslamcılık ele alındığı için tekliflerini geniş kitlelere iletemiyor. İslamcılığın ana tekliflerinden biri fert ve toplum olarak Müslümanca yaşama teklifidir. İslamcılığın pratik boyutunu öne çıkarması gerekirken sürekli teorik zeminde değerlendirilmesi İslamcılığın bir sorunudur.

İslamcılığın bir teori olduğu görüşü daha çok sol entelektüeller ve İslamcı olmayanlar tarafından dillendirilmektedir. İslamcılığın genel manada iflas ettiğini savunanlarda aynı kesim. Ahvalin böyle olmasında İslamcıların da şöyle bir suçu var. İslamcılık dinamizm ve idealizmini kitlelere anlatamadı. Dolayısı ile siz kendinizi ifade edemezseniz, başkasının ifade etme şekli kabul görür. Anadolu'da ve diğer coğrafyalarda İslamcılar birbirine paralel olarak kazanımlar elde ettikleri gibi, paralel şekilde başarısızlık da gösterdiler. Entelektüel zeminde ölü taklidi yaptıkları gibi sosyal alanda da ölü taklidi yaptılar. Maalesef bu durum bugün de dozu azalmış şekilde devam etmektedir. Bu durum bir süreç olarak kabul edilebilir fakat bu konuda bir çıkış noktası bulunmazsa bu oluşuz durum daha vahim bir hal alacaktır.

İslamcılık tekliflerini mutlaka geniş kitlelere ulaştırmalıdır. Burada karşılaşacağı en büyük sorun muhafazakâr iktidarın kitleler tarafından İslamcı olarak tanımlanmasından kaynaklı İslamcılığın tekliflerinin kabul görmemesidir. Bu durumun aşılması zor ama imkânsız değildir. İslamcılar bağımsız kimlikleri ile kişi ve kurum olarak sürekli tekliflerini kitleler ile paylaşmalıdır.